Biz bu seçkide Leonardo da Vinci’nin sadece resimlerine yer vereceğiz. Ressam yanı ön planda olsa da sayısız resimden günümüze ulaşan resmi sadece 25 tanedir.
Batı uygarlığının parlak Rönesans Dönemi’nin etkin tanıklarından biri olan Leonardo da Vinci, evrensel bir yaratıcı, bir heykeltıraş, bir mimar, bir şehircilik uzmanı, bir müzisyen ve bir makine mucidi olarak karşımıza çıkar. Ama o Michelangelo ve Raffaello’yla birlikte, Rönesans resim sanatının kurucularından biridir.
15 Nisan 1452’de, Ser Piero di Antonio da Vinci’nin evlilik dışı çocuğu olarak dünyaya geldi. Dede Antonio, köylü olan anne Caterina boş yere ümitlenmesin diye oğlunu sosyal sınıfını daha uygun gördüğü Albiera di Giovanni Amadori ile evlendirdi. O dönemin erkeklerinin, en önemli olayları aile defterine kaydetme gibi güzel bir alışkanlığı vardı ve Dede Antonio’da bu kuralın dışında kalmıyordu. Ama nereden bilecekti Leonardo’nun hayata gelişi de dünya defterinde önemli bir tarihti.
“1452. 15 Nisan Cumartesi günü, gece saat 03.00’te bir torunum doğdu. Oğlum Ser Piero’nun oğlu. Adını Leonardo koydular. Bartolomeo da Vinci oğlu Piero, Nanni Banti oğlu Papino, Tonino oğlu Meo, Malvolto oğlu Piero, Venzo oğlu Nanni, Alman Giovanni oğlu Arrigo, Domenico di Brettone kızı Lisa, Giuliano kızı Antonia, Barna kızı Niccolosa, Nanni di Venzo’nun kızı Maria, Previcone kızı Pippa’nın katıldığı törenle, Rahip Bartolomeo da Vinci oğlu Piero, çocuğu vaftiz etti.”
O dönemde İtalya’da soyadları, kişilerin doğduğu kentin ya da sahip oldukları mesleğin adını taşırdı. Leonardo da Vinci, Vinci’li Leonardo anlamına geliyordu.
Arno Vadisi Manzarası – 1473
Leonardo’nun bilinen ilk resmidir. Floransa’da bulunan Arno Vadisi’ni tasvir etmiş ama resimde detaylar belirsizdir. Amcasından aldığı gözlem gücü ve doğa sevgisi Leonardo’yu doğadaki şeyler üzerine felsefe yapmaya yöneltir. Zaten yaşadığı dönemin temel özelliği de Eski Yunan düşüncesine eğiliş, bir anlamda doğayı yeniden keşfetmedir.
Bruno Nardini Leonardo da Vinci adlı eserinde aktardığına göre babası, Leonardo’nun aile mesleği noterliğe yöneleceğinden hiç kuşku duymaz. 14 yaşına kadar Vinci’de yaşadı, büyükannesi ve büyükbabasının art arda ölmesi üzerine 1466’da babası ile Floransa’ya gitti. Bu gidiş, onun zihinsel devriminin başlangıcı olur. Çünkü Rönesans’ın taşıyıcısı olan sanatçıların neredeyse tümü Floransa’da yaşamaktadır. Bu arada katıldığı derslerden aritmetikte harikalar yaratır, tanımaya başlar. Babası onu dönemin ünlü ressam ve heykeltıraşı Andrea del Verrocchio’nun atölyesine götürür.Bu atölyede Michelangelo’nun hocası Ghirlandaio ve Botticelli gibi, Rönesans’ın büyük ressamları ile tanışma şansı bulan Leonardo’nun hem kendi hem de sanat tarihinin geleceği ağır ağır şekillenir. Anatomi, geometri, matematik, mekanik, hidrolik, botanik, astronomi resmin yanına kattığı alanlardır.
Babasını ve tüm aileyi noter olmayacağına, yaptığı çizim ve desenler ile hemen her yerde gerçekleştirdiği gözlemlerle ikna eden Leonardo, ressamlık konusundaki kararlılığını babasına söylediği şu sözlerde bulmak mümkündür: “Benim için kaygılanmayın. Ben herkesten farklı bir ressam olmak istiyorum ve bunun için başkalarının ihmal ya da göz ardı ettiği şeyleri incelemem gerekiyor. Ben, sonsuz olan nedenleri resme aktarabilmek için, sonuçları değil, nedenleri bilmek zorundayım.”
