Dünyaca ünlü ressamlar Max Kurzweil, Rafael Romero Barros, Paul Fischer, Charles Courtney Curran, Richard Maury, Eric Henningsen’in bilinen eserlerini sizler için analiz ettik.
Max Kurzweil, A Dear Visitor – One Last Visit, 1894
Avusturyalı ressam Max Kurzweil, izlenimciliğin etkisindeki manzara resimlerinin yanı sıra, her ne kadar farklı üslupta da çalışmış olsalar da, Secession akımının diğer sanatçıları Gustav Klimt ve Egon Schiele gibi kadını konu edinmiş, sanatının nesnesi yapmıştır.
Max, 1891’de İmparatorluk Ordusu’na o yıllarda yaygın olan bir yıllık gönüllü asker olarak alınır. Askerliğini, 1768 yılına dayanan ve Napolyon Savaşları sırasında şöhret kazanan, fahri baş albayı Saksonya kralı olması nedeniyle “Sakson Ejderhaları” (Sachsen Dragoner) olarak adlandırılan ünlü birlikte yapar. 1 yıllık askerliği sonrası Kurzweil, teğmen olarak alayın yedek listesine geçer ve 1902’de askerliği biter.
Ressamın askerlik görevi sırasında esinlendiği ve 2 yılı sonrasında yaptığı eserinde; silah arkadaşları “Avusturyalı Ejderhalar’la” çevrili genç bir adam ölmek üzere; son ziyaretçisi ise atı. Bu son dakikalarını, kim bilir kaç yıldır beraber yürüdüğü, emek verdiği, sevdiği varlıkla beraber geçirmek istiyor. Resmin en etkileyici yanı duygusu; atın yüzündeki dokunaklı ifade çok etkileyici. Pencereden görünen ağaç üzerindeki kar, mevsimin kış olduğunu gösteriyor. Atın yanındaki silah arkadaşının yüzünde şaşkınlıkla, hüznün karıştığı bir ifade söz konusuyken, yastıkla ona destek olan ise hüzünle bakıyor.
Ejderhalar başlangıçta atları bir yerden bir yere gitmek için kullanan, bir atlı piyade sınıfıydı 17. yüzyılın başlarından itibaren, ejderhalar giderek daha fazla geleneksel süvari olarak kullanıldı ve at sırtından kılıç ve ateşli silahlarla savaşmak için eğitildi. Dragoon alayları, 17. yüzyılın sonlarında ve 18. yüzyılın başlarında çoğu Avrupa ordusunda da kurulur.
Kurzweil 46 yaşında, Sırp-Karadağ Cephesi’nde bir süvari birliğine liderlik etmek için çok yaşlı olmasına rağmen askere bir daha çağrılır. Melankolik yapısı, özel hayatındaki problemler nedeniyle Mayıs 1916’da izinli olarak geldiği Viyana’da sevgilisi Helen Heger ile intihar eder.
Rafael Romero Barros, Bodegón de Naranjas, 1863
İspanyol ressam Romero Barros, Sevilla’daki Güzel Sanatlar Okulu’nda eğitim görür. Ressam Julio Romero de Torres’in de babasıdır. Romero Barros, birçok önemli İspanyol sanatçıya Cordoba Güzel Sanatlar Okulu’nda, gerçekçilik ve post-romantik eğilimlerini öğreterek hocalık yapar.
Sanatsal eğilimi, tarihi resimlerden, toplumcu-gerçekçiliğe ve bölgesel Luminizm’e götürecek olan bir Post-Romantik’e doğru gelişme kaydeder. Luminizm: Işık efektlerine büyük önem veren, resimdeki geç-izlenimci veya neo-izlenimci tarzıdır.
Portre, iç mekan, natürmort ve manzara resimleriyle tanınsa da en güzel eserleri bu resimde de olduğu gibi natürmortlarıdır. Rafael Romero Barros, ustası Manuel Barrón ile 1862’de Cordoba’ya gelir ve burada müzede konservatör-restoratörlük görevinin yanında, Güzel Sanatlar Okulu’nda hocalık yapar. Şehre gelişinden kısa bir süre sonra boyadığı, natürmort türündeki bu en güzel eserinde, Endülüs’ün sembolü olan bu meyvenin tüm evreleri yer alır. Portakal çiçeği, dalında portakal, soyulmamış portakal, çeşitli şekillerde dilimlenmiş portakal ve portakal suyu.
Paul Fischer, In The Train Compartment, 1927
Danimarkalı ressam Paul Fischer aslen Polonyalıydı. Güzel Sanatlar Akademisi eğitiminden önce ressam olan babasından sanat eğitimi alır. Sanatsal kariyerinin başlangıcında, dergilere illüstrasyonlar yapar.
Tramvay Kompartımanı adlı eseri, günlük yaşamdan bir anın büyüleyici tasviridir. Adam gazetesini okurken, kadın önünden geçip gittikleri şehir manzarasına bakıyor. Kadının yanında bir buket çiçek görülüyor. Belki karşısındaki erkeğin hediyesi, belki de tramvaya binmeden aldığı bir armağan. İki figür karşılıklı otursalar da aralarında bir bağ olmayabilir. Kadının ve erkeğin üzerindeki kıyafetler 1920’li yılların moda giysileri. Resimlerinde 20.yüzyıl başındaki kentsel yaşam sahneleri sıklıkla yer alır.
Fischer, Kopenhaglılar’ın, özellikle kadın Kopenhaglıların ressamı olarak bilinir. Fischer bu tablosundaki gibi Danimarka’daki günlük hayatı, çiçek satıcılarını, pazarları, tramvay yolculuklarını çok sık tasvir etti. Belki bu ulaşım şekline hayrandı ya da yolcular arasındaki etkileşime ilgi duyuyordu, kim bilir? İsveçli ünlü ressam Carl Larsson’dan etkilenerek yaptığı parlak, güneşli deniz sahneleri ve nü resimleri de çok etkileyicidir.
Fisher’ın resim tekniğindeki ustalığı; kırmızı ve mavi etkili vurgulara sahip sessiz gri tonlamadaki resimlerini ortaya çıkardı. Başlangıçta resimlerinde sahneler bulutlu veya kış havasında geçse de, Paris gezisinden sonra daha sıcak renkleri kullanmaya başladı.
Charles Courtney Curran, Three Women on Hilltop, 1919
Amerikalı ressam Charles Courtney Curran, izlenimcilik, sembolizm, tonalizm ve natüralizm gibi akımların etkisinde kalır. Çoğu resminde açık havada, boş zaman etkinliklerinin tadını çıkaran iyi giyimli, zarif modern kadınları tasvir eder. Bu resimlerinde genellikle de aile üyesi kadınları, en fazlada eşi Grace Wickham’ı model olarak kullanır.
Empresyonistlerin açık havada çalışma tutkusunu benimseyen ressam, ışığı ve doğayı hareket halinde yakalamadaki ustalığıyla tanınır. Yaklaşık 20 yıl boyunca, New York’un Hudson Nehri üzerinde, Ulster County’de yer alan Cragsmoor köyündeki evinin yakınındaki tepelerde genellikle beyaz giysili kadın resimleri yaptı. Şık rüzgarda uçuşan giysiler içindeki bu romantik genç, güzel kadınlar Curran’ın resimlerinin en karakteristik özelliğidir.
Charles Courtney Curran’ın da aralarında olduğu, o dönemin yenilikçi sanatçıları, üniversiteye giden, daha önce erkeklerin egemen olduğu mesleklere giren ve daha fazla kişisel özgürlük talep eden kadınları tuvallerine aktardı. Bu resimlerdeki kadın figürler, evin sınırlarından kurtulmuş ve özgürleşmiştir; bisiklete biner, dağlarda yürüyüş yapar ve ıssız kumsallarda denize girer.
Curran resminde, canlı paletiyle izleyiciyi mavi ile büyüler adeta. Öyle ki figürlerden önce resmin büyük bir kısmını kaplayan maviye odaklanırız. Üç zarif kadın, üçü de farklı duruşta ve farklı yerlere bakıyor. Onların bir tepenin üzerinde değil de gökyüzünde durduğu hissine kapılırız, tıpkı sağda görünen kuşlar gibi.
Richard Maury, Epipactis
1935 doğumlu Amerikalı ressam Richard Maury henüz 20’li yaşlarındayken İtalya’ya yerleşmeyi seçer; halen Floransa’da yaşıyor. John Singer Sargent ve John Koch’un ardılı sayılan ressam; Vermeer gibi ayrıntılara gösterdiği dikkat ile basmakalıp olmadan nefes kesici eserler yaratır. Akıcı tekniği ile havadar atmosferler yaratmak için pencerelerden süzülen ışıkla bezenmiş eski ve pitoresk yaşam alanlarını tasvir eden tablolar yaratır.
Hem figüratif hem de natürmort resim yapma konusundaki çok başarılı olan sanatçının, bu eserinde olduğu gibi doğal ışıkla yıkanan ev ve aile yaşamının samimi tasvirleri gerçekten nefes kesici. Richard Maury, çevresini titizlikle doğrudan gözlemle resmeder. Tasvir ettiği odalar bir köşeye atılmış ilgi çekici nesnelerle doludur; arka planda görülen eski bir dikiş makinası gibi. Bu resminde, Floransa evlerinden birinde resim yapmakta olan bir kadın ilk olarak izleyenin dikkatini çekse de; ayrıntılara odaklanınca figürden uzaklaşırız adeta.
Fayansların derzlerindeki farklılıklar, yerdeki çöpler, pencere önündeki dökülmüş sıvalar, karşı binanın dış cephesindeki farklılık, dikiş makinesinin üzerindeki makas, mezura, kadının kolunun altındaki buruşuk naylon dosya, çiçeğin konulduğu kavanoz detaylarda gösterdiği titizliği belgeler nitelikte.
Erik Henningsen, Evicted, 1892
Erik Ludvig Henningsen, Danimarkalı bir ressam ve illüstratördü. Yoksul insanları konu alan toplumcu-gerçekçi resimleriyle tanınır. Henningsen, Realistlerin aydınlatma ve tartışma yoluyla daha iyi bir toplum yaratma konusundaki insanî idealleri için oluşturulan bir forum olan Bogstaveligheden grubunun bir parçası olur.
Henningsen, özellikle 1880-1890 yılları arasında yaptığı resimlerinde; işsizlerin, kadınların, çalışanların, çocukların, yaşlıların hakları, yaşam koşulları ve zorluklarını tasvir eder. Daha sonraki yıllarda tarihi sahneler, burjuva yaşamına ait görüntüler de yer alır eserlerinde.
Evlerinden çıkarılan karda, kışta sokağa atılan dört kişilik bir ailenin tasvir edildiği resmin odak noktası, az sayıda ev eşyasının yer aldığı öbek ile evin yaşlı büyüğü, anne ve çocukta toplanıyor. Eşyaların arasında babanın marangoz olabileceğini düşündüren bir testere, sandığın üzerinde ise üniformalı bir aile büyüğünün resmi olabileceğini düşündüğümüz bir çerçeve dikkatimizi çekiyor. Baba arka planda, polisle tartışılıyor. Kim bilir neden evden çıkarıldılar? Büyükannenin bakışları etkileyici, yaşadıklarını anlatır gibi. Arka planda esnaftan olduğunu düşündüğümüz meraklı iki kişi olayı anlamaya çalışıyorlar.
Kaynak
Erik Henningsen: the thirsty man, Masterpieces ın Focus Max Kurzwell- Lıght And Shadow, Charles C. Curran (American, b. 1861, d. 1942)), La Obra del Mes: Bodegón de Naranjas – 19 de febrero, Fra outsider til insider – Paul Fischer og den moderne by, John Pence Gallery, Richard Maury