Cumhuriyet Dönemi Türk şiirinin önemli şairlerinden biri olan Cahit Külebi’nin en önemli şiirlerini derledik.
Cahit Külebi, 1917’de Tokat’ta doğmuştur. Külebi’nin asıl adı Mahmut Cahit’tir. Aile, soyadı kanunu ile birlikte Erencan’ı soy ismi olarak kabul ederken, Mahmut Cahit, baba sülalesinin lakabı olan Gullebiler’den hareketle şiirlerinde kullandığı Külebi’yi, soyadı olarak tercih etmiş ve bunu 1946’da resmen tescil ettirmiştir.
1. Evvel Zaman
Asardın okulu her sabah
Sen de aşıktın bir zamanlar,
Geceleri sokak sokak gezerdin
Ellerin ceplerinde yıldızları sayarak.
2. Kış Yorumu
Bütün trenleri kaçırdın,
Acıklı bir roman gibisin şimdi.
İşte milyon insanda milyon yürek
Senin için çarpar mı biri?
Karanlık kış günü akşam üstü
Dost diye sokaklarda kendini ara,
Sevdalı kimsesiz sarhoşlar gibi
Sarıl gizlice ağaçlara
3. İzin
İzin alır gelirsem,
Güleceksin sevincinden
Sabahları erken kalkacağız
Sobamızı yakacağız,
Saçların güzel olacak tütünümün renginden
Ellerin çay kokacak
Gün doğacak sesinden.
4. Dost
Bir gece habersiz bize gel
Merdivenler gıcırdamasın
Öyle yorgunum ki hiç sorma
Sen halimden anlarsın
Sabahlara kadar oturup konuşalım
Kimse duymasın
Mavi bir gökyüzümüz olsun kanatlarımız
Dokunarak uçalım.
İnsanlardan buz gibi soğudum,
İşte yalnız sen varsın
Öyle halsizim ki hiç sorma
Anlarsın.
Cahit Külebi özgün söylemleri, içli anlatımı ve yaşadığı coğrafyayı anlatmadaki başarısıyla dikkatleri üzerine çeken şairlerimizdendir. Şiirlerinde alışılmamış sözcükleri ilk kullanmayı göze alan ozanlardan biri oldu. Şiiri belli kalıplar içinde düşünen, şiire özgü olduğuna inandıkları soylu sözcükleri bırakamayan ve eski alışkanlığı sürdüren kimi ozanlar Cahit Külebi’nin çıkışını yadırgadı. Meşeden teker, allık pudra, frenk altını küpeler, şoförlerin sövmesi, karoseri yeni otobüs, kız gibi motor vb. sözler Cahit Külebi’nin şiire dahil ettiği alışılmadık ifadelerdi.
5. Sen Yokken
Çok durdum güneşe karşı bir başıma
Savrulurdum rüzgarlarında sensizlik denizinin
Sen yokken,
Az dolaşmadım gönlümün kuytularında
Üşüyen karanfilim şimdi buruşuk parmaklarda
Bir kırağı ayazıydım gecenin kollarında
Zifirlerinde sadece ben üşürdüm.
Hiç aldırmadım esen rüzgara
Hiç dinlenmiş bir yürekle çıkmadım ortaya
Yine de hiç yıkılmadım giden trenlerin ardından
Ama bütün yangınlar beni yaktı önce
Hep ortasında kaldım vurgunların
Vurgun nedir ki? deme
Bir babanın serzenişi nasılsa öyle
Bayrakları indirilmiş,
Bozguna uğramış bir hisardım sen yokken
Hep sustum,
Hep yandım, hep ağladım sen yokken.
Bir gelsen,
Yangınlardan alsan beni,
Bir gelsen,
Dünyalarımdan alsan beni,
Bir gelsen,
Şafaksız gecelerden alsan beni,
Ama ne zaman gelsen,
Akşam kızılı gözlerimle bulacaksın beni.
6. Çürüyen Otlar
Bir gün sokakta rastlasam, ellerini
Alsam avuçlarıma okşasam.
Sıcaklığını tanır da mısralarımdan
Kız kardeşimsin sanırlar belki.
Son orada, ben burada
Birbirimizden habersiz
Ayrı yaylalarda yeşeren otlar gibi
Bekleye bekleye çürüyeceğiz.
7. Alacakaranlıkta
Sen de yalnızlık saçarsın.
İçmeye korkarsın, efkar basar.
Ağlayamazsın elalem var.
Şapkanı bile çıkaramazsın
Saçlarını uçurur rüzgar…
Şiirinin oluşmasında halkı, doğayı ve kadınları ustası belleyen şair köylü dilini şiir dili haline getirir ve Anadolu’nun yazgısını bir kilimi dokur gibi şiirlerinde işlemiştir. Külebi’nin şiirlerinde duru bir dille, yalın bir şiirin derinliğini vardır. Dıştan bakınca kolay anlatımlı, yüzeysel bir çalışma gibi görünen bu şiirlerde yalınlığa varmak zorlu bir iştir.
8. Hikaye
Senin dudakların pembe
Ellerin beyaz,
Al tut ellerimi bebek
Tut biraz!
