Nazım Hikmet, Cemal Süreya, Fazıl Hüsnü Dağlarca başta olmak üzere Türk Edebiyatı’na damgasını vurmuş şairlerimizin babalarına yazdıkları şiirleri sizler için derledik.
11 Ünlü Şairin Babalarına Yazdığı 11 Özel Şiir yazımıza da göz atmanızı öneririz.
1. Nazım Hikmet – Saat 21-22 Şiirlerinden
Peter Marlow, Londra, 1991
21 Eylül 1945
Oğlumuz hasta,
babası hapiste,
senin yorgun ellerinde ağır başın,
dünyanın hali gibi halimiz…
İnsanlar, daha güzel günlere insanları taşır,
oğlumuz iyileşir,
babası çıkar hapisten,
güler senin altın gözlerinin içi,
dünyanın hali gibi halimiz
2. Ömer Bedrettin Uşaklı – O Ses
Richard Kalvar, Fransa, 1982
Gözyaşım başında kaynak olsaydı;
Kalbim, fidanına yaprak olsaydı;
Seninle birlikte toprak olsaydı,
Baharlar, meyveler ve oyuncaklar…
İstiyorum ki o ses “baba!” desin,
Yeniden dirilip ruhum titresin.
İstiyorum ki o ses “baba!” desin,
Mesut penceremden görsün şafaklar…
3. Ziya Osman Saba – Bir Oda Bir Saat
Ara Güler, Aydın, 1964
Bir oda, içinde bir saat sesi
Hayatın sırtımdan giden pençesi,
Ve beni maziye götüren bir el,
Eski günlerimiz, sessiz ve güzel…
Bulduğum kayıplar, her günkü yerin,
İşte konsol, ayna, köşe minderin,
Seccaden, tesbihin, namaz başörtün.
Bir şey değişmemiş, sanki daha dün.
Yine ortancalar altı camının,
Dışarda sükunu yaz akşamının,
Bahçemiz sulanmış, ıslak her çiçek.
Kapı çalınacak, babam gelecek..
4. Fazıl Hüsnü Dağlarca – Meçhul Çocukların El İşi Vazifesi
Nikos Economopoulos, Yunanistan, 1988
Mavi damarları çıkmış kocaman elini,
Uzattı babam bize doğru gülerek.
Aldı defterimi ve seyretti tatlıca,
Başını sallarken dedi: Güzel gerçek.
Fakat düşmüş bir tanesi, diye devam etti,
O zaman biz güldük yaramaz ve çılgın.
Beyaz kalbi görmemişti ne tuhaf,
Hayretimiz ve neşemiz üstündeydi hayatın.
Ve birgün bana baban öldü dediler,
Hissederken renkleriyle nasibim olan yurdu.
O el işini hatırladım, ağlayarak,
Acaba onlar da mı beyaz kalbi görmüyordu!
5. Melih Cevdet Anday – Ölümsüz
Herbert List, Almanya, 1934
“Babamı gördüm düşümde” diye anlattı,
“Öylesine ağladım, yalvardım da,
Anlamadı,
Belki de hiç tanımadı.”
“Elbet oğlum,” dedi öğretmen Krişna,
“Ruh ölümsüzse eğer,
Ölümlü duyguları anlar mı?”
6. Cemal Süreya – Camdan
Guy Le Querrec, Fransa, 1974
İçkievinden çıkınca
Camdan
demin oturduğum yere
baktım.
Sigara paketimi
masada unutmuşum.
Sandalyede
Tıpkı benim gibi
Oturuyor boşluğum.
Bir eli alnında
benim gibi.
Ama biraz daha mı hüzünlü?
Otururken de
Biraz daha mı çıkarıyor
kamburunu?
Biraz daha mı benziyor
babama?
Bir yaş büyüğüm babamdan
ve rüzgar
bir törendeki gibi
çekiştirir durur
yağmurluğumu.
7. Ülkü Tamer – Taştan Asker
Henri Cartier-Bresson, Fransa, 1976
İlk oyuncak neydi?
Kilden mi yapılmıştı, sazlardan mı?
Taştan bir asker yaptım
kurtarsın diye babamı,
sonra boyadım onu
yağmurla.
Asker, dağları aş bu gece,
o iri adamın mağarasına git,
köşede duran babamı getir.
8. Ataol Behramoğlu – Bir Şehit Kızına – Türküler ve Alaz İçin –
Chris Steele-Perkins, Afganistan, 1998
Tuhaf bir sıkıntıyla daralır şimdi
Küçücük, kuş kanadı yüreğin:
Babam nerede, niye gelmiyor
Babama küstüm ben anneciğim…
Baban artık hiç olmayacak yavrum
Sana çocuğum diyemeyecek bir daha
Güçlü, baba kucağının sıcaklığını
Duyamayacaksın minik vücudunda
9. Süreyya Berfe – İskele Babası
Rene Burri, Almanya, 1959
Nasıl başlayabilirim bu şiire
Sen geleceğin içinde gizliyken
Yavrum benim korkulu umudum
Baban sözüm ona bir şairken
Utanır bakamaz yüzüne
Bilmem eski günleri anar mısın
Rahat verir mi sana kanlı yıllar
Yavrum benim merak ettiğim
Ola ki vereceklerim az gelir sana
Bana ve anana boşver. Hayat var
10. Şükrü Erbaş – Zaman… Geçerek
Raymond Depardon, Cezayir, 1974
Yoksulluk bir paniktir oğlum evler için
Bir kar suyudur sızar temeline sevgilerin
Gün siyah bir tül, gelecek düş bile değildir
Ve geçmiş ağır bir taştır asılır çantasına
Diyen bir babanın bezgin, bilge sesinden geçerek
11. Murathan Mungan – Gördüm
Josef Koudelka, Çekoslovakya, 1968
Bir pazar gününe sabah nasıl iner
göklerden nefesi tıkanmış
soluk soluğa
bir parka kuşlar gibi kimsesiz
nasıl iner yoksul kanatlarıyla
siz hiç ağaçların sarsıla sarsıla
ağladığını gördünüz mü?
babanızdan sürgün olduğunuz gün.
12. Ahmet Erhan – Bir Baba İçin
Robert Capa, Macaristan
Seninle konuşurduk baba
Böyle gecelerde, iki bilge gibi
Karşılıklı bakışarak
Bazı şeyleri kavrayamasam da, dinlerdim
Belki sen de yeni bir şeyler bulurdun gecmişte
O dupduru yüreğini, yılların
Unutulmuş sularına bırakarak.
İşte bir minder daha koydum yanıma
Henüz sıcak
Sanki yeni kalkmışsın üstünden
Terliklerin şuracıkta, getireyim
Çayı da ocağa koyarım istersen
çok güzel şiirler
allah babalarımıza uzun ömür versn onları başımızda eksik etmesin