The Annunciation (Müjde) – 1475
Resimde Leonardo da Vinci, Meryem’i ve İsa’nın geleceğini müjdeleyen Cebrail’i tasvir etmiştir. Resme hocası Andrea del Verrocchio başlar ama eserin çok büyük kısmını Leonardo tamamlar. Daha sonra İncil’den başka konuları resmedecek olan Leonardo’nun İncil‘den resmettiği ilk eserlerdendir bu tablo. Meryem resmin sağ tarafında yer alır ve antik sanata bir gönderme niteliğindeki kabartmalı ve resim yüzeyine dik yerleştirilmiş masanın arkasında oturmaktadır. Meryem’in arkası mimari bir öğeyle sınırlanmıştır. Resmin sol tarafında ise Cebrail bulunmaktadır. Figürler ön planda dörtgen bir kompozisyon içerisindedirler. Doğa ayrıntılı bir şekilde işlenmiştir. Doğa ilgisi, tüm rönesans sanatçılarının genel bir özelliğidir. Yalın, anıtsal figürleri, geometrik ve simetrik kompozisyonu ile Leonardo’nun bu resmi tipik bir 15. yüzyıl Floransa resmidir. Arka planda ise, gün ışığının gelişini önleyen ağaçlar üçlü gruplar halinde sıralanmıştır. Sağda ise bulutlara doğru uzanan kayalık dağlar ve liman manzarası görülmektedir. Arkadaki eşik, meleğin yüzü, kutsal işareti yapan sağ eli ve sol elinde tuttuğu leylaklar iyi seçilebilsin diye kesintiye uğratılmıştır.
The Baptism of Christ (İsa’nın Vaftizi) – 1475
İncil’e göre, Ürdün’deki Şeria Irmağı kıyısında Vaftizci Yahya tarafından vaftiz edilen İsa’nın arınmasını anlatır tablo. Sağda tasvir edilen Vaftizci Yahya’dır. Sağ eliyle İsa’yı vaftiz eden Yahya’nın sol elinin altından sarkan kuşakta Latince “Ecce Agnis Dei” yazar, “Tanrı’nın ışığı üzerinde olsun” manasına geliyor. Resmin en üstünde bir çift el tarafından özgür bırakıldığı görülen altın renkli ışık halkasıyla beyaz güvercin, Tanrı’yı simgeler. Gri renkli bir başka güvercin de sağdaki ormanlık alana doğru gitmektedir. En solda duran iki melek ise yardımcı meleklerdir. Leonardo’nun, ustası Verrocchio ile ortak yaptığı resimdir. Soldaki meleği, meleklerin üzerindeki kırsal manzaranın bir kısmını Leonardo yapmıştır ve meleğin giysisine ilk kez siyah rengi de ilave etmiştir. Oysa Verrocchio’nun yaptığı sağdaki melek klasik tarzda parlak mavi elbise giymektedir. İki meleğin başları ve saçları arasında da farklılık görülmektedir. Ustasının yaptığı Vaftizci Yahya’nın kaba hatlarının tersine, Leonardo’nun yaptığı İsa’nın çizgileri çok incedir.
Portrait of Ginevra de Benci (Ginevra de Benci’nin Portresi) – 1475
Banker olan Benci ailesi, Leonardo’nun yakın arkadaşı idi. Bu tabloda teknik, üslup ve anlayışın mükemmel uyumu dikkati çekmektedir. Resimde Hollandalı ressamların yaptığı gibi, üç çeyrek yüz (hem iki gözünü hem de yüzün yanını gördüğünüz açı) denen tarzı tercih ettiği görülüyor. Resme nereden bakarsanız bakın kadının size baktığını görürüsünüz. Objenin vücudu resmin ön planında, eğik duruştaki başı izleyene dönüktür. Gözleri kayıtsız bir şekilde ileriye bakmaktadır. Başın arkasındaki ardıç ağacı (doğruluk ve erdemi temsil eder) çelenk görünümündedir.
