Menu

Fayyum Portreleri Nedir?



Fayyum portreleri, Mısır’da 1. ve 3. yüzyıllarda mumyalanmış cesetlerin baş kısmına yerleştirilmiş, ahşap panolar üzerine resmedilmiş portre resimlere verilen bir isimdir. Çarpıcı bakışlarıyla izleyiciye direkt olarak bakan bu çehreler, dünyanın bilinen ilk portreleridir. Bu eserler, ayrıca eşsiz özellikleriyle bilinen ilk tipik ikon resimlerdir. Günümüze kadar gelen yaklaşık 1000 mumya portresi bulunmaktadır. Portreler Mısır’ın birçok bölgesindeki mumya mezarlarından çıkarılmasına rağmen, büyük çoğunluğu Fayyum bölgesinde bulunduğundan bu isimle adlandırılmışlardır.

20'li yaşlarda bir genç portresi, M.S 80-100, The Metropolitan Museum of Art

20’li yaşlarda bir genç portresi, M.S 80-100, The Metropolitan Museum of Art

Fayyum, Kahire’nin yaklaşık yüz kilometre güneyinde, Mısır’ın batısında yer almaktadır. Eski Mısırlılar bu bölgeyi Mer-Our (Büyük Göl) olarak adlandırmışlardır. Fayyum, firavunların yönetimde olduğu M.Ö. 3000-300 tarihleri arasında nüfusu oldukça az olmasına rağmen, Mısır’da en erken gıda üretim denemelerinin yapıldığı yerleşim alanlarından biridir.

Hanedanlık boyunca önemli bir rol oynayan Fayyum’un kaderi, Mısır yönetiminin değişmesiyle çok kültürlü bir yapıya dönüşerek değişmiştir. Mısır’ı işgal eden Büyük İskender’in paralı askerleri evlerine dönmek yerine, başta Fayyum bölgesi olmak üzere Mısır’daki birçok bölgeye yerleşmeyi tercih etmişlerdir. Bu yüzden Fayyum’a en erken yerleşen Grekler, savaş sonrası kalan yaralı ve üst düzey askerlerdir. Kendilerine bu bölgelerden toprak verilen askerler, bir süre sonra kendi bölgelerindeki yerel yönetim birimlerinde görev alarak, bu bölgelerin yöneticileri olmuşlardır.

Greklerin kültür, sanat ve eğitim düzeyi oldukça ileri seviyede olduğu için diğer sosyal alanlarda da kendilerini kabul ettirmişlerdir. Giderek Mısır’ın birçok bölgesinde Grek kültürü yayılmaya başlamış, hatta resmi dilleri Grekçe olarak kabul edilmiştir. Fayyum’a yerleşen Grekler, yüzlerce yapı inşa ederek bu bölgenin mimarisine de önemli katkılar sağlamışlardır. Bu yapılar arasında kompleks tapınaklar, piramitler, saraylar ve av köşkleri bulunmaktadır.

M.S 160-170, British Museum

M.S 160-170, British Museum

Romalıların iktidarı ele geçirdiği M.Ö. 31 yılından sonra ise tüm ülkede Roma yasaları egemen olmuştur. Yöneticilerden, toprak sahiplerinden oluşan eski Grek seçkinleri bazı ayrıcalıklarını yitirseler de, yerli Mısır halkına kıyasla yukarı ve orta sınıflardan yurttaşlar olarak toplumdaki konumlarını korumuşlardır. Grek soyundan gelenlerin Romalıların Mısır’a egemen olduğu üç yüzyıllık süre boyunca yaşam biçimlerini ve kültürel miraslarını korudukları bilinmektedir. Fakat Greklerin dini inanışları aynı sürekliliği göstermemiş, bunun yerine Mısır’ın inanç sistemini benimsemişlerdir. Mısırlılar, öldükten sonra ruhun yaşadığına ve o ruhun kendi vücudunu aradığına inandıklarından, mumya yapımına önem vermişlerdir. Grekler de ölülerini gömerken Mısır geleneklerinden etkilenerek, ölülerini mumyalamaya başlamışlardır. Daha sonradan iktidara gelen Romalılar, bu geleneği kendi ölüleri için uygulamışlardır. Fakat kendinden öncekilerden farklı olarak, mumyaların yüzlerine yerleştirilmiş maskların yerine, ölen kişiye ait iki boyutlu mumya portreleri yaptırmışlardır.

M.S 55-70, The British Museum

M.S 55-70, The British Museum

Mumyalanmış bedenin sargılarla sarılmasından sonra, cesedin portresi sargılarla cesedin yüz bölgesine tutturulmuştur. İnsan vücuduna benzeyen bir sanduka içine dik bir vaziyette yerleştirilen ve üzeri mühürlenerek kimlik bilgileri yazılan mumya, daha sonra mezar odasına yerleştirilmiştir.

Mumya portreleri, ruhların kendi görünümlerini kolayca bulabilmeleri amacıyla Greklerin klasik sanat anlayışında üretilmiş yapıtlardır. Fayyum portreleri, Grek kültür mirasının, siyasal ve toplumsal düzene damgasını vuran Roma egemenliğinin ve Mısırlıların öldükten sonra başka bir yaşama olan inanışlarının bir arada var olduğu bir dönemin özelliklerini taşırlar.

1615 yılında İtalyan kaşif Pietro della Valle, Mısır’ı ziyaret eden ve bu mumyaları keşfeden ilk Avrupalıdır. Eski Mısır’a olan ilgileri artarak sürmesine rağmen Avrupalılar,  19. yüzyıla kadar bu portrelerden haberdar olmamışlardır. 1820’de Minotuli Baron’u bir Alman koleksiyoner için birçok mumya portresi toplamıştır. Fakat bu portrelerin de içinde olduğu yük gemisi Mısır’a ait diğer sanat eserleriyle birlikte Kuzey Denizi’nde kaybolmuştur. 1827 yılında Léon de Laborde Mısır’dan 2 portreyle, 1828-29 yıllarında ise Fransız oryantalist kaşif Jean-François Champollion ise çok daha fazla sayıda mumya resmiyle Floransa’ya geri dönmüştür. 1820’li yıllar boyunca Mısır’daki İngiliz başkonsolosu, Paris ve Londra’ya fazla sayıda portre göndermiştir. Bugün mumya portreleri dünyanın farklı bölgelerindeki önemli arkeoloji müzelerinin hepsinde sergilenmektedir. Paris’teki Louvre Müzesi, British Museum, İskoçya Kraliyet Müzesi, New York Metropolitan Müzesi, Fayyum portrelerinin sergilendiği önemli sanat merkezlerinden bazılarıdır.

M.S 110-30, National Museums Scotland

M.S 110-30, National Museums Scotland

Fayyum portrelerini yapan ressamların bazılarının, Büyük İskender’in Mısır’ı fethetmesinden sonra Grek krallarının Mısır yönetimine geçmesiyle İskenderiye gibi şehirlere yerleşen ve buralarda çalışan Grekler olduğu bilinmektedir. Ressamlar tıpkı antik Yunan döneminde olduğu gibi sanatçıdan ziyade zanaatkar olarak görülmekteydi. Romalı yazar, filozof Plinius’un, Natural History (Doğal Tarih) adlı yapıtının 35. bölümünde Roma resmi üzerine verdiği bilgilerden yola çıkarak, portre sanatına ilişkin ilk örneklerin Antik Roma dönemine tarihlendiğini söyleyebiliriz. Plinius, söz konusu bölümde İmparator Augustus döneminde yaşamış olan ressamlardan Iaia (Iaia of Kyzikos) isimli bir kadın ressamın portre ressamlığı yaptığından bahseder. Iaia’nın kendi portresi dışında çoğunlukla kadın portreleri yaptığını belirten Plinius, bu ressamın oldukça üretken olduğunu ve yapıtlarının yüksek fiyatlarda alıcı bulduğunu da ifade eder. Tarihçi Sir Ernst Hans Josef Gombrich’e göre ise, canlı ve gerçekçi görünümleriyle izleyiciyi hala etkileyen bu portreler, ucuza çalıştırılan iddiasız ustaların ellerinden çıkmıştır. Fakat portrelerdeki doğal görünüm, ressamın anatomiye hakim olduğunu, yakaladığı üç boyutlu görünüm ise iyi ölçüde ışık-gölge bilgisine sahip olduğunun göstergesidir.

M.S 120-150, Liebieghaus, Frankfurt

M.S 120-150, Liebieghaus, Frankfurt

Fayyum portrelerinin çoğunluğu, meşe, limon, çınar, selvi, sedir, incir ve narenciye gibi dışarıdan getirilmiş sert ağaçlardan yapılmış panel ya da levhaların üzerine resmedilmiştir. Ağaçlar kalınlığı yaklaşık 1.5 cm olan ince paneller halinde kesildikten sonra zımparalanarak pürüzsüz hale getirilmiştir. Bitirilen paneller bedeni saran sargı bantlarının arasına, mumya açıldığında yüzü direkt görülecek şekilde yerleştirilmiştir. Ahşap yüzeyler resme başlanmadan evvel astarlanarak boyanmaya hazır hale getirilmiştir. Genellikle figürler monokrom (tek rengin farklı tonlarıyla yapılmış resim) renklerle boyanmış bir arka plan üzerine bir büst gibi tasvir edilmiştir.

M.S 80-100, British Museum

M.S 80-100, British Museum

İki türlü resmetme tekniği kullanılmıştır: Biri içeriği sıcak balmumu olan, diğeri ise su bazlı tempera tekniğidir. Ankostik adıyla da bilinen ilk teknikte, renk verici maddelerle sıcak balmumu karıştırılarak boya hazırlanır. Boyaların içerisine az miktarda yağ da eklenir. Hazırlanmış renkler ahşap panoya sürüldükten sonra, fırça izlerinin eriyip düzgün bir tabaka oluşturacak şekilde birbiriyle kaynaşması için üzerlerinden ısıtılmış bir metal geçirilir. Sıcak balmumu ile resim yapma tekniği, parlak renkli resimleri üretmek için Mısır’da kullanılan bir Grek metodudur. Renkleri uygulamak için fırça, renkler arasındaki geçişi sağlamak için de ısıtılarak kullanılan kestrum adlı mala görünümlü ağır bir alet kullanılmıştır. Kimi portrelerde kirpik gibi detaylar, henüz soğumamış balmumunun ince sert uçlu bir aletin bastırılıp çektirilmesiyle oluşturulmuştur. Resme doku ve kabarıklık veren sıcak balmumu yöntemi, renklerin daha kalıcı ve canlı olmasını da sağlamıştır. Bu yöntem ile yapılan portreler, zengin renk kullanımı, parlak renkler arasındaki güçlü kontrasttan dolayı oldukça dikkat çekmekte ve temperaya oranla daha geniş fırça dokunuşları nedeniyle de empresyonist bir etki uyandırmaktadır.

M.S 54-68, Metropolitan Museum of Art

M.S 54-68, Metropolitan Museum of Art

Tempera tekniğiyle yapılmış portrelerdeki renk tonları, ince fırça sürüşleriyle elde edildiğinden yumuşak geçişlere, içine beyaz katılmış renkler kullanıldığından mat bir görünüme sahiptir. Pigmentlerin çoğu ağaç kökleri ve çivit gibi doğal maddelerden elde edilmiştir. Bazı portrelerde mücevher ve baştaki çelenkleri tasvir etmek için yaprak altın da kullanılmıştır.

M.S 3. yuzyil, Louvre Museum

M.S 3. yüzyıl, Louvre Museum

Mumyaların içine kondukları sandukalara Grek alfabesiyle kişinin adının yanı sıra, bazen meslekleri de yazılmaktaydı. Yazıtlara göre, portrelerdeki kişiler çoğunlukla varlıklı üst sınıfa ait askerler, üst sınıf din adamları ve hükümete çalışan memurlardan oluşmaktadır. Portresi yapılan kişilerin Mısırlı, Grek ya da Romalı olduğuna dair kesin bilgiler olmamasına rağmen, yazıtlarda Mısır, Grek ve Roma kökenli isimler yazılmıştır. Yazıtlardaki bilgilerin idealleri mi yoksa gerçekleri mi yansıttığı net olmamakla birlikte, en azından mesleklerinin kesin olduğu düşünülmektedir. Herkesin mumya portresi yaptırmaya gücünün yetmediği çıkarılan portresiz mumyalardan anlaşılmaktadır. Bulgulara göre açılan mumya mezarlarından sadece yüzde bir ya da ikisinin portresi bulunmaktaydı. Portrelerin bu denli yüksek fiyatlı olmasının nedeni, ressamın emeğinden ziyade, Mısır dışından getirilen malzemelerin oldukça pahalı olması ile açıklanmaktadır.

M.Ö 30 - M.S 330, Milwaukee Art Museum

M.Ö 30 – M.S 330, Milwaukee Art Museum

Portrelerde Grek ve Romalı yöneticilerin etkileri açıkça izlenebilir. Özellikle farklı şekillerde tasvir edilen saç şekilleri Romalılara ait özellikler taşımaktadır. Bu saç şekilleri dönemin modası hakkında bilgi vermesi bakımından da önemlidir. Erkekler kıvırcık saç ve kısa sakallarıyla betimlenirken, kadınların saç şekilleri genellikle kalın buklelerden ya da gevşek topuzlardan oluşmaktadır. Saç şekilleri gibi kıyafetler de Roma modasını yansıtmaktadır. Erkek ve kadınlar iç giysi olarak ince bir tunik, üzerine de bir pelerin giymiştir. Tunikler kadınlarda renkli iken, erkeklerde çoğunlukla beyazdır. Tuniklerin üzerinde sıklıkla kırmızı, açık yeşil, altın rengi ve koyu tonlarda dekoratif bir şerit bulunmaktadır. Çoğunlukla kadınlar ve çocuklar mücevherlerle tasvir edilmiştir. Mücevherler, Grek-Roma tarzını yansıtan basit altın zincirler ve büyük halkalardan oluşmaktadır. Bu takılar, değerli taşlardan zümrüt, akik, lal, ametist, nadiren de incilerden oluşmuştur. Erkekler ise sıklıkla özenli ve ayrıntılara dikkat edilmiş kıyafetler içerisindedirler. Her iki cinsiyette olmasına karşın, çoğunlukla erkeklerin başlarında defne yapraklarından örülmüş bir çelenk bulunmaktadır. Erkek portrelerinin bir kısmında görülen kılıç, topuz gibi silahlar, bu kişilerin Roma ordusunun üyelerinden olabileceğini göstermektedir. Aslında portrelerde farklı saç ve sakal stillerine rağmen, ifadelerde hissedilen benzerliklerin sebebi tasvir sürecinde kalıplaşmış ve tekrarlayan yöntemlerin kullanılması olarak açıklanabilir. Portrelerdeki ayrıntılar çıkarıldığında tek bir yüz formunun ortaya çıktığı görülmektedir.

