Japon ressam, süslemecisi ve gravürcüsü Katsushika Hokusai, 1760’ta bugün başkent Tokyo olarak bilinen Edo’nun önemli bölgelerinden Katsushika’da doğar. Altı yaşındaki Tokitarō (Hokusai’nin çocukluk adı), ayna üreticisi babasının yanında, aynaların çevresini boyayarak resme başlar. Sanatında küçük yaşta öğrendiği bu zanaatın biçimlendirici bir etkisi olduğu düşünülür.
Daha sonra kütüphanede katiplik, bir ağaç kesicinin yanında çıraklık yapar. 18 yaşında bir Ukiyo-e sanatçısı olan Katsukawa Shunshō’nun stüdyosuna kabul edildiğinde, o da ustası gibi daha çok mahkumlar, günlük olaylar ve Kabuki aktörleri gibi konulara odaklanır. İlk isim değişikliği de burada olur. Ustası tarafından verilen Shunrō adıyla 1779’da ilk defa bir dizi Kabuki (müzik ve dansın olduğu Japon halk tiyatrosu) aktörünün resmini yayınlar.
Sakata Hangorô III (As A Traveling Priest), 1791
Ichikawa Ebizō (Danjūrō V) In The Role of Mongaku Shonin, 1791
Modern olma anlamı da taşıyan Ukiyo-e, Edo döneminde (Japonya’da 1603’ten 1868’e kadar devam eden dönem) ortaya çıkan bir resim sanatı türüdür. Fani Dünya Resimleri anlamına gelen Ukiyo-e, günlük yaşamdan sahnelerin de konu alındığı, döneminin çağdaş resmidir. Konularını yerel efsanelerden, dinden, edebiyattan, şiirden, imparator ve ailesi ile ilgili hikayelerden, geleneksel Japon tiyatrosundan ve yaşamın akışından alır. Bu resimlerde çoğunlukla sıradan yaşamın sorumluluklarından kurtulmuş kısa güzel anlar, erotik sahneler, fahişeler, geyşalar, aktörler, sumo güreşçileri, efsaneler, tiyatro aktörleri vb. konular tercih edilir. İlk zamanlar sadece siyah mürekkeple tek renk baskılar yapılırken, 18. yüzyıldan sonra renkli baskı tekniği uygulanır. Eski tip elle boyanan Japon kitaplarının içinde ve kapaklarında da kullanılan Ukiyo-e tarzı, genellikle renkli ahşap bloklarla baskı şeklinde uygulansa da, akımın ilk dönemlerinde fırça ile suluboya etkisi veren Ukiyo-e resimleri de bulunmaktadır.
Chinese Boys Learning To Write, 1785
Hokusai, kariyerinin erken dönemlerinde çocukları için oyuncaklar tasarlar. Diaroma denilen üç boyutlu manzara modelleri ve içinde küçük peyzajların olduğu masa oyunları yapar. Diaroma, gerçek veya kurgu bir olayın, anın veya hikayenin, ışık oyunlarının da yardımıyla üç boyutlu olarak modellenmesidir. 1793’te ustası Shunshō’nun ölümünden sonra, Fransız ve Hollandalı sanatçıların bakır gravürlerinden gördüğü Avrupa stillerini ve diğer sanat tarzlarını keşfetmeye başlar. Daha sonra Ukiyo-e’nin geleneksel konuları olan oyuncuların ve aktörlerin görüntülerinden uzaklaşır. Bunun yerine, çalışmaları çeşitli sosyal düzeylerden Japon halkının günlük yaşamının manzaralarına ve görüntülerine odaklanır. Bu değişim, Ukiyo-e ve Hokusai’nin kariyerinde önemli bir dönüm noktasıdır. Ryōgoku Köprüsündeki Havai Fişekler isimli eseri, Hokusai’nin yaşamının bu döneminden kalmadır.
Watching Fireworks In The Cool Evening at Ryôgoku Bridge, 1790
Hokusai bu döneminde Asya tarzı iki boyutlu perspektif anlayışını bir kenara bırakıp, batı tarzı resimlerde gördüğü yeni perspektif tekniğini benimsemiş, resimlerini bu tekniğe uygun yapmaya başlamıştır. Dış dünyaya oldukça kapalı, bu uzak ada ülkesinde, daha önce tekrarlanan geleneksel resim anlayışından çok farklı olan Hokusai’nin yeni resim tekniği, dönemin Japonya’sında devrim niteliğinde bir yenilik olarak görülmüş, daha sonraları batı sanat dünyasında Hokusai’nin tanınması ve esin kaynağı olarak görülmesinde belirleyici rol oynamıştır.
