Edip Cansever, Cemal Süreya, Afşar Timuçin, Behçet Necatigil, Necati Cumalı, Behçet Aysan başta olmak üzere Türk Edebiyatı’nın önemli şairlerinin içinden vapur geçen şiirlerini derledik.
1. Perçemli Sokak’tan, Oktay Rifat
II
İşte kara dutları güneşin
Papatyaların renkli camları
Başakları evlerin
Kan rengi kız çocukları yelesiz
Lokma lokma ağaçların altında
Tren yolunda eğri büğrü
Damları doğrayan makas
Gel bulutsuz masalara yaslan
Elimi tut büyüsün
Yüzüme bak çalsın
İçimdeki çalar saat
Dönüş yollarında sarmaş dolaş
Vapurlar geçsin aramızdan
Zekeriya Malkoç, Galata Kulesi
2. Balkon, Necati Cumalı
Sana geldiğim yağmurlu günleri hatırlar mısın?
Pencerene açılan yol dönemecini.
Aralar mısın hatırama öyle her akşam
Ilık gülüşlerinin gölgesiyle yüklü perdelerini.
Bulutlar terk ederdi şehri daima
Akşamları gemiler terk ederdi.
Bir balkonun kalırdı sanırım
Kaybolan gölgelere aşina.
Vapur iskelesinde buluştuğumuz bir akşam
O akşam, erkenden ayrıldık ve sonra
Hâlâ hafızamızda devam ediyordu
Unutulmuş hayatı maviliklerin
Hâlâ hatırımdadır odama son gelişin,
Ve gitmeden önce
Saçlarını tarayışın hâlâ aynada…
Benim küçük öksüzüm, genç dulum
Ben senin hem baban, hem kocanım.
Erken tenhalaşan karanlık arka sokaklarda
Bütün servetin gibi ellerini
Avuçlarıma bıraktığın geceler
Sana küçük bir evden söz etmeliydim…
Uzun bir aşktan sonra tekrar
Bütün beni sevenleri hatırlıyorum
O şehirde bütün tanıdıklarım ve sen
Sen beni severdin
Sen iyiydin, güzeldin!
Gene vapur iskelesinde buluştuğumuz akşamlar olacak
Rüzgar savururken saçlarını, eteklerini
Ellerimde hafif teri, ağırlığı küçük ellerinin
Teninin kokusu kaplayacak şehri
Gene yan yana seyredeceğiz
Uzaklaşan bulutları gemileri.
Bülent Kılıç, Boğaziçi
3. Saat Onda Kalkacak Vapur, Edip Cansever
Saat onda kalkacak vapur
Biliyorum biliyorum
İşte bavulum, yüreğim işte şurada
Biletimi istiyorlar, uzatıyorum
Güverteye çıkıyorum, hiç yoktan bir deniz daha
– Saat onda mı kalkacakmış vapur
– Gecikebilirmiş biraz, öyle diyorlar
Desinler, desinler
Hey kaptan! bana baksana
Ben çoktan varmışım varacağım yere
Bir Edip daha bekliyor beni eski bir otelin kapısında
Diyarbakırlı Tahsin (Siret), İstanbul Limanı’nda
4. Bir Gün Sabah Sabah, Turgut Uyar
bir gün sabah vakti kapıyı çalsam,
uykudan uyandırsam seni:
ki, sisler daha kalkmamıştır haliç’ten.
vapur düdükleri ötmektedir.
etraf alacakaranlık,
köprü açıktır henüz.
bir gün sabah sabah kapıyı çalsam…
yolculuğum uzun sürmüş oldukça
gece demir köprülerden geçmiştir tren.
dağ başında beş-on haneli köyler,
telgraf direkleri yollar boyunca
koşuşup durmuş bizle beraber.
şarkılar söylemişim pencereden.
uyanıp uyanıp yine dalmışım.
biletim üçüncü mevki,
fakirlik hali.
lüle taşından gerdanlığa gücüm yetmemiş,
sana sapanca’dan bir sepet elma almışım.
ver elini haydarpaşa demişiz,
vapur rıhtımdadır pırıl pırıl,
hava hafiften soğuk,
deniz katran ve balık kokulu.
köprüden kayıkla geçmişim karşıya,
bir nefeste çıkmışım bizim yokuşu…
bir gün sabah sabah kapıyı vursam,
-kim o? dersin uykulu sesinle içerden.
saçların dağınıktır, mahmursundur.
kimbilir ne güzel görünürsün sevgilim,
bir sabah vakti kapıyı çalsam,
uykudan uyandırsam seni,
ki, daha sisler kalkmamıştır haliç’ten.
fabrika düdükleri ötmededir
Ömer Vardar
5. Ay Düşünce, Behçet Aysan
ay düşünce denize
seni hatırlarım
ince ince yağan yağmur,
iskeleye yanaşan vapur
haydarpaşa garı
seni hatırlarım
ay düşünce denize
kalbim çarpar, telaşlı
bir kuş olur, siyahlar içinde bir kadın
ve yakasında ipiri kırmızı bir gül
seni hatırlarım
ay düşünce denize
söylenmemiş sessiz
bir şarkıydım, tozup
giden bir ilk kar
solgun begonya
kalkmak üzere bir tren
seni hatırlarım
6. Küs, Refik Durbaş
Vazodaki boynu bükük papatya: Konuş benimle
Cıgaramın dumanından dökülen kül: Konuş benimle
Dilinin sıcaklığı hâlâ dilimde duran: Konuş benimle
Kalbim çılgın kalbim sesini duyamıyorum artık: Konuş benimle
Denizin sesi ayaklarına vuruyordu
masada örtü yoktu
iki çay söylediler
biri içilmedi
birinin sıcaklığı vapur dumanına karıştı
akşamın son ışıkları
birinin kirpiklerini yakıyordu
birinin parmak uçlarını
aynı anda bakışları düştü
ve
karardı sular
Ne zamandır kurumuştu çiçekleri şiirlerin
taş duvar demir kapı bedeli ödenmiş acı
hangimiz hangimizden alacaklı
pencerede yağmur içimde dağlar ve gökyüzü
nefret ve hüzün
yalnızlık
barışığım hepinizle küsüm kiminizle
Ömer Muz
7. Aşk Herşeyi Dengeler, Afşar Timuçin
Adını andığımda bir deniz sessizliği
Kentin uzak yerlerine işlerdi
Martı çığlıkları ve vapur düdükleri
Bazen de çılgınlıklar arasında
Bilenler özlem derdi
Bilmeyenler elbette kınamıştır
Dört yanımda kemikten kahkahalar
Hep böyle yapmazlar mı
Adını andığımda bir yaban menekşesi
Sevinçlerle gözlerini çizerdi
Duvarlara camlara suyun yüzüne
Gör bendeki sevinci
Adını andığımda susup kalırdım
Bir deniz açılırdı önüme
İki yanı silme çiçek tarlası
Nerelere gitmezdim
İçimde ellerinle kurduğun
Aşkın en büyük krallığı
8. Mektup, Sait Faik Abasıyanık
I
Vapurun dümen yerinde çaldığım ıslık
Yağmurlu güvertedeki türküm
Sana yaklaşmaya vesiledir
Yoksa canım, seni unutmak için değil.
Senden sonra ancak anlaşılır
İnsanoğluna öğretilen yalanlar.
Senden sonra anlaşılır ancak
Boşluğu her şeyin.
Seninle beraberdir dolu kadehler
Şaraplar seninle aziz
Cigaralar seninle tüter
Ocaklar seninle yanar
Yemekler seninle yenir.
Murat Ersin
9. İhtiyarlar Balladı, Attila İlhan
onlara ün mü gelir bazı bir ses mi duyarlar
yumuşak bir kedere ufalır bakışları
idam mahkûmlarıdır aslında ihtiyarlar
ölüme koşullanmış bütün davranışları
yorgun öksürükleri oturup kalkışları
yaşayıp durmaktan gizlice utanırlar
her gece artık gitmek vaktidir sanırlar
geçmiş günlerinden bir destek aranırlar
uysal bir gülümseme tek sızlanışları
idam mahkûmlarıdır aslında ihtiyarlar
ölüme koşullanmış bütün davranışları
Remzi Taşkıran
10. Vapur, Nazım Hikmet
Yürek değil be, çarıkmış bu, manda gönünden,
teper ha babam teper
paralanmaz
teper taşlı yolları.
Bir vapur geçer Varna önünden,
uy Karadeniz’in gümüş telleri,
bir vapur geçer Boğaz’a doğru.
Nazım usulcacık okşar vapuru,
yanar elleri..
12. Güzelleme, Cemal Süreya
Seni usulca öpmüştüm ilk öptüğümde
Vapurdaydık vapur kıyıya gidiyordu
Üç kulaç öteden İstanbul gidiyordu
Uzanmış seni usulca öpmüştüm
Hemen yanımızdan balıklar gidiyordu.
İlhan Kılınç
13. Bir Saadet, Cahit Sıtkı Tarancı
Ne bir kelime konuştuk,
Ne işaret çektik birbirimize,
Fakat gerçektir seviştiğimiz
Vapur kalkıncaya dek,
Göz göze gelmekle sade.
Bir saadet gibi hatırlıyorum,
Yasemin kokusu ondan,
Teneffüsü benden,
Bir yaz akşamı,
Kandilli iskelesinde!
14. Hayırsız Ada, Can Yücel
Bir haftadır yok yere dolaşıp duruyordum
Bir haftadır içimde bir kırlangıç fırtınası
Siyahın biri konup biri kalkıyor
Şişli’den taa Rami’ye kadar
Her sokağın ayrı bir kanat çırpışı var
Yeni Cami önlerindeydim sonra
Vapur düdüklerinden anladım
Bir haftadır seni ararmışım meğer
Bekir Üstün
15. Yarı Gece, Behçet Necatigil
Boğaziçinin ufak bir iskelesinde
Dolaştığım geceler oldu
Yorgun, uykulu bir kızdı bu
Son vapur yolcuları içinde.
Araya başka denizler girdi
Başka denizler attı beni başka uzaklara
O tarihten tam beş sene sonra
Gene oradayım şimdi.
Söylesem inanmazlar, söylemiyorum
Her gece gene o kız çıkmakta son vapurdan
Tıpkı eskisi gibi karanlıklarda kaybolan
Bu gölgeye hayaldeyim siz olun da
Gözümle görüyorum, hayal diyemiyorum.
Sular bir şıpırdadı kıyı boyunda
İşte gene son vapur, çekti gitti önümden
Arkamdan bir kız geçti
Adımlarının sesinden tanıdım: Uykulu,
Yorgun da.
Geçen bu genç kıza desem ki:
Bir haber ver hayatından, verir mi?