İtalyan heykeltraş, mimar, dekoratör ve ressam Gian Lorenzo Bernini, 7 Aralık 1598’de Napoli’de doğar. Babası Pietro Bernini de bir heykeltraştı. 1605’te ailece Roma’ya göç ederler ve kısa bir iki gezi dışında yaşamını hep bu kentte geçirir. İlk öğretmeni babası olur.
The Goat Amalthea with the Infant Jupiter and a Faun, 1615
Bernini’nin, bebek Jüpiter (Yunan Mitolojisi’nde tanrıların efendisi Zeus’un Roma Mitolojisi’ndeki karşılığı), keçi Amalthea (mitolojiye göre Zeus’u bebekken besleyen keçi ya da nymphe (peri)) ve Faun’u (Roma Mitolojisi’nde kırların, satirlerin ve çobanların tanrısı) tasvir ettiği bilinen ilk heykeli
Faun Teased By Children, 1616-17
Genç Bernini’nin yaptığı bu heykel mitolojik bir öykünün başarılı bir sunumu. Faun (yarı keçi yarı insan, kır ve orman tanrısının Roma Mitolojisi’ndeki karşılığı) üzerinde olgun üzümlerin bulunduğu büyük bir asma kütüğüne tırmanırken, iki küçük bebekle oynuyor. Ağacın dibinde bir çeşit kertenkele ve birkaç küçük hayvan görülüyor. Faun’un ağacın üzerindeki ağırlığının büyük bir kısmı dikey konumda. Heykelde diyagonal eğilim, hareket ve duyguyu betimlemek için geniş alan kullanımı, tüm yönlere yayılan uzuvlar ve dallar, kas ve yüz ifadesindeki inanılmaz detaylar etkileyici.
Aeneas, Anchises and Ascanius, 1619
Bernini’ni 20 yaşındayken yaptığı bu heykelde Truvalı halk kahramanı Aeneas’ı tasvir eder. Truva yerle bir olunca, Aeneas halkına öncülük eder ve onları önce Altınoluk’a, sonra oradan bir gemiyle İtalya’ya götürür. Aeneas, bu yolculukta yaşlı babası Anchises’i omzunda taşır, küçük oğlu Ascanius ise hemen arkasında kendisini takip eder. Ancak birçok uzman bu eserin Bernini’nin babasına ait olduğuna inanır.
Bernini, 16-17 yaşlarında daha ilk yapıtlarıyla tanınır ve Papalık hizmetine alınır ve ömrü boyunca sekiz Papaya hizmet eder. 20 yaşındayken Papa XV. Gregorius tarafından Cavaliere di Cristo nişanıyla ödüllendirilir, San Luca Akademisi üyeliğine seçilir. Ayrıca kardeşi Luigi ile birlikte Vatikan için sanat yapıtları üreten Fabbrica di San Pietro’da en üst düzeydeki görevlerden birine getirilir.
David, 1623-24
Barok heykelin yaratıcısı kabul edilen Gian Lorenzo Bernini’nin Davut heykelinin portresini kendi yüzüne bakarak yaptığı söylenir. Hikayedeki Goliath’ı öldürmek üzere olan Davut’u betimleyen Bernini, bu tarihsel olayın tasviri içerisine Davut’un yüzüne temkinli ve kızgın bir ifadeyi de eklemiştir. Barok sanatında önemli olan duyguyu yansıtma çabasına, Bernini’nin Davut heykeli iyi bir örnek olarak gösterilebilir.
Bernini’nin Davut heykeline bakıldığında Michelangelo’nun Davut’undan biçimsel ve duyusal olarak ayrıldığı görülür. Bernini’nin heykeli bir ideaya göre biçimlendirmemiş olması, tanrısal, ulaşılamaz bir görüntüsünün olmaması, insan ölçeğinin kullanılması izleyiciyle Davut heykeli arasındaki fiziksel ve algısal mesafeyi kısaltırken, Michelangelo’nun Davut’u, en başta ölçeğiyle izleyiciyle arasına mesafe koyar. Önceki dönemlere göre Barok dönemde anlatıma mimikler, jestler, verilen poz üzerinden elde edilen ifade hakimdir.