Ustası Shunshō’nun ölümünün ardından, ilk eşini genç yaşta kaybeden sanatçı, bir oğlu ve iki kızıyla yaşamaya başlar. 1797’de yeniden evlenir ve yaşamının bu döneminde kuzey stüdyosu anlamına gelen, en çok tanınacağı Hokusai ismini benimser. Bu isim değişikliği, aynı zamanda sanat yaşamının en önemli dönemidir. Hayatı boyunca pek çok kez taşınır (yaklaşık 93 farklı ikametgah) ve pek çok kez ad değiştirir Hokusai. Birden fazla ismin kullanımı, zamanın Japon sanatçılarının ortak bir uygulaması olsa da, onun takma adlarının sayısı diğer Japon sanatçılarından daha fazladır. Hokusai’nin isminin değişmesi, sanatsal üretim ve stilindeki değişikliklerle sıklıkla ilişkilendirilir. Sanat tarihi okumalarında, hayatını dönemlere ayırmak için kullanılır.
Courtesan Asleep, 1800
Katsushika Hokusai, antolojiler, erotik içerikli kitaplar, baskı resim albümleri, elde boyanan resimler ve tarihi romanlar gibi pek çok farklı türde iş üretir. 1800 yılına kadar Ukiyo-e’yi portre dışındaki amaçlar için kullanmayı daha da geliştirir. O yıl, iki manzara koleksiyonunu, Doğu Kapısı’nın Ünlü Manzaraları ve Edo’nun Sekiz Manzarası’nı yayınlar.
Edo Meisho, Famous Sites of Edo, 1800
Woman Looking At Herself In A Mirror, 1805
Bu eseri, Osmanlı nakkaşı Levni’nin minyatürlerine benzer. Kadın, ayrıntılı çizilmiş giysisi ve duruşlarıyla zarif, giysilerdeki veya diğer yüzeylerdeki ince ve gerçekçi çiçek motifleri natüralist bir etki uyandırır.
Yomihon
1806 – 1815 arası Hokusai’nin işleri Yomihon veya okuma kitabı olarak isimlendirilen, illüstratif anlatımcı yeni bir tip roman türüne odaklanır. Bu tarz kitaplar, daha çok tarihi hikayeleri konu alan betimleyici nitelikte resimlerin kullanıldığı romanlardır. Bu yeni tarz, o dönem işlerinde oldukça etkin bir yere sahiptir. Zamanının büyük kısmını bu çalışmalara ayırır ve oldukça da iyi bir gelir elde eder. Diğer yandan elbette bu konular üslubunda birtakım değişiklikler yaratır. Geleneksel Ukiyo-e dünyasından uzaklaşarak daha güçlü figüratif yapılara yönelir. Samuraylar, savaşçılar, hikayelerde geçen canlılar, büyük jestleriyle ve korkutucu ifadeleriyle resimlerinde hayat bulur.
Panoramic Views of Both Banks of the Sumida River At A Glance, 1806
Tametomo and The Inhabitants of Onigashima Island, 1811
1811 yılında 51 yaşındayken, Hokusai adını Taito olarak değiştirir ve sanat yaşamında Hokusai Manga olarak anılacak yeni bir döneme girer. Hokusai, gerçekçiliğe ve hayatın doğru bir tasvirine adanmış olan bu manga çizimlerinden binlerce yapar. Başlangıçta para kazanmak ve daha çok öğrenci çekmek için yapılan bu çizim serisi, daha sonra sanatçının pek çok biçimsel keşfe imza atmasını sağlar. Bu hareketli ve illüstratif desenler aynı zamanda ironik bir dile de sahiptir.
Hokusai’nin Manga çizimlerinden (1815 – 1878 arasında on beş ciltte yayınlanan 3.000’den fazla küçük, tahtadan oymalı eskiz koleksiyonundan)
Yaptığı bu resimler Japonya’da manganın ilk büyük ustası olarak anılmasını sağlar ve Japon modern mangasının çıkışı olarak görülür. Günümüzde manga kelimesini duyduğumuzda, Japon çizgi romanları aklımıza gelir. Japonca’da manga (漫画) teriminin anlamı, meraklı ya da tuhaf çizimlerdir. Hokusai Manga başlığı altında toplanan bu işler, yalın çizgisel anlatımlarıyla daha çok eskiz havasındadırlar. Hareketin yoğun olarak hissedildiği, figür desenlerinin ağırlıkta olduğu manga tarzı bu çizimler, sketch book denilen eskiz defterlerinden oluşur. İnsan çizimlerinin yanı sıra hayvanların ve figür hareketlerinin yoğun olduğu manzara resimlerini de içerir. İnsan vücudunun son derece dengesiz hareketler içinde, fakat neredeyse bir akış halinde gösterildiği bu çizimlerinde gözün hareketi takip etmesini ve tamamlamasını sağlayacak bir teknik geliştirir. Hokusai’nin kitabı o yıllarda Japonya’da o zamana kadar tüm zamanların en çok satan kitabı haline gelir. O kadar popülerdir ve o kadar uzun bir süre beğenilir ki, sonraki 64 yıl boyunca 14 yeni Hokusai Manga cildi yayınlanır. Serinin son üç kitabı Hokusai’nin 1849’da seksen dokuz yaşında ölümünden sonra basılır.
