Korku türü, Türk sinema seyircisinin fazla rağbet ettiği bir tür olamamıştır. Ayrıca türün içeriği gereği, korku filmleri özel efekt ve benzeri konularda oldukça yüksek bir maliyet içerir. Türkiye’deki korku filmlerine büyük bütçeler ayrılmaması nedeniyle, korku etkisi yeterince yansıtılamamıştır.
Görsel efektlerin kullanımındaki yetersizlik bu sektörde profesyonel anlamda kişilerin çalışmaması ya da yeterli bütçe ayrılmaması türe karşı ilgisizlik nedenleri arasındadır. Ancak, 2000’li yıllardan sonra Türk Korku Sineması’nda bir artış söz konusudur. Türk Korku Sineması’nda İslam Dini ve Kur’an kaynaklı temalar sıkça kullanılır. Batı benzeri öykülerin de kullanıldığı Türk korku filmlerinde, şeytan, papaz temalarının Türk kültüründeki cin, büyü, din adamı karakterleriyle özdeşleştirildiği görülür.
Türk Sineması’nın, 1949 yapımı Aydın Arakon filmi Çığlık’la başlayan korku filmi macerası, 1953’te Mehmet Muhtar’ın yönettiği Drakula İstanbul’da ile devam eder. Ali Rıza Seyfi’nin Kazıklı Voyvoda isimli romanından uyarlanan ve Müslüman bir ülkede çekilen ilk Drakula filmi olma özelliğini taşıyan film, Atıf Kaptan’ın hayat verdiği Drakula’dan korunmak için haç yerine Kuran ve sarımsak kullanılmasıyla hatırlanır. 1970’te Yavuz Yalınkılıç tarafından çekilen Ölüler Konuşmaz Ki isimli film, dönemin aşk filmleri arasında kaynayıp gider, Metin Erksan’ın 1974 tarihli Şeytan filminin de ABD yapımı The Exorcist’in neredeyse kare kare kopyası niteliğinde olduğunu söyleyebiliriz. Uyarlamadan kaynaklanan sorunlardan dolayı tam dengesini bulmayan bu film, gösterime girdiğinde beklenen ilgiyi görmez.
1. Dabbe I, 2006 & Dabbe II, 2009
Yönetmen: Hasan Karacadağ
Türk Sineması’nın en iyi korku filmi diyeceğimiz ve oldukça başarılı bir gişe yakalayan Dabbe I ve II, kıyamete yakın bir dönemde ortaya çıkan elektronik bir ortamda ve internet ağında hızla yayılan esrarengiz bir gücün, cinleri de kullanılarak dünyanın her yanında intiharlara sebep olmasının meydana getirdiği panik durumunu anlatır. Kur’an-ı Kerim’de adı geçen Dabbet’ül Arz inancının arketipsel bir unsur olarak kullanıldığı Dabbe filminin içeriğini, bir tür kıyamet senaryosu oluşturur. İç ve dış çekimler için seçilen mekanlar korku türüne uygundur ve bu anlamda başarılı bir filmdir. Efektlere dayalı sahnelerde kısmi bir başarı yakalayan Dabbe I ve II, diyalog ve mizansen söz konusu olduğunda akıcılığını kaybetmektedir.
Daha önce Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde tıp geçmişi bulunan yönetmen Hasan Karacadağ, korku duygusunun beynin geçirdiği düşük frekanslı nöbet anlarından oluştuğunu ve bir insanın korku duygusunu yüz mimikleriyle ve sözleriyle gizlemeyi başarmasına rağmen, kalp atışlarının ve beyin dalgalarının değişmesini asla kontrol edemeyeceğini söylüyor.
2. Musallat, 2007
Yönetmen: Alper Mestçi
Türkiye’nin ses getirecek ilk korku filmi sloganıyla lanse edilen Musallat, sinema tarihinde ilk kez bir cini beyazperdeye yansıtmanın yanı sıra, yapımcısı, yönetmen ve başrol oyuncularının da ilk sinema filmi. Korku dolu sahneler içeren filmin ana temasını, Türk Sineması’nda o güne kadar işlenmemiş cinlerle yaşanan ilişkiler ve aşk oluşturuyor. Filmde, Suat ve Nurcan aynı köyde büyümüş ve birbirlerini çok sevmiş iki gençtir. Güzelliği ile hemen fark edilen Nurcan, yakışıklı Suat’la beraber herkesin her zaman gıpta ettiği bir çift olmuştur. Bulundukları köyde büyük bir mutluluk ve huzur içinde yaşayan Suat ve Nurcan, evlilik kararı aldığında ise bu aşka başka bir alemden bir varlık musallat olur.
