Türk Edebiyatı’nın önemli şairlerinin gençlik temalı şiirlerini, Magnum Ajansı fotoğrafçılarının çarpıcı fotoğraflarıyla birlikte derledik.
1. Cahit Sıtkı Tarancı (1910 – 1956) – Gençlik Böyledir
Henri Cartier-Bresson – Fransa, 1999
İçimi titreten bir sestir her gün.
Saat her çalışında tekrar eder:
Ne yaptın tarlanı, nerede hasadın?
Elin boş mu gireceksin geceye?
Bir düşünsen yarıyı buldu ömrün.
Gençlik böyledir işte, gelir gider;
Ve kırılır sonra kolun kanadın;
Koşarsın pencereden pencereye.
2. Orhan Veli Kanık (1914 – 1950) – Ah Neydi Benim Gençliğim
Cornell Capa – Londra, 1952
Nerde böyle hüzünlenmek o zaman;
İçip içip ağlamak,
Uzaklara dalıp şarkı söylemek;
Hafta sekiz ben eğlentide;
Bugün saz, yarın sinema,
Beğenmedin aile bahçesi;
Onu da beğenmedin, parka;
Sevdiğim dillere destan;
Sevdiğim,
Meyil verdiğim;
Ben dizinin dibinde elpençe divan,
Samanlık seyran.
3. Nazım Hikmet (1902 – 1963) – 19 Yaşım
Ferdinando Scianna – İtalya, 1980
Geçti dokuz yıl,
ey benim 19 yaşım,
ormanda çam dalları yaktığımız
hep bir ağızdan şarkılar söyleyerek
aya baktığımız
gecelerin üstünden..
Ben
yine söylüyorum aynı şarkıları.
Döndürmedi rüzgar beni havada yaprağa,
ben kattım önüme rüzgarı..
Ve sen ki en yıkılmazları yıkabilirsin,
gözüme bakabilir
elimi sıkabilirsin..
Ve sen ki…
Sen,
benim ilk çocuğum, ilk hocam, ilk yoldaşım
19 yaşım.
4. İsmet Özel (1944 – ) – Münacaat
Rene Burri – Arjantin, 1958
Bu yaşa erdirdin beni, gençtim almadın canımı
ölmedim genç olarak, ölmedim beni leylak
büklümlerinin içten ve dışardan
sarmaladığı günlerde
bir zamandı
heves ettim gölgemi enginde yatan
o berrak sayfada gezindirsem diye
ölmedim, bir gençlik ölümü saklı kaldı bende.
Vakti vardıysa aşkın, onu beklemeliydi
genç olmak yetmiyordu fayrap sevişmek için
halbuki aşk, başka ne olsundu hayatın mazereti
demedim dilimin ucuna gelen her ne ise
vay ki gençtim
ölümle paslanmış buldum sesimi.
5. Faruk Nafiz Çamlıbel (1898 – 1973) – Gençlik
Peter Marlow – Fransa, 1991
Anlattı erenler: Bir bahar değil,
Aşıkın ömründe bin bahar varmış.
Hicranla ağaran bu saçlar değil,
Sevgisiz kalan kalb ihtiyarlarmış…
Sorardım sırrını hiç düşünmeden:
Bu fani gönlümün sevinci neden?
Beni günden güne meğer genç eden
Daima değişen maceralarmış!
6. Ziya Osman Saba (1910 – 1957) – Geçen Zaman
Bruno Barbey – Roma, 1964
Ah, ümit dolu gençliğim,
İlk şiirim, ilk arkadaşım, ilk sevgilim…
Doğduğum ev. Rahatlayacak içim duysam
Bir tek kapının sesini.
Arıyorum aklımda bir ninni bestesini…
Böyle uzaklaşmayın benden, yaşadığım günler.
Güneş, getir bir bayram sabahını.
Açılın açılın tekrar
Çocuk dizlerimdeki yaralar,
Hepiniz benimsiniz:
Mektebim, sınıflarım, oturduğum sıralar…
Yalnız hatırlamak hatırlamak istiyorum
Nerde kaldı sevgilim, seni ilk öptüğüm gün,
Rengine doymadığım o sema,
Ahengine kanmadığım ırmak.
7. Behçet Necatigil (1916 – 1979) – Gençlik
Elliott Erwitt – Fransa, 1952
Hey gençlik, gençlik, gençlik
Avarelik günleri
Ne tatlıdır o yok mu
Duymamak yokluğunu
Dünyada hiçbir şeyin.
Hey gençlik, gençlik, gençlik
Kitaplarda bunalmış
Bir gencin hüzünleri
Elde yok, avuçta yok
Mahrumiyet günleri
8. Haydar Ergülen (1956 – ) – Mavi Geçti
Ian Berry – Fransa, 1963
Öyle bir yazdı ki
Sanki gökyüzünde oturuyorduk
Seni öpmek gökyüzünü öpmek gibi
Mavi bir şeydi
Gençlik öyle bir yazdır ki
Ne yurt ne ev ne oda
Yalnızca gökyüzü
Yeter insana
Biz seninle gökyüzünde
Çok oturduk
Gençliğimiz
Çok mavi geçti… çok!
9. Ataol Behramoğlu (1942 – ) – Paristi
Erich Hartmann – İrlanda, 1964
Paristi, geceydi, gençtim
Koyu simsiyah akıyordu Seine
Sarhoştum, ıslaktım, esriktim
Aşktan, şiirden, kederden
Paristi, binbir surat Paris
Bir zaman benimde sevgilim olan
Kanatır gibi bir akşamüstü
Öpünce eylül dudaklarımdan
10. Ahmet Erhan (1958 – 2013) – Blues
Werner Bischof – Peru, 1954
Saçlarımı uzattım, aynayı kırdım
Deri ceketimi çıkardım sandıktan
Cebimde 20 yıl önceki sevgilimin resmi
O mu büyüdü, ben mi yaşlandım?
Gümüş tabakamı, köstekli saatimi
Bir blues ritmiyle kullanıyorum
Her sabah yeniden uyansam da
Naftalinli bir gençlik bu yaşadığım
11. Necati Cumalı (1921 – 2001) – Kar Aydınlığında
Gueorgui Pinkhassov – Paris, 1996
Evlerinin avlusunda ayna nar
Sedirinde acı biber rengi bir kilim
Odan ıslak tahta kokar biraz da toprak
Gözlerim sana değer ısınır
Uzattım mı mangalına ellerimi
Her yanım tane tane mısır
Sanırdım patladı patlayacak
Sen sıcaktın yataklar sıcak
Pencerende aydınlık kar
Ateşim kömürüm esmerim benim
O günlerin tadı başka nerde var
Gençtik aşıktık deliydik
Seviştikçe ağardı karanlıklar
Bunca dağın karlarını erittik
12. Attila İlhan (1925 – 2005) – Mahur Beste
Josef Koudelka, 1976
Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı
Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı
Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı
Gittiler akşam olmadan ortalık karardı
Bitmez sazların özlemi daha sonra daha sonra
Sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara
Simsiyah bir teselli olur belki kalanlara
Geceler uzar hazırlık sonbahara
Yorum Yap