Menu

Rönesans Dönemi Ressamları ve Tabloları



Her çağı olduğu gibi Rönesans’ı da kesin tarihler arasına koyamasak da, Rönesans genelde 14. – 16. yüzyıllarda İtalya’da klasik modellerin etkisi ile bilim, sanat ve yazın alanındaki canlanış olarak tanımlanır. Sanatta yaşanacak olan bu değişimin ilk ipuçları XIII. yüzyıl kitap resimlerinde görülmeye başlamıştır.

XIII. yüzyılda bazı sanatçılar kutsal bir anlatının geleneksel biçimlerine saygı göstermekle birlikte, bu biçimleri daha gerçekçi kılmanın yollarını da aramaya girişmişlerdir. Kimi zaman kilisenin saptadığı kalıpları bir yana bırakıp, kendi ilgilerini çeken şeyleri betimlemeye başlamışlardır.

Raffaello Santi, Santa Caterina d'Alessandria, 1508

Raffaello Santi, Santa Caterina d’Alessandria, 1508

Rönesans Latince’den gelen yeniden doğuş sözcüğünden türemiştir. Yeniden doğuş sözcüğü bir kalkışmanın geçmişle olan bağlarına vurgu yapar. Öncü sanatçılar doğanın, optik yasaların, insan anatomisinin bilgisine ulaşmak ve bunları resmin-heykelin imgesi haline dönüştürürken, Yunan atalarının ulaştığı ustalığa ulaşmak isterler. Ancak görünen odur ki onlar, antik yapıtlara körü körüne bir öykünme içinde olmamıştır hiçbir zaman.

XV. yüzyılın ilk çeyreğinde bir grup sanatçı, geçmişin düşünceleriyle tüm bağlarını yeniden ele alarak teknik, yöntem ve düşünce açısından yepyeni bir sanat anlayışının ortaya çıkmasına yardımcı oldular. Rönesans, klasik Antik Çağı yeniden canlandırma arzusunun itkisinden doğmuştur. Gotik fikirlerden bilinçli olarak yüz çeviren sanatçılar ve seçkin düşünürler, antik dünyanın edebiyatını ve heykellerini kendilerine örnek alırlar. Akım, dinsel fikirlerde de yaygın bir değişim başlatır. Sanatsal ilginin merkezi artık tanrı değil, her yerde varolan varlık, ama daha da çok insandı. Bu değişikliklerin vurgulanması, doğaya yakın olma ve insan figürünün güzelliğini resimleme anlamındaydı.

Sandro Botticelli, The Cestello Annunciation, 1489

Sandro Botticelli, The Cestello Annunciation, 1489

Rönesans, yalnız sanat alanında görülmez; sosyal yaşantının bütün dallarındaki hareketliliği, canlanışı da içerir. Zenginleşen kent dükalıklarında klasik sanat eğitimi görmüş patronların egemenliği, Rönesans’ın oluşmasında hayli etkili olmuştur.

İtalya Rönesansı’nda üç resim okulu oluşmuştur.

  • Venedik Okulu: Daha çok, manzara resmi yaparlar. En önemli temsilcisi Tisiyen’dir.
  • Floransa Okulu: İnsan vücuduna, perspektif ve anatomiye değer verirler. Temsilcilerinden Giotto İtalyan resmini, Bizans etkisinden kurtarıp ve resimde Rönesans’ın doğmasını sağlamıştır. Önemli temsilcileri, Leonardo da Vinci ve Michelangelo’dur.
  • Roma Okulu: Dini konuları işlemişlerdir. En önemli temsilcisi Raffaello Santi’dir.

Leonardo da Vinci, The Virgin and Child with Saint Anne, 1510

Leonardo da Vinci, The Virgin and Child with Saint Anne, 1510

1. Giotto di Bondone (1267 – 1337)

Giotto di Bondone, daha 14. yüzyıl başlarında Rönesans’ın doğuş müjdesini veren bir sanatçıdır. Onun sanat anlayışında, resimle bir olayın anlatımına uygun yöntemler yerini, yanılsamayla öykünün gözümüz önünde canlandırılmaya çalışılmasına bırakacaktı. Giotto, konuyu adeta bir tiyatro sahnesindeymiş gibi ele alır ve özel bir ana tanıklık etmemizi sağlar.

Giotto Di Bondone, No. 36 Scenes from the Life of Christ, 20. Lamentation (The Mourning of Christ), 1304-06

Giotto di Bondone, No. 36 Scenes From The Life of Christ, 20. Lamentation (The Mourning of Christ), 1304-06

Giotto’nun ele aldığı konular yine dinsel konular olmasına karşın o, kalıplaşmış kuralları bir ölçüde de olsa yıkmaya çalışmıştır. Yaptığı doğa gözlemlerinde toplumsal gerçeklikleri ele almış ve kullandığı figürlerdeki ifadelere önem vermiştir. Kısaltımla gösterilmiş kollar, yüzün ve bedenin oylumlanışı, vurgulanmış gölgeler ve akıp giden kıvrımlarla, düz bir yüzey üzerinde derinlik yanılsaması yaratmayı başarmıştır.

Giotto’nun resminin Ortaçağ resminden ayrılan en önemli farkı, resmin yazılı sözün yerine geçen şey olmasının çok ötesinde bir gerçekliği olduğunu kavramasıdır. Ortaçağ ressamı olayı gerçekte olduğu gibi betimleme gereği, mekansal bir inandırıcılık endişesi duymazken, Giotto izleyiciyi sahnede oynanan gerçek bir olayın tanıkları haline getirmeye çalışmıştır. Giotto yenilikçi anlayışıyla resme yalnız üç boyutluluğu katmakla kalmamış, eserlerine imzasını atan ilk sanatçı sıfatıyla da resim tarihine geçmiştir. Bireysel yaratıcılığa yaptığı bu vurguyla başlattığı gelişme sürecinde ressamlar, geleneksel zanaatkar statüsünden kurtularak kendi özelliklerinin farkına varmaya başladılar.

2. Masaccio (1410 – 1428)

27 yaşına kadar yaşamasına rağmen Avrupa sanat tarihinde kilit isimlerden birisi olmuştur. Heykeltraş Donatello ve mimar Filippo Brunelleschi ile birlikte erken Rönesans’ın kurucularından biridir. Eserlerinde yeni keşfedilen merkezi perspektifi kullanıp, aynı zamanda insan formu üzerinde ustalaştı.

Masaccio, St. Peter Healing The Sick With His Shadow, 1426-27

Masaccio, St. Peter Healing The Sick With His Shadow, 1426-27

Işık ve gölge ile biçim kazanan figürleri vakar ve özgüven duygusu yayarak mekanda serbestçe hareket ederler. En kapsamlı eseri olan Floransa’daki Santa Maria del Carmine Kilisesi’ndeki Brancacci Şapeli’ndeki fresk dizisidir. İncil konularına, karakterlerin duygularını hareket ve yüz ifadeleriyle dışa vurdukları yeni bir görünüm kazandırır. Fresk dizisi tamamlanmamış olmasına rağmen Roma’ya gider ve orada bilinmeyen bir nedenle ölür.

3. Sandro Botticelli (1445 – 1510)

Botticelli’nin yaşamının ilk yıllarına ilişkin güvenilir bilgiler çok azdır. İtalyan Rönesans sanatçılarının yaşam öykülerini yazan Giorgio Vasari de önce bir kuyumcu yanında çalıştığını belirtir. Botticelli’nin daha sonra ressam Fra Filippo Lippi’ye çıraklık ettiği ise kesindir. İlk dönem yapıtlarının bir bölümünün zaman zaman Lippi’nin ya da onun okulundan başka ressamların elinden çıktığı düşünülür; bunlardan birçoğunun gerçek ressamının kim olduğu hala tartışma konusudur.

Sandro Botticelli, The Birth of Venus, 1482-86

Sandro Botticelli, The Birth of Venus, 1482-86

Floransa resminin büyük ustası Masaccio’nun anıtsal ve genelleştirici yaklaşımına daha yumuşak ve sıcak yorum getiren Lippi, bunu öğrencisi Botticelli’ye de aktarmıştır. Botticelli’nin resimleri, Masaccio’nun ışık ve gölge kullanımından izler taşımakla birlikte, ayrıntıya daha çok önem verir ve daha yumuşak duygular uyandırır.

Rönesans resim sanatının gelişmesinde Botticelli’nin büyük payı vardır. Kendisini deliliğe yakın bir noktaya kadar götüren kaygısı, sanatına, sinirli, şiddetli ve ince bir yön, şekillerine ise dans eder gibi uçucu görünüşler verir. Botticelli böylece gerçekçi resme hareket ilkesini kazandırdı. Öte yandan hastalık derecesine varan zerafet duygusu, eserlerine kendisine has şiir dolu bir hava verir. Gerek seçtiği konularda, gerekse renk uyumunda tabiata özenmekten çok kendi duyuş tarzını canlandırmaya çalıştı. Botticelli bu bakımdan Rönesans’ın ilk bölümünü kapayarak (Floransa devri) sanatta bireyciliğin zaferini müjdeler.

Sandro Botticelli, St. Sebastian, 1474

Sandro Botticelli, St. Sebastian, 1474

Ocak 1474’te de Aziz Sebastian’ı resmeder. Bu tarihten sonraki resimlerinde, yumuşak buğulu gölgelerin aydınlattığı üç boyutlu figürden, sürekli ve ritmik bir dış çizgi ile sınırlanmış, alçak kabartmayı andıran, parlak ve sabit bir ışıkla aydınlatılmış figüre doğru düzenli bir gelişme izlenir. Bu bağlam içinde Aziz Sebastian, Botticelli’nin sonraki üslubuna doğru atılmış bir ilk adım gibidir. İlkbahar resmi ve ardından Venüs’ün Doğuşu ile mesleğinde doruk noktasına ulaşır. Her iki resimde Lorenzo Di Pierfrancesco de’ Medici’nin Castello’daki villası için yapılmıştır. Botticelli’nin eserleriyle, Erken Rönesans’ın görece durağan resmi çok geçmeden hareketlenecek ve ressamlar o devirden sonra resim sanatının beş şartına hakim olacaklardır: Renk, mekansallık, üç boyutluluk, ışık ve hareket.

4. Piero della Francesca (1416 – 1492)

Perspektif konusunda yaptığı ciddi ve disiplinli araştırmaları kendi döneminde pek fazla dikkat çekmemesine karşın, 20. yüzyılda İtalyan Rönesansı’nın en önemli temsilcilerinden biri kabul edilmiştir Piero della Francesca. Rönesans’ın en önemli merkezi Floransa’da değil de, daha çok taşra kiliseleri ve saraylarında çalıştı. Buralarda müthiş bir form netliği ve görkemli yücelikle yüklü kusursuz bir üslup geliştirdi.

Piero della Francesca, Vision of Constantine, 1452-66

Piero della Francesca, Vision of Constantine, 1452-66

Piero della Francesca, Erken İtalyan Rönesans’ında ışığın, resmin genel bütünlüğü ve malzeme ile renklerin görünümü açısından önemini kavrayan ilk ressamlardan biri olmuştur. Yapıtlarındaki oran, ritm köklü bir geometri ve perspektif araştırmasına dayanır. Işığın kullanımı açısından da olağanüstü olan resimlerinin kapladığı alanı, ışıkla dolu bütüncül bir uzam olarak ele alır. Yapıtları kısaltılmış figürler ve geometrik biçimlerle karakterizedir. Duvar resimleri tüm duvara yayılan ve bir hikayeyi bütünlüklü olarak aktaran anlatılar içerir. İmparator Konstantin’in Rüyası adlı eseriyle gece görünümünü ilk kez resmeden ressamlardandır.

5. Andrea Mantegna (1431 – 1506)

Ressamlığının yanı sıra gravürcü, heykeltraş ve mimar da olan Mantegna, Padova Okulu’nun en ünlü temsilcile­rinden biridir. Resimlerindeki figür­lerde Floransa ve Eski Yunan sanat­çılarının etkisi (hatlardaki sertlik, yüz­lerdeki enerji, bedenlerdeki güç, genelde çile çekme görünümü) kendini açıkça belli eder. Eskiçağ Roma’sındaki insanın erdemine duyarlı bir tavır içine giren Mantegna, İtalyan resmine Es­kiçağ sevgisini getirmiştir.

Andrea Mantegna, Agony in the Garden, 1458-60

Andrea Mantegna, Agony In The Garden, 1458-60

Eserlerinde insan formlarını ve nesneleri adeta kesilip çıkarılmış ya da oyulmuş hissi veren keskin dış hatlarla biçimlendirir. Perspektifle yaratılabilecek olağandışı efektler üzerine deneyler yapar. Yanılsamacı freskleri Barok tavan resmine ilham verir. Tuval üzerine resim yapan ilk İtalyan ressamlardan biridir.

6. Giovanni Bellini (1430 – 1516)

Erken Rönesans’tan Yüksek Rönesans’a geçiş sırasında Venedik Okulu’nun öncü ressamı Bellini, Venedik’i, Floransa ya da Roma ile yarışan bir Rönesans merkezine dönüştürür. Anıtsal altar panoları (kilisede şarap ekmek ayininde kullanılan masaya benzer yapı) yapar. Ağırlıklı olarak dinsel resimler yapsa da, portreler, alegoriler, mitolojik sahneler de resmeder.

Başlangıçta eniştesi Andrea Mantegna’dan etkilenir. Yağlıboya İtalya’da henüz yeni bir teknik iken boyayı parıltılı renkler ve ışık yaratmak üzere kullanır. Renkten renge yumuşak geçişli ve parlak koyu tonlu resimleriyle Floransa Rönesans’ının yanılsamacı berraklığına karşıt bir kutup oluşturur. En önemli öğrencileri Giorgione ve Tiziano’dur.

Giovanni Bellini, Sacred Allegory, 1490-99

Giovanni Bellini, Sacred Allegory, 1490-99

Bellini, Fatih Sultan Mehmet’in o ünlü portresini yapmak için 1479 yılının Eylül sonlarında iki asistanı ile birlikte geldiği İstanbul’dan 16 ay sonra ayrılır.

Giovanni Bellini, Sultan Mehmed II

Giovanni Bellini, Sultan Mehmed II, 1480

7. Leonardo da Vinci (1452 – 1519)

Leonardo da Vinci’nin 15 Tablosu Hakkında Mutlaka Bilmeniz Gerekenler isimli yazımızı da okumanızı öneriyoruz.

Yüksek Rönesans’ın en önemli ustalarından, yalnız resimde değil, zamanın tüm doğa bilimlerinde, teknolojide, mimaride ve daha birçok alanda bilgi sahibi olan Leonardo da Vinci, doğanın bütün sırlarına sahip olmak istemiştir. O gözünün önündeki sıradan şeylerin yerine, esas olanı, anıtsal olanı arar, böylece ezeli ve ebedi güzelliğe ulaşır. Keşfettiği Sfumato (İtalyanca dumanlı demek) adı verilen özel bir boyama yöntemi ile resimlerinde kendine özgü bir atmosfer algısının oluşmasını sağlamıştır. Sufumato’ya ışık ve gölgenin arasında yaptığı yumuşak geçişlerle ulaşır; nesneler böylece sertliğini kaybeder, gerçeklik biraz yumuşatılır, izleyicide yeni, farklı izlenimler uyandırır.

Leonardo da Vinci, The Last Supper, 1498

Leonardo da Vinci, The Last Supper, 1498

Leonardo portrelerinde ve kompozisyonlarında, daima ruhdan bedene, içten dışa gider ve bize duyguları hareketlerin ve çehrenin dili ile kuvvetle hissettirir. Resimde, insan ruhuna, ruhun ışığına en çok yaklaşan sanatçı Leonardo da Vinci’dir. Leonardo’nun resim sanatındaki büyüklüğünü, kompozisyon ve ışık-gölge üzerinde anlarız. Büyüklüğü eserin sayısında değil, tesirin derinliğinde arayanlar için Leonardo’nun sanatından daha büyük sanat olamaz.

8. Michelangelo di Lodovico Buonarroti (1475 – 1564)

Ressam, heykeltıraş, mimar ve şair Michelangelo di Lodovico Buonarroti, Leonardo da Vinci ile Rönesans’ın en önde gelen sanatçılarından kabul edilir. 26 yaşında yaptığı Davut heykeliyle kazandığı şöhretin ardından, Papa tarafından dahi eser yaptırılacak kadar önemli bir sanatçı haline gelir.

Michelangelo, David, 1501-04

Michelangelo, David, 1501-04

Michelangelo, insan vücudunu, kasların tüm hareketlerini, bedenin devinimini inandırıcı bir gerçeklikle betimlemek için çok çalışmış ustalığa ulaşmak için üç boyutlu duyumsamasını daha da güçlü kılacak heykeller yapmıştır. Michelangelo için sanatsal yaratı, insanın kendini ve dünyayı tanımasının bir yoludur. Tanrısal yaratının odağında gördüğü insanoğlu hakkındaki düşüncelerini özellikle heykel aracıyla ifade edebileceğine inanır.

Michelangelo, The Holy Family With The Infant St. John the Baptist, 1506-1508

Michelangelo, The Holy Family With The Infant St. John the Baptist, 1506-1508

Kendisine özgü heykelsi ve kabartmaya yaklaşan form anlayışıyla belirginleşen resmin temsilcisidir. “Benim gözümde resim, heykel ve kabartmaya yaklaştığı oranda iyidir, değerlidir. Kabartma ve heykel tarzında yapılmış çalışma ise resme yaklaştığı oranda kötüdür ve değersizdir” sözüyle sanat anlayışını dile getirmiştir.

Sanatçı, Yunan ve Roma’dan devraldığı idealleştirilmiş insan tasarımlarının ulaştığı gerçekçilik boyutunu yakalamaya çalışmıştır. Michelangelo, derinlikte perspektif ve Giotto’nun resmindeki doğallık, gerçekçilik özelliklerini geliştirerek kendi tarzıyla uygulamıştır. Rönesans’ın kendi içine kapalı çizgisel resim üslubu yerine sanatçı, değişik bir anlayışla çalışmıştır. Hareketli formlar, güçlü gölge-ışık oyunları ve kusursuz bir anatomi çalışması Michelangelo’nun resim anlayışının temel özelliklerindendir.

9. Raffaello Santi (1483 – 1520)

Leonardo ve Michelangelo’nun ardından Raffaello Rönesans’a damgasını vuran bir diğer sanatçıdır. Raffaello, Raffaello Sanzio, Raffaello Santi, Raffaello da Urbino veya Raffaello Sanzio de Urbino gibi isimlerle anılmıştır. İdeal güzelliği ülküselleştirmekte usta olarak kabul edilen Raffaello’nun Meryem ve melek betimlemeleri, Michelangelo’nun Baba Tanrı imgesi gibi kendinden sonraki kuşaklarca uzun yıllar benimsenip kullanılmıştır.

Raffaello Santi, Sistine Madonna, 1513-14

Raffaello Santi, Sistine Madonna, 1513-14

Raffaello doğaya öykünmek yerine imgeleminde oluşturduğu güzelliklere doğayı yakınlaştırmıştır. Bu nedenle, Leonardo, Michelangelo gibi Yüksek Rönesans’ın sembolü kabul edilen Raffaello, aynı zamanda Michelangelo ile birlikte maniyerizm denilen Barok dönemin öncüsü olarak da görülür. Onun her uygulamasında usta mimarın izleri ve etkisi hissedilmektedir. 37 yıllık yaşamında Raffaello, antik konulara ve şekillere son derece hakim görülürken klasiği adeta yeniden yaratmıştır. Resimleri, antik idealin yeniden canlandırılışı, geçmişle zamanının kaynaştırılmasıydı.

Raffaello Santi, Triumph of Galatea, 1512

Raffaello Santi, Triumph of Galatea, 1512

Sanatçı bu resminde konu olarak, Angelo Poliziano’nun yazdığı ve Botticelli’nin Venüs’ün Doğuşu adlı eserine de esin kaynağı olan bir şiirden bir dizeyi seçmiştir.

Bir ressamın oğlu olan Raffaello, aslında Meryem tablolarının ressamı olarak bilinir. Bir taraftan antik döneme ait unsurları diğer taraftan da Hıristiyanlığa ait değerleri resimlerinde kullanmıştır. Her ne kadar antik dönemin değerleri ile Hıristiyanlığın değerleri farklı olsa da, sanatçı özde kültürel mirasa ait değerlere ilgi duymuş, onları gün yüzüne çıkarma gayreti göstermiş ve resimlerinde imge olarak kullanmıştır.

10. Giorgione Barbarelli da Castelfranco (1478 – 1510)

Yüksek Rönesans akımına yön veren İtalyan ressam Giorgione, sanat tarihinin gizemli kişilerindendir. Yaşamı hakkında neredeyse hiçbir şey bilinmez. Yalnızca 6-7 resim kesin olarak ona maledilebilir. Yine de tartışmasız Avrupa resminin en etkili isimlerindendir. Resimlerinde anlam neredeyse tamamen renk aracılığı ile anlatılır. Çizgiler daha az önemlidir. Çizim renkli hacimlendirmelerin yarattığı etkileşimlerin arkasına çekilmiştir. Manzara anlam aracı ve atmosfer olarak iki farklı rol oynar. Giorgione’nın yapıtlarında yaratılan dünyalar hülyalı, yumuşak ve melankolik halleriyle dikkat çeker.

Giorgio Barbarelli, The Tempest, 1506-1508

Giorgio Barbarelli, The Tempest, 1506-1508

Giorgione, asla renk, şekil ve sanatsal efektleri mimarinin ve duygusal bir gösterimin önüne taşımamıştır. Dolayısıyla eserleri de hiçbir zaman doğrudan sembolik, tarihi veya bir kavrama adanmış olarak tasarlanmamıştır. Kendisinden sonra gelen Tiziano’yu derinden etkilemiştir.

11. Tiziano Vecellio (1488 – 1576)

Rönesans’ın büyük ustalarından Venedikli Tiziano, kısa bir süre Bellini’nin atölyesinde çalışır. Tiziano için aynı değerde önemli diğer bir isim ise, genç ressamı yardımcı olarak yanına alan Giorgione’dur.

Tiziano dinsel resimlerinde geleneksel şablonları cesaretle bırakıp, Barok dönemde etkisini sürdürecek olan asimetrik kompozisyonları göze alır. Sanatçının resim anlayışı ve değişik renk kurgulamalarına dayalı kompozisyonları yalnız Venedik’in resim sanatını etkilemekle kalmamış, sanatın geneline 19. yüzyıla kadar sürecek olan önemli katkılarda bulunmuştur. Tiziano, belli bir noktada kalmamış, devamlı kendini yenileyen bir sanatçı olmuştur.

Tiziano Vecellio, Flora, 1515-20

Tiziano Vecellio, Flora, 1515-20

O, Floransalılar gibi desen olarak ayrıntılı değil, süratli fırça ile yapılmış taslaklara göre çalışır. Bu durum resim sanatında önemli bir yeniliktir. Böylece resim, desenden değil, renkten oluşma olanağına kavuşur. Uzun yaşamı boyunca portreden, altar resimlerine, mitolojik konulara kadar çok değişik konularda çalıştı.

12. Antonio Allegri da Correggio (1489 – 1534)

Correggio neredeyse yalnızca Kuzey İtalya’da Parma’da çalışır, ama açık ki Leonardo’nun, Michelangelo’nun, Raffaello’nun Roma freskleriyle tanışır. Yaşadığı dönemde nispeten az tanınsa da, sonradan Rokoko’nun müjdecisi olarak değer kazanır.

Antonio Allegri Correggio, Allegory of Virtues, 1528-30

Antonio Allegri da Correggio, Allegory of Virtues, 1528-30

Eserlerinde keskin dış hatlar ya da sert renk zıtlıkları olmayan, yumuşak, ince, ayrıntıları işleyen üslup geliştirir. Buğulu manzaralı arka planlar ve yumuşak aydınlık-karanlık karşıtlığı resimlerine sakin bir atmosfer verirken, mitolojik resimlerinin şen erotik karakterlerinin de altını çizer. Coşkulu kubbe freskleri serbestçe havada yüzen figürlerle canlandı ve yanılsamacı tavan resmi sanatında devrim yarattı.

13. Paolo Veronese (1528 – 1588)

Paolo Veronese, Yüksek Rönesans’ın Venedik’te son temsilcisidir. Maniyeristlerle çağdaş olmasına rağmen, onların karışıklık dolu, ifadeci üslup deneylerinden etkilenmez. Michelangelo’nun etkisinde Barok dönem habercisi olan, çok daha heybetli, anıtsal resim üslubu geliştirir.

Paolo Veronese, The Wedding at Cana, 1562-63

Paolo Veronese, The Wedding at Cana, 1562-63

Dükler Saray’ında dev boyutlu, yanılsamacı tavan panoları yapar, Venedik soylularının saraylarını fresklerle donatır. Mitolojik sahnelerde yarattığı zerafet ve görkemin aynısını dinsel konularda da gerçekleştirir. Resimlerinin görsel etkisini parıltılı, zengin bir renk paleti ile daha da artırır. Ardından gelen ressamlara esin veren şey de bu göz alıcı renklendirme tekniğidir.

14. Albrecht Dürer (1471 – 1528)

Albrecht Dürer, büyüklük ve sanatsal güç bakımından Kuzey Avrupa Rönesans’ına damgasını vuran kişidir. Nürnberg’de doğan Dürer, İtalya’ya giden ilk Kuzey Avrupalı ressamlardandı. Almanya’yı biraz veba salgını nedeniyle, ama aslında sanatsal ufkunu genişletmek arzusuyla terkeder. Günümüze kadar uzanan yapıtları, sanatsal zevkinin büyüklüğünün ve inceliğinin şaşırtıcı bir yansımasıdır.

Albrecht Durer, Self Portrait At Age 28, 1500

Albrecht Dürer, Self Portrait At Age 28, 1500

Eserlerindeki estetiğin uyumu adeta büyülü bir dokunuşun, hayat bulmasıdır. Yapıtlarının tümü, çevresindeki hayatı ve insan formunu kucaklayan bir ilgiyi ortaya koyar. Sanatçının üslubu derin bir dinsel etkinin yanı sıra, sanat ve doğa yasalarını sistematik olarak kavrama yönündeki önlenemez arzusunun sonucu ortaya çıkmıştır. Her ayrıntının işlendiği portreleri dönemin en dikkat çekenlerindendi. Dinsel resimleri kökünü Kuzey sanatından alır, ama aynı zamanda İtalyan Rönesans’ına köprü oluşturur. Dürer kuramsal bilgilerini yazıya da döker. Resim üzerine, perspektife, insan vücudunun oranlarına ve mimari güçlendirmeye ilişkin bölümlerin de yer aldığı bitirilmemiş bir tez yazar. Grafik sanatçı ve ressam olarak büyük etkisi vardır.

15. Genç Hans Holbein (1497 – 1543)

Alman Rönesans’ının önemli ressamı Holbein, o dönem için her şeyi yapar. Tasarımcıdır, mimardır, ressamdır. 1516’da Basel’de, Erasmus’un Deliliğe Övgü adlı eserinin kenar süslemelerini yapar. Böylece hümanistlerin çevresine girer ve burjuvaziden resim siparişleri almaya başlar. Resimlerinde her bir giysi kıvrımına, her bir saç teline ve ışığın yansımasına gösterdiği özen, adeta fotoğraf kesinliğine sahip portreler yaratmasını sağlar. Portreleri şaşırtıcı bir kesinlikte adeta geometrik kompozisyonlara sahip olmaları ile dikkat çeker. İngiliz porte sanatını derinden etkiler.

Hans Holbein, The Ambassadors, 1533

Hans Holbein, The Ambassadors, 1533

Anıtsal bir anlatımın bütün özelliklerine ulaşmış olan Holbein’ın İngiltere’de yaptığı portre ve desenler, onun eşsiz bir biçim anlayışına sahip olduğunu gösterir. Ayrıca Rönesans’ta göremediğimiz natüralist izlenimleri saptamada başarı gösterdiği de anlaşılır. Saptadığı çehrelerde kişilerin bütün iç dünyalarını da yansıtmaktadır. Resimlerindeki bu natüralist-gerçekçi anlatım, İtalyan ressamlarında görülmez.

Kaynak
Sandro BotticelliLeonardo da VinciAvrupa Resim Sanatında Kültürel Mirasa Ait Unsurları Resimsel Bir İmge Olarak Kullanan Üç Sanatçı: Sandro Botticelli, Sanzio Raphael ve Jacques Louis Davidİnsanın Yaşam Alanlarıyla Kurduğu İlişkinin Resmin Olanaklarıyla İncelenmesiHans Holbein Resimlerine Anadolu Halılarının Etkileri


Facebook Yorumları

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir