Menu

Dede Korkut Hikayelerinin 12 Maddede Destansı Tarihi



Dede Korkut, Oğuz Türkleri’nin bilinen en eski epik destansı hikayeleridir. On iki destansı hikaye ve bir önsözden oluşur. İçerdiği hikayeler tarih boyunca dilden dile, anlatıcıdan anlatıcıya aktarılan birer sözlü gelenek ürünüdür.

XV. yüzyılın ikinci yarısında yazıya geçirildiği tahmin edilir. Oğuzların yaşam biçimlerinden, ekonomisine, inançlarından, giyinişlerine, beslenmelerinden içinde yaşadıkları doğaya kadar pek çok konuda bilgi sağlayan bir kaynaktır.

1. Türk dilinin en güzel ve en dikkate değer eserlerinden biri olan Dede Korkut, bir buçuk asra yakın bir zamandan beri bilinmektedir. Bilim dünyasıyla Türk dili ve edebiyatı alanında Dede Korkut Kitabı yahut kısaca Dede Korkut adıyla tanınan eser bir destansı Oğuz hikayeleri mecmuasıdır. Prof. Dr. Fuat Köprülü, eserin değerini “Bütün Türk Edebiyatı’nı terazinin bir gözüne, Dede Korkut Destanı’nı öbür gözüne koysanız, yine Dede Korkut ağır basar.” diyerek ifade etmiştir.

dede korkut

2. Biri Dresden’de, öteki Vatikan’da olmak üzere iki nüshası bulunan bu eserin Dede Korkut adıyla anılmasının sebebi, Dede Korkut adındaki ozanlar pirinin eserin bir nevi hazırlayanı durumunda bulunması, eserde toplanmış olan Oğuz destanlarının onun tarafından düzenlendiğinin gösterilmesidir. Doğru ve iyi bir nüsha olan Dresden nüshasının XVI. asrın ilk yarısında, yanlışları çok ve dili daha yeni olan Vatikan nüshasının ise daha sonra, belki XVI. asrın ikinci yarısında kopyalanmış oldukları tahmin edilmektedir.

3. Dede Korkut adındaki Dede kelimesinin Korkut adı kadar eski olmadığı ve bunun efsanevi Korkut’un yaşlılığını vasıflandırmak için asıl isme sonradan eklendiği şüphesizdir. Tarihi kaynaklarda ve çeşitli Oğuz rivayetlerinde Korkut adının bazen Dedesiz olarak sadece Korkut, bazen de Korkut Ata şeklinde geçmesi bunu açıkça göstermektedir.

4. Kitabın girişi Dede Korkut’u takdim için yazılmış olup iki kısımdan ibarettir. Birincisi hikayelerin kopyalanması sırasında yazılmış olan ve Dede Korkut’u tanıtan kısımdır. Besmeleden sonra başlayan bu kısımda Peygamber zamanına yakın Bayat boyundan Korkut Ata adında bir erin ortaya çıktığı, bu Korkut Ata’nın Oğuz kavminin müşküllerini çözen ve gaipten türlü haberler veren bir kimse olduğu bildiriliyor ve onun hanlığın sonunda Kayılara geçeceğini söylemiş olduğuna işaret edilerek Korkut Ata’nın bununla o dönem hüküm sürmekte olan Osmanlıları kastetmiş olduğu belirtiliyor.

dede korkut

5. Girişin bu kısa tanıtımdan sonra gelen ikinci kısmı ise Dede Korkut’un sözlerine ayrılmıştır. Yine ikiye ayırabileceğimiz bu kısımda önce Dede Korkut’un söylemiş olduğu vecizeler sıralanmakta, sonra da kadınları dörde ayıran sözleri gelmektedir. “Birisi solduran soptur. Birisi dolduran toptur. Birisi evin dayağıdır. Birisi ne dersen bayağıdır.” Bu kadın tiplerinden üçünün istenilmeyen, birinin ise istenilen bir kadın tipi olduğunu görmekteyiz.

6. Bugün elde bulunan Dede Korkut hikayelerinin sayısı on ikidir. Eserin asıl ve büyük nüshası olan Dresden nüshası on iki hikayeyi içine almaktadır. Vatikan nüshasında bunların altı tanesi bulunmaktadır. Dede Korkut hikayelerinin, her biri tek başına bağımsız ve tamam bir hikaye olarak karşımıza çıkmakta, fakat hepsi birden ayrıca büyük bir bütün teşkil etmektedir. İki hikaye de mücadele tabiat ve insanüstü kuvvetlere karşıdır. Birinde Delü Dumrul Azrail’in karşısına çıkar, ötekinde Basat, Depegöz adındaki devi öldürür. Bunların dışında kalan sekiz hikayede mücadele Oğuz beyleri ile kuzeydeki ve batıdaki kafirler arasındadır.

7. Dede Korkut akıl hocalarıdır. Oğuz kavminin bütün müşkülünü o çözer. Dede Korkut aynı zamanda ozandır ve hikayelerde anlatılan her mücadelenin sonunda yapılan şenliklerde kopuz çalıp destanlar söyler. Bütün hikayeler mücadelelerin sonunda onun tarafından düzenlenerek sahiplerine ithaf edilmiştir.

dede korkut

8. Dede Korkut hikayeleri tam bir destan karakterinde olan, tarihi bir vakaya dayanan ve destan tarzında teşekkül etmiş bulunan kahramanlık menkıbeleridir (Din büyüklerinin ya da tarihe geçmiş ünlü kimselerin yaşamları ve masalsı işlerini konu edinen öykü). Dede Korkut hikayeleri şekil bakımından destan ile halk hikayesi arasında bir yer tutar. Olayların anlatılışı, vakaların hikayesi mensur olarak geçer, fakat seslenme ve konuşmalar genel olarak manzum şekildedir.

9. Aile çok önemlidir.. Tek eşlilik esastır. Ancak çok zor durumlarda birden fazla kadın alınabilmektedir. Bunun tek örneği Beyrek’in kendisini tutsak bulunduğu hisardan kaçıran Bayburt Beyi’nin kızını almasıdır. Kadınlara çok saygı gösterilir. Gerektiğinde Begil’in karısının yaptığı gibi, kocalarına akıl öğretirler. Kadınlar kocalarının kafir kızlarıyla düşüp kalkmalarını, kafir kızlarının onlara sakilik etmelerini kıskanmazlar. Kocalar karılarına sevgilim diye hitap ederler.

10. Hikayelerdeki hayat tarzı ise göçebe hayatıdır. Yazın yaylaya göçer, kışın ovaya inerler. Evlerin daha ziyade büyük göçebe çadırı şeklinde olduğu anlaşılır. Başlıca hayvanları at, deve ve koyundur. Dede Korkut hikayeleri genel olarak birtakım mücadelelerin destanlarıdır. Bu mücadelelerin ikisi Oğuzlar’ın kendi aralarında geçer. Bunlardan birinde (Dirse Han oğlu Buğaç) mücadele bir beyin oğlu ile kendi adamları arasında geçer. Ötekinde İç Oğuz ile Taş Oğuz (Üç Ok-Boz Ok) karşılaşır. Ahlak çok önemlidir. Yalan söz nedir bilmezler. Aralarında bir tek yalan söyleyen vardır, onun da adı Yalancıoğlu kalmıştır. Namus için can verilir.

dede korkut

11. Dede Korkut’taki insan tipinin Alp tipi olduğunu belirtmektedir. Alp tipinin sözlük anlamı da, cesur, kahraman, yiğit, babayiğit, bahadır, pehlivan şeklindedir ama aynı zamanda erdemli ve hünerli bir kişilik anlamına da gelir. Dede Korkut isminin geçtiği en eski tarihi kaynak 1305 tarihli İlhanlı veziri Reşidüddin’in Câmi’üt-Tevarihi’dir.

12. Kan Turalı, savaşta yenilmiştir. Güçsüz düşmüştür. Selcen Hatun onu kurtarmıştır. Kan Turalı bu yardıma karşı değildir ama, kendisinin Selcen Hatun tarafından kurtarılmasının Oğuz toplumunda bilinmesinden kaygı duymakta ve bu yüzden Selcen Hatun’u öldürmek istemektedir. Selcen Hatun, kocası Kan Turalı’ya ikna edici sözler söyler:

“Bey yiğit! Övünürse er övünsün, aslandır?
Övünmeklik, avratlara büthandır!
Övünmekle avrat er olmaz!
Yüce Allah bilir, ben san munisim,
Yar’ım, Kıyma bana!”

Kan Turalı’nın, Selcen Hatun’un davranışından çok etkilenir. “Öz canıma kıyayım, sana kıymayayım” diyerek, Selcen Hatun’u sınadığını söyler.

“Işıl, ışıl parıldayan ince giysilim,
Yere basmayıp yürüyen selvi boylum
Kar üzerine kan damlamış gibi kızıl yanaklım
Çift badem sığmayan dar ağızlım
Kalemcilerin çaldığı kara kaşlım,
Kıvrımsı kırk tutam kara saçlım,
Aslan soyu, sultan kızı!
Ben seni öldürmeye kıyar mıydım!
Öz canıma kıyayım, ben sana kıymayayım!
Ben seni sınıyordum… “

dede korkut

Kaynak
Muharrem Ergin, Dede Korkut Kitabı, Boğaziçi Yayınları, Dede Korkut Hikayelerinde İletişim Belgeleri


Facebook Yorumları

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir