Renk, eski çağlardan günümüze kadar farklı anlam ve durumlarda toplum ilişkilerini düzenleyen bir unsur olarak kullanılmıştır. Toplumsal hayatı düzenleyen öğeler (psikolojik, sosyal, kültürel vb.) rengin görsel etkileme gücü ile birleşerek iletişimde insanlara yeni anlatı yolları sağlamıştır.
Renklerin Anlamları ve Psikolojik Etkileri isimli yazımızı da okumanızı öneriyoruz.
İspanya’da Altamira mağara resmi
Doğanın renklerini taklit etmeye çalışan ilkel insan renkleri sembolize ederek yaşamın ve evrenin gizemini oluşturmaya çalışmıştır. Örneğin, mistik bir öneme sahip olan renk, dünya, yıldız ve gökkuşağıyla özdeşleştirilmiş; insan vücudu renklerle betimlenmiş, insanın vücudu kırmızı, aklı sarı, ruhu mavi olarak kabul edilmiştir. Renge hayal güçleri doğrultusunda sembolik anlamlar yükleyerek doğayı ve nesneleri açıklamaya çalışan ilk insanlar, gökkuşağı gibi doğal olayları renklerle ilişkili öykülerle yorumlamışlar. Örneğin, gökkuşağı Batı Anadolu’da hayreti sembolize eden kutsal Thaunos’un kızının, gök ile yeri birbirine bağladığı için de tanrıların habercisi sayılan İris’in sembolü kabul edilmiştir.
Eski çağlarda Pythagoras, Platon, Empedokles, Demokritos, Epikuros, Zenon, Chrysippus, Aristotales ve Plinius gibi filozoflar rengin doğası üzerine tartışmışlar, renk, görme, ışık ve algılama konusunda çeşitli fikirler iddia etmişler ve temel renklerin toprak, ateş, hava, su gibi öğelerin biçimleri olduğunu öne sürmüşlerdir. Rönesans’ta Leonardo da Vinci de aynı görüşü savunarak, sarının toprağa, yeşilin suya, mavinin havaya, kırmızının ateşe ve siyahın karanlığa ait olduğunu belirtmiştir.
Günümüzde de milli bayrak, fikir hareketi, kulüpler, kuruluşlar gibi birçok alanda rengin sembolik anlamları bir ileti aracı olarak kullanılmaktadır. Rengin estetik amaçla kullanılmasının ya da sosyal yaşamın basit mesajlarını taşımasının yanında, tedavi amaçlı da kullanıldığı görülmektedir. Renklerin vücudun çeşitli bölgelerindeki enerjilerle iletişim halinde olduğu, örneğin bazı renklerin beynin sahip olduğu yüksek frekansları rahatça etkileyebildiği belirtilmektedir. Eski Mısır’ın Heliopolis kentinde bulunan tedavi tapınaklarında renkli ışıklardan yararlanarak hastaların tedavi edilmeye çalışıldığı, Eski Türkler’de de yeşil rengin ruh hastalarının sinirlerini yatıştırdığı ve akıl hastanelerinin yeşile boyandığı biliniyor.
Canlı, parlak renklerin coşku ve heyecan, mat renklerin durağan ve ağırbaşlı bir duygu izlenimi verdiği ve duyguların yönetiminde etkili olduğu bilinmektedir. İnsanlar çoğunlukla farkında olmasalar dahi, içinde bulundukları ruhsal durumu, iç dünyalarını renk tercihleriyle ya da kullandıkları renk ifadeleriyle yansıtmaktadırlar. Örneğin, renkli bir giysi giyince cıvıl cıvıl görünmek, kötümser düşününce karamsar olmak, neşeli bir insan için renkli bir kişilik gibi ifadeler yaygın olarak kullanılır.
Renkler, sarı, kırmızı, turuncu gibi sıcak renkler ve mavi, yeşil, mor gibi soğuk renkler olarak ikiye ayrılmaktadır. Sıcak renkler, insanı harekete geçirir, enerji verir, dinamizmini arttırır; soğuk renkler ise insanda, sakinlik, güven, rahatlık gibi duyguları oluşturur. İnsanın basit eylemlerini yönlendirici işlevi bulunan renkler, psikolojik etkileri göz önünde bulundurularak sosyal yaşamın biçimlendirici bir unsuru olarak kullanılmaktadır. Trafik ışıklarında tehlike ve yasakların belirtilmesinde kırmızı, dikkat, uyarı amaçlı olarak ise sarı renk kullanılmaktadır. Turuncunun dışa dönüklük, girişimci bir yapı, sosyallik sağladığı, sarının şeffaflık, hafiflik, serbestlik duygusu uyandırdığı bilinir. Soğuk renklerden mavi ve yeşil ise daha çok düzen ve rahatlık duygusunu çağrıştırır. Bu nedenle, resmi giysiler ve üniformalarda, hastane odalarında, ameliyat giysilerinde parlamayı önlemenin yanında, negatif enerjiyi alması, güven ve huzur telkin etmesi soğuk renklerin kullanımına örnek verilebilir.
Günlük yaşamda çoğu insan yazılı bir bilgi bulunmamasına rağmen, renklerle oluşturulan birçok sembolün ne anlam içerdiğini bilmektedir. Su bataryaları üzerinde yer alan kırmızı rengin sıcak su, mavi rengin ise soğuk su akıttığını, toplu alanlarda bulunan tuvalet kapılarında pembe sembolün bayanlar için, mavi sembolün erkekler için olduğunu, telefonlarda bulunan kırmızı tuşun cihazı kapatmaya, yeşil tuşun ise cevap vermeye yaradığını, trafik ışıklarında nasıl davranılması gerektiği bilgisini herhangi bir yazılı ileti olmaksızın bilinmektedir. Yeni doğan bebeklere cinsiyeti ile ilgili ilk toplumsal kimlik renklerle verilmektedir. Erkek bebeklere her zaman mavi, kız bebeklere ise pembe giysiler giydirilmektedir. Erkeklerin nüfus cüzdanı mavi, kadınların ise pembedir.
İnsanlar zaman zaman iç dünyalarını ve duygularını renklerle anlatırlar. Örneğin, gönderilen bir çiçeğin türü kadar artık rengi de önemli anlamlar ve duygular içermektedir. Pembenin sevgiyi, kırmızının tutkuyu, beyazın içtenliği, sarının kırgınlığı simgelediği bilinir.
Günlük konuşmalarda renk içeren çok sayıda deyim ve atasözü kullanılır: Öfkeden kıpkırmızı kesilmek, üzerine kara bulutlar çökmek, dünyayı tozpembe görmek, ak akçe kara gün içindir, karalar giymek, mosmor olmak, renk vermemek, alı al, moru mor olmak, renkten renge girmek, yeşil ışık yakmak…
Türk kültüründe de renklerin insanın yaşam biçimine anlamlar yüklediği görülmektedir. Örneğin, Alparslan’ın Malazgirt Savaşı’na çıkmadan önce yüceliği, üstünlüğü simgeleyen beyaz elbise giydiği belirtilmektedir. Yönler, dört renkle simgelenmektedir. Hun Hakanı’nın orduyu at renklerine göre düzenlediği, batıya beyaz, doğuya mavi (kır), kuzeye kara (yağız) ve güneye de al (kızıl) atlarla saldırıya geçtiği, bu dört rengin ortasında yer alan merkez için ise sarı renk, dünyanın merkezinin rengi olarak şamanizmden gelen bir anlayışla kullanılır.
Günümüzde bazı kuruluşlar, logo seçimlerindeki renkleri ilettikleri mesaj içeriğine göre kullanmaktadır. Birleşmiş Milletler bayrağının renkleri tarafsız olduğuna ve bütün ulusların aynı göğü paylaştığına inanıldığı için mavi seçilmiştir. Olimpiyat bayrağında yer alan halkalar ise ilk kez 1920 Olimpiyatları’nda kullanılmış, yeryüzündeki beş kıtayı temsil eden her bir halka bir renkle belirtilmiştir. Mavi halka Avrupa’yı, sarı Asya’yı, siyah Afrika’yı, kırmızı Amerika’yı ve yeşil Avustralya’yı temsil etmektedir.
Renklerde algılama ve yorumlama, kültürlere ve döneme göre değişip farklı anlamlar kazanabilir.
- Beyaz, İslam geleneğinde ışığın, parlaklığın, Hıristiyan sanatında inancın, Kara Afrika inançlarında ise ölümün simgesi kabul edilmektedir. Batı kültüründe bir kadının beyaz giymesi saflığı temsil ederken, Çin ve Japonya’da ölümü, hastalığı ve cenazeyi, Avusturalya, Yeni Zelanda ve ABD’de mutluluk ve saflığı temsil etmektedir.
- Mavi, Doğu Asya ve İsveç’te soğuk ve kötü, İran’da ölüm, Hindistan’da saflık, Hollanda’da sıcaklık olarak algılanmaktadır. Ayrıca mavi, Belçika ve Hollanda’da kadınlık, İsveç ve ABD’de erkekliği göstermektedir.
- Yeşil, Malezya’da hastalık ve tehlike, Belçika’da kıskançlık, Japonya’da mutluluk, sevgi, güven ve samimiyeti temsil etmektedir.
- Kırmızı, Nijerya ve Almanya’da şanssız anlamında, Çin, Danimarka ve Arjantin’de şans anlamına gelmektedir. Çin, Kore ve Japonya’da aşk, Hindistan’da arzu ve hırsı yansıtmaktadır.
- Sarı, ABD’de sıcaklık, ancak Fransa’da sadakatsizliği temsil etmektedir. Rusya’da kıskançlıkla ilişkiliyken, Çin’de keyif, mutluluk, lezzet ve hükümdarlıkla ilişkilidir. Brezilya’da mor ve sarı, üzüntü ve umutsuzluk sembolü olarak algılanmaktadır.
- Mor, Çin ve Güney Kore’de sevginin rengidir. Meksika’da öfke ve kıskançlık, Japonya’da günah ve korkuyu temsil etmektedir. Mor, Çin’de pahalı olarak da kabul edilmektedir.
Ürün pazarlamada da renklerin kullanımı dikkate alınan bir unsurdur. Örneğin, deodorant ambalajlarında pembe çiçek kokusu, yeşil okyanus kokusu, kahverengi ise baharatlı-vanilyalı kokuyu işaret etmektedir. Ürünler üzerine renklerle ilgili yapılan araştırmalarda renklerin zamanla tüketici zihninde yer ettiği ortaya konmuştur. 1950’li yıllara kadar Noel Baba’nın kıyafetinin bugün bilindiğinin aksine yeşildir. Ancak, Coca-Cola’nın reklam ve tanıtım kampanyalarında Noel Baba’ya kendi renkleri olan kırmızı-beyaz giydirilir ve günümüze kadar aynı renklerde kalmayı başarabilir. Süregelen zaman içerisinde Noel Baba Coca-Cola’nın renklerini üzerinde taşımakta ve 60 yıllık bir zamanda bu ürünün gizli reklamını yapmaktadır.
Sinema, fotoğrafçılık, resim, mimari, görsel tasarım gibi sanatın birçok dalında renkler önemli bir ileti ve ifade biçimi olarak kullanılmaktadır. Sanatta renklerin bilinen anlamları dışında farklı anlamların betimlenmesi de mümkün olmaktadır. Tuvalde ya da bir fotoğraf karesinde kullanılan renkler, resmi oluşturan kişinin anlatmak istediği duruma göre durağanlık ya da hareketlilik taşıyabilir. Sembolik gösterge olarak renklerle farklı anlamlandırmalar yapılabilmekte, içsel duyguların bir anlatım aracı olarak kullanılabilmektedir.
Renkler toplumların, din ve inanç dünyasında da farklı anlamlar kazanmaktadır. Örneğin, sarı renk Hıristiyan toplum ve Çinliler tarafından kutsal sayılmaktadır. İslam dininde ise yeşil kutsal renk olarak kabul edilmektedir. Hıristiyanlıkta kırmızı, İsa’nın fedakarlığını, insanlar için akıttığı kanı, mavi ise onun gökselliğini temsil etmektedir.
Kaynak
Toplumsal Düzenin Oluşmasında Renk ve İletişim, ODTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, Cilt: 3 Sayı: 6 Aralık 2012, Deniz Özer
Yorum Yap