Robin Hood, maceraları ve kahramanlıkları baladlar1 sayesinde nesilden nesile aktarılan kahramanların en gözdesidir. Her ülkenin efsane ve anlatılarında kendi “kanunsuz kanun dağıtıcı” figürleri olmasına rağmen bu mitik ve muhtemelen kurgusal kişiliklerden en ünlüsü elbette ki Robin Hood’dur. Kendisine dair ilk rivayetler Avrupa tarihinde “Yüksek Orta Çağ” olarak adlandırılan 12. ya da muhtemelen 13. yüzyıllara kadar uzansa da bu asi kahramanın ilk izdüşümleri 15. ve 16. yüzyıl İngiliz halk türkülerinde belirir. Robin Hood masallarının hayatta kalan en eski metinlerinden biri olan “A Gest of Robyn Hode” bu karakterin sonradan ölümsüzleşecek mitosunun genel çerçevesini oluşturan ilk eserdir. Başta Küçük John olmak üzere, Robin Hood öykülerinin o renkli kadrosu ve alengirli serüvenleri ilk bu ve benzeri halk türküleri ile kodlanır.
Hood adının kökeni muhtemelen Hodekin’in bir türeviydi ki bu kelime, Cermen halk folklorun da bir “peri ya da elf” unvanıydı. Bir Hristiyan ismi olan Robert’ın kısaltması olan Robin ön ekinin kullanımı da oldukça yaygındır. Örneğin, 1460’ta Yorkshire isyancılarının lideri Sir William Conyers’ın, Robin Goodfellow’da veya Redesdaleli Robin’in de olduğu gibi daha sevecen bir yakınlık taşıyan isimlerden birini kullandığından bahsedilir.
Robin Hood efsanesi zaman içinde sözlü gelenekten yazılı geleneğe dönüşür ve İngilizlerin bir milli kahramanı haline gelir. Üstelik tarihsel gerçek kişilik olarak aslen, İngilizlerin sonradan kolonize ettiği Galler ülkesinden gelen ve 5. yüzyılda İngilizlerin proto-ataları olan Saksonlara karşı savaşan, ama buna rağmen kaderin manidar bir cilvesi ile modern pop mitolojide nedense yine de İngiliz milli kahramanı ilan edilen Kral Arthur’un (ya da Savaş Şefi Artorius/ Arcturus vs.) aksine, Robyn Hode doğma büyüme İngiliz’dir. Zaten Robin Hood’un başlıca alameti ve imzası olan silahı da yine İngilizlerin, Yüz Yıl Savaşları dahilinde 1300’ler ve 1400’lerdeki Crecy ve Agincourt muharebelerinde Fransız şövalyelerine ağır kayıplar verdirdiği için pek gurur duyduğu İngiliz savaş yayıdır.
Daniel Maclise, Robin Hood entertaining Richard the Lionheart in Sherwood Forest, 1839
Gerçek bir Robin ararken, ona edebi değil, tarihsel bir figür olarak kullandığımız atıflar önemlidir. Bu örneklerin büyük çoğunluğu, İskoçya’da bulunmaktadır. Her ikisi de kilise adamı olan XV. yüzyıl İskoç kronikçileri, haydut olarak tanımladıkları Robin Hood’un faaliyetlerini çalışmalarında kaydetmişlerdir. 1420 yılında ondan bahseden İskoç tarihçi Wyntounlu Andrew, Robin’i 1283 yılına yerleştirir. Wyntounlu Andrew, Orygynale Chronicle’inde (14. yüzyılın sonları ve 15. yüzyılın başları için başlıca tarihsel kaynak) Küçük John ve Robert Hood, çok övgüyle karşılanan orman haydutlarıydı. Inglewood ve Barnsdale’de, bütün bu yaptıklarının sorumluluklarını üstlendiler.
İskoç kronik yazarı Fordun ise Robin Hood’u XIV. yüzyılın en ünlü soyguncusu “ille famosissimus siccarius” (O, ünlü bir canidir) şeklinde tanımlar. Kanun kaçağını Aslan Yürekli Richard ile ilişkilendiren ilk tarihçi, John Major adında başka bir İskoçyalı idi. Aslında Latin dilinde yazılmış ve 1521’de yayınlanan A History of Greater Britain’nın yazarı, Robin’i bir kanun kaçağından nazik ve yardımsever bir insana dönüştürme sürecinde de önemli bir rol oynamıştır. “Bir İngiliz olan Robert Hood ve Küçük John” adlı bölümünde sadece ormanda beklemediklerini aynı zamanda varlıklı olanları mallarından mahrum ettiklerini de belirtmişti.
Richard Dadd, Sketch of Robin Hood, 1852
Ayton Andrew “Military Service and the Development of the Robin Hood Legend in the Fourteenth Century” adlı çalışmasında ise Yüz Yıl Savaşı’nın başlangıcında İngiltere’nin savunması için tutulan bir okçu grubunun arasında yer alan Robin Hood adında bir adamın, Robin Hood efsanesinin karanlık erken hayatına ışık tutabileceğini belirtir. Wight Adası ücret tutanaklarında karşılaştığı Robin Hood adının ise 1330’ların sonlarında İngiltere’de çok yaygın olan bir isim birleşiminden ibaret olup olamayacağını sorgular. Ona göre bu efsanevi haydut ile hiçbir ilgisi olmayan bir birleşimde olabilir; çünkü daha önce de belirttiğimiz gibi bu isim dönem İngiltere’sinde oldukça yaygın bir isimdir.
Walter Crane, Robin Hood and Guy of Gisborne Fighting, 1912
1226-1234 arasındaki Yorkshire mali kayıtlarında ise Robert Hood, Robert Hod veya Hobbehod lakabı ile geçen kişi York’taki bir kiliseye borçlu olduğu için kaçak ilan edilmiştir. Tarihi kayıtlar daha pek çok farklı Robin Hood barındırmaktadır. Ancak hepsinde gerçek, hikâye ile bir noktada buluşur. O da haydut ilan edilen Hood’un bir halk kahramanına dönüşmüş olmasıdır.
“Dinleyin ve kulak verin beyler.
Bu özgür doğmuş kan olabilir.
Sana iyi bir çiftçiden bahsedeceğim, Adı Robin Hood idi
Robin gururlu bir haydut idi.
Yere basarken bile,
Öyle nazikti ki onun gibi bir başkası olmadı”
Thomas Frank Heaphy, Robin Hood And Maid Marian
Robin Hood, anlaşıldığı üzere halk tarafından sevilen bir karakter idi. Herkes tarafından bilinen genel bilgiler vardı. Şöyle ki; Robin Hood, Nottingham ilçesindeki Locksley’de II.Henry’nin krallığı döneminde yaklaşık 1160 yıllarında doğdu. Kökeni asildi ve kaba telaffuzla Robin Hood’a kolayca çevrilen gerçek adı Robert Fitzooth’dı. Gençliğinde vahşi ve savurgan bir eğilime sahip olduğundan bahsedilen Robin Hood, mirasını bu aşırılıkları yüzünden bitirmiş veya kaybetmişti. Bu nedenle de gerek zorunluluktan gerekse tercih ettiği için özellikle krallığın kuzey kesimlerindeki ormanlarda sığınarak şahsi borcundan dolayı yasadışı bir yaşam sürdü.
Bulunduğu başlıca yerler Barnsdale, Yorkshire, Sherwood, Nottinghamshire ve bazılarına göre Cumberland’daki Plompton-park bölgeleriydi. Burada kendisiyle aynı şartlarda yaşayan birçok kişiyle tanıştı ve onlara katıldı. Zaman içerisinde yüze yakın okçudan oluşan bir topluluğu oldu. En çok pratik yaptıkları egzersiz uzun yaylar ile atış yapmaktı. Bu ormanlarda, kendine bağlı kişilerle birlikte uzunca bir süre hüküm sürdü. Kral ve onun ayrıcalık gösterdiği vatandaşlarıyla sürekli savaş halindeydi; ancak oldukça perişan ve mazlum olan fakirler ve diğer yardıma muhtaç kişiler, onun korumasına ihtiyaç duymaktaydılar.
Büyük güçler tarafından rahatsız edildiği yerden ayrılıp başka yere geçer ve burada da yasa ve hükümet olarak adlandırılan güç ile savaşmaya devam ederdi. Yaptığı saldırılar ile düşmanlarına gizlice yaptıkları hainlikler için ödeme yaptırırdı. Ancak aynı zamanda onun bu muhalefeti açıkça bir ihanet veya bir isyan kabul edilebilirdi. Şüphesiz ikisiyle de yargılanabilirdi. Bu zamanlarda bir haydut herhangi bir korunmadan mahrumdu ve bir bağlılığı yoktu.
İşte bu genel bilgilerin yaygınlaştığı dönemde İngiltere’de I. Richard, Haçlı seferinde bulunurken dahi kardeşi Prens John’un yozlaşmış ve baskıcı yönetiminden kurtulamamıştı. Prens John, Nottingham Şerifi ve Gisbornelu Guy ile iş birliği içindeydi ki bu kişiler, insanları aşırı derece de korkutuyorlardı. Devam eden mücadelenin ardından Robin Hood, büyük bir başarı elde etti. Bu sırada kılık değiştirerek İngiltere’ye dönen Kral Richard, gözlem yaparak Robin’in haklı olduğunu anladı. Ardından Robin Hood, Locksley’deki topraklarına geri dönerek evlendi ve özgürlüğünü geri aldı.…
“Şimdi senin büyük adamın, senin Robin’in, tüm İngiltere’nin Robin’i
Kendisi için değil,
İngiltere halkı için savaşıyor…”
19. yüzyılda Howard Pyle günümüzde ya da en azından 20. yüzyıl boyunca en aşina olduğumuz Robin Hood versiyonunu hafızalarımıza kazandırıp ölümsüzleştirir. Şunu belirtmek gerekir ki Pyle’ın Robin Hood’u, karakterin popüler hayal gücündeki en klasik ve en ikonik versiyonudur. Sonradan eklemlenen ve bu arketipi bozup dönüştürmeye, tersyüz etmeye çalışan her versiyon, başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Takip eden yıllarda ve hatta 21. yüzyılda Robin Hood’a çeşitli formüller eklemeye çalışmışlar, hatta son versiyonunda bu karaktere deri ceket ve punk bir tavır bile büründürmeye teşebbüs etmişlerdir. Oysa Nottingham Valisi’ne kafa tutan Robin Hood zaten orijinal bir 12. yüzyıl punk’ıdır ve deri ceketi de o klasik yeşil pelerini ve kukuletasıdır.
Angus Mcbride, Robin Hood Outside Nottingham CastleAngus Mcbride
Pyle’ın yazdığı haliyle Robin Hood’un İngiltere’si, lirik bir 12. yüzyıldır. Bu dünyada dini çatışmalar, veba, cüzam ya da savaş pek yoktur. Bir başka İngiliz milli kahramanı Aslan Yürekli Richard, III. Haçlı Seferi sebebiyle o dönem Outremer (Denizin Ötesi) denilen Ortadoğu’dadır. Bu Richard, asil ve mert biri olarak betimlenir. Gerçek Richard’ın bu tariflere ne kadar uyduğunu merak edenler, döneme dair anlatılara bakarak bunun doğru olup olmadığını araştırabilirler. Ama başta Richard olmak üzere iyi kalplilerin tasasız, keyifli, oyunbaz ve dürüst olduğu ideal bir Orta Çağ İngiltere’sidir burası. Howard Pyle kendi canlı ve sıcak anlatımıyla bize yemyeşil ormanlar, nar gibi kızarmış geyik etleri, güler yüzlü orman adamları ve hak ettikleri cezayı bulan hain zalimleri gösterir. Öte yandan hikâyelerin bazılarında kahramanlarımız da kimi zaman gülünç durumlara düşer, bir çuval inciri berbat eder veya bir temiz dayak yerler.
“Böylece Robin çevik adımlarla yürüyüp ve keyifli bir ıslık tutturmuş halde yol boyu ilerlerken, aniden koca bir meşe ağacının gölgesine çökmüş köylülere rast geldi. On beş kişi vardı toplam, koca bir etli böreğin etrafına çökmüş, her biri elini böreğe daldırarak yumulmuş, üzerine de yanlarındaki bir fıçıya daldırarak boynuz biçimli kupalarına doldurdukları köpüklü birayı yuvarlayıp yemeli içmeli bir ziyafetle keyif çatıyorlardı. Adamların her biri, Lincoln Kasabası’nın kumaşçılarının meşhur rengi olan Lincoln Yeşili, yani zeytin yeşili renge bürünmüştü, dallanmış budaklanmış o güzel ağacın altındaki çimlere oturmuş, caka satıyorlardı. Derken bir tanesi, ağzı dolu dolu, Robin’e seslendi: “Bak hele, nereye gidersin yavrucak, şu beş para etmez yayın ve üç kuruşluk oklarınla?” (Howard Pyle, Robin Hood)
Kaynak
Howard Pyle, Robin Hood, Orta Çağ İngiltere’sinde Özgür bir Okçu: Robin Hood