Sydney Opera Binası, Harpa Konser Salonu gibi dünyanın dört bir yanından, modern mimari eseri olarak tanımlanan tiyatro ve konser salonlarını listeledik. Siz de ziyaret ettiğiniz ya da sevdiğiniz benzer tiyatro ve konser salonlarını yorumlarda bizimle paylaşabilirsiniz.
1. Guangzhou Opera Evi, Çin, 2010
Guangzhou Opera Evi, ünlü mimar Zaha Hadid’in imzasını taşıyor. Çin’in güneyinde yer alan Guangzhou şehrinde, Pearl Nehri kenarında bulunan opera evi, nehir vadisi ve akarsu taşlarından esinlenilerek tasarlanmış. Toplam 700 bin m2’lik alanda iki büyük yapı olarak tasarlanan opera evi, 300 m2’lik sahne alanı, 400 kişilik çok amaçlı salonu ve 1.800 izleyici kapasiteli oditoryumuyla Çin’in en etkileyici sanat merkezleri arasında yer alıyor. Açık bir kitap gibi duran fazlasıyla büyük bir kütüphane ve 103 katlı bir gökdelen arasında konumlanan Guangzhou Opera Evi, durağanlıktan uzak, sürprizlerle dolu tasarımıyla ilgi topluyor. Opera binası, sivil ve kültürel amaçlı binalara nehir kıyısında yeni bir anlayış getiriyor. Zhujiang’ın devasa binaları ve gökdelenleri ise, opera binasına dramatik bir fon oluşturuyor.
2. Guthrie Tiyatrosu, ABD, 2006
Mississippi Nehri kıyısında, şehrin tarihi Mills bölgesinde 2006’da açılan tiyatro, mimari dünyasının en prestijli ödülü olan Pritzker Ödüllü mimar Jean Nouvel’in eseridir Guthrie Tiyatrosu. Mimarın Kuzey Amerika’daki ilk tamamlanan projesi olan Guthrie Tiyatrosu’nun alacakaranlık mavi metal dış cephesi, gökyüzü ve çevreyle birleşerek özellikle gece olduğunda ortaya büyüleyici bir görüntü çıkarıyor. Bir zamanlar en büyük un değirmeni kompleksinin kalbindeki eski Washburn-Crosby Değirmeni’nin hemen yanında yer alan Guthrie Tiyatrosu’nun tiyatro salonu kadar, dış cephede kalıcı olarak sergilenen George Grizzard, Jessica Tandy, Hume Cronyn ve Blair Brown gibi gösteri dünyasının önemli isimlerinin posterleri de ilgi çekiyor.
Guthrie’nin üç tiyatro salonuna dikey ve yatay olarak yerleştirilmiş uzun LED lambalar, binanın endüstriyel yapısına da göz kırpıyor. Minneapolis’te Mississippi nehir manzarası şelaleler, havuzlar ve köprülerle ve onların zemininde Walter Gropius ve daha sonra Le Corbusier, Bruno Taut, Moisei Ginzburg ve Erich Mendelsohn gibi önemli mimarlar üzerinde etki bırakan ve modernitenin ikonları olarak nitelendirdikleri büyük değirmenler ve silolar yer almaktadır. Akşam gökyüzünde oynayan LED mesajları ile işaretin yukarıya doğru yükselen thrusting tüneli fabrika bacalarını hatırlatmaktadır. Bu projektörden şov ve performans başlıkları gökyüzüne doğru yayılmaktadır.
3. The Bord Gáis Energy Tiyatrosu, İrlanda, 2010
Dublin’in Docklands bölgesinde bulunan kültür merkezi, mimar Daniel Libeskind’in eseri. Aynı bölgede kurulan bir ticari merkezin bir parçası olan Bord Gáis Energy Theatre, üç ana mekan çevresinde inşa edilmiş: Ana gösteri sahnesi, binanın piazza’sı yani yüksek tavanlı meydanı ve geceleri aydınlatılan, piazza altında uzanan lobi. Binanın çeşitli noktalarına yerleştirilmiş gözlem terasları ve içinde bulunduğu büyük ve mimari tekniklerle aydınlatılmış park, Dublinlilerin geceleri gitmeyi en çok sevdiği yerlerin arasında.
