Edip Cansever, Orhan Veli Kanık, Turgut Uyar başta olmak üzere önemli şairlerimizin uçurtma şiirlerini derledik.
1. İçerikler II, Edip Cansever
Konuşuyoruz desem konuşmuyoruz da
Ayrı ayrı şeyler düşünüyoruz üstelik
Birbirimize bakarak
Ne seviyoruz ne de sevmiyoruz birbirimizi
Ne varız ne de yokuz gerçekte
İki lamba gibiyiz, iki ayrı yerinden
Aydınlatan odayı
Değilsek de yakın birbirimize
Uzak da sayılmayız büsbütün
Gökyüzünde iki uçurtma başıboş
Yan yanayızdır sadece
Ferdinando Scianna, İtalya, 1968
2. Size Olmayan, Turgut Uyar
sana olmayan özlem bir şeye benzemiyor
– bilinir ben yoğun içki severim
ne kavurucu ne umursanmaz ne de bir şey
kuyruksuz uçurtma gibi
sokaktan biri geçiyormuş gibi
başka bir özlemin öznesi sanki
Stuart Franklin, Hindistan, 2000
3. Macera, Orhan Veli Kanık
Küçüktüm, küçücüktüm,
Oltayı attım denize;
Bir üşüşüverdi balıklar,
Denizi gördüm.
Bir uçurtma yaptım, telli duvaklı;
Kuyruğu ebemkuşağı renginde;
Bir salıverdim gökyüzüne;
Gökyüzünü gördüm.
Büyüdüm, işsiz kaldım, aç kaldım;
Para kazanmak gerekti;
Girdim insanların içine,
İnsanları gördüm.
Ne yârdan geçerim, ne serden;
Ne denizlerden, ne gökyüzünden ama…
Bırakmıyor son gördüğüm,
Bırakmıyor geçim derdi.
Oymuş, diyorum, zavallı şairin
Görüp göreceği.
Jean Gaumy, Fransa, 2012
4. Sorumlu, Özdemir Asaf
İp der ki ipin ucuna:
İpin ucunu sakın kaçırma..
Uçurtmadan sorumluyuz.
Uçurtma der ki kuyruğuna
Havaya kuyruk sallama
Çocuklardan sorumluyuz.
Larry Towell, Afganistan, 2011
5. Bir Hazin Uzaklık, Şükrü Erbaş
Çocukların uçurtmalarına benziyorsun
Biliyor musun…
Rüzgârı hiç dinmeyen bir mavilikte
Güneşli sular gibi gülümsüyor yüzün.
Ve ben çok aşağılarda
Katı ülkesinde toprağın
Tutulmuş heyacanına
Titreyerek izliyorum süzülüşünü…
Bir hazin hızla uzaklaşıyor her şey.
Bruno Barbey, İtalya, 2001
6. Tercan, Cemal Süreya
İhtiyar adamla çocuk
Ordadırlar
Hiç konuşmazlar
Çömelmiştir ihtiyar
Bir olanak gibi
Sıkmıştır avucunu
Çocuğunsa
– Göz göze gelebilirseniz –
İpi kopmuş bir uçurtma
Hızla uzaklaşır bakışlarından.
Olivia Arthur, Almanya, 2013
7. Sosyalist Uçurtma, Can Yücel
Tut ki koyverdin kendini rüzgara
Allı dallı bir uçurtmasın sen
İpin ucu bir çocuğun elinde
Artık havalardasın
Öbür uçurtmalarla bulutlar içinde
Takla-takla, cilet-cilet…
Derken çocuk koyveriyor ipi elinden
Serbestsin göklerde
Takılmak üzre bir telgraf teline
Bir mevsim orda kışlayacaksın…
Kuyruğu gitmiş, kağıtlar parçalanmış
Çıtalar kalmış tek senden geride
Gelen geçen bakıp yine çocuk düşüyle sana
İç çekseler de çekmeseler de
Morgda morlaşmaktan daha iyidir
Bunun ayrı bir aydınlığı
Rüzgarı var
Titreşimi, muştusu, ümidi…
Larry Towell, El Salvador, 1991
8. Bulutlar Adam Öldürmesin, Nazım Hikmet
Koşuyor altı yaşında bir oğlan,
uçurtması geçiyor ağaçlardan,
siz de böyle koşmuştunuz bir zaman.
Çocuklara kıymayın efendiler.
Bulutlar adam öldürmesin.
Rene Burri, Brezilya, 1958
9. Küçük Kızın Türküsü, Gülten Akın
Şimdi çocukları doyurup giydirdikçe
Parklara, çarşılara götürdüğünde
Kendini, kendi çocukluğunu
Unutacak mısın yüreğim
Dünya uçurtmayla balonken
Kırmızı ve mavi tayfın bütün renkleri
Sana zehir zindan edenleri
Bağışlayacak mısın yüreğim.
Marc Riboud, Türkiye, 1955
10. Çocuk İşi, Avşar Timuçin
Akşam iner günün son uçlarına
Sular bütün değişti
Çiçek açtı karanlık
Sen dersin ki gece de gündüzdendir
Sen dersin ki gök size
Masmavi bir umuttur
Uzar gider sonsuza
Ben gök nedir anlamam
Bildiğim
Gök olmasa uçamazdı uçurtma
Ian Berry, İspanya, 2007
11. Ateş Deresi, Behçet Aysan
ateş deresi iki tepenin arası
uzak kıyılarında şehrin, varoşlarında
kirli sarı dumanlar yükseliyor
bacalarından.
paslı
çinkolarla kaplı çatılarında
geçen yazdan kalmış uçurtma
kuyrukları.
yağmurlu bir öğle üzeri geçtim
çamurlu yollarından
bin dokuz yüz seksen birin şubat
12. Rüzgâr, Sezai Karakoç
Uçurtmamı rüzgâr yırttı dostlarım!
Gelin duvağından kopan bir rüzgâr…
Bu rüzgâr yüzünden bulutlar yarım;
Bu rüzgâr yüzünden bana olanlar…
O ceviz dalları, o asma, o dut,
Gül gül, mektup mektup büyüyen umut…
Yangından yangına arda kalmış tut.
Muhabbet sürermiş bir rüzgâr kadar.
John Vink, Hindistan, 1996
13. Zaman Kırıntıları, Ahmet Hamdi Tanpınar
Neye yarar hatırlamak,
Neye yarar bu cılız ışıklı bahçelerde
Hatırlamak geçmiş şeyleri,
Bu beyhude akşam bahçesinde
Kapanırken üstümüze böyle
Zaman çemberi
Hatırlıyor yetmez mi
Güneşe uzanan ellerimiz!
Aynalar sonsuz boşluğa
Çoktan salıverdi çehremizi,
Yüzüyoruz,
İpi kopmuş uçurtmalar gibi.
Biz uzak seyircisi bu aydınlık oyunun,
Birdenbire bulanlar içlerinde
Gülüncün sırrını,
Ne kadar benziyoruz şimdi,
Aynı tezgâhtan çıkmış testilere
Bir şey, bir şey kaldırdı bütün ayrılıkları!
14. Uçurtma, Refik Durbaş
hasret kuşu çocuklar
Göz hapsinde aydınlık
gurbet kuşu çocuklar
Sonsuz sürgün babaları
İş hapsinde günlerin
keder kuşu çocuklar
Düş hapsinde perişan
ardıç kuşu çocuklar
Mapusa bağlı yolları
Uzun ömürlü mektuplarda
adresi saklı çocuklar
Kimi telli kavaklı gökyüzü
kimi ipini salmış uçurtma
‘Görülmüştür’ yazıları
15. İkindiye Mandalinalar, Ergin Günçe
gerçi bütün ötüşleri çıktı
o sabah avluda oturdum mızıkam bozuk
o, arada, uçurtmaya kadar süzülüyordu
bütün gün ne oldu da görünmedi
birazdan gelir cebinde mandalinalar
üstümü örter, ıhlamur kaynatır
hastayım gözlerimde, dizer alnıma saçlarımı
benim yüzüm çerkes yüzüdür
öğünür eğlenirken sam yeli kulaklarımla
nişanlısını uzak bir yere götürmüşler
“her şeyi bilirim ama” dedim, o zaman ağladı
ey göklerde boğulan uçurtması
hepsinden beyaz ve en yüksekte