Dört, beş dizeden oluşan şiirlere Kısa Şiir denir. Kısa şiiri, yeni bir şiir anlayışı olarak ortaya süren çağdaş şiirdir ve onun babası sayılan da Edgar Allan Poe’dur. Uzun şiire karşı ilk başkaldıran Poe, 31 Ağustos 1850’de yayımlanan, From the Poetic Principle adlı yazısının bir yerinde şöyle der: “Şu kanıya vardım ki, uzun şiir diye bir şey yoktur. Uzun şiir sözünün sadece apaçık bir çelişki olduğunu ileri sürüyorum.”
Thomas Darnell, Mel’s Peonies
Kısa Şiirin Türleri
1. Epigram
Her türlü konuda yazılan esprili, keskin zeka içeren şiirlerdir. Bu nedenle hiciv ile çok benzer olduğu düşünülür. Epigram, Antik Yunan’da ortaya çıkar; Yunanca “epigramma” yani “yazıt” kökünden gelmektedir. Doğu edebiyatında ise “nükte”ye karşılık gelir.
Can Yücel, Şiir
Şiir bir tahta kaşıktır
Sapı ortasına denk düşen
Can Yücel, Pandora’nın Kutusu
Açma kutuyu
Söyletme kötüyü
Can Yücel, Muhavere
– Ben:
Senle aramızdaki birlik ve
Bölünmez bütünlüğümüzü hiçbir yosma bozamaz
Bu bir bağlılık yeminidir
– O birliğe ve bölünmez bütünlüğe
Kasteden kim varsa iki bacağından
Tuttuğum gibi cart diye ayırırım
Thomas Darnell, Peonies Arc
2. Haiku
Dünyadaki en kısa lirik şiir biçimi olarak bilinen Haiku (şakalı dizi şiir) şiir türünün tarihi 16. yüzyıla dayanır. Başlangıçta sözcüklerle yapılan bir oyun gibi nitelendirilip, ikinci sınıf bir edebiyat gibi görülür. Ta ki modern haiku şiirinin ustası Masaoka Shiki (1867 – 1902) “Haiku edebiyattır” diyene kadar.
Üç dizeden oluşan ve beş-yedi-beş (go-shichi-go) haku olmak üzere toplam on yedi haku ölçüsüne göre yazılan bir şiir biçimidir. Basitçe tanımlarsak 17 hecenin, 3 dize şeklinde yazılması formuna sahiptir. Kısa, yalın ve öz bir anlatıma dayanan Haiku’da çoğunlukla semboller kullanılır; şair düşüncelerini sembolün arkasında saklar. Bunun yanında Haiku’da detaylı bir gözlem ve doğaya duyulan derin sevgi görülür. Haiku, güzel sözcüklerle yapılmış bir resim gibidir; bu sözcükler ayrıntıyı içermez. Yalın anlatım, okuyucunun hayal dünyasını genişletip, kendi görüntüsünü yaratmasını sağlar.
Orhan Veli Kanık
Gemliğe doğru
Denizi göreceksin
Sakın şaşırma
İlhan Berk
Sonbaharın geldiğini bilmeyen
Köpek yavrusu
bir buda’dır.
Ahmet Oktay
Lapa lapa yağan karı düşledim
Pencerenin önünde bütün yaz
Baktım ki, kan içindeyim
Oruç Aruoba
Lodos geldi–
belirsiz:
hangisi Yaprak, hangisi Yağmur…
Cemal Süreya
Güm güm çalındı kapım
Açtım baktım ki
Yalnızlığımmış
Behçet Necatigil, Kır Şarkısı
Uç böcek, uç böcek
diyorum
uçuyorlar.
Thomas Darnell, Peonies Siren
Kısa Şiir Örnekleri
Cemal Süreya, Bir Gün
Bir gün seni bırakırım ya
tütünü bırakmak gibi bir şey olur bu
Evet, gün geliyor, bıkıyorum senden,
ama İstanbul’dan bıkmak gibi bir şey olur bu.
Cemal Süreya, Ama Senin
Daha nen olayım isterdin,
Onursuzunum senin
Cemal Süreya, Kahvaltı
Yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem Ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı
Cemal Süreya, Mut(Suz)
Kim istemez mutlu olmayı
Ama mutsuzluğa da var mısın?
Cemal Süreya, Park
Öyle sevdim ki seni
Öylesine sensin ki!
Kuşlar gibi cıvıldar
Tattırdığın acılar.
Thomas Darnell, Pink White Peonies
Orhon Murat Arıburnu, Lâleli
Lâlelim
Lâlelide oturur
Lâleli, lâle kokar lâlelimden
Lâleliden geçilir
LÂLELİMDEN GEÇİLMEZ!
Orhon Murat Arıburnu, Badem
Kör ölür badem gözlü olurmuş
Sevgilim badem gözlüydü
Meğer ben
Bütün ömrümce
Bir ölüyü sevmişim!
Orhon Murat Arıburnu, Ayna
O, yalnız ayna satardı.
Ve bir gün aynalıçarşıda öldü.