Benois Madonna (Madonna ve Çiçekli Çocuk) – 1478
Bu tablo, Leonardo’nun dini konulu resimlerinden birisi. Resimde genç Meryem’i, anneliğin büyüleyici cazibesi ve sevinci ile canlandırmış. İsa’ya uzattığı dört yapraklı çiçeği haç şeklindedir ve İsa’nın gelecekte çarmıha gerileceğini simgeliyor.
The Madonna Of The Carnation – 1480
Bu resminde, bakire Meryem ve bebek İsa’yı tasvir eden Leonardo da Vinci, ana oğlu birbirine bir kırmızı karanfille bağlamış. Meryem’in elinde tuttuğu ve İsa’nın da yakalamak için uzandığı karanfilin taç yaprakları çarmıhı anımsatır. Ayrıca, Hıristiyan inancına göre, çarmıha gerilen İsa’yı gören Meryem gözyaşı döküyor. Bu gözyaşları, yere düşerken kırmızı karanfil biçimini alıyor. Leonardo, karanlık ve aydınlığın oluşturduğu zıtlık yöntemiyle resmin figürlerine estetik bir dramatizm eklenmiştir. Ayrıca pencereler yardımıyla resme derinlik kazandırılmıştır. Sanatçının karmaşık yeryüzü şekillerine ilgisini yansıtan, gerçeklerden esinlenerek yaptığı resimdeki engin dağlık manzara ise bizi gizemli bir evrene taşır. Söz konusu manzaraya Mona Lisa’da da rastlarız.
1482 yılında Leonardo da Vinci Milano’ya giderek Ludovico Sforza’nın hizmetinde çalışmaya başlamıştır. Kayıtlarda dükün ressam ve mühendisi olarak geçmektedir. Aşağıdaki resimleri Milano Dönemi’nde yapmıştır.
Virgin Of The Rocks (Kayalıklar Bakiresi) – 1486
Resmin Louvre ve Londra’da olmak üzere 2 versiyonu vardır. Resmin iki versiyonunda da bazı farklılıklar var. Londra’da bulunan tablonun bir kısmı Leonardo’ya ait diye biliniyordu. Leonardo da Vinci, 1483’te Milano’daki Mükemmel İlkah (Kusursuz Gebelik) Kardeşlik Teşkilatı’nın ısmarlaması üzerine resmi yaptı. Ancak Londra’da bulunan Kayalıklar Bakiresi’nin 2005 yılında kızılötesi ışınla incelenmesi sırasında, tablo katmanı altında yarım kalmış ilk resim keşfedildi. Leonardo da Vinci’nin bir kısmını kendisinin çizdiği bir kısmının ise asistanları tarafından çizildiğine inanılan tablonun tamamının kendi elinden çıktığı keşfedilirken, alttaki yarım kalan ikinci resim de bulundu. Leonardo da Vinci, Milano’daki şapelin altarı için sipariş verilen resmine istediği ödeme yapılmayınca, muhtemel ki böyle bir durum yaşanmış.
Resimde merkezde Meryem, sağındaki bebek İsa, solundaki bebek ise Aziz Yuhanna (Yahya)’dır. Leonardo, Meryem’in sağ eliyle Yahya’yı hafifçe öne çıkarırken, sol elini de açarak, korumak istercesine İsa’ya doğru uzatmış olarak tasvir etmiş. Yahya, elleriyle İsa’ya tapınırken, İsa ise onu kutsar. Bebek İsa’nın hemen arkasında duran kadın figürü, Gabriel (Cebrail). Sanat tarihçisi Berenson’a göre Meryem’in bakışı tablonun dışına izleyiciye doğru, ama izleyicinin algısının ötesine yönelmiştir. Sahneyi karanlıkta bırakarak sadece kişiler üzerine vuran ışık, resme ruhani bir anlam kazandırmaktadır. Kayaların olduğu göçük ve uzakta kaybolan dağlar resme bir zaman-mekan sonsuzluğu kazandırmakta, kutsal olayın sahnesini oluşturmaktadır.
Madonna Litta – 1490
Resmin merkezinde Meryem ve emzirdiği Bebek İsa var. Leonardo, Meryem’i bembeyaz yüzüyle asil, masum, şefkatli bir anne şekliyle tasvir etmiş. Leonardo da Vinci, Meryem’in başının üzerinde ışık halkasını çizmeyerek, Meryem’in kutsallığını dinden değil annelikten aldığını vurgulamak istemiştir. Tombul, uykulu, kıvırcık saçlı İsa ise sağ gözüyle seyirciye bakmaktadır. Sol elinde bir kuş var, elbette buna da Freudyen bir açıklama getirilebilir.
The Lady With An Ermine (Kakımlı Kadın) – 1490
La Belle Ferronnière – 1495
The Last Supper (Son Akşam Yemeği) – 1498
Santa Maria Delle Grazie Manastırı’nın yemekhane duvarını kaplayan Son Akşam Yemeği, büyük bir duvar resmidir. Son Akşam Yemeği tablosu içerdiği sırlarla adeta bir bulmacayı andırır, özellikle Da Vinci Şifresi kitabıyla. Oxford Üniversitesi’nde sanat tarihi profesörü ve Leonardo’yu konu alan birçok bilimsel eserin yazarı Martin Kemp’e Leonardo’nun Sion Tarikatı gibi gizli bir topluluğun üyesi olup olamayacağı ya da Son Akşam Yemeği’ne Magdalalı Meryem’i sokmuş olup olamayacağı sorulduğunda şöyle diyor: “Leonardo ile ilgili belgelerde, ki bunların güzel bir özeti Metropoliten Müzesi’nin sergi katalogunda bulunuyor, Sion Tarikatı ile ilgili hiçbir bilgi yok. Leonardo’nun kesinlikle bu tür gizli, karışık ve anlamsız işlere ayıracak vakti yoktu. İsa’nın sağındaki figür ise genç St. John’dur (Vaftizci Yahya), biraz önce daldığı kısa uykusundan uyanırken resmedilmiştir. Leonardo’nun resimlerine aldığı genç erkeklerden tipik bir tanesidir. Da Vinci Şifresi tarih değil bir kurgudur ve bu kitap benim için bir sorun teşkil etmiyor.”
Resimde İsa’nın çarmıha gerilmesi ile sonuçlanan gelişmeler öncesinde, İsa ve havarileri birlikte yemek yemektedirler. İsa bu yemek masasında havarilerine içlerinden birisinin kendisine ihanet edeceğini söylemiştir. Resim, İsa’nın bu açıklamayı yaptığı anın hemen sonrasını yansıtmaktadır. Havariler şaşkınlık ve merak dolu ifadelerle bu açıklamaya tepki vermektedirler. Ona ihanet edecek kişinin kendileri olup olmadığını sormaktadırlar. Olayın doruk anı verilmiştir. Ortada yer alan İsa’nın iki yanında havariler üçerli dört grup halinde yerleştirilmişlerdir. Bunların arasında Yahuda dirseğini masaya koymuş elinde içi gümüş dolu keseyi tutan figürdür. İsa’nın açıklamasına tepki vererek merakla ona doğru hareket eden Aziz Petus, farkında olmadan Yahuda’yı diğerlerinden ayırmaktadır. Havarilerin hareketleri İsa’yı yalıtılmış bir şekilde ortada bırakmaktadır. Bu kompozisyon düzenlemesi İsa’nın kaçınılmaz kaderini ima etmektedir. Aynı zamanda resmin yüzeyine ya da diğer bir deyişle izleyiciye doğru açılan iç mekanda tavandaki uzunlamasına çizgiler ve yan duvarlardaki dörtgen şekillerle verilen çizgisel perspektifin kaçış noktası dikkati İsa’da toplamaktadır. Yine, dış mekana açılan üçlü pencere dizilişinden ortadaki büyük olan, İsa’nın arkasında adeta bir hale gibi yer almakta ve İsa’nın resmin odağı haline gelmesine yardımcı olmaktadır.
Resim henüz Leonardo hayattayken, yapıldıktan 20 yıl sonra parça parça dökülmeye başlamış. 1726’da ilk restorasyon yapılmış, 1770’de ikinci restorasyon. 1796’da Fransa Ordusu bu yemekhaneyi önce cephanelik olarak, daha sonra hapishane olarak kullanmış. Fransız askerler resmi taşlamış, merdiven dayayıp havarilerin gözlerini oymaya çalışmışlar. Görüldüğü gibi resim bir hayli zarar görmüş.
Leonardo da Vinci, Milano’nun Fransız istilasına uğraması ile birlikte, bu şehirde Sforza Sarayı’ndaki uzun ikametine son vererek 1499’da Floransa’ya dönmüştür. Milano’nun ardından Floransa’ya döndüğünde bu kez yoğun matematik deneyleriyle ilgilenir. Dolayısıyla fırça ile arası açılır. Bu sırada Michelangelo ile Leonardo rekabete tutuşur, hatta Leonardo’nun varlığı bile rakibini huzursuz eder hale gelir. Bruno Nardini, Michelangelo’nun çekemezliğini patolojik olarak niteler. Hümanizmin altın çağını temsil eden Leonardo’ya karşılık, Nardini’nin yorumuna göre, Michelangelo hümanizmin krizini yansıtır. İki deha Floransa’da kozlarını paylaşmaktadır. İşte Leonardo’nun en büyük gizi Mona Lisa da bu dönemin ürünüdür.
La Gioconda (Mona Lisa) – 1506
Leonardo’nun en çok tanınan eseridir. Yıllarca Napoleon’un yatak odasını süslemiş, daha sonra götürüldüğü Louvre Müzesi’nden çalınmış, ancak iki yıl sonra İtalya’da bulunmuştur. Geçtiğimiz yıllarda eli bıçaklı bir deli tarafından saldırıya uğramıştır. Modelin kim olduğu henüz tam olarak aydınlatılamamıştır. İpek tüccarı Francesco del Giconda’nın karısı olduğu düşünülmektedir. Daha önce taslağını yapıp yarım bıraktığı Isabelle d’Este’nin (O dönem kültürel ve politik figür olarak İtalyan Rönesansı’nın önde gelen kadınlarından) resmi de olabilir. Çünkü ellerin duruşu, kostümün omuz dekoltesi ve saçların dökümü taslaktaki ile büyük benzerlik göstermektedir. Tartışma hiç bitmez, tablonun aslında tamamlanmadığına dair pek çok şey söylenir.
Resimde hava perspektifi tekniğini uygulamış Da Vinci, lineer perspektif kullanmadan, derinlik sağlamış. Silikleşen peyzaj giderek uzaklaşır, hava resmedilmiştir. Adeta bu dünyaya ait olmayan peyzajla önündeki figür arasında oluşan kontrast, metafizik bir ortam yaratır. 2005’te Amsterdam ve Illinois Üniversitesi’nde geliştirilen bilgisayar programı, Mona Lisa’da toplam 5 ifade tanımlar:
- Mutluluk: %83
- Küçümseme: %9
- Korku: %6
- Öfke: %2
- Nötr: %1
Mona Lisa’nın Leonardo’nun kendi portresiyle birebir aynı oranlara sahip olması nedeniyle, aslında kendi otoportresi olduğu da söylenir.
Leonardo, bu portrede özellikle ağız ve göz köşelerini bir loşluğa daldırarak belirsiz bırakmıştır. Bu nedenle, Mona Lisa’nın nasıl bir ruh haliyle bize baktığından tam olarak emin olunamamaktadır. Yüzündeki ifade, her defasında elimizden kaçıyormuş gibidir. Tablo dikkatle gözlemlendiğinde, iki yarısının birbirine simetrik olmadığı fark edilir. Bu durum, en belirgin biçimde arka plandaki düşsel doğa görünümünde göze çarpmaktadır. Soldaki ufuk çizgisi, sağa göre daha alçakta gibidir. Bu yüzden, tablonun sol tarafına odaklanıldığında kadın daha uzun boylu ve dik görünmektedir. Yüz de odaklanılan yere göre değişmektedir. Çünkü yüzün her iki tarafı, birbirine eşit değildir. Tabloda en etkili yan, ön plandaki figürün yumuşaklığı ile arka plandaki manzaranın sertliği arasındaki zıtlıktır. Leonardo’nun resmindeki diğer önemli özellik ise figürlerinin hayranlık uyandırıcı gerçekliğidir. Bu gerçeklik, Leonardo’nun figürleri tanımlayan dış çizgileri ışık-gölge karşıtlığı, tonlama ve renk kullanımı ile eriterek onlara hareketli ve anıtsal etki kazandırmasından kaynaklanmaktadır. Sfumato adı verilen bu tekniği daha sonra sistemli bir uygulama haline dönüştürecektir. Sfumato, tonların birbiri içinde eritilmesiyle yumuşak etki yaratmayı amaçlayan bir boyama tekniğidir. Terim, İtalyanca fuma (duman) sözcüğünden türetilmiştir, çoğu kez aydınlık alanlardan karanlık alanlara geçişlerde kullanılır.
The Battle Of Anghiari (Anghiari Savaşı) – 1505
Leonardo da Vinci, Anghiari Savaşı’nı 1505 yılında çizmeye başladı. Floransalılarla Milanlılar arasında 1452-1519 yılları arasında yaşanan savaşı anlatan resim, boyanın bitmesi nedeniyle Leonardo da Vinci tarafından tamamlanamadı. Ama böyle tamamlanamamış eserler Leonardo’nun tipik bir özelliği. Ressam Giorgio Vasari 1563 yılında, Leonardo da Vinci’nin eserinin bulunduğu duvarın önüne Marciano Savaşı adlı yapıtını çizdi. Leonardo ile ilgili bilgileri Giorgio Vasari’den öğreniyoruz. Leonardo öldüğünde henüz çocuk yaşta olan Vasari’nin yazdığı kitabı günümüze kadar ünlü sanatçı hakkındaki en güvenilir eser kabul edilmiştir, çünkü Vasari bu bilgileri Leonardo’nun çok yakınında bulunma şansına sahip olan kişilerden derlemiştir. Vasari, ünlü ressamın yaptığı duvar resminin zarar görmemesi için ön tarafa başka bir duvar inşa etti ve eserini bu duvarın üzerine çizdi. San Diego Üniversitesi’nde sanat tarihçisi Maurizio Seracini yaklaşık 400 yıl sonra bu resmi açığa çıkardı. Giorgio Vasari’nin eserine zarar vermeden duvarın arkasında Leonardo Da Vinci’nin Anghiari Savaşı eserini aradılar. Bunun için tıpta kanser hastaları için kullanılan bir teknikten yararlanıldı. Vasari’nin duvar resmi üzerine 6 adet küçük delik açıldı. Ucunda kamera olan teller bu deliklerden geçirildiğinde, Da Vinci’nin en önemli eserleri arasında gösterilen Anghiari Savaşı resminin bütün ihtişamıyla orada olduğunu gördüler. Her ne kadar şaha kalkan atların ve savaşçıların yüz ve beden hareketlerinin dinamizmi Leonardo’nun resim dehasını yansıtsa da boyama ve gölgeleme tekniğinin ona ait olmadığı anlaşılmaktadır.
Leonardo, 1506-1513 yılları arasında tekrar Milano’dadır ve burada özellikle anatomi çalışmalarına yoğunlaşmıştır. Milano’daki bu ikinci ikametinde gerçekleştirdiği en önemli resim Meryem ve Çocuk İsa Azize Anna ile’dir.
Virgin and Child with St. Anne (Meryem ve Çocuk İsa Azize Anne ile) – 1510
Figürler yine doğa içerisindedirler. Meryem, annesi Azize Anna’nın kucağında oturmaktadır ve resmin sağ tarafında kuzuya doğru uzanan çocuk İsa’yı tutmak için öne doğru eğilmiştir. Bu oturuş şekline Freud’un yorumu öz annesi olmasına rağmen, babasının eşi ile yaşaması nedeniyle iki anneye dair duygusunu yansıttığıdır. Resimde özellikle hareketler ve duruşlar önemlidir. Derinlikli bir manzaradan oluşan, tamamlanmamış bir arka planın önünde yer alan figürler kompozisyonu oluşturmaktadırlar. İfadeler son derece doğaldır ve yine sfumato tekniğinin başarılı bir uygulaması söz konusudur. Azize Anna’nın ayakları ile Meryem’in görünen tek ayağı ve her ikisinin vücutları birbirine karışmış gibidir. Figürlerin ayaklarının altındaki çakıllı kumun işlenişi Leonardo’nun doğayı resmetme yeteneğinin doruğa çıktığı yıllara uyar. Arkadaki manzara ise sisler içerisinde kaybolmaya çalışan çıplak kayalık dağlar ve atmosferin kendine özgü rengi.
Leonardo da Vinci şöyle diyor: “İlk çocukluk anılarım arasında şu var. Sanki, ben beşikteyken bir çaylak üzerime geliyor, kuyruğuyla ağzımı açıyor ve dudaklarımın arasına soktuğu o kuyrukla bana birçok kez vuruyordu.” Sigmund Freud’un Leonardo da Vinci ve Onun Bir Çocukluk Anısı adlı kitabı bize üstadın ruhu ve tüm eserlerine ilişkin büyüleyici ama hiç tatmin edici olmayan bir analiz sunmaktadır. Psikanalizin kurucusu Freud Leonardo’nun cinsel tercihine ve sanatsal etkinliğine ket vuran etmenleri açıklarken, Leonardo, aslında akbabanın* kuyruğunu değil, annesinin memesini hatırlıyordu. Buradan yola çıkarak, büyük ustanın başladığı işleri bir türlü bitirememesinin, eşcinsel olmasının ardında evlilik dışı doğmuş olmasının ve çocuk yaşta annesi tarafından terk edilmesinin travmasının yattığı varsayımına ulaşır. Freud kitabındaki savların çoğunu Leonardo’nun notları arasına kaydettiği bu düşe dayandırır. Oysa bu yazı 1904’te Almanca’ya çevrilirken çaylak yerine akbaba olarak çevrilmiş ve Freud da kontrol etmeden bu şekliyle almıştır. Freud Leonardo’nun ruhu hakkında bir hükme varmaya çalışırken akbabalarla ilgili Mısır söylenceleri üstünde gereğinden fazla durur. Böylece Freud’un tezi dayanağını yitirdiği için ölü doğmuş bir tez olarak kalıyor.
* Eski Mısır’da akbaba kutsaldı, çünkü Tanrıça İsis boynuzları arasında güneş diski bulunan akbaba şeklinde bir şapka ile tasvir edilirdi. Tanrıça İsis güçlü bir anne figürü olarak gösterilirdi. O, ırmaklara, nehirlere, rüzgarlara ve gemilere hükmeden ilahi anne İsis’ti. İnancı Mısır’ın sınırlarını geçmiş ve bazı dinlerdeki kutsal sembollere de örnek olmuştur.
St. John The Baptist (Vaftizci Yahya) – 1516
Kuran’da da geçen Zekeriya’nın oğlu Yahya, İncil’e göre St John ya da Aziz Yahya’nın kutsal görevi, İsa’yı vaftiz ederek onu bir Hıristiyan yapmaktır. Şeria Nehri kıyısında bu vaftizle Vaftizci Yahya adını alır. Objenin duruşu, gölgeme tekniği, yüz ifadesi ve bukleli saçlar ile el işareti Leonardo’nun bilinen tarzı. Yahya sağ elinin işaret parmağı ile İsa’nın geleceğini haber vermek ister gibi gökyüzünü işaret ediyor. Aziz Yahya, karanlıktan aydınlığa doğru fırlamış gibidir. Mona Lisa’da gördüğümüz gizemli gülüş bu resminde de vardır. İçe kapalı ve kadın-erkek arası, hatta şeytansı görünümü ile XIX. yüzyılda şairlere ilham kaynağı olmuştur.
2 Mayıs 1519’da öldüğünde ondan geriye pek çok çizim, el yazması, desen ve resim kalır. Bir de gözlerini hayata yummadan önce ağzından dökülen bir çift söz: “İşte şimdi ırmakların suyu gibi gidebileceğimi, ölüme doğru kendimi akıntıya bırakabileceğimi hissediyorum, ölümü yaşamak için, ölüm deneyimini.”
Kaynak
Leonardo da Vinci Gibi Düşünmek – Michael J. Gelb, Leonardo da Vinci – Bruno Nardini, Kayalıklar Bakiresi, Prof. Suut Kemal Yetkin, Leonardo da Vinci, Resim Biterken, Günde 1 Resim
Yorum Yap