Menu

Johannes Vermeer Eserleri ve Hayatı



Döneminden çok az belge kalmış olması nedeniyle Johannes Vermeer’in özel yaşamı hakkında ne yazık ki detaylı bilgiye sahip değiliz. Ancak, son yapılan kapsamlı araştırmalarla, resmi belgelerden bazı bilgiler elde edilmiştir. Vermeer’in babası Reynier Jansz, 1611’de bir çeşit ipekli olan caffanın dokuma tekniğini öğrenmek üzere Amsterdam’a gider.

Dört senelik çıraklık döneminin ardından, 1615’te Digna Baltens ile evlenir ve genç çift Delft’e geri döner. Kızları Gertruy’in doğumundan on iki sene sonra 1632 Ekim’inde Johannes Vermeer dünyaya gelir. Vermeer’in resim sanatına ilgisi, büyük olasılıkla babasının sanat tüccarlığı yapması ve işlettiği handa pek çok sanatçıyla karşılaşması sonucu olabilir.

Johannes Vermeer, Saint Praxedis, 1655

Saint Praxedis, 1655

Vermeer, 29 Aralık 1653’te St. Luke esnaf loncasına usta bir ressam olarak girer. Ancak, St. Luke esnaf loncasına usta bir ressam olarak girebilmek için, Delft’te ya da Delft dışında tanınmış usta bir ressamın yanında en az altı sene çıraklık yapmış olması gerekmekteydi. Vermeer’in 13-14 yaşlarında çıraklığa başlamış olduğu düşünülebilir. Genç Vermeer’in çıraklık dönemi hakkında kapsamlı bilgiye ne yazık ki sahip değiliz.

Vermeer’in ustası olarak sıklıkla geçen isimlerden biri, babasının arkadaşı olan Leonaert Bramer’dir, ancak üslupları benzemez. Utrechtli ressam Abraham Bloemaert’in yanında çalışmış olabileceği düşünülüyor, zira Vermeer’in de resimlerinde görülen güçlü ışık etkisini, Bloemaert’in pek çok resminde görülen, kompozisyonun soldan gelen ışık ile aydınlatılmasını, bu ustadan öğrenmiş olması muhtemel. Pek çok araştırmacı Vermeer’in çırağı olduğu ustalardan birinin Carel Fabritius olduğu söylenmektedir. Vermeer’in figür ve objelerindeki ışığın parlaklığını gayet hafif vuruşlarla belirtmesi, Fabritius’tan öğrendiği bir teknik gibi görünse de, Vermeer ressamın etkisinden çok çabuk sıyrılmış ve kendi tarzını oluşturmuştur.

Johannes Vermeer, Christ In The House of Martha and Mary, 1654-56

Christ In The House of Martha and Mary, 1654-56

Dini bir temayı anlattığı Martha ve Meryem’in Evindeki Mesih resmi, evlendikten kısa süre sonrasına ait. Resmin, Delft’teki bir kilise için yaptırıldığı düşünülüyor.

Johannes Vermeer, Diana and Her Companions, 1655-56

Diana and Her Companions, 1655-56

Vermeer’in kariyerinin ilk yıllarına tarihlenen bu iki resmin, Vermeer’e ait olup olmadığı ya da İtalyan ustaların eserlerinin kopyaları olduğuna dair tartışmalar, araştırmacıları uzun yıllar meşgul etmiştir. Protestanlığın yaygın olduğu bölgede, Katolik inancına ait bu tip resimlere az rastlanır. Utrecht okulunun vasıtasıyla Hollanda resmine girmiş olan İtalyan Barok resminin etkisindeki bu tip resimler, Vermeer’in Abraham Bloemaert’in yanındaki çıraklık döneminin hemen ardından yaptığı resimler olmalıdır.

Vermeer, ailesinin tüm karşı çıkışlarına rağmen Catharina Bolnes ile 5 Nisan 1653’te evlenir. Zira Vermeer Protestan’dır, Catharina ise Katolik’tir. Catharina ve Vermeer’in Utrecht okulu ressamlarından Abraham Bloemaert aracılığıyla tanıştıkları düşünülüyor. On beş çocukları olur, ancak bunların on biri hayatta kalır. Yaşadığı kent Delft’ten hiç ayrılmaz. Vermeer, salt ressam da değildir, aile mesleği olan hancılığı ve sanat simsarlığını da sürdürür. Yaşamı boyunca çok ünlü olmaz, hatta çok para da kazanmaz.

Johannes Vermeer, The Procuress, 1656

The Procuress, 1656

Erken tarihli enteryörlerinden biri olan Kadın Taciri resminde, neredeyse resmin yarısını kaplayan halının tam olarak neyin üzerinde durduğunun bilinmemesi, sürahinin üzerinde durduğu masanın konumunun belirsizliği, kırmızı giysili adamın kadının göğsündeki elinin ve kolunun acayip duruşu, resmin beceriksizce yapılmış olduğunu hissettirir. Ne var ki, şiddetli ışık-gölge oyunları ve sarı, kırmızı gibi sıcak ve canlı renkler, resmin olumsuz yanlarını görmemize bir nebze olsun engel olur. Resim, dönemin pek çok ressamının sıkça işlediği bir genelev sahnesidir. Sahnede kadın, sol elindeki içki kadehi ile gayet rahat bir şekilde açtığı sol elinin avucuna adamın parayı bırakacağı an resimlenmiştir. Resmin solunda, bir elinde lavta diğer elinde de kadeh tutan ve seyirciye gülerek bakan kişinin Vermeer olduğu düşünülüyor. Ortadaki adam ise kadın taciridir ve pazarlığı büyük bir dikkatle izlemektedir. Vermeer, bu resmi büyük bir olasılıkla kayınvalidesi Maria Thins’e, Dirck van Baburen’in aynı isimli tablosundan etkilenerek yapmıştır.

Dirck van Baburen, The Procuress

Dirck van Baburen, The Procuress

Johannes Vermeer, A Maid Asleep, 1656-57

A Maid Asleep, 1656-57

Vermeer’in bu eseri, farklı simgesel anlamlar da içermektedir. 1696 yılında Amsterdam’da düzenlenen açık arttırmada Uyuyan Sarhoş Kız ismi ile kataloga girmiştir. Düzensizce serilmiş, oryantalist bir halının bulunduğu masanın üzerinde, sağ elinin üzerine başını dayamış olan genç kızın önünde boş bir içki kadehi ve devrilmiş bir sürahi bulunması, yakasının alışılmışın dışında açık olması bu ismi doğrular gibi. Açık kapı, sandalyenin yönü, tek başına içmediği izlenimini de uyandırır. Uyuyan genç kız imgesi, dönemin ressamları tarafından sıklıkla resmedilmiştir. Özellikle bu dönemde yayımlanan simge ve ahlak kitaplarında, uyuyan genç kız ya da hizmetçi betimlemelerinin miskinlik ve tembelliği sembolize ettiği belirtilir. Eser, x-ray ışınlarıyla incelendiğinde arkadaki odada aynanın yanında bir erkek figürü, kapının eşiğinde ise bir köpek figürünün olduğu görülmüştür. Ancak, Vermeer bunları daha sonra silmiştir. Kızın arkasındaki duvarda asılı duran resimde bir bacak ve bir de maske görülmektedir. Bu bacak, aşk tanrısı Eros’a aittir. Resimdeki maske ile resmin ilk halindeki erkek figürünün bir ilgisi olduğu muhakkaktır. Eros betimlemesi, bazı araştırmacılara göre döneminde düş kırıklarına uğramış aşkı sembolize etmektedir. Sildiği erkek figürü, genç kızın yitirdiği ya da fantezilerinde gelmesini beklediği sevgilisidir belki de. Kızın düşüncelerinde aşkın olduğunu gösteren önemli bir simge de, masanın üzerinde duran Aphrodite’nin simgesi olan elmalardır.

