Edip Cansever, Metin Altıok, Nazım Hikmet başta olmak üzere ünlü şairlerimizin dalga şiirlerini, Anton Melbye’nin deniz ve dalga temalı resimleriyle birlikte derledik.
Ünlü Şairlerimizin Deniz Şiirleri yazımızı da okumanızı öneriyoruz.
1. Bir Ölü Dalga, Edip Cansever
Bir ölü dalga, şuramda tam
Coşkusu içinde saklı, gürültüsü
Bu kuru dal parçasını o getirdi dün akşam
Bıraktı yüreğime, en önce beni gördü
Yok hayır, yalnızca beni gördü de ondan
Konuşur gibiydi çünkü dokundukça gövdeme
Anton Melbye, Seascape With Sailing Ship In Rough Sea, 1844
2. Bahri Hazer, Nazım Hikmet
Ufuklardan ufuklara
ordu ordu köpüklü mor dalgalar koşuyordu;
Hazer rüzgarların dilini konuşuyor balam,
konuşup coşuyordu!
Kim demiş “çört vazmi!”
Hazer ölü bir göle benzer!
Uçsuz bucaksız başı boş tuzlu bir sudur Hazer!
Hazerde dost gezer, e…..y!..
düşman gezer!
Dalga bir dağdır
kayık bir geyik!
Dalga bir kuyu
kayık bir kova!
Çıkıyor kayık
iniyor kayık,
devrilen
bir atın
sırtından inip,
şahlanan
bir ata
biniyor kayık!
Anton Melbye, Seascape, 1843
3. Sensiz, Özdemir Asaf
Sensiz de denizi seyredebiliyorum.
Hem dalgaların dili seninkinden açık.
Ne kadar hatırlatsan kendini boş.
Sensiz de seni sevebiliyorum.
Hep boş konuşurduk hatırlar mısın, bula bula,
Karşılaştığımız zamanlarda.
Sen, sevgiden şımaran çocuk,
Ben şaşıran budala
Anton Melbye, Lighthouse At Stora Balt, 1846
4. Dalgalar, Necip Fazıl Kısakürek
Sarmış deniz kızları gibi dalgalar bizi,
Uzun saçları gümüş, şeffaf tenleri fosfor.
Yumuşak başlarıyla sarsarak teknemizi,
Yolcu, gittiğin sahil nerde diye bağırıyor.
Ne bir kıyıdan eser, ne bir ışıktan eser,
Sulardan daha derin, yolun karanlıkları.
Dalgalar, yürüyünüz, arayalım beraber,
Başımızı dövecek yalçın kayalıkları!..
Anton Melbye, Im Sturm, 1865
5. Batan Gemi, Cahit Sıtkı Tarancı
İnsanlar dalgasına tutulmuş bir gemiyim!
Sağa sola sallanıp, bakın, çırpınıyorum;
Fakat bilmem ki sarhoş onlar mıdır, ben miyim;
İnsanlar dalgasına tutulmuş bir gemiyim!
Deliklerim açıldı tazyikinden suların;
Kudurmuş denizinde hakkın çırpınıyorum!
Güverteyi yıkıyor çığlığı yolcuların.
Kudurmuş denizinde hakkın çırpınıyorum!
Gittikçe kabarıyor, amanın, bu dalgalar;
Ufuk sise gömülü, ne gelen var ne giden.
Kaptan imdat düdüğü durmadan çalar!
Kaptan imdat düdüğü beyhude çalar!
Ne zaman kara yüzü göreceğim, ne zaman!
Bir ümit dağılıyor çıkan her nefesimden.
Batacağım galiba bir limana varmadan!
Ne zaman kara yüzü göreceğim, ne zaman.
Anton Melbye, Numerous Sailing Ships At Sea, 1858
6. Denizin ve Aşkın Dalgaları, Ülkü Tamer
Ölürsem senin bildiğin bir suya at beni,
Dolaşayım bütün denizlerini yüreğinin,
Kaplayan sessizlik olsun aşkımın dikenlerini.
Çünkü denizin ve aşkın dalgaları
Gözlerinin ölümsüz külüne çıkar,
Senin göğsüne kıvrılır, tavşanlara kıvrılır,
Yaşama kanı aydınlığa çıkar.
Çıkar toprağımdan ülkemi,
Uçayım çiftliklerine yüzünün,
Gümüş ormanlarına gökyüzünün.
Anton Melbye, Sea At Night, 1865
7. Sallanan Eller, Oruç Aruoba
Giderken dalgaların ardından baktım sana yıllardan sonra
Hiçbir şey eskimemiş
Her şey yepyeni
Olabilir mi?
Ne çok duygu yaşanıp geçmiş
Denizde sürüklenen iki somun ekmek
Yemyeşil bir sarmaşık, kökleri kopuk
Ne çok yol, ne az varış
Güneşin kuruttuğu, rüzgârın savurduğu
Karın soğuttuğu, onca iççekiş
Günlerin yavaş akışla oluşturduğu
Ne az yer, ne çok geçiş
Geçmedik belki, gitmedim belki ben
Sen orada uzaktan el sallarken
Rüzgâr sustu, dalgalar durdu
Ne çok gidiş, ne az ayrılış
Gelirken herşeyinle koşup gelsen bana yıllardan sonra
Hiçbir şey değişmemiş
Her şey eskisi gibi
Olabilir mi?
Anton Melbye, Numerous Sailing Ships At Sea, 1849
8. Hasretinden Prangalar Eskittim, Ahmed Arif
Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara,
Akan yıldıza,
Bir kibrit çöpüne varana,
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.
Anton Melbye, Die Dänische Kriegsfregatte Thetis Im Adriatischen Meer, 1864
9. Rengarenk, Can Yücel
Böyle böyle deryadil oluyor derya
Derûnumuzdaki…
Uyuyalım mı dedin vre sevgilim?
Gaflet ki, o bayrağı al yelkenliden
– – Mor da olabilir – –
Dalgalarla dalga geçen geçerken
Kucağımıza atlayan bir lâpindir
Anton Melbye, Ankunft des Lotsenbootes, 1867
10. Gittin Ya, Ahmet Telli
Gittin ya; denizlerin çekilmesi
Dalgaların eğilişi, turnaların göçü
Bunu anlattın bana, bir rüzgâr
Bunu fısıldadı geçip giderken
Anton Melbye, Der Orkan, 1866
11. Oturup Bir Kıyı Kahvesine, Ahmet Erhan
Oturup bir kıyı kahvesine
Dalgaların sesini dinlesem
Bütün dostlarımı, sevdiğim bütün kızları
Çağırsam bir yerlerden
Gelseler. Karşımda dursalar. Gülümseseler.
Onlara, mutluyum desem
Desem, bir daha kederli göremezsiniz beni!
Bu denizin kıyısındaki çakıltaşlarını
Maviye boyamakla geçecek ömrüm
Martılara ekmek atmakla,
Ve şiir yazmakla bir de…
Anton Melbye, Bark In Rauer See, 1851
12. Dalgalar Senleşirken, Adnan Yücel
Dalgalar senleşirken denizde
Sular ateşle kucaklaşır içimde
Yeşil bir mendil düşürür kirpiklerin
Koca bir orman türküleşir
Yanaklarından süzülen her damla
Köpük diliyle yeniden şiirleşir
Ah bu sırılsıklam ay ışığı yok mu
Radar sistemli bir füze gibi
Kilitlenmiyor mu yüreğime
Ay ışığı ve sen
Denizi taşırmak işten bile değil
Sarıl bana çıldıracağım
Bir gün sen de çekilirsen kıyılarımdan
Sensizliği inat
Bütün çılgınlıkları susturacağım
Anton Melbye, Sea at Night, 1865
13. Akşamda Çocuk Ezgileri, Afşar Timuçin
İyileşmez çocukluğum yüzündendir
Bu dalgalar arasında gidip gelişim
Bilge ve güngörmüş martılarla
Benim işim sevinç aşk bana göre
Hele gün başladı mı sancılanmaya
Başıma gelenlerin hemen hepsi
İyileşmez çocukluğum yüzündendir
Anton Melbye, Meer Einsamkeit, 1852
14. Dörtlükler, Metin Altıok
11
Benim dağbaşlarında sürgünde bir denizim var;
Nereye gitsem ardımsıra gelir dalgalar
Uzadıkça uzadı bu sancılı sürgün;
Birer birer ölüyor yâdımdaki martılar.
Anton Melbye, Coastal Scene With Larger Rocks, 1862
15. Yaz Fotoğrafları, Birhan Keskin
sevgilim beni geçmiş yazlara sal
ılık yaz akşamlarına
denizin ve göğün ritmine sal
dalganın ve günün beyazına.
sen de kıyısında kal dalgaların
gülümse.
sevgilim beni geçmiş yazlara sal
küçük ve kırık aşklara
limanların plonje çekilmiş fotoğraflarına sal
aylaz çiçeklerine evlerin, bakımsız sokaklarına.
sen de bir ucunda kal balkonların
gülümse.
sevgilim beni geçmiş yazlara sal
uzun mendireklere, akşamın alacasına
yorgun dönülen pansiyon odalarına sal
sen de kapı aralığında kal odaların
gülümse,
anı oluyor fotoğrafların.