3. Semum, 2008
Yönetmen: Hasan Karacadağ
Yönetmen Hasan Karacadağ’ın Dabbe filminden sonra çektiği ikinci korku filmidir. Seyirciyi korkutmayı amaçlayan film, tipik korku filmi özellikleri taşımakta, ancak görüntü estetiği ve oyunculuk açısından, bir önceki filmine nispetle daha başarılıdır. Filmde, şeytani varlık Semum dini inanca sahip olmadığı anlaşılan birine musallat olmaktadır.
Semum konusu itibariyle The Exorcist/Şeytan (1973) adlı filmi hatırlatmaktadır. Ev, çatı katı, mezar/kazı, şeytani varlıkların örümcek biçiminde yürüyüşü, şeytan çıkarma ritüelleri gibi birçok açıdan Şeytan filmiyle benzerlik gösterir, ancak Rahip’in yerini bir din hocası, İncil’in yerini de Kur’an-ı Kerim alır. Filmde neredeyse her şey korku filminin estetik bir unsuruna dönüşmüştür. Mekânlar, kamera hareketleri, ev, kedi, komşu, çatı katı, sesler, müzik ve görüntü efektleri, her şey, filmi bir korku filmi yapabilmek için adeta zamanını kollamaktadır.
4. Karadedeler Olayı, 2011
Yönetmen: Erdoğan ve Erkan Bağbakan
Film şirketi, filmin konusunun yaşanmış olaylar ve gerçek görüntülerden oluştuğu şeklinde bir tanıtım yapar. Tanıtımda, 1989 yılında bazı gazetelerde bir köyde saat 17:00’dan sonra korkudan kimsenin sokağa çıkamadığı, bu süreçte köyde metafiziksel varlıkların, yani cinlerin yer aldığı öne sürülünce, İstanbullu bir gazetecinin, olayın aslını araştırmak üzere köye gittiği, köyde 15 gün konakladıktan sonra kamerasını 14 yaşında bir çocuğa bıraktığı, çocuğun kayda devam ettiği, ancak daha sonra çocukla birlikte başka kişilerin de cesetlerinin bulunması üzerine gazetecinin jandarma tarafından gözaltına alınarak sorgulandığı, serbest kaldıktan sonra da elbiselerinin bulunmasına rağmen kendisinin kayıp olduğu ve beraberinde yaşanan ilginç olaylar dizisi neticesinde, film şirketinin eline geçen görüntülerin derlenerek bir belgesel-film hazırlandığı ifade edilir. Yapımcı şirketin il, ilçe ve köy ismi konusunda sansür tekniğini kullanarak, K. ilinin D. köyünde ibaresine rağmen, sosyal medyada ve internette Kırklareli’nin Lüleburgaz İlçesi’nin Davutlu Köyü söylentisine neden olur. Köyde yaşayanlar ise bu olayı yalanlar. Bunun, filmin ilgi çekmesi için uygulanan bir reklam çalışması olduğu çok açık.
5. Görünmeyenler, 2012
Yönetmen: Melikşah Altuntaş
Selin ve Onur henüz küçük yaştaki kızları Merve ile yeni bir eve taşınırlar. Başta her şey normal gitmektedir, ama taşındıktan bir süre sonra evde ve kızları Merve’de bazı gariplikler fark ederler. Zira Merve’nin vücudunda nedeni belirsiz morluklar vardır. Telaşlanan ve bakıcılardan şüphelenen çift, eve güvenlik kamerası kurdurup olan biteni takip etme kararı alırlar. Ama asıl tehlikenin dışarıdan değil, içeriden geleceğinden habersizdirler. Onur, bir iş gezisine çıkınca evde baş başa kalan anne-kızı gergin günler beklemektedir.
6. El-Cin, 2013
Yönetmen: Hasan Karacadağ
Türk Sineması’nda korku türünün en başarılı yönetmeni Hasan Karacadağ şöyle diyor: “Şanlıurfalıyım, ama hayatım Ankara’da geçti. Ailemin sinemayla alakası yoktu. Hep tıp okumamı istediler. Ben de Gülhane Askeri Tıp Fakültesi’nde üç yıl okudum. Üzerine Japonya’ya gidip bir yıl da genetik eğitimi aldım. Orada çektiğim kısa filmlerle Japonya Kültür Bakanlığı’nın verdiği Bunkacho Ödülü’nü kazandım. Sonra Bunkacho’da sinema eğitimi gördüm. Korku filmi merakım da o dönemde başladı. Okuldan sonra profesyonel sinema dünyasına girdim.”
Film, gece örtüsü altına gizlenerek, insanı gözleyen cinler alemine ait 5000 yıllık yasak bir bilgiyle başlar. En son Süleyman Peygamber’in Sarayı’nda fısıldanan bu bilgi, duyanları ve bilenleri kör bir dehlize çeken, keskin bir sırdır. İstanbul Şile’de bir kız çocuğu bilinmeyen kişiler tarafından tuhaf bir şekilde kaçırılır. Aynı ilçede yaşayan ve kayıp çocuk olayıyla hiçbir ilgisi olmayan beş üniversite öğrencisi gündelik yaşamlarına devam ederken, kaçırılan kızla ilgili aniden doğaüstü olaylar yaşamaya, ürkünç görüntüler görmeye ve kendilerini büyü, ayin ve benzersiz bir lanetle kuşatılmış olarak bulurlar.
7. Şeytan-ı Racim, 2013
Yönetmen: Arkın Aktaç
Filmin bültenine göre, yaşanmış bir hikayeden yola çıkılarak birebir olayların aktarıldığı Şeytan-ı Racim, çarpıcı ve bir o kadar gerçekçi sahneleriyle Türk korku film türünde bir ilk olmaya hazırlanıyor. Gerçek cin ve ifrit çağırma seansları ve inanılmaz ritüel sahnelerini bir araya getiriyor. Filmde, İstanbul’da üniversitede okuyan iki ev arkadaşı Emrah ve Salih’in hayatlarının Salih’in, Havas ilmine duyduğu merakla sonsuza kadar değişmesi anlatılıyor. Filmde, cinler aleminin ürkütücü varlıklarını kendi emri altına alarak isteklerini gerçekleştirmeleri için kullanmak isteyen Salih ve hiçbir şeyin farkında olmayan ev arkadaşı Emrah, kendilerini bir anda bu korkunç döngünün içinde bulurlar.
8. Azem: Cin Karası, 2014
Yönetmen: Volkan Akbaş
Gerçek bir olaydan yola çıkılarak projelendirildiği söylenen Azem: Cin Karası, özellikle Hasan Karacadağ’ın Dabbe’leri sonrasında hızla çoğalan cinli filmlerin bir örneği. Dededen kalan köy evine doğru yola çıkan bir çiftin, tekinsizliğini ilk anda hissettiren mekânda başına gelenler anlatılıyor yapımda. Filme adını veren Azem ise, Türkçesi savunucu olarak bilinen ve Arap yarımadasında oldukça yaygın olarak kullanılan eski bir büyü anlamına geliyor.
9. Ammar, 2014
Yönetmen: Özgür Bakar
Ammar, insanların arasına karışabilen cinin adı. Feride, sevgilisi, ev arkadaşı ve arasını yapmayı düşündüğü Barkın ile haftasonu bir dağ evine gitmeye karar verirler. Fakat istenmeyen sürpriz misafir Canan’ın gelmesiyle yolculuk gergin başlar. Bu klasik başlangıç daha önce şahit olmadığımız türden bir bulmacaya Feride’nin gözünden bizi davet eder. Birbiri ardına gelişen korkunç olaylar başta Feride olmak üzere herkesi içinden çıkması imkansız olan, adeta bir labirentin içine hapseder. Filmde uzun süre korkmayı bekliyorsunuz, ama bütün görsel efektler ve korku unsurları ve sürpriz bir final sona saklanmış.
10. Muska, 2014
Yönetmen: Özkan Çelik
Celal 30 yaşlarında, bir gazetede yazar olarak çalışmaktadır. Kadınlara düşkün biridir, sevgilisini aldattıktan sonra, evden kovulur ve kendine kalacak bir yer aramaya başlar. En yakın arkadaşı bile Celal’i evine almak istemez. Kiralık bir oda bulur. Ev döküntü bir haldedir. Kalmak istemez, fakat evde kalan genç ve güzel bir kız olan Yasemin’i görünce ev ile ilgili düşünceleri tamamen değişir. Celal’in verdiği bu karar, hayatının akışını tamamen değiştirecektir.
11. Azazil Düğüm, 2014
Yönetmen: Özgür Bakar
Metafizik ve bio-enerji uzmanı olan Salih Hoca (Salih Memişoğlu), insanların bu gerçekler hakkında bilgilenmesi ve bu tür vakalarla daha bilinçli mücadele etmeleri amacıyla, yaşadığı olayları daha geniş kitlelere ulaştırmayı hedefler ve film beyazperdeye aktarılır.
Azazil, secde etmeyi kabul etmeyen ilk şeytan. Film, bir ilki gerçekleştirerek cin ve şeytan vakalarına bilim adamlarının bakış açılarını, doktor-hoca ikilemlerini ve birlikteliklerini de perdeye taşır. Filmde, Sinem, anne ve babası vefat ettikten sonra ailesinden kalan evde teyzesi ve eniştesi ile yaşar. Üniversiteden sevgilisi Akın ile mutlu bir ilişkisi vardır. Bir gün Akın’la arabada giderlerken bir köpeğe çarparak ölümüne yol açarlar. O günden itibaren Sinem için kabus dolu anlar arka arkaya yaşanır. Filmin durmayan temposu ve gerilimi, seyirciye müthiş bir korku seyri yaşatırken, metafizik ve paranormal olaylar üzerine başka bir bakış açısı getirir.
12. Deccal, 2015
Yönetmen: Özgür Bakar
Film, yüzyıllardır geleceği söylenen deccalın doğması, insanoğlunun kabus dolu yıllar geçirmesi ve dünyaya kötülüğün yayılmasını konu alınıyor. Hayatının sıkıntılı bir döneminden geçen Duygu, hastaneden çıktıktan sonra tesadüfen Nurdan adında, gizemli ve bir o kadar da zengin bir kadın ile tanışır. Nurdan’ın maddi ve manevi yardımını ihtiyacı olduğu için kabul eden Duygu’nun hayatı, beklenmedik bir anda olumlu biçimde değişmeye başlar. Ta ki Duygu’nun yeni yerleştiği bu evde çeşitli gariplikler baş gösterinceye kadar. Duygu, nereden geldiği belli olmayan sesler, gölgeler içerisinde, kabuslar görmeye başlar ve psikolojisi daha da kötüye gider.
13. Siccin 2, 2015
Yönetmen: Alper Mestçi
Filmin yönetmeni Alper Mestçi şöyle diyor: “Siccinler, bana sorarsanız daha aile dramı ağırlıklı filmler, daha çok karakterler üzerine kurulu ve Türk halkının seveceğini düşündüğüm şekilde yapmaya çalıştığım bir film oldu. Özellikle Siccin’in ikincisi daha dramatik oldu bence.”
Hicran ile Adnan mutlu bir evlilik sürdürürken, 2 yaşındaki oğullarını bir kaza sonucunda kaybedince hayatları alt üstü olur. Hicran bunun üstüne bir de açıklanması mümkün olmayan olaylar yaşamaya başlayınca psikolojisi daha da bozulur. Sonunda bir Hoca’ya gider ve ikinci kanından bir kadının ona 41 dikiş adında bir büyü yaptırdığını öğrenir. Hicran’ın büyüyü çözebilmesi için yapan kişiyi bulması ve 41 niyetten hangisine niyet ettiğini öğrenmesi şarttır. Bu arayış, onu hayal bile edemeyeceği gerçeklerle yüz yüze getirir. Film, medyada haberlere konu olan Çanakkale’de yer değiştiren mezar etrafında gelişir. Filmin çekimleri de zaten olayın geçtiği Çanakkale’nin Yenice İlçesi, Namazgah Köyü, Nevruz Köyü ve Issız Cuma Mezarlığı’nda gerçekleştirilir.
14. Üç Harfliler 2: Hablis, 2o15
Yönetmen: Arkın Aktaç
Ablanız, anneniz, babanız ve dedenizle beraber yaşadığınız mutlu, mesut bir aileniz var. Bu mutlu tablo, terkedilmiş harap bir evin bugüne getirdikleriyle değişiyor. Çocukluk merakınız bir anda kabusunuz oluyor. Ablanız artık bir yabancı ve ondan korkuyorsunuz. Sadece siz değil tüm ailenizin hayatını kabusa çeviriyor. Adlarını anmaktan bile çekindiğiniz varlıklar tüm ailenizin kaderini sonsuza dek değiştiriyor.
15. Münafık, 2015
Yönetmen: Özkan Aksular
Münafık, güçlü ve alışılmışın dışındaki kurgusuyla ve filmin sonunda izleyiciyi ters köşeye yatırmasıyla yenilikçi bir korku filmi. Filmde, Valeria 1984 yılında Sovyetler’de bulunan, parapsikolojik olaylar üzerine inceleme yapan bir laboratuvarda çalışmaktadır. Bu gizemli kadının eski sevgilisi Nazım, kendisini esrarengiz bir vakayı araştırması için Türkiye’ye davet eder. Valeria, çevre sakinlerinin Cinli Nazife diye adlandırdıkları Nazife Hanım’ı araştırmak için Azdavay’ın Nalbant Köyü’ne gider ve çok geçmeden burada araştırmalarına başlar. Ancak Valeria bir anda sırra kadem basar. Bu esnada Nazife Hanım da felç geçirmiş, Nazım ise delirmiştir. Aradan otuz yıl geçer. Hamile bir kadın olan Ceyda, eşi ve çocuğuyla babaannesinin o dönem terk ettiği bu eski köye gelir. Genç kadının doğum sancılarının başlamasıyla birlikte, geçmişin karanlık sırları da aydınlanmaya başlayacaktır.
Kaynak
Türk Sineması’nın Durum Analizi, Türk Sineması’nda Korku: 2000 Sonrası Türk Korku Sineması’nda Dinsel Motifler Üzerine Bir İnceleme , Şeytan-ı Racim, Radikal Gazetesi Sinema Kategorisi
Yorum Yap