4. Adrienne Arsht Gösteri Sanatları Merkezi, ABD, 2006
Ünlü mimar César Pelli’nin tasarımında görev aldığı Adrienne Arsht Gösteri Sanatları Merkezi’nin en ilgi çekici yeri, kara kutu modeli tiyatro denilen yenilikçi tiyatro salonu. Miami’de inşa edilen, her köşesi organik formlara sahip duvar oyma ve işlemeleri, yuvarlak kıvrımlara sahip mimari dokunuşlarla kaplı olan tiyatro, kültür merkezinde bulunan diğer salonlardan çok çok farklı. Özellikle Ways of Performing adındaki metrelerce yüksekliğindeki cam duvar mozaiği çok çarpıcı. Kübalı sanatçı Cundo Bermúdez tarafından yapılan mozaik lobiye can katıyor.
5. Richard B. Fisher Sahne Sanatları Merkezi, ABD, 2003
Bir başka Pritzker Ödüllü (dünyanın en prestijli mimarlık ödülü) mimar Frank Gehry’nin tasarladığı Richard B. Fisher Center, içindeki Sosnoff Tiyatro Salonu’yla tüm ilgiyi üzerine topluyor. Bu büyük oditoryumda tiyatro oyunları, opera gösterileri sergileniyor ve orkestra konserleri düzenleniyor. Gehry, tiyatro tasarımıyla ilgili “Geleneksel değil, insana parkları anımsatan bir yapıya sahip” diyor. Gerçekten de sanat merkezi binasına yaklaştıkça sizi heyecanlandıran, kendine çağıran bir şeyler olduğu hissine katılıyorsunuz. Şirinler’in mantar evlerini anımsatan bu modern mimari örneği yapının içindeyse, Gehry’nin sıra dışı mimari üslubu hemen göze çarpıyor.
6. Oslo Opera Binası, Norveç, 2008
Oslo Opera Binası (Operahuset), Oslo’da bulunan Bjørvika’da yer almaktadır. 38,500 metrekarelik binada 1100 oda bulunmaktadır. Toplam koltuk kapasitesi ana salonda 1364, diğer iki performans alanında ise 200 ve 400’dür. Ana sahnenin eni 16 metre ve boyu 40 metredir. Binanın açılı dış yüzeyleri İtalya’nın Carrara’dan getiren mermerlerle ve beyaz granitle kaplanmıştır. Nidaros Katedrali’nden sonra inşa edilen Norveç’teki en büyük yapıdır. Opera Binası, Ekim 2008’de Barcelona’da düzenlenen Dünya Mimarlık Festivali’nde Kültür Ödülü’ne ve 2009 yılında Çağdaş Mimarlık Avrupa Birliği Ödülü’ne layık görülür.
7. Kopenhag Konser Salonu, Danimarka, 2009
Mimar Jean Nouvel’in tasarımı, içinde farklı programları barındıran, 45 metre uzunluğunda mavi şeffaf ekranlardan oluşan bir kutu gibi. Günün belli saatlerinde ışığa göre değişen bina, geceleri ekrana yansıtılan görüntülerle ışıklandırılmakta. Binanın içinde farklı büyüklükte ve tasarımda 4 salon bulunmaktadır. Nouvel’in tasarladığı Kopenhag Konser Salonu, çok fonksiyonlu, yarı şeffaf mavi duvarlara sahip. Geceleri, ön cephe bir ekrana dönüşerek, içerideki performansı dışarıya yansıtıyor. Bu, şimdiye kadar tasarlanan duvarlarının tamamı ekran olan ilk konser salonu. Nouvel tasarımı için şunları söyler: “İçi karmaşık ve çeşitlendirilmiş başlı başına bir dünyadır. Zıtlıklarla ve süprizlerle dolu başlıbaşına bir labirent, bir iç manzaradır.”
8. Auditorio de Tenerife Konser Salonu, İspanya, 2003
Bu konser salonu, İspanya’ya bağlı Kanarya Adaları’nın Tenerife Adası’nın başkenti Santa Cruz’da Tenerife’nin güney giriş kapısı olan Avenida de la Constitución Caddesi’nde ve Tenerife Tramvayı (Tranvía de Tenerife) yakınlarında bulunan ve başkentin sembolü olan oditoryum binası ve sanat merkezidir. Ünlü İspanyol mimar Santiago Calatrava tarafından tasarlanmıştır. Önceleri Auditorio de Tenerife adıyla anılan bina, Kanarya Adaları başkanı Adán Martín Menis’in ölümünden sonra 2011 yılında onun adına ithafen Auditorio de Tenerife Adán Martín olarak değiştirilmiştir. Yerden yukarı doğru karaya çarpan bir dalga gibi yükselen saçak, ana oditoryumun üzerinden aşağı doğru kıvrılarak tek bir noktaya doğru daralmadan önce 58 m yüksekliğe ulaşıyor. Binanın kaidesi, bitişik yolların farklı düzeylerdeki eğiminin değişmesini olanaklı kılarak ve arazinin tümüne yayılıyor. Komplekste 1800 koltuk kapasiteli bir oditoryum ve 400 koltuk kapasiteli özel bir müzik salonu bulunuyor.
9. Sydney Opera Binası, Avustralya, 1973
Yılda 4 milyon ziyaretçisiyle, Sydney Opera Binası sadece en çok ziyaret edilen konser salonu değil, aynı zamanda güney yarımkürenin en çok ziyaret edilen eseri. Jørn Utzon imzalı bu eser, UNESCO Dünya Mirası listesinde. Opera binası 5 tiyatro salonunu içerir. Bunlar, 2679 koltuklu Concert Hall (Konser Salonu), 1547 koltuklu Opera Theatre (Opera Tiyatrosu), 544 koltuklu Drama Theatre, 398 koltuklu Playhouse ve 364 koltuklu Studio Theatre’dır. Sydney için burası sadece uluslararası ünüyle değil, aynı zamanda ciddi anlamda gelir kaynağı olması sebebiyle de önemli. Jørn Utzon tasarımında kısmen Sydney’in eşsiz güzellikteki limanında duran yatların yelkenlerinden, kısmen de Meksika’da gördüğü Maya ve Aztek tapınaklarından ilham aldığını söyler. Utzon’un tasarımı sıra dışı ve heyecan verici olmasının yanı sıra, hayata geçirilmesi en zor projesiydi. Yapım aşamasında önerilen binanın hem görüntüsü hem de yapım masrafı büyük tartışmalara yol açar.
10. Esplanade Tiyatrosu, Singapur, 2002
Michael Wilford ve Russell Johnson’un tasarımı olan Esplanade Tiyatrosu Singapur’un en ilgi çekici alanlarından biri olan Marina Bay bölgesinde yer alıyor. 1970‘lerde rekreasyonuna başlanan bölge, ana karadan ayrı bir alanda doldurulan topraklarla yaratılan yapay bir körfez bölgesi. Etkileyici mimarisiyle Esplanade Tiyatrosu, güneşin dik ve etkili olduğu saatlerde kapanıp binanın içinin ısınmasını engellerken, akşam saatlerinde açılıp içeriden yayılan ışıklar sayesinde kent silüetine bürünen ilginç bir mimari tarzı ile dikkat çekiyor.
11. Elbe Flarmoni Salonu (Elbphilharmonie), Almanya, 2017
İsviçre merkezli mimarlık firması Herzog & de Meuron, 1960’ların sanayi şehri Hamburg’un eskiden depo olarak kullanılan bu binasını, muazzam bir konser sarayına dönüştürmüş. Salon dünyanın en iyi akustiğine sahip. Projenin dayanak noktası olan Kaispeicher A (A deposu), 1960’larda yük deposu olarak kullanılan Werner Kallmorgen tarafından tasarlanarak inşa edilmiş, kalevari bir yapıdır. Elbe Nehri kıyısında inşa edilen, 110 metre yüksekliğindeki tasarım, sanayi tabanının üzerinde süzülüyormuş gibi görünen, kristalimsi çadırvari bir yapıyla kaplanmış tuğla depoyla iki farklı unsurdan oluşuyor. Dalgalı bir tavanla ve nehrin 36,58 metre yükseğinden ziyaretçilere kentin ve limanın panaromik bir manzarasını sunuyor. Konser dinleyicileri meydandan ana konser salonuna Herzog’un karmaşık törensi yol olarak adlandırdığı dikkat çekici merdiven aracılığıyla erişmektedir. Uçuşan kurdeleler gibi merdivenin kolları ana konser salonuna ulaşıyor.