Johannes Vermeer, Girl Reading A Letter At An Open Window, 1657

Girl Reading A Letter At An Open Window, 1657

Resimde, pencere önünde, elinde sıkı sıkıya tuttuğu mektubu, derin düşüncelere dalmış bir şekilde okuyan kadının yanında bir masa, onun üzerinde de düzensiz bir şekilde yerleştirilmiş bir halı ve içindeki meyvelerin döküldüğü bir seramik tabak var. Resmin solunda ise hem derinlik hissi vermesi hem de ışığın resimdeki etkisini arttırması için yeşil renkte bir perde yerleştirilmiştir. Vermeer, iç mekan ile dış dünya arasında bir ilişki kurduğu pencereyi resimlerinde özellikle kullanmıştır. Mektubun içeriğinin pek de iyi olmadığı, mektubu okuyan genç kadının penceredeki yansımasından anlaşılmaktadır. Tabak içinden dökülmüş elma ve şeftaliler de, Havva’nın günahını ve cennetten kovuluşunu betimlediği gibi, kızın evlilik dışı yaşadığı aşkı da simgelemektedir. Sanatçı bu resimde pek çok değişiklik yapmıştır. X-ray ışınları ile resim incelendiğinde, ilk halinde sağ taraftaki perdenin olmadığı, kadının tamamen seyirciye sırtını dönmüş olduğu ve arka duvarda Eros figürünün bulunduğu bir tablonun asılı bulunduğu görülmüştür.

Johannes Vermeer, The Milkmaid, 1657-58

The Milkmaid, 1657-58

Vermeer’in bir hizmetçiyi, büyük bir süt bakracından geniş bir kaba sütü boşaltırken gösterdiği eseri, gösterişli giysiler içindeki kadınlardan farklı bir kadını resmetmesinin yanı sıra, nesneleri biçimlendirmesi sırasında boya kullanımındaki farklılığı ile ayrı bir konuma sahiptir. Resimdeki gerek ekmek gerekse de örgü sepetlerde, sanatçı gerçekçi etkiyi verebilmek için boyayı üç kat halinde uygulamıştır. Örneğin ekmekte, ilk olarak kalın bir tabaka halinde uyguladığı kurşuni beyazın üzerine ince bir kızılımsı sır sürmüş, en son olarak da beyazımsı-sarı rengi küçük vuruşlar halinde uygulayarak gerçekçi görünümü yakalamıştır. Bu resimde model olarak, evin hizmetçisi Tanneke Everpoel’i kullandığı sanılmaktadır. Diğer resimlerinden farklı olarak, burada hizmetçinin anlık bir hareketi yakalanmamış, adeta bu poz özellikle verilmiş gibi bir izlenim bırakır. Pencereden giren ışık, hizmetçi ve yaptığı iş üzerinde odaklanmıştır. Masanın üzerinde, içinde bütün ekmeğin bulunduğu bir örme ekmek sepeti ile parça halinde ekmeklerden başka, bir de sürahi bulunmaktadır. Pencerenin olduğu duvarda, bir örme sepet ile bir de metal sepet yer almaktadır. Sanatçı farklı dokuları bir arada başarıyla kullanmıştır. Hizmetçinin arkasındaki beyaz badanalı duvarda ise iki çivi ve bazı bozukluklardan başka bir şey yoktur. Yerde ise küçük bir ısıtıcı vardır. Süpürgelikler ise Delft işi çinilerden ibarettir ve bunların üzerinde aletleriyle birlikte zanaatkarlar yer almaktadır.

