Menu

Amazonlar Kimdir?



Amazonlar (Kadın Savaşçılar) hakkında bilgiler, ilk olarak antik dönem metinlerinde ve sanat eserlerinde karşımıza çıkar. Yunan tarihinin ilk yazılı kaynağı olarak bilinen Homeros’un İlyada’sında, Klasik Yunan tarihçilerinden Herodotos’un tarih kitabında detaylı olarak tanımlanan Amazonlar, Roma dönemi içlerine kadar antik yazarlar tarafından bahsedilerek tarihi kayıtlarda oldukça fazla izler bırakmıştır. Savaşçı kadın anlamında bir tabir olarak Amazonlar’ın günümüzde dahi yansımaları sürmektedir.

Peter Paul Rubens - Battle of the Amazons

Peter Paul Rubens – Battle of the Amazons

Helen kadınlarından farklı olarak Amazonların savaş alanlarında ön plana çıkmaları onların farklı bir halktan olduğu yönünde düşünülmesine sebebiyet vermektedir. Antik dönem yazarlarından bazıları, Amazonların anavatanını Anadolu’da Karadeniz kıyısında Thermedon nehrinin kıyısında yer alan Themiskyra (Terme) olarak belirtmektedirler. Bazı araştırmacılara göre ise Amazonların anayurdu, Trakya ve İskit toprakları ya da Libya ve Kuzey Afrika’dır. Amazonların anavatanı üzerine farklı görüşler olsa da genel kanı onların doğulu olduğu yönündedir.

Helen mitolojisinde yer alan bu savaşçı kadınlar, gerçekte Anadolu’da bin yıllarca devam eden anaerkil bir düzenin anımsanmasının bir ürünüdür. M.Ö. II. bin yılın başlarında Hint- Avrupalı kavimler göç edinceye kadar tüm Akdeniz havzasında anaerkil bir düzenin varlığı bilinmektedir. Hitit metinlerinde de Amazonlara benzeyen insanların uzak geçmişte Kapadokya, Kuzey ve Batı Anadolu’da yaşadıklarına dair belgeler mevcuttur. Bu durumda, Helen mitolojisinde doğulu kadınlar olarak yer edinen bu savaşçıların, Anadolu’da yaşamış tarihi bir topluluğun Helen mitolojisindeki yansımasıdır diyebiliriz.

Claude Déruet, Triumph of the Amazons

Claude Déruet, Triumph of the Amazons, 1620

Helen mitolojisindeki kadın figürleri arasında yer alan Amazonlar, savaşçı kimlikleriyle farklı bir konumdadır. Tanrıça Athena, Hera ya da Artemis savaş meydanlarında kadın figürü olarak yer alsalar da hiçbir zaman bir mücadele içinde görülmezler. Fakat diğer kadın tanrıça ve figürlerin aksine Amazonlar, daima savaşırken karşımıza çıkar. Homeros’un İlyada isimli yapıtında, Amazonların erkek gibi savaşa giden kadınlar anlamına gelen “antianeirai” olarak adlandırılması da bu durumu açıklar niteliktedir.

Amazon adının etimolojik bir geleneği vardır. Amazon ismi Yunancada göğüssüz anlamına gelmektedir. Helençe a-(olmayan) mastos (meme) anlamıdır; bu nedenle memesiz anlamına gelmektedir. Antik dönem yazarları, Amazonların göğüslerini, savaşta hareketlerini kolaylaştırmak için yaktıklarını ya da dağladıklarını belirtmektedir. Fakat şu ana kadar elde edilen Amazon betimlemelerinde böyle bir durumun ispatı bulunmamaktadır.

Amazon Savaşçıları Erkeklere Karşı, MÖ 440

Amazon Savaşçıları Erkeklere Karşı, MÖ 440, Atina

Helen mitolojisinde çok nadir olarak bahsedilse de, Penthesilea, Hippolyte, Antiope, Andromakhe, Thermodosa, Melanipe Antik dönem yazım ve sanatında adı geçen Amazon kraliçelerden bazılarıdır. Homeros’un İlyada destanında Amazonlar ile ilgili iki sav anlatılmaktadır. Bunlardan ilki Bellerophon’a karşı Lykia’da meydana geldiği belirtilen bir savaş diğeri ise Troia (Troya) kralı Priamos’un gençliğinde Sangarios (Sakarya) nehri kenarında Amazonlarla kalkıştığı savaştır.

İlyada’da Amazonlar, Troyalıların müttefikleri arasındadır. Homeros Amazonlar için “antianeirai/ erkek gibi” tanımlamasını kullanır.  Lykialı kahraman Bellerophontes’in, Amazonları öldürdüğünü aktarır. Amazonların, Troyalılarınn safında savaşa girdikleri hakkındaki bilgiler, Vergilius’un “Aeneas” destanından gelir. Homeros dışındaki antik dönem yazarları da, Amazonların Helen mitolojisinin kahramanlarından olan Herakles, Theseus ve Akhilleus ile savaştıklarından da söz etmektedirler.

Herakles ile yüzleşen Amazonlar,

Herakles ile yüzleşen Amazonlar, MÖ 530, Metropolitan Sanat Müzesi

Amazonlar sanatın çeşitli dallarında Arkaik dönemden başlayarak Geç Roma dönemine kadar varlığını sürdürmüştür. Helen sanatında Amazon figürleri ilk olarak M.Ö 7.yüzyıldan itibaren siyah ve kırmızı figürlü vazo resimlerinde, M.Ö 5.yüzyıldan itibaren özellikle kabartma ve heykel sanatında sevilen bir tema olmuştur. Roma Döneminde Arkaik, Klasik ve Helenistik dönemlerdeki kadar tercih edilmese de lahit ve mozaiklerde az da olsa yer almıştır.

Amazon tasvirlerinin erken örneklerini özellikle seramik ve kabartma sanatında, Helen kahramanları (Herakles, Akhilleus, Theseus) ya da Helen savaşçılarıyla girdikleri mücadele sahnelerinde karşılaşmaktayız. “Amazonamakhia” adı verilen bu sahnelerde, Amazonlar Helenlere karşı yenilmiş durumda, yaralı ya da ölü olarak resmedilmiştir. Roma Dönemi ile birlikte özellikle mozaik sanatında Amazon kadınları vahşi hayvanlarla giriştikleri av sahnelerinde de yer almışlardır.

Mevcut bilgiler ışığında, Amazon figürlerinde gerek “Amazonamakhia” sahnelerinde gerek av sahnelerinde, kullandıkları silah ve kıyafetlerinde bir takım farklılıklar tespit edilmiştir. Shapiro, bu farklılığı Helen savaşçı tipi ve Doğu savaşçı tipi (İskit, Trakya) olarak iki farklı tipte değerlendirmiştir. Yazar, bu tespiti antik vazo sanatı resimlerinden yola çıkarak yapmıştır.

Johann Georg Platzer, Amazon Kraliçesi Thalestris,

Johann Georg Platzer, Amazon Kraliçesi Thalestris, Büyük İskender’in Kampında

Amazonların Anadolu’ya ilk olarak M.Ö 8. yüzyıldaki Kimmer akınlarıyla gelmiş olduğu Homeros’un İlyada’sında Troya kralı Priamos’un ağzından aktarılmıştır. Yunan (Helen) vazoları üzerinde Kimmerli savaşçılar ismini yazan Yunanlıların Kimmer istilasına uğradıkları anlaşılıyor. Kimmerlerin ardından Kuzey Anadolu ve Karadeniz’in kuzeyine göç eden İskitler ile Yunanlıların daha yakın ilişkileri olmuştur. Herodot başta olmak üzere sonrasında gelen tüm tarihçiler Amazonlardan benzer şekilde İskitlerle akraba olarak bahsetmektedirler. Herodot’ta bahsi geçen kadın savaşçıların, İskit Devletinde savaşçı olarak hizmet eden Sarmat kadınları olabileceği anlaşılır. Sicilyah Diodorus’a göre İskitli kadınlar askeri anlamda erkeklerle eşit durumda görev yapmaktadırlar. Zira Avrasya’da, Kafkaslar’dan Azov Denizi arasında kalan bölgede yapılan kazılarda elde edilen M.Ö.5 ve 4. yüzyıldan kadın savaşçılara ait mezarlar da arkeolojik olarak Yunanlıların Amazon dedikleri kadın savaşçıların var olduğunu kanıtlamaktadır.

Yaralı bir Amazon'un mermer heykeli, MS I., II. yüzyıl

Yaralı bir Amazon’un mermer heykeli, MS I. – II. yüzyıl

Asya içlerinde Afganistan, Tacikistan bölgelerindeki kazılarda da yine kadın savaşçı ve rahibelere ait olduğu düşünülen M.Ö.4. yüzyıl mezarların da benzer kanıtlar sunmaktadır. Antik yazarların verdikleri bilgilerden en önemli kısmını oluşturan Thermodon Bölgesi için gerekli kanıtlar için ise oldukça az sayıda verilerle savaşçı atlı göçebelere ait M.Ö.6-4. yüzyılla tarihlenen buluntular ile Kybele Tapınağı’nın varlığı antik metinlerde tasvir edilen Amazonların inanç biçimini destekler niteliktedir.

Yakın geçmişe kadar Amazonlar hep efsanevi yönleriyle ele alınmış ve mitolojik hikayelerle paralel olarak daha çok Yunan sanatındaki rolleri ile değerlendirilmiştir. Ancak son yıllarda yapılan arkeolojik kazılarda ortaya çıkartılan savaşçı kadınlara ait mezar buluntuları, Amazonların tarihsel gerçekliklerinin sorgulanmasını zorunlu kılmaktadır.

Kaynak
Haleplibahçe Amazon Kraliçeleri Mozaiği: Antioch,Sephhoris, Ouled, Apamea Mozaikleriyle İkonografik İlişkisiAvrasyalı Atlı-Savaşçı Kadınlar Amazonlar’ın Gerçekliği Üzerine Yeni Gözlemler


Facebook Yorumları

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir