Türk şiirinin büyük ustalarından Ataol Behramoğlu’nun sevilen şiirlerini derledik.
1. Bu Aşk Burada Biter
Yan yana uzanırdık ve ıslaktı çimenler
Ne kadar güzeldin sen! Nasıl eşsiz bir yazdı!
Bunu anlattılar hep, yani yiten bir aşkı
Geçerek bu dünyadan bütün ölü şairler
1942 doğumlu şair Ataol Behramoğlu özellikle toplumsal şiirleriyle tanınır. “Şair sadece hayal kurup şiir yazan adam değildir, şair dünyadaki her şeyle alakadar olmalıdır” diyor. Her zaman bu düşünceyle hareket eden ünlü şair, bu duyarlılığını şiirlerine yansıtmış. O, aydın olmanın bunu gerektirdiğini düşünüyor. Kendini eylemci bir şair olarak tanımlıyor. Türk şiirinin Nazım Hikmet sayesinde dünyaya açıldığının altını çiziyor. Behramoğlu, insanların bugün şiire eskisi kadar ilgi göstermemesinin nedenini ise hayatı sorgulamamalarına bağlıyor.
2. Çok Sevdim Bir Zamanlar Yine de Seviyorum
Çok sevdim bir zamanlar, seviyorum yine de
Varolduğumu düşünmeyi, ürpererek..
Karanlık bir odada küçük bir çocuk gibi
Yağmurdan ve yalnızlıktan ürpererek
Çok sevdim bir zamanlar, seviyorum yine de
Düsüncemi genis ve sonsuz olanla birleştirmeyi
Hırçın ve ele geçmezce atılgan
Uysal ve usulcacık benim olan şeyi…
3. Gizlice Sevgilim
Rüyalar bile geceleri bekler
Gizlice görünmek için
Yüreğimdesin, saklısında içimin
Gizlice sevgilim
Kimse bilmesin üzgünlüğümü
Taşırım ölümüm gibi bu duyguyu
En gizli kuytularında ömrümün
Bir yer var gizlice sevgilimin uyuduğu
Gizlice sevgilim, yaşam kadar acı
Canımı tutuşturan özlem gibi
Özlüyorum derin yokoluşta
Gizlice sevgilimi
4. Aşk İki Kişiliktir
Değişir yönü rüzgarın
Solar ansızın yapraklar;
Şaşırır yolunu denizde gemi
Boşuna bir liman arar;
Gülüşü bir yabancının
Çalmıştır senden sevdiğini;
İçinde biriken zehir
Sadece kendini öldürecektir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk iki kişiliktir.
İstanbul SMMM Odası’nın Ataol Behramoğlu ile yaptığı röportajda şöyle diyor: “Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazandım. O sırada babamın görevi gereği Çankırı’daydık. Bir süre sonra hukuk da beni sarmadı. Üniversitenin ilk yıllarında yani 1960’lı yıllara doğru, daha çok kuramsal bilgiler edinmek ilgimi çekiyordu. Edebiyat, felsefe, bilim. Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nde felsefe dersleri izledim. Yabancı bir dil öğrenmek gerektiğine karar verdim. Ancak yabancı diller sayesinde yabancı metinlere, kitaplara, şiirlere ulaşabileceğimi düşündüm. Şair sadece hayal kurup şiir yazan adam değildir, dünyadaki her şeyle ilgili olmalıdır. İnsana ilişkin her şey şiiri ilgilendirir, şiirin konusudur. Dolayısıyla yabancı bir dilde şiir, bilim, felsefe okumak düşüncesi ağır bastı. DTCF Rus Dili ve Edebiyatı bölümünde öğrenimim böyle başladı.”
5. Annem Yok Artık
Sadece.
Fotoğraflarına bakacaklar,
Ufarak, biraz mahsunca bir kadın
Küçücük tozlu pabuçlarıyla merdivenleri tırmanıp
Kapımı açıp girmeyecek
Yüreği dopdolu, trafikten insanlardan şaşkın,
Kocasına sığınan biraz bütün fotoğraflarında
Hayatım rüzgar gibi akıp geçiyor,
Uğultulu bir rüzgar gibi akıp geçiyor hayatım..
6. Arada
Güz güneşi benzeşiyor bahar güneşiyle
Biri kışa girerken biri kıştan çıkarken
Biri yeni bir aşk öncesinde bir kederden sonra
Biri biten bir aşktan sonra kedere girerken
7. Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var
Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana
“Oyun yazarlığı konusunda bir iki denemem oldu. Ama benim tiyatro alanındaki asıl başarım, Anton Çehov’un belli başlı oyunlarını Türkçe’ye çevirmiş olmamdır. Bir de Lozan adında belgesel oyunum var. O da devlet tiyatrosunda sahnelenmiştir.“
“1960’ta İsmet Özel’le Halkın Dostları adlı dergiyi çıkarmıştık. Kuşağımızın edebiyatında derin izler bırakan ilk dergidir bu. 1970’lerde kardeşim Nihat Behram’la yayınladığımız Militan ise bu savaşımın daha geniş bir alana taşınması oldu. Bütünüyle toplumcu, devrimci edebiyatın odağındaki dergi olmuştu. Eylemci bir şair ve edebiyatçı olarak benim için bu iki dergi önemlidir.”
8. On Ayrılık Şiiri 2
Sadece ikimize değil
Bütün hayata üzgünüm
Fotoğraflarda
Bir gece hatırası
Öylesine yalnızım ki
Sanki yokum
Eriyor eski ben
Ve yeni biri olamıyorum
9. On Ayrılık Şiiri 4
Başka biri olacaksın istemesen de
Bakışlarımın izini taşıyan giysilerin
Tüketecek ömürlerini birer birer
Değişecek yeri bir dolabın, pencerede bir çiçeğin
Başka biri olacaksın istemesen de
Dudaklarında benden sonraki bir çizgi
Tanımadığım bir ton gülüşünde
Ve artık beni unutmaya başlayan gözlerin
Sonra, sonra başka birisin…
10. On Ayrılık Şiiri 6
Geçmiş zaman
Anımsanıyorsa, şimdidir;
Koparılıp atılır ya da
Bir yaprak gibi bir defterden
Koparılıp atılan
Çırpınan bir yürek olabilir,
Ya da bir yaz gecesi,
Yıldızları can çekişen
“Örnek aldığım şairler ise, Türk şiirinin büyük ustalarından biri Nazım Hikmet, diğeri Fazıl Hüsnü Dağlarca. Attila İlhan, bir kuyruklu yıldız gibi geçen Orhan Veli, şiirin büyük işçisi Melih Cevdet Anday… Türk şiirini tek tek şairlere indirgemek doğru değil, çünkü her şairin büyük bir katkısı oldu. Cahit Külebi ile Necati Cumali de bunlar arasında. Aklıma ilk gelenler bunlar.”
11. Sana Seslenmek İçin
Gece dünyanın her yerinde
Geliyor ve her yerde
Aynı duygu uyanıyor kalbimizde.
Sen şimdi
Duvarına bir şiirimi asmışındır
Uyuyorsundur
Belki düşünüyorsundur
Sonuncu kattaki odandan
Yıldızlara bakarak.
Ve yıldızlar her zaman
Eski ve tanıdıktır.
12. Sevgilimsin
Sevgilimsin, arasıra bir kağıt koyup erteliyoruz aşkı
Otobüslerde ve trende kaçamak yaşanan
Ve bedenlerimiz kana kana kanayamadan yan yana
13. Aşk
Hayatın hızıyla yaşadık o aşkı
Herşey bir anda başladı
Yaşandı
Ve bitti…
Yan yana gidip de bir süre
Ayrı yönlerde uzaklaşan
İki tren gibi
14. Ne Yağmur Ne Şiirler
Sevgilim, binlerce kilometreye
Yayılan kalbim
Ve gözyaşlarım
Ve her şeye
Yetişme duygusu.
Bütün romanları
Yutarak
Bütün aşkları
Yaşayarak
Ve çağdaş ve sarsak
Kalbimi
Avutamaz
Ne yağmur…
Ne şiirler…
15. Yıkılma Sakın
Neler gelmez ki insanın aklına
Sevinçli, özgür günlere dair
Kalmıştır yüzlerce yıl uzakta
Onunla ilk kez öpüştüğün şehir
Acı, zehir zemberek bir hüzün
Kalbinden gırtlağına doğru yükselir
16. Bir Kadını Beklemek
Aşkın buruk tadında, buluşması iki yalnızlığın
Bir akşamı geçecek
Belki de dağılan sesleri hüznün ve akşamın
Belki de
Bir kadını geçecek
Bir kadını bekliyorum
Eteklerini ve saçlarını uçurarak gelecek
17. Bir Sabah Tanıdık Bir Şehre Girerken
Bir sabah tanıdık bir şehre girerken
Hüzünlü, tuhaf şeyler düşünür insan
Sadece o şehrin değil
Kendisinin de değiştiği duygusundan…
18. Eski Nisan
Canımın yongası, sevdiğim,
Bir kaç gün çaldık ilkbahardan
Geçtik yıllardır özlediğim
Erguvan ışıklı kıyılardan
Eski nisan, her şey gibi,
Kalbim de, rüzgar da eski,
Çırpınıp duruyor havada
Yitik anıların kelebeği
19. Göre
Gözlerimiz birbirine göre
Ellerimiz, dudaklarımız
Ve aşk bize göredir
Gece tam aşka göre
Rüzgar geceye göre
Ve yağmur rüzgara göredir
Öpüşmelerimiz yağmura göre
Odamız öpüşlerimize göre
Ve dünya odamıza göredir
Ve biz dünyaya göreyiz
20. Seni Elinden Tutmuşum
Birazdan geleceksin, bakışacağız
Bakışacağız, hem var hem yok gibi
Hem var hem yok gibi öpüşeceğiz
Aramızda söylenmemiş sözlerin uzaklığı
Aramızda yaşanmamış şeylerin uzaklığı
Yakın ayrılıkların sezgisi tenimizde