The Girl With The Wineglass, 1659-60

The Girl With The Wineglass, 1659-60

Şarap Bardaklı Kız isimli eseri, sanatçının resimlerinde sıklıkla kullandığı bir odada geçmektedir. Resimde, şık giyinmiş bir kadın ve iki erkek görülmektedir. Kadının yanındaki adam, bir taraftan kadına kur yaparken, diğer taraftan da elindeki şarabı içmesi için kadını zorlamaktadır. Kadın ise hoş bir gülümseme ile seyirciye doğru dönmüş. Diğer adam ise içkiden ve tütünden sarhoş olmuş, çevresinde olup bitene aldırmayan bir pozisyondadır. Masanın üzerinde, Vermeer’in resimlerinde sık kullandığı, beyaz şarap sürahisi, tütün kağıtları ve yayvan bir kabın içerisinde biri soyulmuş, diğeri ise bütün halde meyveler bulunmaktadır. Bunlar vanitas simgesi (17. yüzyıl başlarında ortaya çıkan bir natürmort türü, dünyevi her şeyin geçici olduğunu, ölümün kaçınılmazlığını anlatır) olmakla birlikte, soyulmuş meyve, kadını baştan çıkarmanın simgesel bir görüntüsüdür. Aynı zamanda tütün kağıtları ve şarap kadehi de ahlaki zayıflıkla ilgilidir. Arka duvardaki resimde yer alan adamın vakur duruşu, bu iki adamın basit ve çıkarcı hareketleriyle zıtlık oluşturmaktadır. Vitraylı pencerede elinde at yuları tutan ayakta bir kadın betimlenmiştir. Bu arma, amblem kitaplarında betimlenen, elinde sıklıkla yular, gönye ya da saat sarkacı tutan bir kadın olarak resmedilir ve ölçülü, tutarlı olmayı betimler. Armadaki kadının mavi kırmızı elbisesi, masanın mavi örtüsü ve kadının elbisesi ile uyumludur ve bakışları adeta bu çiftin üzerindedir. Tüm bu ayrıntılardan kadının hiç de masum olmadığı izlenimini ediniriz.

Johannes Vermeer, The Little Street, 1657-61

The Little Street, 1657-61

Alain de Botton, bu resimle ilgili şöyle der: “Resim sıradanlığın çok özel olabileceğini göstermektedir. Hayattaki gerçek uğraşın, basit fakat güzel bir eve bakmak, avluyu temizlemek, çocukları izlemek, örgü örmek ve bu işleri samimiyetle ve ümitsizliğe kapılmaksızın yapmak olduğunu göstermektedir. Resim, kahramanlık karşıtıdır, sahte cazibenin yanlış imgelerine karşı bir silahtır. Çoğumuzun aklımızdan geçirdiği en mütevazı şeyleri yapmanın yeterli olduğunu tartışmaktadır.”

İlginç olan, tüm resimlerinde kadınlara yer verirken, on bir çocuk sahibi olan sanatçının eserlerinde çocuklara hiç yer vermemesidir. Sadece bu eserinde Vermeer, yerde oyun oynayan iki çocuk resmetmiştir.

Johannes Vermeer, View of Delft, 1660-61

View of Delft, 1660-61

XVI. yüzyıla kadar pek de bilinen bir alet olmayan, fotoğraf makinasının atası denilebilecek camera obscura, bu yüzyılda Leonardo da Vinci, Giovanni Battista della Porta, Johannes Kepler gibi sanatçı ve bilginlerin çalışmalarıyla duyulmaya başlamıştır. XVII. yüzyılda pek çok Hollandalı ressam gibi Vermeer de bu aleti kullanmıştır. Bu alet, taşınabilir portatif bir karanlık kutu olabildiği gibi, ressamın içerisine girebileceği karanlık oda da olabilir. Bu karanlık kutu ya da odanın önünde, küçük bir mercek ya da en basit şeklinde bir açıklık yer alır. Burdan giren görüntü, duvara ters bir şekilde düşer ve bir ayna yardımıyla görüntü düzeltilir. Böylece, ressam bu görüntüyü tuvaline yansıtır.

Vermeer’in camera obscura tekniğini en belirgin biçimde kullandığı yapıtı Delft Manzara’sıdır. Resim sahil, nehir, şehir ve gökyüzünden olmak üzere dört bölümden oluşur. Resimde Schie Nehri’nin bir yakasından Rotterdam Kapısı’na doğru şehre bakarız. Şehrin büyük bir kısmı bulutlarla kaplı gökyüzü nedeniyle gölgede kalmış durumdadır. Sanatçı bazı noktalarda o kadar ayrıntılı çalışmıştır ki, ön planda sahildeki figürlerin küçüklükleri ve belirsizliklerine karşın, karşıda şehrin binalarının derz dolguları rahatlıkla görülebilmektedir. Hafif dalgalı nehrin yüzeyinde şehrin yansıması, çatılar ve bulutlardaki renk oyunları oldukça başarılıdır. Ayrıca ressam daha etkili bir görünüm verebilmek için kum tanelerini boya ile karıştırarak tuvale sürmüştür. Şehre yukarı bir açıdan bakıldığı, sol alt köşedeki küçük figürlerden anlaşılmaktadır. Bu da sahilin bu yanındaki bir evin üst katından şehre bakıldığını, dolayısıyla ressamın camera obscura tekniğini kullandığını söyleyebiliriz.

Johannes Vermeer, Woman With A Water Jug, 1662

Woman With A Water Jug, 1662

Vermeer, günümüzde bilinen 35 resminin hepsinde istisnasız kadınlara ve kadınların yaptıkları işlere yer vermiştir. Bunun nedeni ve özellikle de onları yaptıkları işleriyle yüceltmesinin en önemli sebebi, annesi ve ablası Gertruy’un hanlarını işletip, orada geceli gündüzlü çalışmaları, müşterilerine servis yapmalarının Vermeer üzerinde bıraktığı derin izler olmalıdır.

Johannes Vermeer, Woman Holding A Balance, 1662-63

Woman Holding A Balance, 1662-63

Vermeer’in simgeselliğini en fazla ortaya koyan yapıtı Terazi Tutan Kadın isimli eseridir. Resim içinde resim uygulamasında, eserdeki resmin esere kattığı anlam en açık biçimde sanatçının bu yapıtında ortaya çıkar. Pencere önündeki masanın yanında, elinde altın gibi değerli materyallerin ölçümünü yapmaya yarayan, küçük bir terazi tutan hamile kadın, seyircinin ilk odaklandığı yerdir. Masanın üzerinde mücevher kutusu ve altınların yerleştirildiği bir küçük kutu daha vardır. Sarı giysisinin üzerine kenarları beyaz kürklü mavi bir ceket giymiş olan kadın, elinde çok nazik bir hareketle kefeleri boş olan bir terazi tutmaktadır. Başındaki bağlanmamış eşarbı, pencereden gelen ışıkla adeta yüzünü daha da aydınlatmış. Kadının arkasında ise neredeyse resme anlamını veren büyük boyutlardaki Son Yargı konulu tablo asılıdır. Resimde yargı gününde İsa, insanoğlunun bu son korkunç hesaplaşmasında ruhları yargılamaktadır. Kadının bakışları terazinin üzerindedir, masa üzerindeki inciler ve altınlarla ilgilenmemektedir. Onlar dünyevi zevkleri temsil ederken, kadın da ölümlülüğü simgelemektedir. Duvarda yer alan ayna ise, dönemin alegorik betimlemelerinde kutsal gerçeği yansıtan bir objedir.

Johannes Vermeer, Woman In Blue Reading A Letter, 1662-63

Woman In Blue Reading A Letter, 1662-63

Elindeki mektubu okuyan, ayakta durmuş mavi ceketli hamile bir kadın resmin merkezindedir. Resimlerinde hamile kadına sık rastlanır. Bu çok doğaldır, zira karısının dünyaya getirdiği çocuk sayısını okuyunca hiç şaşırtıcı gelmiyor insana. Kadının arkasındaki haritanın alt kesimindeki çubuğun topuzu mektubu daha da belirginleştirmektedir. Mektubun zarfı ise kadının yanındaki masanın üzerinde durmaktadır. Duvardaki harita, sanatçının bazı resimlerinde kullandığı haritanın aynısı. Bu harita ünlü kartograf Balthasar Florisz van Berckenrode (1591 – 1645) tarafından 1620’de yapılmış ve birkaç yıl sonra da Willem Jansz Blaeu (1571 – 1638) tarafından basılmış bir Hollanda haritasıdır. O dönemde, Hollanda’da bu haritaları duvarlarda bir dekoratif unsur olarak kullanmak moda olmakla beraber, aynı zamanda zenginlik simgesiydi. Varlığı resimde somut olarak gösterilmese de, kadın, önünde ya da resmin solunda yer alan pencereden gelen ışıkla aydınlanmaktadır. Pencerenin yokluğu, sandalyelerin boşluğu ve masanın boş yüzeyi, yokluğu ve görünmeyeni, dolayısıyla da özlemi simgelemektedir. Mektup da bu özlenen kişiden gelmektedir. Mektubun iyi ya da kötü bir içeriğe sahip olup olmadığı konusunda Vermeer bize ipucu vermemekte.

Johannes Vermeer, The Lacemaker, 1664

The Lacemaker, 1664

Vermeer’in en güzel resimleri, günlük ev işleriyle uğraşan kadın figürlerini resmettiği eserleridir. Ressam, özenle düzenlenmiş saç tuvaleti, beyaz dantelli sarı saten gömleği ile bu genç kızı dantel işlerken işine konsantre olmuş bir şekilde göstermiştir. Küçük bir sehpanın üzerine yerleştirdiği mavi bir kumaşı renkli ipliklerle işlemektedir. Ayrıca sanatçı iğne, iplik ve bobinleri resmederken oldukça ayrıntıcıdır. Arka fonu açık renk bırakıp figürü de büyük boyutlu olarak ele aldığı için, izleyicinin bakışlarını kıza ve yaptığı işe odaklamaya çalışmıştır. Erkek figürleri sınırlı olmakla birlikte erkek figürünün olmadığı resimlerinde bile sanatçı, bir mektup, harita ya da resim ile bir erkeğin varlığı hissini uyandırmaktadır.

Johannes Vermeer, Music Lesson, 1662-65

Music Lesson, 1662-65

Vermeer’in yapıtlarının içerisinde nesnelerin gerçekçi betimlendiği, bunların kapladıkları alan ve birbirlerine konumlarını betimlediği en iyi eseri Müzik Dersi’dir. Odanın arka duvarına yerleştirilmiş bir klavsen çalan kadın ile yanında kolunu klavsene dayayarak adeta kadının çaldığı müziği dinleyen adam, ön plandaki masa, halı ve yerdeki viyolonselin oturduğu natürmorta eşlik etmektedirler. Adamın kızın sevgilisi ya da müzik öğretmeni oldu belli değildir, ne var ki Vermeer’in bunu açıkça betimlemesini de beklememekteyiz. Piyanonun atası da diyebileceğimiz klavsenin kapağının üzerinde “Müzik neşenin dostu, acının ilacıdır” yazısı yer alır. Klavsenin üzerindeki aynada kadının yüzü görünmektedir. Tam olarak seyirciye arkası dönük olan figürün aynadaki yansımasına göre, figür yandaki adama bakmaktadır. Adam da yan gözle, aşkla, kadına bakmaktadır.

Johannes Vermeer, The Girl With A Pearl Earring, 1665

The Girl With A Pearl Earring, 1665

Vermeer’in ışık uygulamalarındaki olağanüstü ustalığı ile yaptığı eserleri, mavi ve sarının tonlarına odaklanan resimleri, renk uyumu ve kompozisyon dengesini oluşturma yönünden, sıradışı bir sezgiden kaynaklanan olağanüstü bir çekiciliğe sahiptir. İnci Küpeli Kız resmi, en bilinen yapıtlarındandır. Her ne kadar kişilik özelliklerine ilişkin bir şey ortaya koymasa da, kızın bakışı izleyiciyi kendine bağlar. Gözlerinin nemli parlaklığı ve hafifçe aralanmış dudakları, pozun o an yakalandığı izlenimini doğurup kıza canlı bir görünüm kazandırır. Düzgün cildi, en ince ton geçişleriyle betimlenmiş. Sedef ışıltılı inci küpesi ve açık mavi türbanı, arka plandan geriye doğru çıkarken kıza egzotik bir hava katar. Resim, ilk kez 19. yüzyılda bir müzayedede ortaya çıkar. Kızın, ressamın büyük kızı Maria olduğu yönündeki iddialar bir hipotezden ibarettir. Sanatçı kullandığı renkleri, nesneler ve mekanla o kadar iyi bütünleştirmiştir ki, Van Gogh, Velazquez’in siyah, beyaz, gri ve pembeyi birleştirerek yarattığı kendine has özelliği, Vermeer’in de limon sarısı, mavi ve inci grisini kullanarak yarattığı uyumla sağladığını dile getirmiştir.

Johannes Vermeer, The Love Letter, 1667-68

The Love Letter, 1667-68

Aşk Mektubu isimli eseri, Vermeer’in diğer resimlerindeki kompozisyon kuruluşunun farklılığı ile hemen dikkat çekmektedir. Karanlık bir mekandan aydınlık bir arka odada bulunan figürlere doğru bakmaktayız. Yerdeki siyah-beyaz karolar izleyicinin gözünü adeta ön mekanın kapısıyla çerçevelenmiş bu figürlere kaydırmaktadır. Ön oda karanlık bırakılmasına karşın, arka oda olabildiğince aydınlatılmış, o kadar ki, arka duvarda asılı tabloların kalın çerçevelerinin gölgeleri bile hayli belirgin bir biçimde gösterilmiştir. Son derece şık sarı saten elbisesi ve yine sarı saten, kenarları kürklü ceketi ile inci kolye ve küpe takmış evin hanımı, çaldığı müzik aletini ayaklarının üzerine bırakmış ve hizmetçisinin getirdiği mektubu tutmaktadır. Kadın, hizmetçiye şaşkın bir şekilde bakmaktadır. Hizmetçinin yüzünde ise adeta hanımını telaşlandıracak bir tebessüm var. Vermeer’in resmindeki kadının şaşkın hali “Mektup acaba kimden geldi?” sorusunu akla getirmektedir. Mektup eşinden gelmekte ise niye şaşırsın? Boş terlikler, kirli çamaşırlar, ön mekanın düzensizliği ve en önemlisi yerdeki süpürge, resme olumsuz anlamlar katmasının yanı sıra pek de uygun olmayan bir aşk ilişkisini simgelemektedir.

Johannes Vermeer, Lady Writing A Letter With Her Maid, 1670

Lady Writing A Letter With Her Maid, 1670

Masanın başında, büyük bir ciddiyetle mektubunu yazan evin hanımı, son derece şık kıyafetleri ve inci küpeleri ile dikkat çekicidir. Yanında ayakta duran hizmetçisi ise ellerini belinde kavuşturmuş ve pencereden dışarı doğru bakmaktadır. Bu iki figürün arkasında ise geniş çerçeveli ve oldukça büyük boyutlarda bir tablo asılıdır. Tabloda Musa’nın Bulunuşu işlenmiştir. Tam olarak kime ait olduğu bilinmeyen tablonun, üslupsal olarak Vermeer’in ilk dönem yapıtlarına, özellikle de Diana ve Arkadaşları isimli eserine benzediğini, dolayısıyla bu tablonun da Vermeer’in elinden çıkmış olabileceği düşünülmektedir.

Kadın ve hizmetçi duruş ve bakışlarıyla tamamen ayrı dünyadalar. Resmin ön planında 1974 yılındaki temizleme çalışmalarıyla ortaya çıkarılmış, buruşturulmuş bir kağıt parçası ile mühür ve balmumu vardır. Buruşturulmuş kağıt, bir sevgiliden gelen mektup olup, belki de güzel havadisler içermemektedir. Mühür ve balmumunun düş kırıklığını simgelemesi göz önüne alındığında, kadın mektuba cevap yazmaktadır. Her iki figürün de dingin hallerine karşılık ortamda bir gerilim vardır ve bu gerilim büyük ölçüde yerdeki buruşturulmuş kağıtla ilgilidir. Arkadaki tabloda, Mısır Firavunu’nun yeni doğan İbrani çocuklarının öldürülmesini emretmesi, annesinin Musa’yı bir sepete koyarak Nil’e bırakması ve nihayet firavunun kızının nehrin kenarında Musa’yı bulması konu edilir. Vermeer, sıradan bir konu içinde resim içinde resim uygulamasıyla tabloyu resme yerleştirerek dinsel bir anlam vermek istemiş.

Johannes Vermeer, A Young Woman Seated At A Virginal, 1672-75

A Young Woman Seated At A Virginal, 1672-75

Pencerenin kepenkleri ve perdeleri kapatılmış olarak cama doğru yerleştirilmiş piyanonun başında, sarı saten eteği, mavi elbisesi, dantelli bluzu, inci kolyesi ve dönemin kadınları arasında moda olan metallerle toplanmış saçlarıyla bir genç oturmuş. Arka duvarda Dirck van Baburen’in Kadın Taciri isimli eseri yerleştirilmiş. Tablonun altında Vermeer’in imzasını da görmek mümkün. Piyanonun yanında bir viyolonsel yer alır. Resmin sol üst köşesinde de görüldüğü gibi sahne, bir perde ile seyirciye açılmıştır. Kızın yüzü seyirciye dönük olmasına karşın, yüzünde hoşnut olduğunu gösteren bir ifade yoktur, sanki bir şeyden dolayı hayal kırıklığı yaşamış gibi.

Johannes Vermeer, A Lady Standing At A Virginal, 1672

A Lady Standing At A Virginal, 1672

Karısının annesi Maria Thins’in evinde onun yardımlarıyla yaşayan Vermeer ve ailesi, Hollanda tarihinin felaket yılı olan 1672’de Fransa’nın istilası üzerine Amsterdam’ı savunmak için bent kapaklarının açılması ile tarım alanlarının sular altında kalması sonucu sıkıntılı bir sürece girer. Karısının annesine ait kiracılar, kiralarını ödeyemez, resim satışları neredeyse tamamen durur. Bu durum karşısında sıkıntılara dayanamayan Vermeer, büyük bir olasılıkla bir kalp krizi sonucu 13 ya da 14 Aralık 1675’te 43 yaşında ölür. Vermeer’in ölümünün ardından alacaklılar alacaklarını tahsil etmek isteyince eşi Catharina, 1676 Nisan’ında Yüksek Mahkeme’ye verdiği bir dilekçe ile iflasını açıklar. Catharina, 1680 Aralık’ında en büyük mali desteği olan annesini kaybeder. Ardından kendisi de 56 yaşındayken ölür. Kilise kayıtlarına ise bakıma muhtaç beş çocuğu olduğu geçer.

Kaynak
Vermeer’in Resimlerindeki Simgesel AnlamlarJohannes VermeerJohannes Vermeer, A Maid AsleepSahte Cazibe Dünyasına Bir Başkaldırı: Johannes Vermeer


Facebook Yorumları

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir