İzlenimcilik (Empresyonizm) denince akla gelen en önemli ressamlardan Pierre-Auguste Renoir’ın en önemli eserlerini ve hayatıyla ilgili bilgileri derledik.
İşçi sınıfından bir aileden gelen Pierre-Auguste Renoir (1841 – 1919), Fransa’nın ince porselenleriyle bilinen Limoges şehrinde doğar. Renoir, henüz çocuk yaşlardayken ailesi Paris’e taşınır ve Louvre Müzesi’nin gölgesinde büyür. Onun ilk keşfedilen yeteneği ise sesidir ve onu müzik kariyerine teşvik eden besteci Charles Gounod’dan eğitim alır.
13 yaşındayken yaşadıkları mali güçlükler nedeniyle, uzun dönemli bir iş umuduyla Paris dışındaki bir porselen fabrikasına çırak olarak girer. Resim yeteneği olduğu anlaşılsa da, porselen dükkanında, porselen boyamaya devam eder. Louvre’da gördüğü ustaların resimlerini kopya ederek kendini geliştirmeye çalışır.
Renoir, aşağıdaki eserini Charles Gleyre’nin atölyesine devam ettiği sırada, 23 yaşındayken yapar. İlk önemli çalışması olan bu tabloda, gerek Ecole’de gerekse düzenli olarak gittiği Louvre’da tanıdığı klasik eserlerden elde ettiği izlenimlerin bir sentezini yaratır. Kişilerin kompozisyonu biraz tiyatrovari de olsa, burada sanatçının sıradan duruşlardan kaçınma çabası fark edilir, saydamlık etkisi yaratacak kadar geniş ve kalın fırça darbeleriyle renklerin ve ışığın etkisini kontrol etmeye çalışır.
Bu figürler, dikkatle analiz ettiği Jean-Antoine Watteau ve Eugène Delacroix’in figürlerini anımsatmakla birlikte, olgun ve özgün bir kişiliği de yansıtır. Resim, Renoir’ın sonraki birçok eserinde de göreceğimiz, gerilimlerin kaybolduğu ve her bireyin, yolculuk arkadaşlarının dostluğu ve güven veren varlığıyla dinginlik içinde bulunduğu, neredeyse düşsel bir hava yaratan sessiz bir atmosferi içindedir.
The Return of the Boating Party, 1862
Mademoiselle Romain Lacaux – 1864
Arum and Conservatory Plants – 1864
Renoir, sanat hayatının daha ilk yıllarında Manet’den etkilenmiş, ancak Manet gibi doğa resimleri değil, insan betimlemeleri çiziyordu. Courbet’nin plastik ifade tarzı ve Delacroix’nın renk dünyası ile onu etkilemişse de, taklitçi olmadan kendi resim üslubunu yaratmıştır. Daha sonra kayıt yaptırdığı Güzel Sanatlar Okulu (École des Beaux-Arts) ona Claude Monet, Frédéric Bazille ve Alfred Sisley ile tanışma fırsatı verir. Dördü birlikte çalışır, birbirlerini etkiler ve diğer birkaç ressamla beraber (Paul Cézanne, Edgar Degas, Berthe Morisot, Camille Pissarro) İzlenimcilik (Empresyonizm) akımının kurucusu olur.
Portrait of Mademoiselle Sicotg (Matmazel Sicotg’nin Portresi) – 1865
La Mare aux Fees – 1866
The Inn of Mother Anthony – 1866
Bir süre sonra Manet’nin resim anlayışına ters düştüğünü anlar ve 1863 ilkbaharında atölyeden ayrılarak açık hava resimleri yapmak üzere geleceğin empresyonistleriyle tanışır. 1870’lerde arkadaşı Jules de Coeur’un Marlotte’daki malikanesinde konuk olur. Sanatçı burada birçok eserinde kendisine modellik yapan Lise Trehot ile tanışmıştır. Renoir, Lise’in bazı portrelerinde geleneksel etki altında koyu bir renk düzeniyle çiziyordu. 1867 yılına kadar aydınlık resimden ayrılmadı. Bu dönem eserlerinde pre-empresyonizm ve klasik akımın birleşimini görürüz. Zemini, ışığı şekillerin yardımıyla birleştiren mavi renklerle boyar. 1870’te Fransa ve Almanya arasındaki savaşa katıldı, ama hastalandı ve döndü. O günlerde birbirini anımsatan iki büyük portre yaptı: Arkadaşının sevgilisi Rapha’nın portresi ve Lise Trehot’un resimleri.
Lise with Umbrella (Şemsiyeli Lise) – 1867
En été / La bohémienne, 1868
Rapha Maitre – 1871
Woman In A Garden, Lise Trehot – 1868
The Promenade – 1870
Renoir bu çalışmasında hızlı ve titrek fırça darbeleriyle kadının giysisinin hafifliğini, yaprakların hışırdamasını ve figürler üzerindeki ışık oyunlarını vermeyi başarır. Bu sahne, ağaçların arasından süzülen ve giysilerin üzerinde duran ışığın etkisini çalışmak için bir bahanedir.
Empresyonist dönemi boyunca (1872 – 1882) Renoir, bir bahçe içerisine yerleştirdiği nüler, portreler ve gruplarda ışık etkilerini şiirsellikle tuvaline aktardı. Tuval üzerinde renkleri karıştırmaya ve vernikle çalışmaya özellikle Loca ya da Balerin gibi başyapıtlarında devam etmekle birlikte, 1876’dan itibaren görsel karışıklığı da kullandı. Renoir bu görsel karışıklığı, tuval üzerinde titreşim gücünü ayrı tutmakla beraber, izleyicinin birbirinden ayırt edemediği renkli virgülleri anımsatan aydınlık küçük fırça vuruşlarıyla yaratıyordu. Bu yöntemi sayesinde, büyük boyutlu tablolarında da ağaç yaprakları arasından sızarak modellerin giysilerinde ve yüzlerinde yaldızlı ya da beyaz lekeler oluşturan güneş ışığının etkilerini canlandırmayı başardı.
Madame Claude Monet’nin Portresi – 1873
Renoir, arkadaşı Monet ve ailesini çokça resmetmiştir. Yaptığı bu yarım boy portrede Camille Doncieux zarif bir giysi içinde sandalyede otururken betimlenmektedir. Monet, Camille ile yıllarca birlikte yaşadıktan ve ilk oğulları Jean Monet’nin doğmasından birkaç yıl sonra evlenmişti. Camille, Monet’in esin perisi, modeli ve karısıydı. Büyük olasılıkla evinde betimlenmiştir, çünkü Renoir bu resme çok benzer bir Monet resmi daha yapmıştır. Renoir, bu resimde Camille’yi tüm zarafetiyle yana doğru baktığı bir anda resmetmiştir.
La Loge (Loca) – 1874
Renoir, başyapıtlarından biri olan bu eserinde yeni modeli Nini Lopez ile kardeşi Edmond’u resmeder. O yıllarda tiyatroya gitmek, sosyetede boy göstermek ve yeni insanlar tanımak için kaçırılmayacak bir fırsattır. Erkeğin ilgisi sahneye değil, öteki seyircilere yönelik. Kadın ise dürbününü indirmiş, biraz cilveli bir tavırla, çekiciliğinden emin bir şekilde bakmaktadır.
Renoir, kadının elbisesindeki çizgilerin monotonluğunu, varla yok arası dokunuşlardan oluşan renklerle böler. Çiçekler ise kadının zaten zengin ve zarif olan elbisesini biraz daha renklendiren, vazgeçilmez unsurlardan biri.
Balerin – 1874
Dance at Moulin de la Galette – 1876
Empresyonizmin en önemli yapıtlarından biri olan bu resimdeki mekan Moulin de la Galette, 19. yüzyıl Paris’inde sanatçılar ve entelektüellerin buluşma noktası olan bir açık hava kahvesidir. Renoir, dans ve kahkaha arasında umursamazlık içinde geçen bir pazar öğleden sonrasının havasını çok başarılı bir şekilde tuvale aktarmıştır. Sanatçının dostları, Marguerite Legrand, Pedro Vedel, Georges Rivière, Franc Lamy, Norbert Goeneutte, Estelle ve Jean Margoi, kahvenin bahçesinde ona modellik yapar.
Renoir, görsel karışıklığı izleyicinin birbirinden ayırt edemediği, renkli virgülleri anımsatan, aydınlık küçük fırça vuruşlarıyla yaratır. Bu yöntemi sayesinde, büyük boyutlu tablolarında da ağaç yaprakları arasından sızarak modellerin giysilerinde ve yüzlerinde yaldızlı ya da beyaz lekeler oluşturan güneş ışığının etkilerini canlandırmayı başarır.
Aşıklar – 1876
Resimdeki kız, modeli Jeanne’ın kızkardeşi, yani bir üst resimdeki çizgili giysili kız.
1875 yılında Renoir Oltası ile Balıkçı adlı tablosunu satın alan editör Georges Charpentier ile tanıştı. Bir süre sonra Bay ve Bayan Charpentier’ın birçok portresini yaptı.
Madam Georges Charpentier ve Çocukları – 1878
Two Sisters On The Terrace (Terasta İki Kızkardeş) – 1881
Renoir’ın Paris’teki Seine kıyılarındaki, Parisli kent soylularının pazar buluşmalarının yeni mekanı La Fournaise’nin terasında yaptığı bu eserinin ismi Terasta İki Kız Kardeş olsa da, modeller kardeş değil. Modellerden biri Renoir’ın 18 yaşındaki favori modeli Jeanne Darlot, diğeri ise kim olduğu bilinmeyen küçük bir kız. Büyük olan kız sakin yüz ifadesi ile farklı bir yöne bakıyor ve kusursuz cildi, elbisesi ve şapkasıyla izleyeni hemen etkiliyor. Küçük kız ise güvene ihtiyaç duyuyormuşçasına ablasına yaklaşmış. İki eliyle sepeti tutarken, sanatçıya masumiyetle bakar.
Ön planda yer alan kız kardeşlerin giysileri daha canlı iken, arka plandaki manzarada daha yumuşak renkler dikkati çeker. Kız kardeşlerin arkasında görülen tekne zarif bir izlenim yaratır. Terasın demir parmaklıklarında dolaşan asmalar ve bitkiler, buradaki kalın fırça darbeleri, izleyende yılın bu zamanında doğanın canlılığını hatırlatır. Bu tablosu, Renoir’ın izlenimci döneminin sonlarında yapılmıştır. Arka planda darbelerinin çabukluğu ve hafifliğine karşın, Renoir figürleri artık belirli bir sağlamlığa ulaşmıştır. Manzara izlenimci etki altında iken, kızların yüzü, giysileri, gözleri ise gerçekçidir.
1881’de Cezayir’e gider. Sanatçı pek çok yerli kadın portresi ve birçok peyzaj yapar. Bu yıllarda Renoir artık kendini izlenimciliğin götürebileceği denli uzağa gelmiş görüyor ve artık bu akımın bir çıkmaz sokak olduğunu düşünüyordu.
Cezayirli Kadın – 1881
Le Déjeuner des Canotiers (Denizcilerin Kahvaltısı) – 1881
İzlenimcilik (Empresyonizm) denince akla gelen en önemli ressamlardan biridir Pierre-Auguste Renoir. Belki de hiçbir ressam modern hayata bakıp da, sadece eğlence ve neşe görmeyi Renoir kadar becerememiştir. O, iki savaş görüp de, aklına sanatın savaş veya politika üzerine olması gerektiğini getirmeyen nadir sanatçılardandır. Renoir resmi, burjuva aile hayatı, toplumsal cinsiyet hiyerarşisi ve geleneksel ideallerin doğruluk ve gücünün devamlılığını ifade eder.
Teknede Öğle Partisi olarak çevrilebilecek ve değişen, modern Fransız toplumunu yansıtan Reoir’ın yakın arkadaşları Seine nehrinde seyreden, otel, restoran ve kürek sporları hizmeti veren bir teknenin terasında yemek yemekte, hoşça vakit geçirmektedirler. Chatou’daki Maison Fournaise, o yıllarda Parislilerin kürek çekmek, güzel bir yemek veya gecelemek amacıyla akın ettikleri, aynı zamanda Renoir’ın da çok sevdiği, sıkça vakit geçirdiği bir yerdir. Renoir şöyle yazar daha sonraları: “Hatırlıyorum da, hayatın bitmeyen bir tatil olduğu Fournaise denilen eğlenceli bir restoran vardı … Dünya o günlerde gülmeyi nasıl da biliyordu! Makine, henüz hayatın her tarafına sirayet etmemişti. Sizin eğlenmek, rahatlamak için boş zamanınız vardı ve kimse bu bakımdan daha kötü durumda değildi.”
İtalya yolculuğu onun izlenimcilerden uzaklaşmasını sağlar. Bu yolculuk sırasında büyük İtalyan yağlı boya ustalarını keşfeder. Bu değişimini gösteren eser de Şemsiyeler adlı tablosudur. Bu dönemde çıplak resimler, mitolojik temalara ağırlık verir. 1880’lerde Renoir’in izlenimciliğinin hafif renklerinden git gide uzaklaştığı görülür.
Şemsiyeler – 1883
Dancing in the County (Kırda Dans) – 1883
Renoir’ın birçok dans resmi vardır. 1883 tarihli Kırda Dans’ın havası oldukça farklıdır, kavalye diğer dans resimlerindekilerle aynıdır, fakat bu kez havası daha rahat resmedilmiştir, güleryüzlü ve doğal dam ise Aline Charigot’un (kendi karısı) yüzüne sahiptir.
Children’s Afternoon at Wargemont (Wargemont’ta Çocukların Akşamüstü) – 1884
1885 ve 1886 tarihlerini taşıyan Annelik adlı yapıtının değişik anlatımları Renoir’in sanatındaki yeni yönelişi oldukça belirgin bir şekilde gösterir. Bu yapıtlarda sanatçı, Esseyes’de bir bankın üzerinde oğlu Pierre’i emziren genç karısını, inanılmaz bir albeni ve doğallıkla canlandırmıştı. Karısının üzerinde mavi renkte bol bir etek ve başında hasırdan bir şapka bulunuyordu. Her şey yumuşatılmıştı. Anne ve çocuk, yaz güneşi altında olgunlaşmış meyveleri ya da dolu tohumları anımsatıyordu.
Maternité (Annelik), Karısı Aline ve Oğlu Pierre – 1885
Gabrielle ve Jean – 1895
Madame Robert de Bonnieres – 1889
Beaulieu – 1890
Sanatçı romatizmaya yakalandı. 1912’de romatizması o denli ilerlemişti ki artık koltuksuz gezemiyordu. Buna karşın yaşamının son günlerine dek resim yapmayı sürdürdü. Son zamanlarda parmaklarının arasına bir fırça bağlıyor, o şekilde resimleri üzerinde çalışıyordu. Zatüreeye yakalanır ve 3 Aralık 1919’da hayata gözlerini yumar.
Tilla Durieux (Ottilie Godeffroy) – 1914
Yorum Yap