Double Cherry-Blossom Branch, Telescope, Sweet Fish and Tissue Case, 1804-13
Formu ve kompozisyonu önemseyen Hokusai’nin çalışmalarında gerçeğin ve geniş bir hayalin birlikteliği, geometrik kurgu ve şiirsel bir atmosfer vardır. Bir serçenin çiçek veya ağaçlar üzerinde uçuşunu birkaç fırça vuruşuyla göstermek gibi sanatsal ustalıklardan hoşlanır.
Sparrows and Chrysanthemums, 1825
Edo bölgesinin önemli peyzajlarından oluşan manzara resimleri de bu dönemde betimlediği konulardandır. Batı tarzı perspektifi ustaca kullandığı, Japon doğasının ve insanlarının günlük yaşamını resimlediği bu renkli tahta baskılar, dönemin yaşam tarzı ve hayat akışı ile ilgili de önemli ve belgeleyici nitelikte kaynaklardır. Bu resimlerde, dönem Japonya’sında günlük yaşamları içinde sıradan insanlar, balıkçılar, köylüler, günlük giysileri, araç gereçleri ve doğa içindeki günlük uğraşları esnasında betimlenir.
Fuji From Gotenyama At Shinagawa On The Tōkaidō, 1830-32 (Thirty-six Views of Mount Fuji)
Fine Wind, Clear Morning, 1830-32 (Thirty-six Views of Mount Fuji)
Hokusai, sanat yeteneğini kalabalık topluluklar önünde sergilemekten hoşlanırdı. Kamusal alanlarda, festivallerde, 200 metrekarelik kağıtlara yaptığı mitolojik karakterlerin devasa resimlerini içeren işleriyle iddialı performanslar ortaya koyar, yarışmalara katılırdı. Eserlerinin büyük bir kısmını 60 yaşından sonra üreten Hokusai’nin yaşamında yaşlılık, bir yeniden doğuş olarak onu zirveye taşır.
1820’de adını Litsu olarak yeniden değiştirir. Bu isim, onun yeniden doğuşunun bir habercisi gibidir. 1828’de ikinci eşini de kaybeden Hokusai, birkaç defa felç geçirir, bunun üstüne bir de torunun büyük borçları yüzünden oldukça zor bir bir mali duruma düşer. Artık yaşlı bir adam olan ve bu yaşına kadar binlerce iş üreten, saygın ve başarılı bir kariyeri olan Hokusai, yaşadığı bu yıkıcı olayların onun yeniden doğuşu olduğunu tahmin etmişçesine büyük bir azimle çalışmaya koyulur. 1830’da 70 yaşındayken, içinde dünyaca ünlü Kanagawa Dalgası’nın da olduğu ve Fuji Dağı’nı betimlediği otuz altı resimlik ünlü serisine başlar.
The Great Wave Off Kanagawa, 1832 (Claude Debussy bu resim için beste yapar: La Mer)
Kutsal kabul edilen ve ülkenin simgesi olan Fuji’nin çeşitli açılardan resmedildiği serinin en önemli çalışması Kanagawa’nın Büyük Dalgası’dır. Japon sanatının en ünlü imajı olan bu ikonik tahta baskıda, arka planda karlı Fuji Dağı, ön planda dalgalı deniz, fırtınanın şiddetine kapılmış üç tekne ve sol üst köşede imza görülür. Kompozisyonun üçte ikisi aşağıdan ufuk çizgisiyle ayrılır. Deniz yükselerek ve dönerek gökyüzünün bir bölümünü kaplarken gözü ufuktaki dağa da çeker. Fuji’nin çevresindeki koyuluk, sabahın erken saatleri ve güneşin parlamakta olduğuna işarettir.
Dalgalar denize köpüklenerek inerken görsel bir incelikle birlikte gerilim de yaratır. 10-12 metre boyutlarındaki öfkeli devasa dalga helezonik biçimde kıvrılarak tekneleri yutmak üzeredir. Balık taşımak için kullanılan hızlı teknelerde sekizer balıkçı kürekleri tutarken ön kısımlarında ikişer yolcu daha yer alır. Öndeki küçük dalga arkadaki dağ ile benzerlik gösterir ki; bu dalgaların içinde ikinci bir Fuji silüetidir. Orijinal baskıları pek çok müzeye dağılan resimle müthiş bir doğa olayı karşısında insan yaşamının kırılganlığı, güçsüzlüğü fark edilir. Hokusai’nin incelikli ustalığının ve kendine özgü betimleme yeteneğinin şiirsel bir göstergesi olan baskı, Hokusai sanatının kendinden sonraki nesillere ilham kaynağı olmasını sağlar. Pek çok sanatçı bu resimden ilham alır. Bu sanatçılardan biri de Vincent Van Gogh’tur. Yıldızlı Gece resminde, Kanagawa Dalgası’dan etkilenir. Gökyüzündeki hava akışı ve renk skalası Hokusai’nin Kanagawa Dalgası’ndaki akışı anımsatır.
Yodo River In Moonlight, 1832
Nihonbashi Bridge In Edo, 1830-32 (Thirty-six Views of Mount Fuji)
19. yüzyılın ikinci yarısında Fransa ve Japonya arasındaki diplomatik ilişkiler sonucu Paris’te Japon sanatıyla ilgili birçok sergi açılır. Hokusai’nin 75 yaşındayken yaptığı üç ciltlik Fuji Dağının 100 Görünümü kitabı Avrupa sanatında ilham kaynağı olur. Empresyonistler, Sembolistler, Nabiler, James Abbott McNeill Whistler, Vincent Van Gogh, Klimt gibi ressamlar, Kübistler, Hokusai’nin yanında diğer Japon sanatçılar Utamaro, Hiroshige’nin yoğun bir etkiye ve zarif renklere sahip yalın çalışmalarına hayranlık duyarlar ve koleksiyon oluştururlar. Bu resimlerden yapılan kopyalara Japonaiserie denir. Ayrıca Art Nouveau stili de dönemin renkli Japon baskılarından, porselenlerinden, mobilyalarından fazlasıyla esinlenir.
The Mansion of the Plates, 1831-1832 (One Hundred Ghost Stories)
1839’da bir yangında sanatçının atölyesi ve pek çok işi tahrip olur. Hokusai’nin popülerliği düşüşe geçerken genç isimlerden Ando Hiroshige ilgi görmeye başlar. Sürekli daha iyi işlerin peşinde olan Hokusai, “Altı yaşımdan itibaren nesnelerin görünen şekillerini çizmeye karşı delilik derecesinde bir tutkum vardı. Elli yaşıma geldiğimde dünya kadar desen çizmiş, bunları bastırmıştım, ama yetmiş yaşımdan önce yaptıklarım can sıkmaya değecek şeyler değildi. Yetmiş beş yaşıma geldiğimde doğadaki örneklerden, hayvanlardan, bitkilerden, ağaçlardan, kuşlardan, balıklardan ve böceklerden bir şeyler öğrenmiş olacağım. Seksen yaşıma geldiğimde göreceksiniz ki gerçek bir gelişme göstereceğim. Doksanımda yaşamın kendi sırlarına derinlemesine inen yolumu kat etmiş olacağım. Yüz yaşında olağanüstü bir sanatçı olacağım. Yüz on yaşına geldiğimde yarattığım her şey, bir nokta, bir çizgi daha evvel hiç olmadığı kadar yaşamın içine dalacak. Benim kadar uzun yaşayacak olan sizlere sesleniyorum verdiğim sözü tutacağım. Bunu yaşlılığımda yazdım. Kendime bugüne dek Hokusai dedim, ama bugün imzamı ‘Resme deli olan yaşlı adam” olarak atıyorum.” şeklinde açıklama yapar.
Poem By Fujiwara No Yoshitaka: At A Hot Spring, 1835
Hokusai, 10 Mayıs 1849’da yaşama veda eder. Sanatçı, her türlü konuyla ilgili ardında otuz bin özgün baskı, resim, desen, kitap resmi, şiir derlemeleri bırakan çok üretken bir sanatçıdır. Hokusai’yi çağdaşı Japon sanatçılardan ayıran, konuları ele alışındaki zerafet, geleneğin sınırlarını zorlayan merak ve bitmek bilmeyen çalışma azmiyle yaşamı boyunca ortaya koyduğu otuz binin üstündeki çalışmasıdır.
Snow On The Sumida River, 1833
Gamecocks, 1838
Kaynak
Hokusai ve Sanatı Üzerine Görsel Bir Okuma, Katsushika Hokusai
Oldukça ünlü ve başarılı bir ressam dır. Çok severim.