Onların fotoğrafları olmasaydı, birçok şeyi görmüyor ve bilmiyor olacaktık. Efsaneye dönüşen Magnum Ajansı fotografçıları 70 yıla yakın bir süredir dünyada insanların nasıl, neler yaşadıklarını bize gösteriyor. Muhabirlikle sanat arasında gidip geliyorlar. Bazen bir insanın dayanamayacağı acımasızlıklara tanık oluyorlar. Her yıl 300 kadar fotoğrafçı kabul edilmek umuduyla Magnum’un kapısını çalıyor. Bunlardan ancak 12-14 kadarı ilk elemeyi geçmeyi başarıyor.
Türkiye’nin Farklı Köşelerinden 13 Magnum Ajansı Fotoğrafı
20 Şaheser Fotoğrafla Magnum Ajansı Fotoğrafçıları
1. George Rodger, Sudan, 1949
Magnum Ajans’ın kurucularından da olan George Rodger 1945’te Bergen-Belsen’deki Nazi toplama kampında tanık olduklarını unutmak için yaklaşık iki yıl süren Afrika gezisine çıkar. Tarih öncesi dünyanın doğal halini arayan Rodger, 1949 yılında Sudan’ın güneyinde yaşayan Nuba Halkı’na rastlar. Dağ köylerinde güreşçilerin fotoğraflarını, aile hayatlarını çeker. Bu fotoğrafında Nuba kadınları evin tahıl ambarı olan odasında ekmek yapıyorlar.
2. Erich Lessing, Düsseldorf, 1951
Savaşın acı yüzünü gösteren fotoğraflardan birisi. II. Dünya Savaşı sona ereli altı yıl olmuş ama Almanya’nın büyük bir bölümü, özellikle de büyük şehirler hala harabe gibidir. Erich Lessing 1951’de hülyalı hülyalı Düsseldorf’tan arta kalanı seyreden küçük kızı görünce deklanşöre basar. Avusturyalı bir Yahudi olan Lessing, Naziler yüzünden İsrail’e kaçmış ama 1947’de Avrupa’ya geri dönmüş.
3. Werner Bischof, Kore, 1952
Koje-Do Adası’nda çamaşırlarını dikenli tellere asan Kuzey Koreli savaş esirleri Werner Bischof’un objektifine yansır. İsviçreli fotoğrafçı Batı basınının Kore Savaşı’na umursamaz ve yüzeysel yaklaşımına büyük tepki duyar. Harabeye dönmüş Seul’deki haberci meslektaşları ona leş kargalarını hatırlatır. Ne yazık ki Bischof yaklaşık 2 yıl sonra Peru’da And Dağları’nda fotoğraf çektikten sonra otomobiliyle uçuruma yuvarlanıp hayatını kaybedecektir.
4. Inge Morath, İngiltere, 1953
Kapanmış, bir dönemin ikonu olan yayıncı Eveleigh Nash’i 1953’te fotoğraflayan Inge Morath’ın en önemli niteliklerinden biri, karşısındakinin sempatisini ve güvenini kazanabilmesidir. Aksi halde, Londra’da üst sınıfa mensup bayan Nash bu kadar doğal ve rahat poz vermezdi.
5. Eve Arnold, ABD, 1955
ABD’nin Illinois eyaletinde, Berment’te en güzel bıyık yarışması düzenleniyor, tarih 6 Ağustos 1955. Jüride ise Marilyn Monroe var ve kentte olağanüstü hal ilan ediliyor. Polis memurları Dick Robinson ve Dixie Davis, ünlü yıldızın korumalığını yapan şanslı faniler. Dick ve Dixie’nin bakışına bakar mısınız? Fotoğrafçı Eve Arnold, Monroe’nin arkadaşı ve bu nedenle de diva kendisini uykusuz, dalgın, çıplak ayakla görüntülemesine izin veriyor. Her haliyle güzel ne farkeder.