12. Zénith Konser Salonu, Fransa, 2007
Bernard Tschumi Mimarlık’ın Limoges’de tasarladığı Zénith Konser Salonu’nun çift katmanlı yapısı, doğal ışığı kullanarak enerji tasarrufu yapmaya yarıyor. Salondaki sıcak hava yapının üst kısımlarına doğru itilerek, klima masrafları en aza indiriliyor. Dışarıdaki 1500 araçlık park alanının etrafı tamamen ağaçlarla çevrili, böylece araçların karbondioksit salınımının etkisi azaltılıyor. Tschumi, “Burada bir konser olmadığında, tek gördüğünüz yeşil alan oluyor. Altındaki volkanik kaya da rutubeti çekiyor.” diyor. Konser salonu yapılırken, etrafındaki ormanla uyumlu olması açısından, ahşap malzeme kullanılır. Böylelikle, ahşap malzeme, 600 ile 8000 seyirci kapasitesi arasında değişebilen salonun, özellikle iç tasarımına sıcak bir hava katar. Fransa’da 15 kadar Zénith konser salonu bulunuyor. Bunlar, Fransa Kültür Bakanlığı tarafından yapılmış, en küçük olanı 3000 kişi kapasitesine sahip ve genellikle rock ve pop tarzı müzikler için tasarlanmış.
13. Harpa Konser Salonu, İzlanda, 2011
Danimarka-İzlanda kökenli sanatçı Olafur Eliasson ve Amerikan Artec Consultants iş birliği ile ortaya hem estetik hem de teknik açıdan oldukça çarpıcı bir bina ortaya çıkar. Binanın en etkileyici yanı, cam cephesi ve cam arasında meydana gelen boşlukların etkileşimi. İzlanda’da yaygın biçimde bulunan kristalize bazalt sütunları andıran altıgen cam form, şehrin kaleydoskopik yansımalarını oluşturuyor. Çok yüzlü cam cephe, iki ve üç boyutlu olarak gerçekleştirilen bir geometrik ilkeye dayanıyor. Cephe, yeterli doğal ışıklandırma sağlıyor ve akşamları, güney cephesinde çok renkli LED aydınlatma sistemi yapıya, İzlanda’ya özgü bir parlaklık veriyor. Müzik salonu yoğun bir yola yakın olmasına rağmen, istenilen estetik kalite sağlanırken gürültü de engellenir.
14. Grand Théatre de Rabat, Fas, 2010
Dünyanın en iyi mimarları arasında gösterilen, Pritzker Ödüllü Zaha Hadid, 2012 yılının sonunda Fas’ta sıradışı bir projeye başlıyor. Başkent Rabat’taki Bou Regreg Vadisi’nde 2.050 ve 520 kişi kapasiteli iki gösteri salonu ve 7000 kişilik bir açıkhava amfitiyatrosu ile hizmete girecek olan Grand Théatre de Rabat’ın tasarımında Bou Regreg Nehri’nin enerjisinden ilham alınmış. Nehrin dinamikleri, kültür merkezinin özellikle dış cephesinde mimariye kusursuz bir şekilde uyarlanmış. Akıcı ve kıvrımlı yapısıyla Grand Théatre de Rabat, Fas’ın en ilgi çekici binalarından biri olmaya aday.
Kaynak
Jean Nouvel, Modern Mimari, Vol 4 – Adan Martin – Tenerife Konser Salonu, Konser salonları yüksek notadan çalıyor, Harpa Konser Salonu ve Konferans Merkezi