M.S 100-150, Louvre Museum

M.S 100-150, Louvre Museum

Portreler tam cepheden, modelin tüm yüzünün betimlendiği, doğrudan izleyiciye bakan bir görünüme sahiptir. Natüralist bir üslupla yapılmış olan portreler, modelin tinsel özelliklerinin okunabildiği imgeler olarak izleyiciyi etkilemektedir. Yapılma amacı ölüm yolculuğunda kişiye eşlik etmesi olan bu portrelerin sahipleri hep yoğun bir ruh hali içerisindedirler. Bu yüzden neşeli değildir, aksine üzgün ya da derin bakar bizlere, gözleri kocaman kocamandır. Genellikle ölmeye yakın zamanlarda muhtemelen hasta haliyle modellik yapması da portre sahiplerinin buruk bir ruhu hali yansıtmasının sebebidir.

Fayyum portrelerindeki asıl sihir gözlerdedir. Gözler yüze oranla daha büyük yapıldığı için ifadeye güç katar, izleyiciyi içine çekerek izleyende etkileyici bir izlenim bırakır. Bu resimler izleyenler için yapılmamıştır. Onları büyüleyici kılan en önemli unsur da budur. Ölüm yolculuğunda kişiyle birlikte öbür dünyaya yolculuğa çıkacak olması, portre yapılırken kişinin en yoğun duyguları bir arada yaşamasına neden olmuştur. Ressamın da portreyi yapma nedeninden ötürü, benzer duyguları paylaşarak, ifadeyi öne çıkarma isteği taşıdığı aşikârdır.

M.S 100-200, Bowdoin College Museum

M.S 100-200, Bowdoin College Museum

Fayyum portrelerinde çoğunlukla genç insanlar, hatta çocuklar betimlenmiştir. Ölümü yaklaşmış kişilerin görünümleri olarak nitelediğimiz bu portreler, insanların genç görünümlü olmasıyla çelişiyor gibi görünse de, antropologların yakın geçmişteki araştırmalarına göre eski dönemlerde Mısır halkının ortalama yaşam süresinin yaklaşık 30-35 yıl olması bu durumu açıklamaktadır. Genel inanışa göre portreler kişiler henüz hayatta iken kendi evlerinde resmedilmiştir. Fakat sonradan çıkarılan mumyalarda cesedin portresinin tabut ya da kefenin üzerine yapıldığı örneklere de rastlanmıştır. Bu durum portrenin kişi öldükten hemen sonra portresinin yapılabildiğini de ispat etmektedir.

M.S 100-150, Metropolitan Museum of Art

M.S 100-150, Metropolitan Museum of Art

Çocuğun, boynunun altındaki koyu mor yazı o sırada Doğu Akdeniz’in ortak dili olan Yunanca’dır. Portre, Eutyhes adlı genç bir erkek çocuğa aittir. Bu isim Latince’de iyi, şanslı ve mutlu anlamına gelmektedir. Muhtemelen M.S. 50-100 dolaylarında çocukken ölür.

M.S 1. yüzyıl ilk yarısı, The Egyptian Museum of Berlin

M.S 1. yüzyıl ilk yarısı, The Egyptian Museum of Berlin

Portrede Mısır’ın Hawara kentinden, 35 yaşında ölen Herodotus’un kızı Alina tasvir edilmiş. Alina’nın saç bukleleri, M.S 14-37 yıllarında hüküm süren imparator Tiberius’un dönemine denk gelir. Alina’nın mumyası,  kocası ve 3 çocuğunun mumyası ile birlikte bulunur. Kocası ve çocukları da değişik türde mumya portreleri ile kaplıdır.

Kaynak
Fayyum PortreleriEkspresif Portreler


Facebook Yorumları

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir