Banksy, son yıllarda başta İngiltere olmak üzere farklı ülkelerde yaptığı çarpıcı duvar resimleriyle (grafiti) ünlenen, aktivist, yazar, yönetmen, ressam, küratör ve sokak sanatçısıdır. Gerçek kimliği bilinmemektedir, Banksy eserlerinde kullandığı imzasıdır.
Bilindiği gibi sokak sanatı muhalif kaynaklı sanata atıfta bulunmasına rağmen, sokaklarda uygulanan her türlü sanatı içerir. Sokak sanatları, temel olarak halka açık yerlerde çevreye sunulan görsel ve işitsel performansları nitelemek için kullanılan bir ifadedir. Bu performans biçimleri arasında sokak tiyatrosu, sokak müziği, grafitiler, posterler, şablonlar, mozaikler, fanzinler (genellikle fotokopi ile çoğaltılıp dağıtılan yayınlar), kukla gösterileri, stensiller (kalıp/şablon) vb. yer almaktadır. Sokak sanatı, genel olarak içerik ve anlamları üzerinden 1970’lerde siyasi aktivistlerin ve alt kültürlerin ortaya koyduğu mesaj kaygısı güden politik işler ve 1980’lerde görsel medyanın etkinliğini artırdığı ünlü olma, dikkat çekme gibi düşüncelerle metni ikinci plana iterek her şeyin imajlara indirgendiği estetik işler olmak üzere iki hat boyunca ilerler.
Pompeii’de yapılacak seçimle ilgili bir grafiti
İtalyanca bir kelime olan grafitinin kökeni, mağara duvarlarına yapılan resimlere kadar dayandırılır. Antik Roma Pompei uygarlığının mezarlarında ve kalıntılarında rastlanan ya da Eski Mısır döneminde insanların geçtikleri yerlerde, duvar ve kayalara bıraktıkları çeşitli semboller ile yazılardan oluşan mesajlar ve hatta Vikingler’in İstanbul’a geldiklerinde Ayasofya’nın galeri korkuluklarına kazıdıkları “X was here” grafitiler de grafitinin tarihsel sürekliliğini sağlayan sonraki örneklerdir.
Savaşmak için bu topraklara gelen bir Viking askeri Halvdan’ın Ayasofya’da ölümsüzleşen yazısı “Halvdan buradaydı!”
Günümüzdeki anlamıyla grafitinin ortaya çıkması ise 1960’lara rastlamaktadır. Bu yıllarda insani bir duyarlılık çerçevesinde ortaya çıkan, insan hakları, kadın hareketleri, eğitim, savaş gibi büyük politik olaylarla birlikte milyonlarca insan siyasi olarak aktif hale gelir. Irksal ve etnik ayrımcılıkla birlikte büyük şehrin çelişkileri arasına sıkışıp kalan gençler de seslerini grafitiyle duyurmaya çalışır ve sokak sanatının gelişiminde etkin rol oynarlar. Örneğin, 1968 Devrimi’nin aktivist gençleri, grafitiyi politik görüşleri belirtmek için siyasi bir araç olarak kullanırlar.
Henri Cartier-Bresson’un Paris’te 1968 tarihli bir grafitiyi de içine alan fotoğrafı
Grafiti farklı sosyal ve siyasal faktörlerin etkisiyle ilk olarak Amerika’da ortaya çıkar, gettolarda hiphop kültürünü oluşturan Amerikalı siyahilerin dışlanmışlığa, yabancılaşmaya ve yoksulluğa karşı kendilerini ifade etmelerinin, seslerini duyurmalarının bir aracı haline gelir. Böyle bir etkileşim alanı içinde sokak sanatı, bu coğrafyada ilk kez Cool Earl adında iki gencin marker kalemlerle duvarlara yaptığı tag’larla (grafiticinin imzası) başlar. 1960’ların sonunda ise New York’ta imzalarını her yere taşımak isteyen grafiticilerin, metro trenlerine sprey boyalarla yaptıkları grafitilerle devam eder. Avrupa ise, grafiti ile II. Dünya Savaşı’ndan sonra Almanya’da Berlin Duvarı’nın yapılmasıyla tanışır. Almanya’yı ikiye bölen bu duvarı protesto etmek için insanlar duvarın her iki yakasına herhangi bir sanatsal değeri olmayan sloganlar yazarlar. Ünlü olmak isteyen grafiticilerin tarz savaşlarıyla geçen 1970’lerde ise bir alt kültür oluşur. Bu dönemde grafitiyle ilişkili gruplar birlikte hareket etmeye başlarlar. 1980’lerde ise grafiti yine giderek popülerleşen hiphop kültürüyle birlikte getto gençliğinin ifade biçimi olmaya devam eder.
Berlin Duvarı
Banksy’nin grafiti dünyasına katılması ise 1980’lerin sonu ve duvarların artık endüstrileşmeye karşı duran sanatçıların yeni alanı olması 1990’lara rastlamaktadır. Önceleri sadece Bristol’de tanınan Banksy, daha sonra tüm Birleşik Krallık’ta tanınır. Kendisinden önce Inkie, Nick Walker, 3D gibi önemli grafiticiler yer alsa da, görünürde Bristol’ün sokak sanatı hikayesi Banksy ile hatırı sayılır bir ün kazanır. Süreç takip edildiğinde ise, Banksy’nin ünlü olmadan önce sokak sanatı hayatına ilkin geleneksel tarzda grafitiler yaparak başladığı görülür. Rembrandt’ın Dr. Tulp’un Anatomi Dersi adlı tablosunu andıran For Astek In The Scrubs (Önlüklü Astek için) adlı grafitisi bunlardan biridir. Banksy bu grafitiyi, dikkat çekmeye ve ün kazanmaya başladığı ve sokak sanatçıları için son derece önemli olan Bristol’deki Walls On Fire (Duvarlar Ateşe) adlı festival etkinliği için yapar. Ölen bir arkadaşları için yapıldığı düşünülen resimde her iki tarafına ekran görüntülerinin yerleştirildiği bir mekanda doktorlar tarafından çevrelenmiş bir ameliyat masasına grafiti harfleriyle Astek yazar ve köşeye de Önlüklü Astek İçin şeklinde bir yazı iliştirir.
Banksy, For Astek In The Scrubs, Bristol, 1998
Banksy’nin bu festivalden birkaç ay sonra Bristol’de metruk bir binanın duvarına yaptığı The Mild Mild West adlı işi ise, onun daha geniş kitleler tarafından tanınmasını sağlar. Daha sonra şehrin simgesi olarak seçilen bu çalışmanın mesajı ise son derece açıktır: Karşısında zalim polislerin durduğu oyuncak ayı, molotof kokteyli atamayacak iyi vatandaşları temsil eder. Banksy sonraki çalışmalarına Londra’da devam eder ve beklediği etki ya da tepkiyi bulamadığı için geleneksel grafitiden uzaklaşıp şablona yönelir. Bir sokak sanatçısı olarak dünya çapında hızla ün kazanan Banksy, kısa zamanda son derece etkili ve yaratıcı desenlerini şablon grafitilere dönüştürür.
Banksy, The Mild Mild West, Bristol, 1999
Bansky, sokakta sıradan işler yaparak sanat yaşamına başlar ve kendini kısa sürede yetiştirerek son derece popüler olmayı başarır. Banksy, takma adı ve eserlerinde kullandığı imzasıdır. İngilizce’de tam karşılığı bulunmayan sözcüğün yasaklanmak, men etmek anlamına gelen ban kelimesinden türetildiği muhtemel olmakla birlikte, bu ad kendisine yakıştırdığı vandal sıfatının anlamı, içeriği ve eylem boyutuna fikirsel bir katkı da sunmaktadır. Bununla birlikte sık sık güncel medyada deşifre olduğu ile ilgili haberler çıksa da, sanatının dışında kimliğiyle ilgili bilinenler oldukça sınırlıdır. Medyadaki ve takipçileri arasındaki genel popüler teorilere göre asıl adı Robin Banks’tir. 1974 yılında İngiltere’nin Bristol şehrinde doğar, babası bir fotokopicidir, küçük yaşta kasaplık eğitimi alır ve bunun yanında başka birçok işte de çalışır. 80’li yılların sonunda İngiltere’de duvar resimleri yapmaya başlar. Banksy, bir röportajda ailesi için bile gizemini koruduğunu ve onların kendisini bir ressam ve dekoratör sandığını söyler.
Banksy, Flower Chucker, Kudüs, 2003 (Kudüs’teki bir garajın kenarındaki duvarda yer alan Çiçek Fırlatan Protestocu, günümüzde şiddet karşıtlığının popüler ve önemli bir simgesi haline gelmiştir.)
Sokak sanatçısı olmayı seçmesinde küçükken yaşadığı bir travmanın etkisi var gibi gözükmekte. Hikayeye göre, Banksy dokuz yaşındayken en iyi arkadaşını düşürüp onun bilincini kaybetmesine sebep olmakla suçlanır ve ilkokuldan atılır. Aslında iftiraya uğramıştır. Kaza geçiren arkadaşı da olanları hiçbir zaman hatırlayamaz ve Banksy de kendini aklayamaz. Üstelik annesi bile onun suçlu olduğuna inanır ve suçunu itiraf etmesi için ona baskı yapar. Banksy, bu olaydan çıkardığı sonuç ile sonraki yıllarında uslu olma davranışının karşısına konulabilecek gerilla ya da tercih ettiği vandal gibi sıfatların içini son derece yetkin ve ikna edici şekilde doldurur: “Bence uslu durmanın hiçbir anlamı olmadığını bu kadar erken öğrendiğim için çok şanslıydım. Asla yapmadığınız bir şey için bir gün cezalandırılabilirsiniz. İnsanlar her zaman olayı yanlış anlayabilirler.”
Banksy, Guard Dog and His Master’s Voice, Londra, 2003 (Londra’da Rivington Caddesi üzerinde, gece kulübü Cargo’nun avlusunda yer alır.)
Sanatçının grafitinin muhalif tarafını yetersiz bulduğu, kendisinin ise daha çok politik sivrilikleri sevdiğini ve bunun için şablona yöneldiği şeklindeki açıklamaları da son derece ikna edicidir. Görsel kültürde estetik yönü ile önemli bir farkındalık yaratmakla birlikte, grafitinin muhalefet dozunu düşük bulduğu için şablonu tercih etmesi, Banksy’nin çalışmalarında öncelikle politik bir söylem üretme amacında olduğunu da düşündürmektedir.
Toplumsal ve politik yergi içeren sokak sanatına, kara mizahı grafitiyle birleştirerek ve mesaj kaygısı güden kendine özgü bir şablon grafiti tekniğiyle katılır. Şablona yönelme sebebini ise yine 18 yaşında edindiği bir tecrübe ile açıklamaktadır. Banksy ve arkadaşları bir gece bir treni boyarken, polis tarafından basılırlar. Arkadaşları kaçmayı başarırken, Bansky dikenli çalılara takılıp ve bir saat üzerine motor yağı sızdıran damperli bir kamyonun altında gizlenmek zorunda kalır. Belirttiğine göre, kamyonun altında geçirdiği süre onun şablon grafitiye yönelmesinde ilham verici olur.
Banksy, The Drinker, Londra, 2003
Londra’da Westway Otobanı’nın altına kafasında trafik konisi bulunan Rodin’in Düşünen Adam Heykeli’nin taklidini yerleştirir. Böylelikle yüceleştirilerek içi boşaltılan yapıtları yabancılaştırma yoluyla yeniden kitlelerle buluşturan Banksy, bu taklit için şöyle demektedir: “Şehir merkezinde bulunan ve her gün yanından geçtiğiniz halde hiç fark etmediğiniz bir heykel olsun. Ne zamanki birisi onun kafasına bir trafik konisi geçirir ve kendi sanat eserine imza atar, işte o zaman ortaya fark edilebilecek bir eser çıkar.”
Banksy, Crimewatch UK Has Ruined the Countryside for All of Us, Londra, 2003
Banksy’nin en çok kullandığı kapalı kamusal alanlardan biri ise müzelerdir. Sanatçı özellikle bilinmiş müzelerdeki ustaların eserleri arasına korsan olarak yerleştirdiği kendi eserleri ile de son derece ünlüdür. Çocukken ablası Banksy’nin resimlerini çöpe atar. Nedenini sorduğunda ise “Onları atmasaydım sanki Louvre’da mı sergileneceklerdi?” diye yanıt verir. Müze ile ilgili eylemlerinde bu diyaloğun ilham verici olduğunun altını çizen Banksy’nin kariyerinin ana fikirlerinden biri, yüzyıllardır müzelerde varolabilme koşullarının yeniden sorgulanmasıdır.
Banksy, genel olarak asparagas bir tanıtım yazısıyla sergilediği müzedeki illegal yerleştirmeleri için bitpazarlarından aldığı anonim eserleri, ünlü yapıtların kopyalarını ya da dondurulmuş hayvanları kullanır. 2003 yılında ilk eylemini gerçekleştirdiği Tate Britain’de uzakta bir kilise görüntüsünün yer aldığı anonim bir yağlıboya manzara resmine polis şeritleri şablonları iliştirir. Birleşik Krallık Güvenlik Gözetimi Hepimiz İçin Kırsalı Mahvetti adını verdiği resmin temel vurgusunu açık seçik ortaya koyan bir de açıklama ekler: “Bu yeni malzeme, yeni post-idiyotik tarzın güzel bir örneğidir. Sanatçı bir Londra sokak pazarında imzasız bir yağlıboya buldu ve onun üzerine polis suç şeridi şablonu yaptı.”
Banksy, Mona Lisa With A Smiley, 2004
Banksy, Mona Lisa’ya sarı bir gülen surat şablonu ekler ve Louvre Müzesi’ne asar. Böylelikle, birçok insanın üzerine kafa yorduğu Mona Lisa’nın gülümsemesi ile ilgili tartışmayı, onun anlaşılmazlığını ortadan kaldırıp ve yüzyıllardır gizemini koruyan bu yapıtı izleyici için sadece bir yağlıboya resme dönüştürür. Kökenine Dadaist bir başkaldırıyı yerleştireceğimiz bu tavrın altında yatan amaç ise, dikkat çekmek ya da şov yapmanın ötesinde, sanat eserlerinin karanlık müze salonlarında birer yüce nesne konumuna yükseltilmesine yönelik tepkiyi dile getirmektir.
Banksy, Show Me The Monet, 2005
Monet’in Bridge Over a Pond of Water Lillies adlı zambaklı, gölet resmine, Banksy iki adet alışveriş arabası ve bir trafik konisi ekler. Bu bağlamda tüketici topluma gönderme yaparak gerekli olandan daha fazlasını satın alan çağdaş toplumu eleştirir.
Banksy, Tesco Soup At MoMA, 2005
Banksy, Modern Sanatlar Müzesi’ne ise imgeyi güncelleyerek, üzerinde Tesco etiketi bulunan kremalı domates çorbası konservesinin baskısını asar ve tıpkı Andy Warhol gibi maddi gündelik yaşantıyı bilindik bir nesne üzerinden inşa eder.
Banksy, Holiday Snaps, Filistin, 2005
2005 yılında Ortadoğu’ya giden Banksy, İsrail’in Filistin’le arasına ördüğü Utanç Duvarı’na, Tatil Enstantaneleri adıyla bir dizi şablon resim yapar. Uygulamalar, Filistin topraklarına bakan tarafa yapılan dokuz resimden oluşur. Banksy İsrail Hükümeti’nin işgal ettiği Filistin topraklarının çevresine yapmaya başladığı 700 km’den oluşacak olan duvarı protesto etmek amacıyla bu projeyi hayata geçirir. 2015’te savaş alanı için kullandığı tatil beldesi ifadesine karşı yapılan eleştirilere bir yanıt mıdır bilinmez, ama hem bu işleri hem de bu işlerin yapılma sürecini resmi internet sitesinden Make This Year You Discover A New Destination (Bu Yıl Yeni Bir Rota Keşfedin) başlığıyla bir videoda kısa bir belgesel olarak paylaşır. Video ilk anda ortaya çıkan iç açıcı görsellerle bir tatil videosunu andırsa da, devam eden görüntülerde Banksy’nin yasal olmayan tünelleri kullanarak Gazze’ye girişi, arkasında bıraktığı grafitiler ve yıllardır süren savaş ve abluka ile harabeye dönen şehir görüntüleri yer alır.
Banksy, The Elephant Standing In The Room, Los Angeles, 2006
Banksy’nin açık kamusal alanda ünlü sanat yapıtlarını değiştirerek gerçekleştirdiği eylemlerden en sansasyonel olanı ise kuşkusuz rakibi saydığı King Robbo’nun 2006 tarihli grafitisini değiştirmesidir. Bir tür sokak savaşını tetikleyen bu eyleminde, 2009’da Banksy ilk olarak bir işçiyi gri bir duvarın üzerine yapılmış olan Robbo’nun orjinal çalışmasını grafitiyle kaplarken resmeder. King Robbo da misilleme olarak Banksy’nin değiştirdiği grafitinin üzerine büyük harflerle kendi ismini yazar.
Bu ikili arasındaki çekişme King Robbo 2014’te bir kazada ölünceye kadar uzun yıllar birbirlerinin işlerini kendi tasarımlarıyla sabote ederek devam eder. Ölümünden sonra Banksy, Robbo’nun orijinal işinin bir kopyasını duvara çizerek saygısını ifade eder ve web sitesinde şöyle der: “Robbo’ya hiçbir zaman kasıtlı olarak sövmedim, o bir grafiti efsanesidir.”
Banksy, The Village Pet Store and Charcoal Grill, 2008
New York’ta aynı adı taşıyan The Village Pet Store and Charcoal Grill (Köydeki Evcil Hayvan Dükkanı ve Kömür Izgara) adlı satış yapılmayan bir dükkanda, evcil hayvan dükkanlarına ve fastfood geleneğine göndermeler yaptığı alışılmışın dışında alternatif bir sergi açar.
Banksy, İnci Kolyeli Robot Tavşan (üstte) ve Tavuk Kroketler (altta)
Kanserli Tweety, İnci Kolyeli Robot Tavşan, Maymun Pornosu İzleyen Maymun gibi izleyiciyi rahatsız eden ürpertici bir gerçekliğe sahip işlerden oluşan bu animatronik (hayali hayvanlar ve mekanize yaratıkları inşa etmeye yarayan özel efekt tekniklerinden) sergiyi, evcil hayvanlarla ilgilendikleri kadar sanatla ilgilenmeyen New Yorklular için düzenlediğini belirtir ve ekler: “Çalışmamın çok ciddi, felsefi bir yanı da var. Hayvanlarla olan ilişkimizi, endüstriyel tarımın etikleri ve sürdürülebilirliğini sorgulayan sanatsal bir çalışma yapmak istedim, ama ortaya şarkı söyleyen tavuk köfteleri çıktı.”
Banksy, Better Out Than In, 2013
Banksy New York’ta, Better Out Than In (Dışarısı İçeriden İyidir) adlı bir ay süren çok kapsamlı bir sanat projesi gerçekleştirir. New York’un az bilinen yerlerinde her gün yeni bir kamusal iş üretir. Proje kapsamında yaptığı çalışmalardan biri de, bir aracın arkasına yaptığı ve aydınlatmalarla desteklediği bir orman resmini bir ay boyunca New York’un çeşitli yerlerinde gezdirmektir.
Projedeki dikkat çekici Sirens Of The Lambs (Kuzuların Çığlığı) çalışmasında ise, çığlık atan peluş oyuncaklarla doldurduğu bir mezbaha kamyonunu New York’ta mezbahaları ve kasaplarıyla ünlü bir semtten başlayarak iki hafta boyunca kentin tüm semtlerinde gezdirir. Kamusal alanda sanat yapmanın dinamiklerinden biri de, bile isteye sürece katılanların yanında, duyulardan en az birine hitap eden kamusal çalışmaların kendi iradeleri dışında bir izleyici kitlesinin katılımını da mümkün kılması ve onu üretimin bir parçası haline getirmesidir. Örneğin, bu çalışmada oyuncakların çığlık atması sokaktaki insanların bir anlığına bile olsa onlara dönüp bakmasını sağlar. Banksy, websitesinde bu çalışması için, gıda endüstrisi, hayvanlara yapılan eziyet, çocukluğun masumiyetini yitirmesi gibi belirgin mesajlar vermekle birlikte, sahnenin gerisinde oyuncaklara can veren ve gün boyunca yalnızca bir kez tuvalet molası veren kukla sanatçılarının zor yaşam şartlarına da dikkat çekmek istediğini söyler.
Banksy, Bomb Damage, Gazze, 2015
2015’te İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarını protesto etmek amacıyla Gazze’ye giden Banksy, savaşa tepkisini bu defa da yine çarpıcı bir çalışma ile ortaya koyar. Rodin’in Düşünen Adam heykelinden esinlendiği ve Yunan Mitolojisi’nde gururu yüzünden çocuklarını kaybeden Tanrıça Niobe’nin ağlarkenki halini tasvir eder.
Banksy, Kitten, Gazze, 2015
Gazze’de, savaş ortamına aykırı bir görsel olarak yavru kedi grafitisi merak uyandırır. Neden böyle bir imge seçtiğini soranlara ise Banksy, internette en çok kedi görsellerinin tıklandığını söyler. Aslında sanatçının bu cevabı günümüzde teknoloji açısından çarpıcı bir gelişmeye de dikkat çekmektedir. İnternet ve sanal dünya, gerçekliği aşırı gösterme yoluyla görünmez kılmakta ve bireyi gerçek dünyaya karşı duyarsızlaştırmaktadır. Banksy, böylelikle popüler ve içi boşaltılmış bir görsel imgeyi ters köşe yaparak bir duyarlılığın nesnesi haline getirmeyi başarır.
Banksy, Bristol, 2016
Banksy’nin 2016’da Bristol’de bir ilkokula yaptığı duvar resminde vurgu yine otorite üzerinedir. Ancak bu defa sürece ilişkin anlatı farklıdır. Çünkü Bridge Farm adlı bu ilkokula ironik bir biçimde sanatçı bizzat kendisine sempati duyan yöneticiler tarafından davet edilir. Bunun üzerine Banksy teşekkür için bu okulun oyun duvarına gizlice bir çiçek, bir ev ve elinde tuttuğu sopayla yanan bir lastiği kovalayan bir çocuk resmi çizer ve yanına da bir teşekkür notu iliştirir: “Sevgili Bridge Farm Okulu. Mektubunuz ve bir sınıfa benim adımı verdiğiniz için teşekkürler. Lütfen bu resmi alın. Eğer beğenmezseniz, bir şeyler eklemek konusunda rahat olun. Eminim öğretmenler için bir sakıncası yoktur. Unutmayın, sonradan affedilmek, izin almaktan her zaman daha kolaydır. Çok sevgiler, Banksy.”
Walled Off Oteli
Banksy, Batı Şeria’da Filistin topraklarını ayıran İsrail duvarına bakan bir yerde, Mart 2017’de bir otel-müze-galeri-protesto mekanı olarak tarif edilen Walled Off Oteli açar. Otel, açılışından beri tartışmalara konu olmaya devam ediyor. Kimileri otelin Filistinlilerin sesini dünya kamuoyuna duyurduğu görüşündeyken, kimileri sadece Banksy’nin ismini daha da parlatmaya ve İsrail işgalini normalleştirmeye hizmet ettiğini düşünüyor.
Banksy, Girl With A Red Balloon, 2018
Son dönem eserlerinden, Kırmızı Balonlu Kız adlı eseri Londra’da Sotheby’s müzayede evinde 1 milyon sterline satılmasının hemen ardından içerisine gizlenmiş kâğıt imha makinesi vasıtasıyla kendini yok eder. Sansasyon yaratan bu olay sonrasında eserin kendini parçalara ayırmasına rağmen alış işlemini gerçekleştirmeye karar veren ismi açıklanmayan koleksiyonerin, “İlk başta şoke oldum, ama daha sonra kendi sanat tarihi eserime sahip olacağımı anladım” demiştir. Kendini imha etmesinin ardından esere ise Love Is In The Bin (Çöpteki Aşk) ismi verilir.
Banksy eleştirilerin de odağında aynı zamanda. Bazı sokak sanatçıları onun tüm değerli işlerine rağmen bir ihanet içinde olduğunu öne sürer. Sokak sanatınının galerilere girmesi ve büyük bir pazarın parçası haline gelmesinde Banksy’nin çok büyük bir payı olduğunu düşünüp, onun ruhunu sattığını iddia ederler.