Talih bu ya
Tabutunu taşıyanlar
Aynasızlardı…
Orhon Murat Arıburnu, Umut
Dünya döndükçe
Umut fakirin ekmeği
Ye Mehmet ye
Ye Mehmet ye
Ye Mehmet ye!..
Orhon Murat Arıburnu, Şifre
Kaşın şifre
Gözün şifre
Gülmen
Konuşman şifre
Yaradan şifre yaratmış
Seni çözmek için
Şifre müdürü mü olmalı!
Thomas Darnell, Heather’s Peonies
Can Yücel, İlanı Harp Değil İlanı Aşk
Bir teneffüssün sen sevgilim
Yurt Bilgisiyle Kimya arasında
Can Yücel, Özgeçmişim
Ben ömrümce muhalif yaşadım
Devletçe de menfi bir TİP sayıldım
Onun için kan grubum
RH NEGATİF
Can Yücel, Estetik
Aslında çirkin değilsin sen
Çirkin görünmek istiyorsun
Güzelliği târif için
Can Yücel, Yakın Tarih
Gün gelir bu işe bu millet de şaşar
Tam kurşun işlemez deminde karanlığın
Bir ateş böceğidir başlar
Thomas Darnell, Katherine’s Peonies
Oktay Rifat, Güvercin
San Marco meydanında dost olduğum güvercin
Bir Alman misillemesinde
Kurşuna dizilmediyse eğer
Venediğe gider
Ben kuşumu bulurum
Ben kuşumu bilirim
Milyon güvercin içinde
Oktay Rifat, Sessizlik
Bir sessizlik oldu ardında
Dönmedi bakmak için
Yitebilirdi dönse
Kuş mu saz mı yaprak mı
Neyse
Oktay Rifat, Sağanak
Tane tane konuştu ilkin
Sonunda boşandı sağanak gibi
Kınalı kuzum benim, kekliğim.
Oktay Rifat, Yaprak
Bütün yapraklarım açarsa
Kork
Çünkü yalnızlığım ben
Çünkü yoksulluğum ben
Tepeden tırnağa.
Oktay Rifat, Perçemli Sokak
VII
Güzel günlerin sokakları bunlar
Güzel günlerin insanları bunlar
Yoksa ne durulur ne yürünür
XXXI
Köşe başıı tutan leylak kokusu
Yakamı bırak da gideyim
Oktay Rifat, Eski Güneş
V
Bakmakla Bakmamak
Yüzüne bakmadığım zaman,
Başka gözüm var seni gören.
IX
Seninle Sensiz
Sen gelince bir mutluluk ülkesiyim,
Cıvıl cıvıl;
Az gelişmiş toplum gibi, sen gidince,
Boynum bükük.
X
Güller
Sen mi o gülleri takındın, Güzel,
Yoksa o güller mi seni takındı.
Oktay Rifat, Buraları
Buraları rüzgâr, buraları yağmur,
Sol omzuna güneşi asmadan gelme!
Oktay Rifat, Kadeh
Burası dalyan kahvesi
Ortalık süt mavisi
Apostol bu ne biçim meyhane
Tabağımda bir bulut
Kadehimde gökyüzü
Thomas Darnell, Maria’s Peonies
Orhan Veli Kanık
Deli eder insanı bu dünya;
Bu gece, bu yıldızlar, bu koku,
Bu tepeden tırnağa çiçek açmış ağaç
Orhan Veli Kanık, Dağ Başı
Dağ başındasın;
Derdin günün hasretlik;
Akşam olmuş,
Güneş batmış,
İçmeyip de ne haltedeceksin?
Orhan Veli Kanık, Dâvet
Bekliyorum
Öyle bir havada gel ki,
Vazgeçmek mümkün olmasın.
Orhan Veli Kanık, Cımbızlı Şiir
Ne atom bombası,
Ne Londra Konferansı,
Bir elinde cımbız,
Bir elinde ayna,
Umurunda mı dünya!
Orhan Veli Kanık, Ayrılış
Bakakalırım giden geminin ardından;
Atamam kendimi denize, dünya güzel;
Serde erkeklik var, ağlayamam.
Thomas Darnell, Peonies Eclater
Aziz Nesin, Merak
İçimde bir merak öyle bir merak
Ölümümden bir ay sonra bir güncük yaşamak
Ve dostu düşmanı
Suçüstü yakalamak
Ümit Yaşar Oğuzcan, Ağır İşçi
En ağır işçi benim
Gün 24 saat
Seni düşünüyorum
Melih Cevdet Anday, Yağmur
Birden serçelerle indi yağmur
Hangisi serçe
Hangisi yağmur
Metin Eloğlu, Boynumun Borcu
Leman Hanım
Size bir şiir borcum vardı ya
İşte onu ödüyorum.
Edip Cansever, Başlangıç
Doğanın bana verdiği bu ödülden
Çıldırıp yitmemek için
İki insan gibi kaldım
Birbiriyle konuşan iki insan.
Kaynak
Türk Dili Edebiyatı, Uzun Şiir – Kısa Şiir, Melih Cevdet Anday, Simge, Kültür Ve Edebiyat Seçkisi