6. René Burri, Brezilya, 1958
René Burri 1958’de Brezilya Santaren’de kauçuk plantasyonlarına yer açmak için kesilen ormanların fotoğrafını çeker. Bu karelerin çekildiği yıllarda ağaçların çoğu dimdik ayaktadır; ama neredeyse yarım asır içinde dünyanın en geniş yağmur ormanının neredeyse dörtte biri yok olacaktır.
7. Philip Jones Griffiths, İngiltere, 1961
1961 yılında bir İngiliz genci gitarının akordunu yapmaya çalışırken Philip Jones’in objektifine takılıyor. Bu kişi henüz pek tanınmayan The Beatles grubunun basçısı Paul McCartney’den başkası değil. Fotoğraf çekildikten kısa süre sonra John, Paul, George ve Ringo, Love Me Do şarkısıyla dünya çapında ün kazanıyorlar.
8. Bruno Barbey, Brezilya, 1966
“Beni güzellik ve insani olan, pozitif olan çekiyor. Savaş sahnelerini çekmektense, bir gölge oyununu görüntülemeyi tercih ederim. Vahşetin ve deliliğin estetiğini reddediyorum.” diyor 1966 yılında Brezilya’yı gezen Bruno Barbey. Amazon Nehri’nde yüzen neşeli çocukların fotoğrafı bu geziden.
9. Guy Le Querrec, Fransa, 1973
Fransa’nın Bretagne bölgesindeki Plouscat sahilinde düzenlenen at yarışları. Ama Guy Le Querrec, asıl olayın dışında cereyan edenleri göstererek izleyicisini eğlendiriyor.
10. Gilles Peress, Portekiz, 1974
1974 Portekiz’de kansız Karanfil Devrimi, Gilles Peress’in objektifine işte böyle yansıyor. Peress sözcüklere güvenmediği için fotoğraf çektiğini söylüyor. 1990’lı yıllarda Ruanda ve Bosna’da savaş suçlarını gösterdiği fotoğrafları da, sessiz birer feryat gibidir.
11. Susan Meiselas, Nikaragua, 1978
Nikaragualı direnişçileri gizli polisten koruyan Kızılderili maskesi, 1978’de Sandinistlerin sembolü haline geliyor. Ve bunda Susan Meiselas’ın payı var. Nikaragua’da geçirdiği döneme ilişkin şunları anlatıyor: “Orada neyle karşılaşacağıma dair hiçbir fikrim yoktu. Ama elimdeki makina, ait olmadığım o yerde bulunmam için bir bahanediydi.”
12. Alex Webb, Meksika, 1979
Yeni bir hayata başlama umudunun bittiği yer. 1979 yılında, Meksika’dan ABD’ye geçmeye çalışan kaçaklar yakalanıp tutukladığında, Alex Webb de fotoğraf makinasıyla oradadır. Rengarenk çiçek tarlası o anı daha da dramatik hale getiriyor.
13. Eugene Richards, ABD, 1986
Eugene Richards 1986’da ABD’nin yoksullarının bulunduğu bölgede bolca fotoğraf çeker. Bu kare de onlardan biri. 1986’da hapisten yeni çıkmış bir mahkum, kız arkadaşına kavuşunca ağlıyor, fakat kız arkadaşı için durum hiç de aynı duygusallıkta değil, zaten bakışları bunu yansıtıyor. Bu fotoğrafın çekildiği günün gecesinde kadın ortadan kayboluyor.
14. Leonard Freed, Almanya, 1990
3 Ekim 1990 Brandenburg Kapısı önünde iki Almanya’nın birleşmesini izleyen Leonard Freed, kalabalıkta vatansever bir coşkudan ziyade toplu bir hürmet duygusu görüyor. Doğu Avrupa kökenli Amerikalı bir Yahudi olarak siyasi gelişmeler karşı oldukça hassas. Freed “Fotoğrafçılık senin kim olduğunla, gerçeğin senin için ne anlama geldiğiyle ilgili.” diyor.
15. Paolo Pellegrin, Kamboçya, 1998
Phnom Penh (Kamboçya) Vietnamlı eski bir hayat kadını olan 25 yaşındaki Nhan, Kamboçya’da Aids ile mücadele ediyor. Sivrisineklerden korunmak için kullanılan bir perdenin arkasında görüntülenen hayat kadını insanlık arasına koyduğu mesafeye gönderme yapılıyor gibi.
16. Eli Reed, ABD, 2001
11 Eylül felaketinin ertesi günü, 12 Eylül 2001’de foto muhabiri Eli Reed bir işçiyi tek başına İkiz Kuleler’in enkaz kaldırma çalışmasında görüntülüyor. 11 Eylül’de rekor sayıda Magnum fotoğrafçıları olay yerinde hazır bulunuyor. Ama bu aynı tarihte New York’ta aynı tarihlerde Magnum’un yıllık toplantısının düzenlenmesinin neden olduğu bir tesadüf sadece.
17. Thomas Dworzak, Irak, 2003
Yıl 2003, Saddam Hüseyin’in doğduğu kent olan Tikrit’te, Amerikalı birliklerin girmesinin hemen ardından karşı karşıya geldikleri bir lama sürüsü. “Fotoğraflarımda görünenler üzerinde hiç bir kontrolüm yok” diyor Thomas Dworzak, “Sadece olup biteni gösteriyorlar. Fotoğrafın büyüsü işte tam da bu.”
18. Martin Parr, Dubai, 2007
2007’de Dubai’de düzenlenen Gulf Art sanat fuarında gezinen bir insan bukalemun. Martin Parr’ın gözünden kaçmıyor. İngiliz fotoğrafçı ününü dünyaya ve insana karşı ironik bakışına borçlu.
19. Josef Koudelka, Romanya, 1968
Josef Koudelka bugün dünya çapında bir üne sahip olan bir dünya gezgini. Koudelka’nın en önemli dizisi tutkuyla fotoğraflarını çektiği çingeneler olmuştur. At arabalarının içinde genç bir çingene çift ve köpekleri… “Beni çingeneleri fotoğraflamaya tam olarak neyin ittiğinden emin değilim, ama şunu biliyorum, bir kere başladıktan sonra zaman zaman istediysem de bir daha duramadım. Çingenelerin yerleşimlerinde fotoğraf çekmek her zaman çok da kolay değildi. Yine de her defasında müzik beni tekrar havaya soktu. Sanıyorum halk müziğine duyduğum ilgi fotoğraf çekmemde bana yardımcı oldu. Yerleşim bölgelerini ziyaret ettiğimde çoğu zaman, çingene şarkılarını kaydederdim. Çingeneler usta psikologlardır; müziklerini sevdiysem başka şeylerini de sevmiş olabileceğimi anladılar.”
20. Henri Cartier-Bresson, Almanya, 1952
“Yüzleri ve anlamlarını severim; her şey onlarda yazılıdır çünkü… Her şeyden önce bir foto-muhabiriyim ben. Ama aynı zamanda, bundan biraz daha içsel bir iş yaparım. Fotoğraflarım, benim günlüğümdür. Ve insan doğasının evrensel yanını yansıtırlar.” diyen Magnum’un da kurucularından olan efsanevi Fransız fotoğrafçı Henri Cartier-Bresson’un fotoğraflarındaki belki de en büyük gizi, karar anını şöyle açıklıyor: “Her olayın bir anahtar anı vardır. Bu anda çekilen fotoğraf her şeyi özetler. İşte bu an karar anıdır.” Bu fotoğrafında 1952 yılının Aralık ayında Hamburg’da limandaki liman işçilerini görünce karar anı deyip deklanşöre basmış.
Kaynak
GEO Dergisi – 2008/3
Yorum Yap