Menu

Kuzgun Acar’ın Eserleri ve Hayatı



“Yaptığım her yontuda mutlaka bir çığlık vardır.” diyen Kuzgun Acar, daha doğrusu Abdulâhet Kuzgun Çetin Acar, 28 Şubat 1928 tarihinde İstanbul’da Habeşistan kökenli olduğu düşünülen Ayşe Zehra Hanım ile Nazmi Acar’ın oğlu olarak dünyaya gelir. Anne ve babasının tanışma hikayelerine dair değişik anekdotlar var, ancak hepsinin ortak yanı Kuzgun Acar’ın babasının ihtişamlı yaşamına karşı, yalnız başına siyah bir anne ile fakirlik içinde büyüdüğü gerçeği.

Nazmi Acar, uzunca süre Kuzgun’u nüfusuna geçirmeyi reddetmiş bir baba, Ayşe Zehra Hanım ise hayatta kalmak için türlü işlerde çalışacak, son yıllarında alkole sığınıp Bakırköy’de tedavi gördükten bir süre sonra, Kuzgun Acar henüz Akademi’de öğrenciyken ölecektir.

“İlginçti aslında yaşamımız. Babam çok olanaklıydı, ama tavırlıydı bize karşı. Ben üç yaşındayken ayrılmışlar. Ben bir işçi ananın çocuğu olarak büyüdüm. Zaten hep otomobil halı yıkadım. Mencusat ustabaşılığı yaptım. Belki de hâlâ süre gelen hırçınlığım bundan geliyor.”

Burhan Uygur, Kuzgun Acar Portresi, 1973

Burhan Uygur, Kuzgun Acar Portresi, 1973

On iki yaşında babası Nazmi Acar amcasının zorlamasıyla Kuzgun’u kendi nüfusuna geçirse de, bu durum ona alaycı ve dışlayıcı davranmasını engellemeyecekti. Kuzgun’u amcası öğretmenlik yaptığı Sultanahmet’teki İstanbul 1. Ticaret Lisesi’ne kaydeder. Mezuniyetiyle birlikte babası onun için ayakkabı bağı imalathanesi açsa da, kısa sürede iflasla son bulur bu girişim. Daha sonraları ise hiç aklında olmayan bir alanda kendini bulur Kuzgun.

“Önce ben bilmiyordum heykeltıraş falan olacağımı. Bilemezdim de çünkü hep Michelangelolar var zannediyordum yeryüzünde. Onlarla da aşık atamayacağımı biliyordum. Ama o kadar çok seviyordum ki, bir özel uğraş olarak yapabilir miyim diye girdim Akademi’ye. Orada Zühtü Müridoğlu, Hadi Bara diye iki tane kocaman ustanın kocaman yüreğiyle karşılaştım.”

Kuzgun Acar, Palyaco

Palyaço, Kuzgun Acar’ın ilk yapıtı

1948 yılında İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Heykel bölümüne girerek, Rudolf Belling’in öğrencisi olur. Daha sonra Ali Hadi Bara ve Zühtü Müridoğlu’nun atölyesine geçerek öğrenimini onların yanında tamamlar. Ama Bedri Rahmi’ye hayran olur, onun atölyesi için “Orada daha bir renk, daha bir ışık anlatılıyordu” der. Öğrencilik yıllarında soyut çalışmalara yönelir ve soyut heykele tutku derecesinde bağlanır. Maya Sanat Galerisi’nde 1952 yılında üçüncü sınıf öğrencisiyken ilk sergisini açar. Bu sergide, yontma kadın heykellerinin yanı sıra, tahtadan yaptığı figüratif ve dekoratif işlerini de sergileme fırsatı bulur.

kuzgun acar, ahsap figur tac kompozisyonu

Ahşap figür üzerine çivilerle oluşturulmuş taç kompozisyonu, 1950’lerden

Okulu sayesinde Sait Faik, Bilge Karasu, Abidin Dino, Can Yücel gibi sanatçılarla ömür boyu sürecek dostluklar kurar. 1953 yılında Akademi’den Yüksek Heykeltıraş olarak mezun olan Kuzgun, on sekiz aylık askerliğini Silivri Selimiye’de tamamlar. İstanbul’a yakın olması sebebiyle çevresinden kopmaz ve 1954 yılındaki sanat etkinliklerine büyük ölçüde katılabilir.

1955 yılında ilk evliliğini Münire Abduşef ile yapar. Munire Hanım’ın verdiği piyano dersleri ve eşinin ailesine ait Bostancı’daki evinde ikamet ederek geçindikleri yıllarda, Kuzgun Acar kendini çalışmalarına verir. 1961’de ise 6. Sao Paulo Bienali’ne üç demir heykeliyle katılır. 1962’de Venedik Bienali kapsamında düzenlenen Venedik Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nden mansiyon, İstanbul’da 23. Devlet Resim ve Heykel Sergisi’nde ise birincilik ödülü alır. Fakat elbette en önemlisi 1962’deki Paris Genç Sanatçılar Bienali’ndeki birincilik ödülü olur.

Kuzgun Acar, metal heykel, 1962, paris

Elégie à l’homme moderne (Metal Heykel), 1962 (Paris Modern Sanatlar Müzesi’nde sergilenen yapıtı)

kuzgun acar, davetiye paris

Paris Modern Sanatlar Müzesi’nde Kuzgun Acar’ın gerçekleştirdiği serginin davetiyesi

Demir çivilerden kaynak yaparak oluşturduğu iki heykeliyle katıldığı bienalde ödülü kazanmasını sağlayan kişi ise jüride yer alan ve ibrenin Kuzgun Acar’dan yana dönmesini sağlayan ressam, heykeltraş Alberto Giacometti olur. Birincilik ödülünün yanı sıra, yabancılara ayrılan bir burs ve Paris Modern Sanatlar Müzesi’nde sergi düzenleme olanağı da kazanır. Böylece ilk kez yurtdışına gitme şansı yakalayan Kuzgun Acar’ın önünde yaşamımdaki en soluklu boyut dediği bir dönem başlar. Modern Sanatlar Milli Müzesi ve Paris Modern Sanatlar Müzesi birer heykelini satın alır, ne var ki Paris Modern Sanatlar Müzesi’ndeki eseri 1969’da çıkan yangında yok olur.

kuzgun acar, kagit uzerinde desen, 1962

Kağıt üzerinde desen, 1962

kuzgun acar, kagit uzerinde fuzen, 1963

Kağıt üzeri füzen, 1963

Kuzgun Acar heykel yapamadığında ise desen yaptı, düşlediği heykelleri resmetti. Paris’te bulunduğu sırada ikinci eşi Bige Berker ile tanışır. Burada 31. Venedik Bienali kapsamında düzenlenen Venedik Devlet Resim Sergisi’ne katılır ve mansiyon kazanır. 1964 yılında Fransa’daki geçim sıkıntısından dolayı İstanbul’a döner, 1966’da Bige Berker ile evlenir ve oğulları Emre Yunus dünyaya gelir. Fransa’da Havre Müzesi’nde ve Lacloche Galerisi’nde 1962 ve 1963 yıllarında iki kişisel sergi düzenler. 1966 yılında Rodin Müzesi’nde eserlerini sergiler.

Paris’ten dönünce ilk yaptığı işlerden biri mimar Ercüment Tarcan’ın Karaköy’de yaptığı Tatlıcılar Binası’nın zemin katındaki pastane için ışıklandırma sistemidir. Plastik malzeme kullanarak yaptığı abajurların kablolarını kamufle etmek için duvarları çevreleyen ahşap panolar yapar. Siyaha boyanmış ve üzerlerine ağacın kırmızımsı rengini de ortaya çıkaracak şekilde çivi yazılarına benzer motifler oyulmuş panolar, bir süre sonra mekan sahipleri tarafından sökülüp depoya kaldırılır ve sonrasında kaybolurlar.

kuzgun acar, kuslar, 1966-67

Kuşlar, 1966-67 (İstanbul Manifaturacılar Çarşısı)

İstanbul Manifaturacılar Çarşısı yapılırken mimarların (Doğan Tekeli, Sami Sisa, Metin Hepgüler) yapının dönemin plastik sanatlarından da örnekler taşıması için çarşı yönetimine yaptığı öneri olumlu karşılanır, iki defa açılan proje yarışmasında amblem teklifinin kabul edildiğini öğrenen Kuzgun Acar, o sıralarda yaşadığı Kanlıca Hisaryolu Yalılar Durağı’ndaki 46 numaralı yalı müştemilatının bahçesinde yaptığı soyut kompozisyon Kuşlar Heykeli, 1967’de İstanbul Manifaturacılar Çarşısı’nın 1. blok dış cephesine yerleştirilir. Kuşlar, 2016’da üç yıllık bir çalışmayla restore edilerek aynı yere yerleştirilir.

Kuzgun Acar’ın dışında İMÇ içinde Bedri Rahmi Eyüboğlu, Eren Eyüboğlu, Füreyya Korel, Ali Teoman Germaner, Sadi Diren, Yavuz Görey, Nedim Günsür gibi Türk sanatının tanınmış isimlerinin mozaik, seramik, mermer gibi malzemelerden yapılmış eserleri yer alır.

kuzgun acar, turkiye rolyefi, 1966

Türkiye Rölyefi, 1966

1966’da Ankara Kızılay’da, Emek İş Hanı’nın ön girişine Anadolu’nun çoraklaşma sonucu kaybettiği toprakları ifade etmek üzere yaptığı büyük boyutlu metal Türkiye rölyefi ise 1981 yılında sökülür, daha sonra yapılan araştırmalarda, heykelin bir depoda bekletildikten sonra hurda olarak satıldığı ortaya çıkar.

kuzgun acar, kus soyutlamasi

Kuş Soyutlaması (demir ve ahşap)

Kuzgun Acar seyirciye yapıt hakkında belirli gözlemler yapma ve deneyimler yaşama olanağı tanıyarak, estetik kaygılarını geri plana atmadan izleyiciyi tartışan bir öğe konumuna taşımak istemiştir. Acar’a göre, yapıtın başarılı olabilmesi, geleneğe eklemlenerek, teorilere açılmaktan ziyade, 20. yüzyılın yaratıcı görme modelleriyle izleyici deneyimini bir araya getirmesine bağlı olmalıdır.

Boşluğu kanatacakmış izlenimi veren çivilerini ise sevdiğini söylemiştir. Sanatçının çivileri, gözü sonsuzluğa sürükleyen çizgisel dağılımı, uzayın devingen bir enerjiyle sürekli yırtılmaya çalışılması, birbirinin içine geçen, kaybolan yüzeylerin kendi içlerinde küçük uzam parçaları yaratırken, dış görünüşün organik bir nitelik kazanması ve form üzerinde evrensel bilgi taşıdığını hissettirmesi gibi özellikler dikkati çeker.

kuzgun acar, heykel

kuzgun acar, heykel

Sanat yaşamı boyunca soyut anlayışa sadık kalan Acar, boşluk-doluluk ilişkisini kimi zamanlar çok sert geçişlerle ele almıştır. Düz ve sivri çizgilerden oluşan yapıtlarının kütle ağırlığı ise yoğun değildir. Seçtiği malzeme bağlamında, dokusal değerlerin yüzeyin görsel zenginliğini oluşturacak şekilde dağılımını sağlamıştır.

kuzgun acar, yogurtcu

Yoğurtçu

“Güzel olur, doğru olur, heykel öyle de yaparsan olur. Böyle de taştan, mermerden oyarsın. Çividen, demirden dökersin, çanak çömlekten bükersin, hepsi de olur.”

kuzgun acar, heykel

kuzgun acar, heykel

Kuzgun Acar, heykellerinin iskeletini oluşturan birimleri matematiksel düzenle birbirine tutturarak, kütlesel görünümü ortadan kaldırıp, kendi enerjisiyle deviniyormuş izlenimi yaratan saydamlıkta eserler üretmiştir. Sanatçı, izleyicinin imgelemini coştururken, diğer yandan malzemenin gerçekliğine gönderme yapmıştır.

kuzgun acar, hakkari

Hakkari Belgeseli’nin çekimleri sırasında Kuzgun Acar

1960’lı yılların sonunda sinemaya ilgisi izleyici olmanın ötesine geçen sanatçı, kısa metraj ve belgesel film projeleri çekmeye başlar. Aynı zamanda tiyatroyla da ilgilenir. Mehmet Ulusoy’un sokak tiyatrosu (Köprü, 1968) için maskeler yapar. 1969’da Milliyet Gazetesi’nin Boğaza değil Zap Suyuna Köprü kampanyasına belgesel film çekmek için katılır. Yabancı dağcılardan oluşan bir ekiple Doğu Anadolu’ya gider. Kuzgun Acar bir dönem belgesel film çekimine de ilgi duyar. 1968’de Hakkari, 1969’da ise Kanlı Pazar belgeselini Engin Ayça, Ahmet Soner ile birlikte çeker.

kuzgun acar desen defteri

Kuzgun Acar’ın desen defterinden

Kuzgun Acar, Mehmet Ulusoy’la, Ali Özgentürk’ün de kurucuları arasında olduğu Devrim için Hareket Tiyatrosu’na katılır. Neden tiyatro diye sorulduğunda, “Yaşamın bir parçası. Tiyatro bana kolektif namusun ne demek olduğunu öğretti. Heykel, resim gibi bireysel bir sanatın kolektif olabileceğini, ortak amaç için nasıl kullanılabileceğini öğretti” diyecektir.

1971’de son eşi Fersa Pulhan ile evlenir, fakat ekonomik olarak sıkıntı yaşarlar. Bu nedenle, 1972’de Galata Kulesi’nde Kuzgun’un Yeri, Ceneviz Meyhanesi’nin işletmeciliğini üstlenir. Aynı yerde düzenlediği Galata Kulesi Sanat Galerisi’ni Tan Oral’ın karikatürleri, Gültekin Çizgen’in fotoğrafları ve Orhan Taylan’ın desenlerinden oluşan bir karma sergi ile açar. Ancak bu girişimi uzun ömürlü olmaz ve beklentilerini karşılamaz. 12 Mart Darbe günleridir, 1972’de 24 gün gözaltında kalır.

kuzgun acar, mask

Mask

1973’te Cumhuriyet’in 50. yılı kapsamında 20 heykeltıraştan İstanbul’un çeşitli alanlarına heykel sipariş edilir. Kuzgun Acar için Gülhane Parkı’ı seçilir. Çocuklar otursun, içine paketler konulsun diye yaptığı bu demirden yarı soyut kuş heykeli, yaşamın parçası olsun ister, oysa o heykel de bir süre sonra yok olur.

kuzgun acar, yuruyen isciler

Yürüyen İşçiler, 1974

1974’te DİSK’e bağlı Maden-İş Sendikası’nın Gönen’deki dinlenme tesisleri için hurda otomobil parçalarını kullanarak yaptığı Yürüyen İşçiler adlı duvar heykeli son büyük çalışması olacaktır. Farklı insan figürlerinden oluşan 13 metrelik bu kompozisyonu yerleştirmek için Gönen’e geldiğinde duvarın henüz yapılmadığını gören sanatçı, heykelini yerleştireceği duvarı da kendisi yapar. Zincirler, çubuklarla birbirine bağlanan ve işçilerin dünyasını, üretimini temsil eden bu yarı figüratif heykelin yer aldığı tesis, 12 Eylül’den sonra sendikaların kapatılması bir süre kapalı kalır ve bu duvar heykeli sökülür. İkinci eşi Bige Berker, eseri buradaki bir depoda tespit eder. 30 Eylül 1997 tarihinde Milli Reasürans Sanat Galerisi’nde açılan Kuzgun Acar Sergisi için yapılan araştırma sırasında bu çalışma bulunur ve sergilenir.

kuzgun acar, masklar

Masklar

kuzgun acar, kafkas tebesir dairesi oyun masklarindan

Kafkas Tebeşir Dairesi oyununun masklarından

1975’te Mehmet Ulusoy’un Paris’te kurduğu Özgürlük Tiyatrosu’nda sahnelediği Brecht’in Kafkas Tebeşir Dairesi oyununda kullanılan maskları orijinal yorumlarla, savaş döneminden kalma eski çelik ve lastik malzemeleri kullanarak hazırlayan Kuzgun Acar’ın malzeme seçimi, duyarlılığının sınırsızlığına götürür insanı. Mehmet Ulusoy’un Paris’te sahneye koyduğu Kafkas Tebeşir Dairesi için tencere, tava, kaşık ve çatallarla yaptığı bu masklar onun için de bir dönüm noktasıydı. Oyun için üç ay boyunca Paris’te yaşayacak, sahilde gördüğü deniz kaplumbağalarının kabukları, egemen güçlerin giysisine dönüşecek, bit pazarlarından savaş artığı araç gereçlerle insanların taşıdığı heykeller yapacaktı. Ferit Edgü, “Kuzgun’un ikinci doğuşu bu masklarla oldu” der.

kuzgun acar, el, 1975

El, 1975

1975 yılında Antalya Belediyesi’nin organize ettiği Antalya Sanat Şenliği kapsamında İstanbul ve Antalya eski Belediye Başkanı Haşim İşcan’ın anısına, onun emeğini, hizmetlerini simgeleyen El heykelini yapar. 1980 Darbesi’yle kaldırılan heykel, daha sonra kentlilerin sahip çıkmasıyla bir parka tekrar yerleştirilir.

“Haşim İşcan fizik olarak güzel bir adam değildi ama, çok çalışkan bir insandı. Elinin başparmağı ile serçe parmağını birbirine sürterek çalışkanlığı simgelerdi. İzin verin ben Haşim İşcan’ın heykelini değil, elinin heykelini yapayım.”

kuzgun acar

Kuzgun Acar

O yıllarda revaçta olan anıt heykelciliğinden, ticari ve tektipleşmenin ürünü olduğunu düşündüğü için uzak durur. Haşim İşcan heykelinde bu yüzden değişik bir uygulama yapar, ortaya bir el heykeli çıkar. Son yılları maddi sıkıntı içinde, devrimci etkinliklere gönüllü destek vermekle geçer. Sonunda uzak durduğu iki Atatürk heykeli yapma işini kabul eder. Bayrampaşa ve Marmara Adası Belediyesi için aldığı bu iki siparişte de halkla iç içe bir Atatürk kurgulamıştır, ama anıt heykele getireceği bu uygulamaları hayata geçiremez. 2 Şubat 1976 gecesi atölyesinde bir bakır rölyef üzerine çalışır, ancak sabah onu bulduklarında komadadır. Beyin kanaması geçirmiştir. 4 Şubat sabahı 48 yaşında yaşama veda eder.

“Önce kendi işimde devrimci olmaya uğraşıyorum. Kaçınılmaz bir şey bu. Ben kendi heykelimde bir şey beceremiyorsam bir yeni tat, bir yeni koku, bir yeni inanç koyamıyorsam kime ne söyleyeceğim ki? Önce sevmek gerek… Karşına bir malzeme çıkar, ona sevgiyle yanaştıkça, sokuldukça tanırsın. Tanıdıkça da seversin. Bir kere sevdin mi, gönlünü verdin mi bu malzemeye, nakış da olur, heykel de, mask da.”

Kaynak
Kinetik Heykel TürleriKartonsan Dergisi, 2015, Sayı 1, Özgül ÖzdemirKuzgun Acar İMÇ Soyut Kompozisyon (Kuşlar) Heykeli ProjesiKuzgun Acar’ın Soyut Kompozisyonu Kuşlar heykeli üzerinden kent içindeki sanat yapıtlarına…Kuzgun Acar’ın tüm yontularında “çığlık” vardırRengarenk Bir Kuzgun


Facebook Yorumları

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir