Menu

Bilmeniz Gereken 12 Sürrealist Ressam ve Tabloları



Salvador Dali, Max Ernst, André Masson başta olmak üzere resim sanatında iz bırakmış en önemli sürrealist ressamları ve onların tablolarını derledik.

1. Salvador Dali (1904 – 1989)

salvador dali, portrait of my dead brother, ölmüş kardeşin portresi, 1963

Portrait of My Dead Brother (Ölmüş Kardeşin Portresi) – 1963

Dali’nin bilinen tarzından farklı bir resim. Resminde anlattığı 6 yaşındayken menenjitten ölen ağabeyi. Dali 9 ay sonra doğmuş ve aynı adı almış. “Doğar doğmaz tapılan bir ölünün ayak izlerinde yürüdüm. Beni severken hala onu seviyorlardı aslında.” Böylesi bir durum elbette Dali’nin kişiliği üzerinde etkili olduğu gibi, kafasının karışmasına da neden olmuş. Sağ köşedeki uzaylı formundaki varlıklara dikkatli bakıp forma gözünüz alışınca resmin bir çok yerinde göreceksiniz, hatta ağız, burun, gözler hepsi el ele, kol kola oturan o varlıklardan oluşuyor. Kanatlarını açmış siyah bir kuş ise sol taraftan kafası boyunca uzanıyor. Kuşun tam da gaga yerinde gerçek bir gaga ve bir tek göz… Soldaki 3 kişi, o garip varlıklardan ama bir de onlarla alakası olmayan köylü bir aile var.

Sürrealizmin En Önemli İsmi Salvador Dali’nin 22 Mükemmel Eseri

2. René Magritte (1898 – 1967)

rene magritte, the promise, 1950

The Promise – 1950

Gerçeküstü resmin en önemli temsilcileri arasında yer alan René Magritte, Belçika’da doğdu. Brüksel Güzel Sanatlar Okulu’nda eğitim gören sanatçı, bir süre kübizm ve fütürizmden etkilendi. Sanatçı bütün yapıtlarında yaşamın gizemi ve dünyanın anlamsızlığı üstüne metafizik bir sorgulamaya girişir.

“Benim resimlerim hiçbir şey anlatmayan görsel imgelerdir. Akla gizemi getirirler. Doğrusunu isterseniz, benim resimlerimi gören biri kendi kendine şu basit soruyu sorar: ‘Bunun manası ne?’ O resmin bir manası yoktur. Çünkü zaten gizem de aslında hiçbir şeydir, bilinmeyendir.” 1960’larda Magritte’in çalışmalarına olan ilgi büyük boyutlara ulaştı. Eserlerinin halk tarafından tanınmasının önemli sebeplerinden biri de, resimlerin rock albümü kapaklarında yer alan reprodüksiyonları oldu.

Rene Magritte’nin Eserleri ve Hayatı

3. Paul Delvaux (1897 – 1994)

paul delvaux, le vicinal, 1959, sürrealist ressamlar

Le Vicinal – 1959

Belçikalı sürrealist ressam Delvaux, ailesi tarafından mimar olmasına izin verilmişti. Ancak müzik, yabancı dil, edebiyat konusunda kendini geliştiren Delvaux’nun en büyük tutkusu Jules Verne kitapları ve bu kitaplardaki fantastik illüstrasyonlar olmuştu. Belçika Güzel Sanatlar Akademisi’nde okudu. Tıbbi bir fuarda gördüğü iskeletler ve mekanik Venüs heykeli onu etkiledi ve resimlerinde nü kadınlar ve iskeletler kullanmaya başladı. Resimlerinde çıplak kadın ve tren figürleri konusunda takıntılıdır diyebiliriz. Delvaux’nun için duygusal sürrealist diyebiliriz.

4. Max Ernst (1891 – 1976)

max ernst, the entire city, 1935, sürrealist ressamlar

The Entire City – 1935

Max Ernst, Alman ressam, heykeltraş, grafik sanatçısı ve şair, Dadaizmin ve gerçeküstücülüğün en önemli temsilcilerinden sayılır. Sürekli olarak işlediği orman, av ve kuş konularıyla birlikte kozmik bir boyut kazanan, düş ile bilincin birbirine geçtiği tablolarında yeniden, bir araya getirilip eklenmiş ve tabloyla bütünleşen nesnelere yer verdi. Özellikle Ernst, kuşlara resimlerinde çokça yer verirdi. Resimlerinde çizmiş olduğu LopLop ismini verdiği kuş-adamın çıkış noktası, çocukken çok sevdiği kuşunu bir sabah ölü bulmasının şaşkınlığını yaşarken, aynı anda odaya giren babasının kızkardeşinin doğduğunu müjdelemesinden itibaren, kuşlarla insanların ruhlarını değiştirdiklerine dair bir inanç geliştirmişti denebilir.

1925 tarihinde frotaj tekniğini buldu. Bu teknikte, bir yüzeyin dokusu, üstüne kalem  veya diğer fotoğraf malzemesi sürtülen kağıda geçiriliyordu. Max Ernst’in gerçeküstü bir yorumla baktığı ormanları bir süre sonra çalışmalarında bambaşka bir hale gelmiştir.

5. Giorgio de Chirico (1888 – 1978)

Giorgio de Chirico, A Mystery and Melancholy of a Street, sürrealist ressamlar

A Mystery and Melancholy Of A Street (Bir Sokağın Gizemi ve Melankolisi) – 1913

Chirico’nun resimlerinin bir çoğunda acı vardır. Resimlerinin isimleri onun melankolik durumunu ve yalnızlığını açığa vurur. 1913 yılında yaptığı Bir Sokağın Gizemi ve Melankolisi adlı resminde yine arkadlı binalar, perspektif ve gölgelerle karşılaşırız. Resmin yarısından çoğu karanlık ve gölgeli diğer kısmı aydınlıktır. Gölgeler varolmayan şeylere aittir. Sadece kendileri vardır. Resmin kenarından çember çeviren uzun saçlı bir kız gölgesi girer. Sağ tarafta ön kısımdaki arkadlı yapının önünde arka kapıları açık, içi boş bir vagon durur. Vagonun bir kısmı aydınlıktır. Yapının yan kısmından uzanmış bir insan gölgesi ve yanında bir direk gölgesi yer alır. Perspektif kurallarına uygunluk bu resimde de kendini gösterir. Arkada binanın uzatılmış perspektifi, gökyüzünün koyu tonları, caddenin ıssızlığı, bomboş alanlar, gölgeler gizemli ve melankolik bir durumu ortaya koyar. Gerçeküstü bir dış dünyanın, hayal ile gerçeğin kaynaştığı resimler yapmıştır Chirico. Resimdeki boşluk ve ıssızlığın ifadesi metafizik niteliktedir.

Chirico, Nietzsche’nin İtalya seyahati sırasında “Turin’de her şey hayalettir, meydanın geometrisi sonsuzluğa özlemi açığa vurur” sözlerini bu sahneyle resmetmiş gibidir.

6. Joan Miró (1893 – 1983)

joan miro, Ciphers and Constellations, in Love with a Woman, sürrealist ressamlar

Ciphers and Constellations In Love With A Woman – 1941

İspanyol sürrealist ressam Miró’nun eserleri ilk bakışta birer soyut resim gibi görünür. Lekeler, çizgiler, renkler ve desenler bir hikaye anlatmaz. Aslında sadece bir güzellik duygusu vermeyi hedeflemez. Çünkü o soyut görüntüye dikkatle baktığınızda Miró’nun hiç durmadan tekrar ettiği temel figürlerini görebilirsiniz: Kuşlar, kadınlar, yıldızlar, ay ve güneş… Sürrealizm akımının kurucusu Andre Breton’a göre, Miró’nun resimleri, onlarınkinden bile daha sürrealistti. Resimlerinde kendi stili otururken, gittikçe çizgileri daha çocuksu, renkleri daha parlak oldu. Resimlerindeki renkleri, bir şairin şiir yazarken kullandığı kelimelere benzetiyordu. Onun resimleri fırça darbeleriyle doğuyordu, tıpkı şiirlerin kelimelerle doğması gibi, anlamı sonradan ortaya çıkıyordu. 1958’de UNESCO için iki duvar resmi yaptı. Sağlığında değeri bilinen, ödüller alan, onurlandırılan bir sanatçıdır.

7. Ernst Fuchs (1930 – )

ernst fuchs, madonna, 2012, sürrealist ressam

Madonna – 2012

Ernst Fuchs, Avusturyalı ressam, grafiker, heykeltraş, mimar, sahne tasarımcısı, besteci, şair, şarkıcıdır. Sürrealizmin bir kolu olan fantastik realizmin en önemli sanatçılarındandır. Ernst Fuchs’un öğrencisi olan Erol Deneç “Sürrealizm bir tomurcuk ise fantastik resim onun çiçek açmış halidir” der. Fuchs, Vienna School of Fantastic Realism Okulu’nun kurucularındandır ve dünyadan yetenekli öğrencileri buraya davet etmektedir. Gençliğinde, mistik, dini konularla ilgilendi. Önceleri papazların şeytanca buldukları resimler yaptı. Yunan mitolojisindeki olaylar, seks, ölüm, mistik konular, mezardan çıkanlar gibi konuları işledi resimlerinde. Nymphè, Perseus, Aphrodite gibi mitolojik konuları resmetti. Daha sonra ise tıpkı 2012’de yaptığı bu resmi gibi dini konuları işledi.

8. Leonora Carrington (1917 – 2011)

Leonora Carrington, the temptation of st anthony, sürrealist ressam

The Temptation of St. Anthony – 1947

Meksikalı ressam ve romancı Leonora Carrington, 1920’lerde Londra’da gördüğü bir sergiden sonra sürrealizme kapılıyor, 1930’ların sonunda kendisinden 26 yaş büyük Max Ernst’e gerçeküstü bir aşkla bağlandı ve sürrealist çevreyle tanıştı. Carrington, Max Ernst’in 1939 yılında Nazi işgali altındaki Fransa’da tutuklanması sonrasında, bazı sürrealistlerle birlikte ABD’ye kaçmasının ardından boşluğa düşüp kapatıldığı akıl hastanesinden ve Avrupa’dan bu kez gerçekten kaçıp Meksika’da kendine yeni bir yaşam kurar. Heykelleri bugün başkentte meydanda yer alır.

1937 yılında Max Ernst ve Leonora Carrington, kendilerine yarı insan yarı hayvan varlıkları çağırdığı söylenen bir ritüel-performansı izlemek üzere Cornwall’da bir köye giderler. Ernst bu köye zaten daha önce birkaç kez gitmiştir ve Leonora ile de yeni tanışmıştır. Varlıklardan biri Nightjarman, yarı insan yarı kuş bir yaratıktır. Gördüklerini söyledikleri Baykuşadam ismini taktıkları bu yaratıktan öyle etkilenirler ki, sonrasında her ikisinin de resimlerinde sıklıkla karşılaşılaşılır. Çift daha sonra ayrılır.

Max Ernst’in 1976 yılındaki ölümünden birkaç hafta sonra, çiftin daha önce ziyaret ettiği o köyden garip varlıklar görüldüğüne dair haberler gelir. 12 ve 9 yaşlarında iki kızı ile tatilini bölgede geçirmekte olan Don Melling, çocuklarıyla kilise yakınlarındaki ormanlık alanda yürürken, yarı kuş yarı insan bir varlığın dev kanatlarını açarak kilisenin kulesinden havalandığına şahit olurlar. O kadar net ve yakından görmüşlerdir ki, kızlar gördükleri varlığın taslağını çizerler.

9. Dorothea Tanning (1910 – 2012)

Dorothea Tanning, Eine Kleine Nachtmusik, 1943

Dorothea Tanning, Eine Kleine Nachtmusik, 1943

Ressam, yazar, şair, heykeltıraş Dorothea Tanning, 1936’da New York’taki Museum of Modern Art’ta açılan Fantastik Sanat, Dada, Sürrealizm sergisinden çok etkilenir, Sürrealizm akımını kendi hayal gücüne yakın bulur. 1942 yılında Sürrealistlerle tanışır. 1942 yılında bir partide tanıştığı Dadaizm ve Sürrealizmin önemli isimlerinden ressam Max Ernst ile, ressam Man Ray ve Juliet Browner çiftiyle birlikte 1946 yılında çifte düğünle evlenirler.

Edebiyat ve kitap illüstrasyonları, çocukluğundan beri sanatçının rüyalarını esir alır. Tanning eserlerinde, gerçekçi ve detaycı bir anlayışla, gizemlerle dolu bir dünya yaratır. Sıklıkla cinsellikle ilgili göndermelerin dikkat çektiği bu resimlerde, genç kız ve kadınların birtakım bilinmeyen güçler tarafından yönlendirildiği görülmektedir. Bu resminde esrarengiz ve belirsiz bir takım güçlerin varlığı hissedilmektedir. Otel koridorunu andıran bir mekanda, iki kız çocuğu dikkat çeker. Büyük bir ayçiçeği, merdivenin yanında durmaktadır. Ayçiçeğinin yaprakları ve kızların giysileri, bir saldırıya uğramış gibi parçalanmış.
Tanning, bu resmi, Ernst ile Arizona’da yaşadığı dönemde yapmıştır. Sanatçı, 1986 yılında yayımladığı Birthday adlı hatıratında, Arizona günlerinde Wolfgang Amadeus Mozart ve onun 1787 tarihli Eine Kleine Nachtmusik (Küçük Bir Gece Müziği) adlı serenadı hakkında konuşmaktan çok keyif aldıklarını ifade etmiştir. Ayçiçeklerini çok seven ve çiftliğin kapısının önüne eken Tanning, resimde betimlediği büyük ayçiçeğinin, gençliğin karşılaşmak ve üstesinden gelmek zorunda olduğu tüm zorlukları simgelediğini belirtmiştir. Bu güzel sarı çiçekler, medeniyetin doğuşundan bile önce varolan bilinmeyen kuvvetleri hatırlatmaktadır. Tanning’in gençliğinde okuduğu, pek çok sürrealist sanatçı ve yazarın da hayran olduğu gotik romanların, Eine Kleine Nachtmusik adlı eseri etkilediği görülmektedir. Ernst’in 1976’da ölümünden sonra New York’a dönen Tanning, sanat hayatına burada devam eder.

10. André Masson (1896 – 1987)

André Masson, Métamorphose Des Amants, 1938, sürrealist ressamlar

Métamorphose Des Amants – 1938

Masson’un ilk eserleri kübizme olan ilgisini yansıtmaktadır. Sonraları sürrealizm ile ilgilenmiştir. Masson çoğu kez kendini kötü koşullarda çalışmaya zorlamıştır. Örneğin, uzun süren açlık ve uykusuzluk dönemlerinden sonra veya uyuşturucunun etkisi altında. Bilinçsizlik veya düşük bilinç düzeyi halinin sanatını rasyonel kontrolün etkisinden kurtaracağına ve bilinçaltının sanatına yakınlaştıracağına inanmıştır. Masson, 1962’den itibaren yaratıcı gücünün doruk noktasına erişti. Günümüzde Paris okulunun bir ressamı olan Andre Masson’a, sürrealist akım, grafik otomatizmin zengin verimliliğini borçludur. Ayrıca kum resimlerinin Masson tarafından icat edilmiş olduğunu da unutmamak gerekir.

11. Yves Tanguy (1900 – 1955)

yves tanguy, Indefinite Divisibility, sürrealist ressamlar

Indefinite Divisibility – 1942

Gerçeküstücü Fransız-Amerikan ressam. Tesadüfen gördüğü Giorgio de Chirico’nun bir resminden çok etkilenerek daha önce bu konuda eğitim almamış olmasına rağmen resim yapmaya karar verdi. 1925’te gerçeküstücülere katıldı. Tablolarında yarattığı madeni peyzajlar, düz ufuklar, kıkırdaksı uzuvlar, fantastik objeler, bilinçaltına hitap eden hülyalı atmosfer dikkat çeker. Sürrealist ressam Kay Sage evlenir. Evlilikleri çok tutkulu, ancak kavgalı geçer. Söylenenlere göre Yves Tanguy, Sage’nin resimlerini kıskanmaktadır. Söylentiler öyledir ki Yves Tanguy’un toplantılarda arkadaşların içinde onu ittiği hatta bir gün bıçakla tehdit ettiği söylenir. Ancak, buna rağmen 1955 yılında Yves Tanguy’un felç geçirerek ölmesi Kay Sage’yi depresyona sürükler.

12. Wolfgang Paalen (1905 – 1959)

Wolfgang Paalen, La Balance, sürrealist ressamlar

La Balance – 1937

Wolfgang Paalen, 1907’de Viyana’da doğdu ve 1959 yılında Meksika’da öldü. Ressam, Fransa, Almanya ve İtalya’da ürünler verdi. 1939 yılına kadar Paris’te ve sonrasında Meksika’da yaşadı. Soyut çalıştığı dönem sonrasında (1930) sürrealist harekete katıldı ve 1941 yılında sürrealistlerden ayrıldı. Tuvali mum isiyle boyama mantığını içeren fümaj tekniğinin yaratıcısı olarak bilinir.

Kaynak

Günde 1 ResimGiorgio De ChiricoErol DeneçFütüristika


Facebook Yorumları

6 Yorum
  1. balıklardaucar 21/04/2016 / Cevapla
    • leblebitozu 21/04/2016 / Cevapla
  2. pelin 20/10/2016 / Cevapla
  3. mesut 22/01/2018 / Cevapla
    • mesut 22/01/2018 / Cevapla
      • leblebitozu 22/01/2018 / Cevapla

mesut için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir