Alfred Stevens, 11 Mayıs 1823’te Brüksel’de doğdu. Hollanda Kralı I. William’ın hizmetinde bulunan ve eski bir subay olan babası François Navex, resme olan tutkusundan dolayı, önce Stevens’i, sonra da diğer iki oğlunu Brüksel Sanat Akademisi’ne gitmeye yönlendirdi.
Stevens orada, ünlü ressam Arthur Naves’in öğrencisi oldu. Akademiyi başarı ile bitiren Stevens, Belçika Kralı II. Leopold tarafından dört mevsimi yansıtması koşulu ile bir odasının dekorasyonu için görevlendirdi. Stevens odayı fresk tekniğinde, dar ve şık elbiseli zarif kadınlarla, dört mevsim içerikli çizimleriyle resimlendirdi. Daha sonra, mesleğinde ilerlemek için 1844 yılında Paris’e gitti. Orada, babasının arkadaşı olan Camille Roqueplan’ın himayesinde çalışarak, École des Beaux Arts’da profesör Jean-Auguste-Dominique Ingres’in derslerine katıldı.
1849 yılında, Brüksel’de yaptığı ilk eseri ile yarışmaya katıldı ve madalya kazandı. Paris’e yerleşti. Artık, kendi resim tarzını bulmuştu. Paris yaşamını tasvir eden, zarif bayanları konu alan resimleriyle beğeni kazandı, eleştirmenler tarafından övgüler aldı. Orsay Müzesi ve Walters Sanat Müzesi’nde birçok tablosu yer aldı.
Absolution, 1849
Absolution (Günahların Bağışlanması) tablosundaki giyiminden durumunun iyi olduğu anlaşılan genç kadın bağışlanmak için günahlarını itiraf etmekte. Tablo St. Petersburg’daki Hermitage Müzesi’nde yer alıyor.
What Is Called Vagrancy or The Hunters of Vincennes, 1854
What Is Called Vagrancy (Serserilik Ne Demek) isimli tablosu kariyerinin erken dönemlerinde yaptığı gerçekçi resimlerinden. Resimde askerler bir anneyi ve onun perişan kılıklı çocuklarını serserilik suçundan hapse götürüyorlar. Elit görünümlü bir kadın araya girmeye çalışıyor, yaşlı bir işçi ise çoktan vazgeçmiş. Kadının araya girme denemesi askerin el hareketinden anlaşılabileceği gibi başarısızlıkla sonuçlanıyor. Uzun gri duvarda, emlak satışı ile ilgili ilanlar ve yüksek sosyetenin zevklerinden biri olan balo ilanları ile resmedilen fakirliğin tezatı tabloda dikkati çekiyor. Stevens’ın amacı fakirlik içerisinde yaşayanların şartlarını ve onlara yapılan zalim muameleyi kınamaktı. 1855’te sergide tabloyu gören Napolyon III’ün tablodan çok etkilendiği ve bunun bir daha olmayacağını söylediği anlatılır. Bunun sonucunda, imparator bu gibi serserilerin Conciergerie’ye yaya olarak değil, kapalı bir nakil arabası ile götürülmesini emreder.
Will You Go Out With Me Fido?, 1859
In Memoriam, 1861
Lady In Blue, 1865
Le Bain, 1867
Girl Looking In The Mirror, 1870
After The Ball, 1874
Blue Ribbon, 1875
Kendisi ve kardeşi, Theophile Gautier ve Alexandre Dumas gibi önemli şahsiyetlerle tanışarak, Paris sanatçı dünyasının bir parçası haline geldi. 1858 yılında, Belçikalı zengin bir ailenin kızı olan Marie Blanc ile hayatını birleştirdi. 1860’larda Paris’teki şık, modern kadınların resimlerini yapmakla tanınan, son derece başarılı bir ressam oldu. Paris ve Brüksel salonlarında yaptığı sergilerde olumlu eleştiriler aldı. 1895 yılında Brüksel’de, eserlerinin hepsinden oluşan bir sergi gerçekleştirdi. Kontes Elizabeth Greffulhe tarafından desteklenerek, popüler bir başarı elde etti. 1905 yılında, Brüksel’de Belçikalı bir sanat retrospektif gösterisinde sergilemek için izin alabilen tek sanatçı oldu. Alfred Stevens’in resim tekniğinden iki kardeşi ve birçok ressam yararlandı. Son zamanlarında mütevazi bir yaşam sürerek, 1906 Ağustosu’nda Paris’te yaşamını kaybetti.
The Milky Way, 1886
In The Studio, 1888
Evening By The Sea
L’Attente, 1893