Zengin bir kültüre sahip olan Anadolu halkının folklorunda önemli yer edinen mitolojik hayvanlardan en çok saygı duyulanların başında yılan gelmektedir. Yılan efsaneleri, Anadolu’da Şahmeran efsaneleriyle varlık bulmuş ve mitolojik bir simge halinde günümüze kadar ulaşmıştır. Hint, İran, Yunan, İbrani ve Arap kaynaklarından izler taşıyan Şahmeran efsaneleri, Anadolu insanının günlük yaşantısını etkileyecek kadar hayatın içine girmiş, halk inanışlarında önemli bir yer edinmiştir.
Pınar Soytürk, Şahmeran
Halk arasında “Şahmeran” ve “Şahmaran” olarak bilinen insan başlı, yılan gövdeli bu mitolojik yaratığın adı, Farsça’dan “yılanların şahı” anlamına gelen “Şah-ı mârân”dan gelir. Bununla birlikte Ashâb-ı Kehf efsanesindeki yedi kişiden, adı “hükmetmek, hükümdar olmak” anlamına gelen “Yemliha”, Şahmeran’ın adlarından biridir. İran edebiyatındaki Câmâsbnâmelerin yapısı da, Şahmeran hikâyesi gibi gibi iç içe geçen üç ana hikâyenin yapısını tekrarlar: “Hasib Kerameddin ve Şahmeran Hikâyesi”, “Bulukiya Hikâyesi” ve “Can ya da Cihan Şah Hikâyesi”. İlk ve son hikâye daha çok masal vasfı taşır. İkincisinin İbrani kökenli olduğu ileri sürülmüştür. Buna karşılık Cihan Şah hikâyesinin Hint-İran kaynaklı olduğu düşünülmektedir.
Câmasbnâme: İranlı Nasîrüddin Tûsî’nin gizli ilimlerden bahseden yıldıznâme türündeki otuz üç beyitlik aynı adlı mesnevîsinin genişletilmiş tercümesidir.
Tarihî kaynaklara bakılırsa Şahmeran hikayesinin, Hint, İran, Yunan, İbrani ve Arap kaynaklarından izler taşıdığı söylenebilir. Anadolu ve Mezopotamya kültürlerindeki yılan kadın kültünün de, Şahmeran’ın oluşmasında etken olduğu düşünülebilir. İran’ın Câmâsbnâme geleneği, İslam toplumlarındaki ashâb-ı kehf hikâyesi, Orta Asya, Anadolu ve Mezopotamya uygarlıklarından gelen izlerle karışarak, asıl kaynak gibi görünen ve tüm dünyada fikir ve sanat hayatını geniş şekilde etkileyen Binbir Gece Masalları’nı şekillendirmiş olabilir.
Zeliha Yiğit, Şahmeran
Şahmeran efsaneleri yöreden yöreye farklı varyantlarla anlatılagelmektedir. Bunlardan en bilinenlerini sıralarsak:
1. Şahmeran ve Camsab Efsanesi
Odunculukla geçimini sağlayan Camsab bir gün ormanda içi bal dolu bir kuyu bulur. Camsab, balı çıkarması için arkadaşları tarafından kuyuya indirilir ve kuyuda bırakılır. Kuyunun içinde bir tahtta oturan üst tarafı insan alt tarafı yılan şeklinde olan ve insan gibi konuşan Şahmeran ile karşılaşır. Şahmeran, ölümünün bir insan elinden olacağını, eğer kendisini bırakırsa yerinin insanoğlu tarafından hemen bulunabileceğini söyleyerek, Camsab’ın gitmesine izin vermez. Ancak sonra yerini kimseye söylememesi şartıyla Camsab’ı evine gönderir. Bu sırada önemli bir hastalığa yakalanan Tarsus padişahının iyileşebilmesi için hekimler tarafından Şahmeran’ın etinin yenilmesi önerilir. Bunun üzerine Şahmeran’ın yerini bulana büyük vaatlerde bulunulur ancak bulan kimse ortaya çıkmaz. Vezir, Şahmeran’ı gören kişinin sırtının yılan derisi gibi pul pul olduğunu padişaha söyleyince, padişah herkesin hamama gelerek yıkanması emrini verir. Camsab, hamama gitmek istemese de zorla götürülür. Sırtının yılan derisi gibi olduğu görülünce, kendisinden zorla Şahmeran’ın yerini öğrenirler. Şahmeran kaderini bildiği için karşı koymaz ve Camsab’a ölümünden sonra etini kaynatarak ilk suyu vezire, ikincisini padişaha içirmesini, üçüncüsünü de kendisinin içmesini tembihler. Şahmeran, hamama götürülerek burada öldürülür ve eti kaynatılır. Vezir ilk suyu Camsab’ın içmesini ister. Camsab, Şahmeran’ın dediklerini yaparak ilk suyu vezire verir. Vezir, bunu içer içmez ölür. İkinci suyu içen padişah iyileşir, üçüncüsünü içen Camsab ise aklı ve zekâsı daha da güçlenip padişaha baş vezir olur.
Canan Şenol, Şahmeran
2. Şahmeran ve Lokman Hekim Efsanesi
Odunculukla uğraşan Lokman bir gün evine dönerken yolun ormanlık tarafında bir inilti duyar. Sesin geldiği yöne doğru gittiğinde burada üst tarafı insan alt tarafı yılan olan bir yaratığın yaralı olduğunu görür. Korkup geri döneceği sırada bu yaratık, korkmamasını, kendisine yardım etmesini, bu iyiliğinin karşılığını bir gün mutlaka alacağını söyler. Lokman, yardım eder ve Şahmeran kısa sürede iyileşir. Şahmeran, gördüklerini kimseye anlatmaması konusunda kendisinden söz ister ve ardından ölümünün bir insan elinden olacağını bildiğini, ölüm haberini aldığında nelerin yapılması gerektiğini, ayrıca neyin hangi hastalığa iyi geldiğini, ilaçların nasıl hazırlandığını Lokman’a tek tek anlatır. Lokman evine döndükten sonra bambaşka bir insan olur, bütün zamanını okuyup yazmaya, yeni şeyler öğrenmeye ayırır. Aradan uzun bir zaman geçer. Şahmeran, sarayındaki billur suda Tarsus padişahının kızını görür ve aşık olur. Kızın hamama götürüldüğü bir gün onu daha yakından izleyebilmek için kendisi de gizlice hamama gider. Ancak hamamda kızın hizmetkârları tarafından fark edilerek göbek taşı üzerinde öldürülür. Şahmeran’ın öldürüldüğünü öğrenen Lokman Hekim, hemen hamama gelir. O sırada Tarsus padişahının hastalandığını, müneccim başının baktığı fallardan padişahın ancak Şahmeranın etinin suyundan içerse iyileşebileceği haberini duyar. Vezir, Şahmeran’ın olağanüstü güçlerini bildiği için padişah için gerekli ilacı kendisi hazırlamak ister, ancak asıl amacı zehirli kısmın suyunu padişaha içirmek, sonra da padişahın kızıyla evlenerek Tarsus’a hükmetmektir. Lokman da ilacı kendisi hazırlamak ister, sonunda bu görev padişah tarafından Lokman’a verilir. Lokman, Şahmeran’ın daha önceden kendisine anlattığı gibi cansız gövdeyi üçe böler, her parçayı ayrı ayrı kaynatır. Bu parçalar kaynarken her biri hangi hastalığa iyi geleceğini söylemeye başlar. Bu sırada vezir gelerek, insanlara olağanüstü güçler veren parçanın suyunu ister. Lokman, vezirin kötü niyetini anlar ve ona kuyruk suyundan verir. Vezir, bunu içer içmez ölür. Gövdenin suyunu kendisi içer, baş kısmının suyunu padişaha içirerek onun iyileşmesini sağlar. Lokman, saraydan ayrılıp kırlarda dolaşırken birden çiçeklerin, bitkilerin dile geldiğini ve hangi hastalığa iyi geldiklerini söylemeye başladıklarını duyar. Lokman, bütün bunları defterine geçirince dönemin en iyi hekimi olur.
3. Mardin’de Anlatılan Şahmeran Efsanesi
Vezirin oğlu arkadaşları tarafından çölde bir kuyuya atılır. Kendi çabasıyla kuyudan çıkmaya çalışır, bir deliği genişletip içine girer ve orada uyuyakalır. Uyandığında tahttaki Şahmeran’ı görür. Yarı insan yarı yılan olan Şahmeran yanına gelir ve sorar. “Bizim yerimizi nasıl buldun”. O’da ona yapılan ihaneti anlatır. Şahmeran, “bu ejderhaları bıraksam seni parçalarlar” der. Vezirin oğlu Şahmeran’a yalvarmaya başlar. Şahmeran ondan yerini kimseye söylemeyeceğine dair söz alır ve onu serbest bırakır. Ülkesine dönen vezirin oğlu hükümdarın hasta olduğunu duyar. Hükümdar, kendini kurtarana hem kızını verecek hem de onu vezir yapacaktır. Hekimler toplanır ve Şahmeran’ın etinden önerilir. Böylece padişahın şifa bulacağını söylerler. Vezirin oğlu kendi çıkarı için yerini kimseye söylemeyeceğine dair söz verdiği halde padişahın adamlarına Şahmeran’ın yerini söyler. Padişaha Şahmeran’ın etinden yedirilince padişah şifa bulur.
Şahmeran hakkında anlatılan bu efsanelerin hepsinin sonunda Şahmeran ölmektedir. Anadolu’da farklı şehirlerde bu efsaneler farklı varyantlar halinde geçmişten günümüze anlatılagelmektedir. Anadolu’da anlatılan efsanelerin birçoğunda insanoğlunun kendi çıkarları için Şahmeran’a ihanet ettiği ve Şahmeran’ı öldürdüğü görülmektedir. Ömrü boyunca bir kez olsun Şahmeran’ı gören bir insan hamama girdiğinde sırtı aynı bir yılan gibi pul pul olur. Şahmeran’ın yerini bilen bir kişi varsa onu bulmanın tek yolu, hamama girdiğinde sırtını kontrol etmektir. Bulunduğu zaman, hamama getirilen Şahmeran burada öldürülür. Günümüzde Tarsus’un Kızılmurat ilçesinde bulunan Şahmeran Hamamı’nın, Şahmeran’ın öldüğü yer olduğuna inanılmaktadır
Tarsus’ta ki bir halk inanışına göre Şahmeran, yılanlara hamama yıkanmaya ve oradan da bir düğüne gideceğini söyleyerek sarayından ayrılmıştır. Yılanlar o günden bu yana hâlâ Şahmeran’ın dönüşünü beklemekte, duydukları davul sesi ile düğünün devam ettiğini sanmaktadırlar. Bir gün davul sesi kesildiğinde bütün yılanlar Tarsus’a inecek ve Şahmeran’ın öldürüldüğünü anlayınca herkese düşman olup şehri yok edeceklerdir. Bu günün de kıyamet günü olacağına inanılmaktadır. Yılanlar davul sesi kesilince Şahmeran’ın öldürüldüğünü anlayıp insanlara saldırmasınlar diye Tarsus’ta düğünlerde, nişanlarda, sünnetlerde ve asker uğurlamalarında davul çalınmaktadır.
Bir başka inanışa göre; Tarsus’taki Yılanlı Kale’de yılanlar sütle beslenmektedir. Günün birinde beslenecek süt bulamayacaklar ve kaleden çıkıp Misis’e yayılacaklar, insanları sokarak öldüreceklerdir. Yörede söylenen: “Adana selle, Ceyhan yelle, Tarsus yılanla yok olacak” sözü bize efsanenin bıraktığı izlerin günümüzde de sürdüğünü göstermektedir.
Şahmeran Hamamı, Tarsus
Anadolu’nun farklı yörelerinde Şahmeran ile ilintilendirilen mekânlar bulunmaktadır. Tarsus’ta Yılan Kalesi (Şahmeran Kalesi), Şahmeran Hamamı ve Şahmeran Heykeli, Siirt’te Şahmeran Mağarası ve Iğdır’da Şahmeran Tepesi bu mekânlar arasındadır. Yaklaşık üç bin yıllık bir geçmişe sahip olan Şahmeran, Anadolu coğrafyası üzerinde Tarsus’tan Urfa’ya, Erzincan’dan Artvin’e yayılmış yegâne simge durumundadır. Bu denli uzun bir süredir etkinliğini koruyor oluşu hiç kuşkusuz öncelikle Anadolu’daki ana tanrıça kültü ile, daha sonra Anadolu’ya gelen Türklerin kendi mitolojileriyle Şahmeran’ı özdeşleştirmiş olmasındandır.
Tarsus Şahmeran Kalesi
Şahmeran, Anadolu’da halen yaygın olarak anlatılan, başta camaltı ressamlığı olmak üzere birçok el sanatına ilham veren bir hikaye kahramanı. 19. yüzyıl ve 20. yüzyılın başlarında Türkiye’de büyük bir gelişme gösteren ve bir zamanlar çok moda olan ” camaltı resimleri”, evlerin dışında dinî mekânlarda, kahve, şekerci, kasap ve berber dükkânlarında bile bulunuyordu. Anadolu’da evlenecek kızların çeyizleri için mutlaka satın aldığı camaltı resimleri, günümüzde yok denecek kadar az.
Camaltı tekniğinin en büyük özelliği ise resimlerin camın arka yüzüne yapılması. Resimler üst üste gelen renklerle yapıldığından, alttaki renk yeni bir renkle kapatılınca rötuş ve düzeltme yapmak mümkün olmaz. Bir resim yaparken detaylar, imza ve tarih son aşamayı oluşturur. Camaltında ise önce resmin deseni ve en üstte görülen detaylar yapılıp imza atılıyor. Daha sonra çizgiler arasındaki yüzeyler, en son olarak da arka fonda görülen renkler boyanır. Bir başka sorun ise resim yapılan 2-3 milimetre kalınlığındaki cam yüzeyin kayganlığıdır. Boyaların cama işlenebilmesi için hemen her yerde farklı teknikler kullanılır. Öncelikle, camın çok iyi temizlenmesi gerekir. Bu temizleme işlemi için Batı ülkelerinde sarmısak bile kullanılıyor. Guvaş gibi boyalarla çalışıldığında, boyanın cama daha iyi yapışması için cam levhanın üzerine fırçayla sulandırılmış Arap zamkı veya başka yapıştırıcılar sürmek gerekir. Resim bittikten sonra da camın arkasına konan kâğıt, karton, hatta tahta levha, boyaları dış etkenlerden korumaya yarar. Türk camaltı resimleri genellikle resim eğitimi görmemiş ve bu tekniklere dikkat etmeyen halk ressamları tarafından yapıldığından, günümüze çok az sayıda eser kaldı.
Şahmeran,( camaltı resmi)
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da kem gözlerden korunmak için genç kızların çeyizlerine Şahmeran işlemelerinin konulması da gelenektir. Yeni evlenen çiftler Şahmeran resmini evlerine asarak bereketin evlerine geleceğine inanırlar. Bazı yörelerde evlenen genç kızlar nesillerinin türemesi, evliliğinin uzun sürmesi ve mutlu bir evlilik için Şahmeran resmini yatak odalarına yatağın başucuna asarlar. Bazı yörelerde ise genç kızlar Şahmeran resimlerini evlenmeden önce odalarına asarlar, evlendikten sonra da kaldırırlar. Bunun nedeni ise, Şahmeran’ın güzelliğinin kıskançlığa sebep olmasıdır.
Anadolu’da Şahmeran motiflerinin kötülüklerden, yangın ve afetlerden koruyacağına, bereket, uğur ve bolluk getireceğine inanılmaktadır. Esnaflar işlerinde bereket olması için işyerlerine Şahmeran resimlerini asmaktadırlar. Şahmeran resimleri evlerde genellikle girişte göze çarpan bir yere özellikle misafir odalarında kapı ya da pencere üstlerine asılır. Şahmeran’ın evleri kötülüklerden koruyacağına, evlere gözcü ve koruyucu olduğuna inanılır. Şahmeran resmini bir eve asan kimse o eve yılan girmeyeceğine inanır. Eskiden duvarlara ipekten Şahmeran motifi dokunmuş duvar halıları ve Şahmeran işlemeli peşkirler asılırken günümüzde cam altına çizilmiş Şahmeran resimleri asılmaktadır. Eve gelen insanlar iyi niyetliyse Şahmeran’ın yüz kısmını görürler, kötü niyetliyse kuyruk kısmını görürler. Eve gelen insanın niyetinin bu şekilde anlaşıldığına inanılmaktadır. Anadolu’da bazı insanların Şahmeran’a dua edip ondan kendisi ve sevdiklerini kazalardan, belalardan, kötülüklerden ve diğer yılanlardan korumasını istedikleri de görülmektedir. Halk arasında “Şahmeran Duası” adıyla bilinen duanın varlığı bile Şahmeran’ın halk arasında oluşturduğu etkinin büyüklüğünü göstermektedir. Şahmeran duasının önemli ve etkili bir dua olduğuna, yedi gün okunmaya devam edilirse okuyan kişinin isteklerinin yerine geleceğine inanılır. Aynı zamanda bu duanın okuyan kişinin kısmetini açacağına ve satılmayan malının satılmasını sağlayacağına inanılır. Şahmeran aynı zamanda uzun ömrün, sonsuz yaşamın, değişimin bir dönüşüm olduğunu anlatır ki bütün sırlar ondadır. Sonsuzluk ile gizli bilgiler ancak ondan sorulur. Uzun ömrün ve sonsuz yaşamın sırrına sahip olan Şahmeran’ın efsaneden yansıyan sevecen, özverili ve mutlak iyiliksever nitelikleri, uğurlu kabul edilmesini sağlamıştır.
Ardahan’ın Damal İlçesinden
Şahmeran anlatılarının üç farklı unsurun birleşmesinden oluştuğu görülür. Bunlar; mitolojik bir simge olarak Şahmeran (yarısı insan yarısı yılan olan varlık), yazılı ve sözlü edebiyatta yer alan Şahmeran anlatıları ve efsane olarak anlatılan Şahmeran’dır.
Efsaneye göre yılanlar kraliçesi Şahmaran insanoğlundan uzak bir yerde yeraltında yaşar. Ta ki onu Camisab buncaya kadar. Şahmeran ve Camisab’ın sohbetleri yaşamın örgüsü ve hikmetleri üzerinedir. Dinleyenler, bu öykülerden sadakati, insanın özünü, doğa ile kurduğu ilişkinin derinliklerini öğrenirler.
Kaynak
Buğday, Ekolojik Yaşam Rehberi, Anadolu’da Önemli Bir Simge Olan Şahmeran’ın Halk İnanışlarındaki Yeri, Çağdaş Türk Edebiyatında Şahmeran İmgesi: Arketipsel Bir Yaklaşım