Apollo ve Daphne, 1622-25
Mitolojik bir konuyu seçtiği Apollo ve Daphne Heykeli’nde, Bernini’nin ustalığı yapıtın bütünündeki dinamizmde olduğu kadar, yüzeylerin olağanüstü işlenişinde de açıkça görülür. Ancak diğer eserlerinde olduğu gibi, hikayenin en çarpıcı, en dramatik anını seçmiştir. Apollo’nun sevdiği kadına kavuşacağını sanıp, onun bir defne ağacına dönüşerek sonsuza dek kavuşamayacaklarını anladığı anı betimler. Olağanüstü güzellikteki Daphne, kendini Tanrıça Gaia’ya adar, ömür boyu bekaret yemini eder. Onun güzelliğine vurulan Apollo peşine düşer, ancak ona ulaşacağı sırada Daphne’nin yakarışını kabul eden Gaia’nın buyruğuyla, Daphne ağaca dönüşür. Bernini heykelinde, iki figürün bağlantısı, bir ağaç gibi gökyüzüne doğru yükselmeleri, hareketlerdeki incelik ve uyum ile öyküdeki tüm heyecanı adeta canlı hale getirmiştir. En ince ayrıntısına kadar işlenmiş mermer figürler sanki sizinle birlikte soluk alıp verir. İşçiliğindeki ustalık ifade gücüyle büyülü bir uyum içindedir.
Rape of Persephone, 1622-25
Bernini’nin Persephone’nin Kaçırılışı adlı eseri, Barok heykel sanatının en güzel örneklerindendir. Yunan Mitolojisi’nde mevsimlerin tanrıçası Demeter’in kızı Persephone’nin, yeraltı dünyasının tanrısı Hades tarafından kaçırılışının hikayesini anlatır. Bernini’nin heykellerinde göze çarpan en önemli özellik anı yansıtmasıdır. Eserde, Hades’in Persephone’yi tam da yakaladığı anı tasvir eder. Hades’in yüzüne rahatsız edici bir ifade hakimdir. Persephone ise uçuşan saçlarıyla Hades’in kollarından kurtulmaya çalışır. Hemen yanlarında ise Hades’in üç başlı köpeği Cerberus’u görürüz. Heykelde figürlerin kollarının, bacaklarının birbirlerini karşılayan paralel hareketleri, boşlukların dağılımı çok iyi bir denge sağlar. Hades’in parmakları Persephone’nin etine gömülmüş. Taşın nasıl böyle yumuşak bir kadın bedenine dönüştüğü inanılmazdır. Figürlerin ifadeleri, özellikle Persephone’nin yüz ifadesi ve gözyaşları olayın trajedisini anlatır. Köpeğin dişleri, tüyleri ve ağzının açık olması nefes aldığı hissini vermektedir. Eserdeki her detay, her kas, her hareket büyük bir titizlikle yontulmuş.
Saint Andrew and Saint Thomas, 1627
Bernini’nin, muhtemelen Papa Urban VIII ya da ailesinin bir üyesi için yaptığı bir resim. Aziz Andrew ile Aziz Thomas’ın sohbet ettiği resimde, ön tarafta görülen balık ile Aziz Andrew’in balıkçı olarak faaliyetlerine atıfta bulunur.
St. Peter’s Basilica, Chair of Saint Peter, Baldacchino, 1624-1633
Vatikan’ın simgesi haline gelen St. Peter Kilisesi tarihte yapılmış en büyük yapılardan biridir. Kilisede bulunan önemli eserlerden biri Bernini’nin Baldacchino adlı eseri. Kilisenin dört yanının kesiştiği noktayı işaret eden yüksek bir revak. Michelangelo’nun yaptığı kubbenin tam altında yer alan 20 metre yüksekliğindeki bu eser, Aziz Peter’in gömülü olduğu yerin hemen üzerinde. Bernini, bu yapıyı yaparken klasik dönem sütunları yerine spiral sütunları tercih etmiş. Bronzdan yapılan bu eserin ortasından baktığınızda ise, yine Bernini tarafından yapılan Aziz Peter’in tahtı görebilir.
Bust of Costanza Bonarelli, 1637-38
Stüdyo asistanlarından birinin karısı olan Costanza ile yaşadığı aşk, Bernini’yi şiddetli kıskançlık krizlerine sürükler. Bernini sevdiği kadını tasvir ettiği bu büstte, anlatım ve vücut yorumlanması açısından Helenistik dönem sanatından esinlenmiştir. Habersizmiş gibi tasvir ettiği Constanza’nın bluzunun kıvrımı, dudaklarının aralığı, teninin ışıltısı ve gördüğümüz her detay Bernini’nin tutkusunu ortaya koyar.
1639’da Caterina Tezio ile evlenir ve bu evlilikten on bir çocuğu olur. Hizmetinde bulunduğu papaların Roma’yı, tüm Katolik dünyanın merkezi olan bir kente yakışacak bir görünüme getirmek için giriştikleri büyük ölçülü bayındırlık etkinlikleri, Bernini’ye hem mimar, hem de heykelci ve dekoratör olarak sınırsız olanaklar sağlar. Özellikle Papa Urban VIII’in hizmetinde Barok Roma’yı anıtsal eserleriyle biçimlendiren tasarımcı olur adeta.
Ecstasy of St. Teresa, 1647-52
Sanatçının Santa Maria della Vittoria Kilisesi’nde yer alan Azize Teresa’nın Vecdi isimli yapıtında, tüm teknik ve tasvir yeteneğini okumak mümkündür. Kutsal ruhu arama inancıyla manastırda yaşayan Avilalı Teresa, ölümünden 40 yıl sonra Papa tarafından azize ilan edilir. Bernini bu vecd anını, Azize Teresa’nın yazdığı kitaptaki anlatımından alır. Bernini eserinde, azizenin vecd halini çok güçlü bir ışık, hareket, dokunaklı yüz ifadeleri ve dramatik dalgalı yüzeylerin bir gösterisi ile tasvir eder.
Bu heykel, Barok sanatın başyapıtlarındandır. Heykelde yer alan figürlerin ifadeleri, kumaş kıvrımları, Barok dönemi betimleyici tüm özellikleri barındırır. Bernini, kumaşı klasik üslupta ağırbaşlı kıvrımlarla aşağıya indirmek yerine, bütünün dramatik ve devinimsel etkisini arttırmak amacıyla kıvrımlar halinde yapmıştır. Vücudu saran kumaş kıvrımları çok parçalılık gösterir. Öyle ki kendi içinde bütünlüğü olan vücut parçaları ve gövde bile anlamını yitirip kıvrımlara dönüşmüş gibidir. Kıvrımlı formlarının soyuta varan biçimlendirmesi ve kumaş üzerinde yakalanan ışık-gölgeli alanlar figürü adeta uçurmaktadır. Kompozisyon tek bir noktadan (tepeden) ışık alır, böylece ışık tanrısal bir etki uyandırır. Işığın geldiği yönden figürlere uzanan ışık hüzmeleri ise bu anlatımı pekiştirir. Aynı zamanda ışık hüzmeleri sanatçı tarafından forma dökülmüştür. Böylece ışığın doğrusal yayılımını yine doğrusal, çizgisel formlarla betimleyerek pekiştirmiştir. Yatay pozisyondaki figür tanrı aşkı ile kendinden geçme halindedir. Duruşu, yüz ifadesi anlatımı destekler niteliktedir.
Four Rivers Fountain, 1647-51
Bernini, bu hayranlık verici yapı ile yeni bir çeşme tipi yaratır. Çeşme herhangi bir yapıyla bağlantısız, tek bir anıt gibi yükselir. İçi oyulmuş traverten bir kütle çevresinde suların akışını sağlayan ve 4 ırmağı (Tuna, Nil, Ganj, Rio de Plata) simgeleyen 4 heykel figür vardır. Orta kitle üzerinde bir obelisk yükselir ve tüm kitle yuvarlak bir havuz içinde yer alır. Adeta 360 derecelik bir sahne dekorunu andıran heykel grubunda kaya, hayvanlar, bitkiler ve nehir tanrılarından oluşan dinamik topluluk birlikte yukarıya doğru yükselir.
Barok stil, hareketli kompozisyonlar, yoğun kumaş kıvrımları gibi her yönden abartılı tasvir biçiminden kaynaklı baskın ışık-gölge kullanımının hakim olduğu bir dönemdir. Barok heykelin genel özellikleri, hareketlilik ve anlatım gücüdür, hareket heykel üstüne düşen ışıkla sürekli yenilenir. Barok heykel çok yönden algılanmak üzere düzenlenmiştir; izleyiciyi çevresinde dolaşmaya zorlar. Bu üslubun örneklerine dinsel mimarlığın dış cephelerinde, iç mekânlarda, altar (sunak) aralıklarında ve şapellerde (küçük kilise), sarayların iç mekânlarında, merdiven başlarında ve bahçelerinde ayrıca kent meydanlarındaki çeşmelerde rastlanır.
San Pietro Meydanı, 1656-67
Bernini, heykeltıraş, mimar, ressam ve oyun yazarıdır. Bernini bu sanat dallarının hemen hepsinde başyapıt niteliğinde eserler vermiştir. Biz, onun mimarlığını Sen Piyer Katedral’i önündeki meydana yaptığı Barok mimarlığın başyapıtlarından kolonadlarla (birbirine düz kirişlerle bağlanan kolon dizisi) tanıyoruz. 240 metre genişliğinde 340 metre uzunluğunda elips şeklinde olan meydan Bernini tarafından tasarlanmış. Bu eserinde, yapının cephesinden başlayarak iki yana doğru paralel olarak kapanan ve her sırasında 4 sütun bulunan kolonad karşılıklı büyük yarım daire formlu çıkıntılar şeklinde devam ederek, yapı önündeki meydanı kucaklar gibidir. Bu kavisli bölümler meydana oval bir nitelik vermekte ve bu da Barok’un ruhuna uygun düşmektedir. Kolonadlar hem meydana girişi sağlamakta hem de onun mimari bir sınırlayıcısı görülmektedir.
Scala Regia, 1663-66
Bernini’nin mimaride başyapıtlarından biri de Scala Regia’dır. San Pietro Kilisesi’ni bitişiğindeki Vatikan Sarayı’na bağlayan bu merdivende, üslubunun bütün özelliklerini bir kez daha bir araya getirmiştir. Ölçü ve hareket duygusu, uygun olmayan koşulları yapıtı başarılı kılan öğeler haline dönüştürmedeki yaratıcılığı, görsel aldatmaca, abartılı perspektif, kaynağı görünmeyen ışık gibi dramatik etkileri kullanmadaki becerisi, onu mimarlık alanında da Barok dönemin en önemli ustalarından biri yapmıştır.
Bust of Louis XIV, 1665
Gittikçe yayılan ünü 1665’te Louvre Sarayı’nı genişletmek isteyen XIV. Louis tarafından Paris’e çağrılmasına yol açsa da, hazırladığı öneri saray tarafından kabul görmez, ancak Paris’te kaldığı sürede XIV. Louis’nin bir büstünü yapar.
Bust of Gabriele Fonseca, 1668-75
Papa’nın doktoru olan Gabriele Fonseca’nın büstü, sanki figür canlıymış hissi verir. Sol eliyle göğsünü ve diğeri ile ceketini tutan doktorun hareketleri ve yüz ifadesi dinsel bağlılığı ifade eder. Neredeyse konuşacakmış gibi yaşam dolu görüntüsü, Bernini’nin modellerinin anlık duygularını yakalamadaki ustalığına borçlu. Bunu sağlamak için portre yaparken modellerinden poz verirken durmayıp hareket etmelerini istermiş. Model ancak hareket haline geçtiği zaman gerçekten kendine benzeyebilir dediği bilinir.
Barok heykelin yaratıcısı Gian Lorenzo Bernini, 28 Kasım 1680’de Roma’da beyin kanaması nedeniyle ölür.
Kaynak
Türk ve Dünya Ünlüleri Ansiklopedisi, Mimarlık Tarihi, Günümüz Sanatında Renk ve Işığın Dramatik Etkileşimi, Günümüz Sanatında Otoportre, 20. Yüzyıla Kadar Heykelde Drape, Heykel Sanatında Doğa Formlarının Soyutlanması, Günümüzde Heykel Sanatında Geleneksel Malzeme ve Yeni Arayışlar, 20. Yüzyıl Heykelciliğinde Taş Malzemeyle Biçimlendirme ve Uygulamalar, UFND 040 Estetik Dersi 2010-2011 Güz Dönemi Ders Notları (II. Bölüm), Rölyef Heykel