Nazım Hikmet, Rıfat Ilgaz, Melih Cevdet Anday, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Oktay Rifat, Necati Cumalı başta olmak üzere Türk Edebiyatı’nın önemli şairlerinin çocuklar için yazılmış şiirlerini derledik.
Thomas Liddall Armitage, The Postman, 1891
Nazım Hikmet, Postacı
İnsanın, dünyanın, yurdun haberini,
ağacın, kuşun, kurdun haberini,
seher vakitlerinde
yahut
gecenin ortasında
taşıdım insanlara yüreğimin çantasında,
şairlik ettim
bir çeşit postacılık yani.
Çocukken postacı olmak isterdim,
şairlik filân yoluyla değil ama
basbaya, sahici postacı.
Renkli kalemlerle çizilirdi bin türlü resim
hep aynı postacının, Nâzımın resmi,
Jül Vernin romanlarıyla coğrafya kitaplarına.
İşte, köpeklerin çektiği kızağı
sürüyorum buzun üzerinde,
Işıldıyor kuzey şafağı
konserve kutularıyla posta
paketlerinde.
Bering boğazını geçiyorum.
Yahut işte bozkırda gölgesinde ağır bulutların
asker mektubu dağıtıp ayran içiyorum.
Yahut da büyük şehrin uğultulu asfaltındayım,
çantamda yazıları yalnız müjdelerin
yalnız umutların.
Yahut çölde, yıldızların altındayım.
Bir küçük kız ateşler içinde hasta.
Kapı çalınıyor gece yarısı:
-posta!
Küçük kızın gözleri açıldı mavi mavi.
Babası yarın akşam dönüyor hapislikten.
O karda kıyamette bendim bulan o evi,
komşu kıza bendim telegrafı getiren.
Çocukken postacı olmak isterdim.
Oysaki, Türkiyem de postacılık zor sanattır.
Telegraflarda envai türlü acı
mektuplarda satır satır keder taşır
o güzelim memlekette postacı.
Çocukken postacı olmak isterdim.
Muradıma, Macaristan’da erdim, ellisinde.
Çantamda bahar,
Çantamda Tuna’nın pırıltısıyla
kuş cıvıltısıyla,
taze çimen kokusuyla dolu mektuplar.
Moskova’ya Budapeşte’den,
çocukların çocuklara mektupları.
Çantamda cennet…
Bir zarfın üzeri:
“Memet,
Nâzım Hikmet’in oğlu,
Türkiye”
diye yazılı.
Moskova’da mektupları birer birer
kendim dağıtırım adreslerine.
Yalnız Memedin mektubunu götüremem yerine.
hatta yollıyamam.
Nâzım’ın oğlu,
haramiler kesmiş yolu,
mektubunu vermezler.
Jim Daly, Inspıred
Rıfat Ilgaz, Türkçe’miz
Annenden öğrendiğinle yetinme
Çocuğum, Türkçe’ni geliştir.
Dilimiz öylesine güzel ki
Durgun göllerimizce duru,
Akar sularımızca coşkulu…
Ne var ki çocuğum,
Güzellik de bakım ister!
Önce türkülerimizi öğren,
Seni büyüten ninnilerimizi belle,
Gidenlere yakılan ağıtları…
Her sözün en güzeli Türkçe’mizde,
Diline takılanları ayıkla,
Yabancı sözcükleri at!
Bak, devrim ne güzel!
Barış, ne güzel!
Dayanışma, özgürlük…
Hele bağımsızlık!
En güzeli, sevgi!
Sev Türkçe’ni, çocuğum,
Dilini sevenleri sev!
William-Adolphe Bouguereau, The Difficult Lesson, 1884
Yalvaç Ural, Bir Soru
İnsanın yavrusu çocuk
Koyununki kuzu
Keçinin oğlak
Ceylanın ceren
Atın tay
Devenin daylak
Tilkininki neden tilki
Kurtun neden kurt
Yılanın neden yılan
Hiç düşündünüz mü çocuklar?
George Elgar Hicks, Buttercups, 1889
Melih Cevdet Anday, Bir İlkbahar Şiirine Başlangıç
Hava ne kadar güzel öğretmenim
Yollar ağaçlar kuşlar ne kadar güzel
Yeryüzü pırıl pırıl öğretmenim
Gizlisi saklısı kalmamış dünyanın
Nesi var nesi yoksa dökmüş ortaya
Bütün bitkiler, bütün hayvanlar, bütün taşlar
Sürüngenler, konglomeralar, serhaslar
Hepsi hepsi ortada öğretmenim.
Ne olur biz de gidelim
Burda kalsın kitaplar
Burda kalsın iğneli karafatmalar
Kollarından bacaklarından gerilmiş kurbağalar
Burda kalsın hepsi
Bomboş kalsın hepsi
Bomboş kalsın evler okullar
Hapishaneler, hastaneler…
Öğretmenim, sevgili öğretmenim
Sırtımıza alırız hastaları
Kim bilir ne özlemişlerdir kırları…
Ya mahpuslar.
Ne sevinirler kimbilir
Sarılıp sarılıp öperler adamı.
William-Adolphe Bouguereau, Dear Bird
Fazıl Hüsnü Dağlarca, Çocuk Kuş
Bir kuştu,
Allı allı bir kuş.
Her tüyüne bir çiçek bağladılar
Uçmadı o.
Bir kuştu,
Mavili mavili bir kuş.
Her tüyüne bir boncuk bağladılar
Uçmadı o.
Bir kuştu,
Yeşilli yeşilli bir kuş.
Her tüyüne bir çocuk kordelası bağladılar
Uçtu o.
Rudolf Epp
Halit Fahir Ozansoy, Kedim
Kedim henüz bir yaşında;
Uyur hep soba başında.
Hem cesurdur, hem de kurnaz.
Bir tıkırtı duyar duymaz.
Uyanır, aslan kesilir;
Gözleri volkan kesilir.
O geldiği günden beri
Bizim evin fareleri
Damdan, tavandan indiler,
Birer deliğe sindiler.
Koşup yakalıyor hemen
Yuvasından, deliğinden
Çıkanları diri diri.
Artık bunlardan hiç biri
Dolaplarıma girmiyor,
Kitapları kemirmiyor.
Daniel Lieske
Oktay Rifat, Yıldızlar
Kitabın yanında defter
Defterin yanında bardak
Bardağın yanında çocuk
Çocuğun yanında kedi
Ve uzakta yıldızlar yıldızlar
Ben Ho, The Sparrows-Mt Earnslaw
Necati Cumalı, Serçe Kuşu
Bu sabah bahçede karşıma
Küçük bir serçe kuşu geldi;
Havuzun taşına kondu,
Bir içti, bir doğruldu,
Nasıl da korkuyordu.
Sen hiç korkma serçe kuşu,
Suyunu rahat rahat iç,
Sıhhat afiyetle uç,
İnsanoğlu çeşit çeşit
Beş parmağın beşi bir mi?
Anthony Cucchi, Boyhood Days, Boy Watching Airplane
Cahit Külebi, Uçak Yolculuğu
Bir uçağım olmalı benim,
Binip üstüne, binip üstüne,
Şu dünyayı gezmeliyim,
Gidip Akdeniz kıyılarına.
Merhaba demeliyim,
Sıcak sıcak denizlerde,
Çimen gemici çocuklara.
Bir uçağım olmalı benim.
Binip üstüne, binip üstüne,
Daha uzaklara gitmeliyim,
Ta Fransa’ya, Berlin’e
Selam demeliyim dört iklimden.
Özgürlük için dövüşmeye gelenler
Ölümlü günler bitti mi?
Ölen tüfekler sustu mu?
Kazanlarda sıcak aşlar pişti mi?
Bir uçağım olmalı benim,
Binip üstüne, binip üstüne,
Diyar diyar gitmeliyim…
Akseli Gallen-Kallela, Boy with a Crow, 1884
Orhan Veli Kanık, Bayram
Kargalar, sakın anneme söylemeyin!
Bugün toplar atılırken evden kaçıp
Harbiye nezaretine gideceğim.
Söylemezseniz size macun alırım,
Simit alırım, horoz şekeri alırım;
Sizi kayık salıncağına bindiririm kargalar,
Bütün zıpzıplarımı size veririm.
Kargalar, ne olur anneme söylemeyin!
Dorothy Johnstone, Marguerites
Behçet Necatigil, Yıldızlarda Uyku
Şehre çöken karanlık
Sokakta bir adam gördü.
Kattı adamı önüne
Evine götürdü.
Adam dinlendi biraz,
Sofraya oturdu.
Yemeklerini yediler,
Annesi çocuğu yatırdı.
Şehre çöken karanlık
Her gece başucunda
Yalnız korkan çocuğa
Masallar anlatırdı.
O gece garip bir şey oldu:
Karanlık uzandı göğe,
Gökten bir yıldız aldı,
Odaya getirdi.
Boşlukta dönen yıldız
Işık ışık bölündü.
Renkli maytaplar gibi
Çocuğun üstüne döküldü.
Çocuk hemen uyudu
Uykusunda güldü.