Benim doğduğum köylerde
Ceviz ağaçları yoktu,
Ben bu yüzden serinliğe hasretim
Okşa biraz!
Benim doğduğum köylerde
Buğday tarlaları yoktu,
Dağıt saçlarını bebek
Savur biraz!
Benim doğduğum köyleri
Akşamları eşkıyalar basardı,
Ben bu yüzden yalnızlığı hiç sevmem
Konuş biraz!
9. İkinci Kişi
Nasıldı ilk gurbete çıkışın?
Kıyısına ilk vardığın deniz?
Koynuna ilk girdiğin kadın?
Ağzına ilk sürdüğün kadeh?
Nasıldı delice çalıştığın,
Delice eğlendiğin geceler?
Bir tutam yonca gibi tertemiz,
O kıza aşık olduğun günler
Nasıldı, diyorum, gülüyorsun..
Yorgunum şimdi, yorgunum çok!
Bir de sen cevap vermiyorsun.
Kolundan tutmak istiyorum, fayda yok;
Bırakıp beni gidiyorsun.
10. Güzelleme
Evinizin önünde dolaşsam
Seni bulamazdım,
Sen gözlerinde bahçeler olan
Şimdi evimdeki karım.
Senin kadar güzel olsun çocuklarım
11. Kadınlar, Ülkeler, Denizler
Senin gözlerin de öyle uzak,
Üç türlü denizde balkıyarak
Bütün yaşamımı alıp gitti.
Türküler yitirdim dağlarda.
Çiğdemleri rüzgar okşar ya,
Sarkar ya söğütler ırmağa
Rakıya su katılır gibi
Gözlerin başlar yansımaya
Gözlerin gözlerime değince su katılıyor rakıya,
Ülkeler de kadınlara benziyor,
Başlıyor yansımaya.
12. Temmuz
Boş, dünyanın güzelliği de boş
Arkadaşlar da, hayal kurmak da boş, düşünceler de
Vücudun çıra gibi tutuştu tutuşacak,
Gülecek, konuşacak, dinleyeceksin
Saat üçe doğru bir temmuz gününde.
13. Yakınma
Bir halin var seviyorum
Küçük ellerinden daha çok
Bir halin var özlüyorum
Sıcak dudaklarında yok
Yıldızlı gözlerinde ayrı ufuk
Bir halin var düşünüyorum
Bir halin var gülüyorum
Arsız burnunda çocuk
Bir halin var üzülüyorum
14. Yurdum
Kederlendiğim günler olmuş
Naçar dolaşmışım sokaklarında,
Sevinçli günlerim olmuş
Başım havalarda gezmişim.
Bağrımı açıp ılgın ılgın
Esen serin rüzgarlarına,
İlk defa kıyılarından
Denizi seyretmişim.
Issız çorak ovalarında
Günlerce yolculuk etmişim.
Ağladığım senin içindir
Güldüğüm senin için
Öpüp başıma koyduğum
Ekmek gibisin.
15. Kadınlar
Geçen gün aklıma geldi
Kadınlar da güzeldir dedim,
Seneler var ki ben onları
Ne yalan söyleyim düşünmezdim.
Semaver nasıl kaynar fıkır fıkır
Öylesine kaynar kadınların içi,
Çiçeklenmiş narin ağaçlardır
Isıtırlar insanı güneş gibi.
Öyleleri var ki hey Allahım hey!
Geç karşıdan bak,
Ak topuk beyaz gerdan,
Tüy döşekler kadar yumuşak.
Hiç hovarda meşrep değilim
Kim ne derse desin,
Ben öldükten sonra da bu mısralar
Kadınlara yadigar olsun
16. Çarşı
Mezarımı çarşının ortasına kazsınlar
Akça kadınlar
İnce kadınlar
Başucuma gelip ağlasınlar.
Mezarımı çarşının ortasına kazsınlar
Üstünden dostlar geçsinler
Çocuklar oynasınlar
Ben öldükten sonra
Ben öldükten sonra
Dostlar yaşasınlar
17. Masaldaki Yalnızlık
Ben yalnızlığı
Gökte uçar gördüm
Ben yalnızlığı
Garip naçar gördüm
Ben yalnızlığı
Gelip geçer gördüm.
18. Gel Seninle Resim Yapalım
Ve saçlar çizelim, bulutlar,
Türküler, masallar gibi,
Hepsinin üstüne sonra
Kocaman bir insan yüreği.
Öyle bir yürek ki sevgiyle
Arkadaşlıkla, mutlulukla dolsun,
İsterse ondan sonra
Bütün şairler ölsün.
19. Sabret
Sen petekte bir gömeç bal gibisin!
Renksin yazdan kıştan, tazeliksin bahardan.
Yapraklarda dolaşan serin bir rüzgarsın ki
Her gün eser durursun hafızamdan.
20. Elma Yiyen Kadın
Dudakların elmadan etli
Böcek gibi kara gözlerin
Sen mi tatlısın, şaşırdım kaldım
Elma mı tatlı?
Benim kara böceğim baka baka
Isır bakalım elmayı daha.
Güzel olmaya güzeldin ya
Şimdi güzelsin iki katlı…
Yorum Yap