Menu

Kösem Sultan’ın Mektupları ve Hayatından Önemli Olaylar



Önemli Türk tarihçilerinden Prof. Dr. Halil İnalcık’ın Osmanlı Tarihinde Efsaneler ve Gerçekler kitabından alıntılarla Kösem Sultan’ı anlatıyoruz.

Kösem Sultan ile ilgili yazdığımız Osmanlı Tarihi’nin En Güçlü Kadınlarından Kösem Sultan Kimdir isimli yazımıza da göz atmanızı öneririz.

1.

Kösem Sultan, 1629 yılının Ağustos ayında Vezir-i Azam’a yazdığı bu yazıda sağlığını sorar, yakınlık gösterir, kendisinin iyi olduğunu ve halkın işleriyle gece gündüz uğraştığını belirtir. Kösem Sultan, oğlu Murad’ın soğuklarda sağlığına dikkat etmediğini, soğuktan hasta olunca, kendisinin anne olarak bu durum yüzünden helak olduğunu söyler. Oğlunun sağlığı başlıca düşüncesidir. O yıllarda IV. Murad 18 yaşındadır; henüz saltanat anne Kösem Sultan’dadır. Bundan 3 yıl sonra saltanat idaresini IV. Murad eline geçirecektir, ama Kösem Sultan yine birçok devlet işine müdahale edecektir.

kosem sultan
“Paşa hazretlerine selamlar, dualar olunduktan sonra, nedir haliniz ve….eyüler, hoşarsız, heman sıhhat afiyette olasız. Eğer ahvallerden sual olunursa bi-hamdillahi taala şimdiki halde canımız tende olub gice ve gündüz ümmet-i Muhammed’in asude olmasına iştigaldeyüz ve ba’dehu i ‘lam olunur ki Arslanım sabah gider, akşam gelür, ben dahi görmem, sovukdan perhiz itmez, mizacı girü bozulur, hele oğul olmaya beni helak ideyor; Allah emaneti buldukça kendüye nasihat idesiz, cansız eşer gider, neyleyüm söz tutmaz, hastelikten kalkmışdır, sovukda gezer, bunlar bende akıl komadılar; heman vücudları sağ olsun. Hele Yemen’e bir himmetcik görün. Allah ahvalimize mu’in ola; Arslanım’a andım, ben Paşa ile söyleşirim didi, iki göz, bilürsiz, heman sağlıkda olsun.”

Açıklama:

Kösem Sultan 1629 yılının Ağustos ayında Vezir-i Azam’a yazdığı bu yazıda sağlığını sorar, yakınlık gösterir, kendisinin iyi olduğunu ve halkın işleriyle gece gündüz uğraştığını belirtir. Kösem Sultan, oğlu Murad’ın soğuklarda sağlığına dikkat etmediğini, soğuktan hasta olup, kendisinin anne olarak bu durum yüzünden helak olduğunu söyler. Oğlunun sağlığı başlıca düşüncesidir. O yıllarda IV. Murad 18 yaşındadır. Henüz saltanat anne Kösem Sultan’dadır. Bundan 3 yıl sonra saltanat idaresini IV. Murad eline geçirecektir, ama Kösem Sultan yine birçok devlet işine yine müdahale edecektir.

2.

Yeniçeriler, padişaha yakın diye Yeniçeri Ağası Hasan Halife’yi 1632 yılında At Meydanı’nda katlettiler. Yukarıdaki alıntı, Kösem Sultan’ın, Yeniçeri Ağası’nın mallarının kendisinin üzerine yapılması için Vezir-i Azam Topal Recep Paşa’ya yazdığı mektuptan.

“Kaymakam Paşa’ya selamdan sonra i’lam olunurki maktul yeniçeri ağasının akaratı, bağ bahçesi yok mudur; arayıp su’al etdiniz mi? Biz işitdik, çiftliği, bağı var imiş. Bir hoşça her ne var ise tefahhus idip, bize i’lam edesiniz; işte defter gönderdik; defter mücebince mükemmel tahsil itdirüp gönderesiz, hesap üzere 40 kise ile 95 kuruş tahsil olunacakdır, mukayyed olup ihmal etmeyesiz.”

Açıklama:

Yeniçeriler, padişaha yakın diye Yeniçeri Ağası Hasan Halife’yi 1632 yılında At Meydanı’nda katlettiler. İşte Kösem Sultan’ın onun mallarının kendisinin üzerine yapılması için Vezir-i Azam Topal Recep Paşa’ya yazdığı mektup.

3.

Vezir-i Azam’ın Kösem’e “Benim devletlü efendim” hitabı ilginçtir. Bu durum Kösem Sultan’ın devlet ve egemenlik sahibi sayıldığını gösterir. IV. Murad ava meraklıydı. Vezir-i Azam mektupta ava Kösem Sultan’ın da katılmasını tavsiye etmekte ve bundan zevk almasını umut etmekte. Bu belgede önemli nokta şudur: Kösem Sultan, Arz Odası’nda oğlu padişahla beraber olmak, vezirlerin ve diğer devlet görevlilerinin arzlarını dinlemek isteğindedir. Kösem Sultan’ın, henüz çocuk olan padişahı yanından ayırmamaya önem verdiği de anlaşılmaktadır. Fakat, Vezir-i Azam bunun kanuna aykırı olduğunu belirtiyor. Vezir-i Azam’ın Kösem’e bağlılığını ifade eden notu da ilginçtir: “Ben kulun halis ve muhlis kulunum, istemem ki bir an birbirinizden ayrılasız.”

Kösem oğlu IV. Murad’ın ava gitmesi ile ilgili yazdığı yazıda Vezir-i Azam’a şöyle der: “İnşallahu ta’ala yarın sa’adetlü Arslanım hareket etmek üzere olur ve biz dahi beraber oluruz, şöyle ma’lum oluna.” Vezir-i Azam ise şöyle yanıt verir:

kösem sultan

“Benim saadetli ve Devletlü Sultanım Hazretlerine,
Yarın inşallahu ta’la devletlü efendim padişah-i alempenah hazretleri av ve şikara niyyet buyurmağla, kadimden olugeldiği göre üzere etrafa tenbih olunup lazım olduğu üzere görülmüştür ve devletlü padişahıma telhis etmişimdir. İzzetli efendim dahi bile gidüp oralarda olan bağçelerden birinde oturulması münasiptir. Padişahıma böylece i’lam olunmuştur, benim devletlü efendim, ihsan buyurup ma’an teşrif buyrula. İnşallahu ta’ala hazz idersiz. Baki ferman devletlü efendimindir. Benim devletlü efendim, kanun değildir; yoğise arzda bile olmanız rica iderdim; ben kulun halis ve muhlis kulunum, istemem ki bir an birbirinizden ayrılasız. İhsan buyurub ma’an hareket buyrula, elhandülillahi ta’ala havalar güzeldir.”

Açıklama:

Vezir-i Azam’ın Kösem’e “Benim devletlü efendim” hitabı ilginçtir. Kösem Sultan devlet, egemenlik sahibi sayılmaktadır. IV. Murad ava meraklıydı. Vezir-i Azam ava Kösem Sultan’ın da katılmasını tavsiye ile bundan zevk almasını umut etmekte. Bu belgede önemli nokta şudur: Kösem Sultan, Arz Odası’nda oğlu padişahla beraber olmak, vezirlerin ve öteki devlet görevlilerinin arzlarını dinlemek isteğindedir. Kösem Sultan’ın, oğlu çocuk padişahı yanından ayırmamaya önem verdiği anlaşılmaktadır. Fakat, Vezir-i Azam bunun kanuna aykırı olduğunu belirtir. Vezir-i Azam’ın Kösem’e bağlılığını ifade eden notu ilginçtir: “Ben kulun halis ve muhlis kulunum, istemem ki bir an birbirinizden ayrılasız.”

4.

1649 yılına ait bu mektupta Kösem, bir defterdarın etrafta dolaşıp Valide Sultan’ın para karşılığında Vezir-i Azam tayin ettiğini, iktidara getirdiğini söylediğini yazıyor. Ancak Valide Sultan, bu dedikoduyu şiddetle reddederek, mühür, kim güzel hizmet ederse ona verilir diyor. Mektupta, Vezir-i Azam’a senin bu dedikodulardan haberin var mı diye de sorar. Mektubun kenarında ise o defterdarın yakalanmasını, bu işin araştırılmasını ve özellikle hesaplarının incelenmesini ister. Bu da gösteriyor ki, Kösem Sultan istediğini Vezir-i Azam’a yaptırabiliyor.

Belgede bahsedilen defterdar, eski yeniçeri ağası sonradan defterdar olmuş Musa Ağa’dır. Amacı Kösem Sultan’ı kötüleyerek onun iktidarını devirmektir ama ne yazık ki Yedikule’de önce hapsedilir; sonra da 1649’un Temmuz ayında idam edilir.

“Muradları nedir, helbet (elbette) bunlara bir tahrik eden vardır, zira bir iki kişiden biz işkilleşürüz. Cümleten bir fesad başı ma’zul olan tefterdar (defterdar) onda bunda gezüp nam edermiş ki ben Valide Sultan’a sekiz yüz kise (para birimi) verüb möhrü bana verseniz gerekdir deyü; Allah saklasun ne bana akça gerek ne ben möhrü satarım, bu ne asıl sözdür möhr akça ile verilmez; din u devlet kayırıb güzel kim hizmet doğru ederse ana verilür, Hüda’ya ma’lumdur ki bu cevabları işitdim, ziyade elem çeküb gazaba gelmişimdir, bu cevablardan senin haberin var mıdır, bilmiş olasın. Tefterdarı arayub bulub ele getirdürdiniz mi, helbet mukayyed olub ele getürüb muhasebesin görüp şer-i şerife havale idüp bu yana (haber) edesiz, böyle fesad başları bunda durmanın hakkı yokdur. Zira el-altında tahrik idüp olmazlar, dahi bir iki niçün.”

Açıklama:

Bu mektup 1649 yılına ait. Kösem bir defterdarın etrafta dolaşıp Valide Sultan’ın para karşılığında Vezir-i Azam tayin ettiğini, iktidara getirdiğini söylediğini yazıyor. Ama Valide Sultan, bu dedikoduyu şiddetle reddeder. Bu demektir ki, Kösem Sultan istediğini Vezir-i Azam’a yaptırıyor. Mektup Vezir-i Azam’a yazılmış, ona senin bu dedikodulardan haberin var mı diye sorar. Mektubun kenarında ise o defterdarın yakalanmasını, bu işin araştırılmasını ve özellikle hesaplarının incelenmesini istiyor.
Belgede bahsedilen defterdar, eski yeniçeri ağası sonradan defterdar olmuş Musa Ağa’dır. Amacı Kösem Sultan’ı kötüleyerek onun iktidarını devirmek, ama ne yazık ki Yedikule’de önce hapsedilir; sonra da 1649’un Temmuz ayında idam edilir.

5.

Kösem Sultan’ın yaşı üzerine kaynaklarda verilen 1589 doğum tarihi kesin değildir. Ölümü 2 Eylül 1651’dir. Arzlar üzerinde, kendi elyazısıyla verdiği emirlerde Osmanlıca’yı iyi öğrendiği anlaşılsa da bazı kelimelerde Harem telaffuzu aşikardır. Osmanlı İmparatorluğu’nda naiplik yoktur, ama Kösem Sultan, oğlu Murad adına devlet işlerini yürüttüğü 1623-1632 dönemi bir çeşit saltanat naipliği yapmıştır. Kösem Sultan bu dönemde oğlu Sultan Murad’ın yaşamını yakından kontrol altında tutmuştur.

6.

1632 tarihinde ciddi bir iktidar sorunu çıkar. Sipahiler Kösem Sultan’ın gözdesi Vezir-i Azam Hafız Ahmed Paşa’yı hedef alırlar. Aslında çekişme saray, yani Kösem Sultan ile yeniçeri desteğini alan önceki Vezir-i Azam Hüsrev Paşa arasındaydı. İşte bu iktidar buhranında, yani 1632’de ya Kösem Sultan oğlu Murad’ın gerçek padişah olarak kendisinin yerini almasını doğru buldu; ya da artık devlet işlerinde faal rol oynamaya başlayan IV. Murad annesini istemedi. Zira 1632 yılında artık IV. Murad iktidarı ele geçirdi.

4. murat

7.

Sultan Murad padişahlık otoritesini göstermekte, ufak bahanelerle ulema dahil birçoklarını celladın palası altına gönderen müstebit, despot, acımasız bir hükümdar görünümündeydi. Karakterinin oluşumunda uzun zaman kendisini koruyan, eğiten Valide Sultan Kösem’in rolü tartışılmaz bir gerçektir. Kösem Sultan’ın arslanım dediği oğlu Sultan Murad çabuk hiddetlenen cezalarında aşırı karakterde biriydi. Halkın şikayetlerini ciddiye alır, vali ve kadıları bu yüzden celladın satırı altına gönderirdi.

8.

Kösem Sultan idaresi altındaki haremin devlet düzenini bozan aşırılıklarını o dönemin vakanüvisü şöyle anlatır: IV. Murad tüm kardeşlerini idam edince, Kösem Sultan sayesinde yalnız kardeşi İbrahim hayatta kalır. Tahta çıkan İbrahim’in (1640), oğlu olmazsa kendisinden sonra Osmanlı hanedanı son bulacaktı. Devlet erkanı, özellikle Valide Kösem Sultan, kafes hayatından yeni kurtulmuş deneyimsiz Sultan İbrahim’e güzel cariyeler takdiminde yarışa girerler. Kadınlara ilgisi az İbrahim, bu kez tam tersi bir sultan haline gelir. Padişahın yatağını paylaşan haseki kadınların müdahaleleri ve masrafları aşırı haldeydi. İsraflar darlık içinde bulunan devlet hazinesine ağır bir yük getirir. Öte yandan, harem kadınlarının artan nüfuzu, idarede bir yolsuzluk zinciri başlatır. Birçok devlet memuriyetleri hasekilerin tavsiye ve müdahalesiyle verilir hale gelir. Sonunda, bütün devlet makamları açıkça, kim fazla rüşvet verirse ona verilmeye başlanır. Vakanüvise göre rüşvetle memuriyet alan kimse parayı çıkarmak için memuriyetine gitmeden makamını satışa çıkarır olur. Geliri yüksek sancaklar ve eyaletler, haseki kadınlara veya adamlarına verilmeye ve bölüşülmeye başlanır. Vakanüvis durumu şöyle özetler: “Vergi veren halk, ayaklar altında, devlet hazinesi yağmacılar elinde, kadınlar saltanatı altında; alemin ihtilali göründü.”

1. ibrahim

9.

Sultan İbrahim döneminde haremde padişahla yakınlık kuran kadınlar, Kösem ile rekabet halindedir. Bunlardan Şekerpare (çok şişman olduğu söylenir) yandaşlarıyla rüşvetler alıp, devlet işlerine karışır. Valide Sultan’la aralarında tartışma çıkınca, Kösem onu döver. Kavga Sultan İbrahim’in kulağına gidince, Şekerpare Sakız’a sürülür, mallarına el konulur. Saray dışında Şekerpare’ye hizmet eden ve bu yolla büyük servet elde eden kethüdasında bulunan cevahir, altın ve gümüş dolu 16 sandığa el konur. Çok tatlı dilli olduğu söylenen Şekerpare akşamları Sultan İbrahim’e “Ekmek alacak param yok” dermiş, ama mallarının arasından nakit 250 kese gümüş akçe de çıkar.

10.

Sultan İbrahim döneminde saraydaki köşklerin her birinin samur kürk ve kıymetli kumaşlarla döşenmesi padişahın fermanı haline gelir. Sultan İbrahim pahalı bir koku olan amberi çok kullanır; bu keyfine karşı çıkanları azleder veya hapse gönderirdi. Yatak ve yastıkları kürkle döşenir, samur getirmeyen kimse göreve atanamazdı. Altınlı kumaşlarla örtülü her yerin samur kürkle süslenmesi padişahın emriydi; bu nedenle şehirde kürk fiyatları 10 kat artar. Bu durum öyle bir hal alır ki, devlet büyükleri iktidarda kalmak için Sultan İbrahim’in delice isteklerine baş eğip zengin kimselerin mirasına el koyarlar. Sultan’ın son delice arzusu ise mücevher kayık yaptırmak olur.

11.

Kösem Sultan, Sultan İbrahim’e zaman zaman öğüt verir, şefkatli sözler söyler; tabii ki oğlu onu dinlemez. Bu nedenle oğlundan uzaklaşıp, Topkapı’daki bahçesine gidip uzun zaman orada kalır. Sultan İbrahim bir gün annesinin bazı sözlerine sinirlenip onu İskender Çelebi Bahçesi’ne (günümüzde Florya) sürgün eder. Başka bir zaman da gene annesinin uyarıları ve öğütlerine sinirlenen Sultan İbrahim, yanındaki hasekilerinin de kışkırtmasıyla Kösem Sultan’ı Rodos’a göndermek ister, ama sonra vazgeçer. Ancak sinirlendiğinde annesini İstanbul’daki farklı saraylara yollamaktan vazgeçmez. Sultan, kızkardeşleri Ayşe, Fatma, Hanzade Sultan ile IV. Murad’ın kızı Kaya Sultan’a da kötü davranır. Onlara ait emlakları, mücevherleri nikahlısı Hümaşah Sultan diğer adıyla Telli Haseki’ye verir; hatta diğer hasekilerini onun hizmetçisi yapar adeta. Öyle ki Kösem Sultan bile İbrahim’den korkar hale gelir.

12.

Sultan İbrahim’in yaptıkları karşısında Ocak Ağaları Bektaş, Muslihiddin ve Kara Murat Ağa toplanıp Padişah’a karşı ayaklanır. Her ne kadar oğluna kırgın, kızgın da olsa Kösem Sultan, Ocak Ağaları’na adeta kafa tutar. “Bu kadar zamandır oğlum ne yaptıysa sesinizi çıkarmadınız. Fesat, yolsuzluk saydığınız işlere kendiniz yardımcı oldunuz. Eğer siz hep birlikte uyarsaydınız, bu duruma gelmezdik. Bundan sonra yapılması gereken, kendisine kötü işleri anlatmak, kötülükleri gidermek. Kendisi tahtına otursun, hazineden harcamalar ulema ve devlet büyüklerinin birlikte meşveretiyle yürütülsün.” Ancak Ocak Ağaları, Sultan İbrahim’i önce hapsedip sonra da katlederler.

Kaynak
Osmanlı Tarihinde Efsaneler ve Gerçekler – Prof. Dr. Halil İnalcık


Facebook Yorumları

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir