Türk şiirinde şairler, duygu ve düşüncelerini ifade ederken yer yer somut bir kavram olan meyve adlarından benzetme unsuru olarak yararlanmışlar ve bu somut varlıkları kullanarak kimisi yeni imgeler yaratıp bu meyvelere orijinal yan anlamlar yüklemişler, kimisiyse divan ve halk edebiyatçıları tarafından kullanılan söyleyişleri yinelemişlerdir. Meyveler, Türk şiirinde erotik ifadeleri ve aşk sembollerini anlatmak için olduğu gibi gerçek anlamlarıyla da kullanılmıştır.
1. Nazım Hikmet, Senin Sayende
Luis Melendez, Still Life With Melon and Pears, 1772
Her günüm mis gibi dünya kokan bir kavun dilimi
Senin sayende.
Bütün yemişler elime güneştenmişim gibi uzanıyor
Senin sayende.
Senin sayende yalnız umutlardan alıyorum balımı.
Yüreğimin çalışı senin sayende.
En yalnız akşamlarım bile duvarında gülen bir Anadolu kilimi
Senin sayende.
Şehrime ulaşmadan bitirirken yolumu
Bir gül bahçesinde dinlendim senin sayende
Senin sayende, içeri sokmuyorum
En yumuşak urbalarını giyip
Büyük rahatlığa çağıran türküleriyle kapımı çalan ölümü.
2. Sait Faik Abasıyanık, Şimdi Sevişme Vakti
William Hammer, Peaches and Cherries, 1864
Söylemeliyim,
Yok
Yok… meydanlarda bağırmalıyım.
Bu küçük
Güllerin buram buram tüttüğü
Anadolu şehri kahvesinde
Kiraz mevsiminin
Sevişme vakti olduğunu.
Resimler seyrettirmeli, şiirler okutturmalıyım
Baygınlık getiren şiirler
Kiraz mevsimi, kiraz
Küfelerle dolu Pazar.
Zambaklar geçiriyor bir kadın.
Bir kadın bir bakraç yoğurt götürüyor
Sallıyor boyacı çocuğu fırçasını
Belediye kahvesinde hâlâ o eski, o yalancı
O biçimsiz bizans şarkısı.
Sana nasıl bulsam, nasıl bilsem,
Nasıl etsem nasıl yapsam da
Meydanlarda bağırsam
Sokakbaşlarında sazımı çalsam
Anlatsam şu kiraz mevsiminin
Para kazanmak mevsimi değil
Sevişme vakti olduğunu…
3. Attila İlhan, Galiba Ölüyorum
Emile Bernard, Still Life With Banana, 1894
sevim senden başka bir kızla çıkmadım
sevim seni sevdim yeri geldi söylüyorum
şöyle bir dokunman insanı dinlendiriyor
kimde var bu soyulmuş muz güzelliği
bu gece derini gözler içinden çıkamadığım
belleğime işlemiş bu başak inceliği
biraz daha sokulsana galiba ölüyorum
içimde ağır ağır bir çınar devriliyor
yoksulum mutluluğum seninle yaşamaktı
karanlık bir tren sonra ansızın kalktı
4. Bedri Rahmi Eyüboğlu, Türküler Dolusu
Robert Spear Dunning, Harvest of Cherries, 1866
Kirazın derisinin altında kiraz
Narın içinde nar
Benim yüreğimde boylu boyunca
Memleketim var
Canıma ciğerime dek işlemiş
Canıma ciğerime
Sapına kadar.
Elma dalından uzağa düşmez
Ne yana gitsem nafile.
Memleketin hali gözümden gitmez
Binbir yerimden bağlanmışım
Bundan ötesine aklım ermez.
5. Cahit Külebi, Elma Yiyen Kadın
Gustave Courbet, Still Life With Apples and Pomegranates
dudakların elmadan etli
böcek gibi kara gözlerin
sen mi tatlısın şaşırdım kaldım
elma mı tatlı?
benim kara böceğim baka baka
ısır bakalım elmayı daha.
güzel olmaya güzeldin ya
şimdi güzelsin iki katlı.
6. Cemal Süreya, Şu da Var
Jacob van Hulsdonck, Still Life With Lemons, Oranges And A Pomegranate
Oysa koca da, ne benim kollarım var
Soy bir portakal yedir bana dilim dilim
Ben Uzunminareliyim’dir doğma büyüme
Ne yapıp yapıp denizi görmek isterim
7. Orhan Veli Kanık, Kızılcık
Jean-Baptiste-Simèon Chardin, Basket With Wild Strawberries, 1761
İlk yemişini bu sene verdi,
Kızılcık,
Üç tane;
Bir daha seneye beş tane verir;
Ömür çok,
Bekleriz;
Ne çıkar?
İlahi kızılcık
8. Edip Cansever, Yaz Mutluluğu
George Henry Hall, Still Life With Peaches and Graves, 1860
Sen bir karanfilsin, delisin
İçlisin de, bükersin hemen boynunu
Mendilimin içindeki kirazdır
Mendilimin içi kiraz
Bilmem ki, ne desem, yaz mutluluğu.
Nasılız ay ışığındaki dostum
Bütün bir gecenin uykusuzluğu
Bak şimdi her şey bir dengeye uydu
Bir domates, birkaç domates hemen hemen tartıldı
Bir sancı gibi yerleşti şuramıza özgürlük
Kirazlar kirazlar
Gözyaşları günbatımının
Karanfil kokusu.
Demiştim, evet
Söz haziranın
Şurdan burdan bir vapura binildi
Gümüş kafesinde denizin
Bir sürü kuştan geçildi
Sevgilim, canım mendilim.
Bir karabatak sürüsü dadandı bordamıza
Dadansın iyi
De bana kim bulacak denizim kalbini
Yeşimden oyulmuş ağaçlar
Kıyılarda
Kim bulacak kıyıların kalbini
Hepsini anlat, hepsini.
Anlat ki
Güneşli günler de sıkabilirmiş insanı
Bir raslantı gibi gelen mutluluklar da
Susarsak susarmışız da, ölçemezmiş kimse derinliğini
Kim bulacak derinliğin kalbini
Sana kızar mıyım hiç
Bana bir gül ver.
Sevgilim, canım mendilim
Mendilim kiraz dolu
Anlatamıyorum galiba
Hüzün değil yaz mutluluğu.
9. Turgut Uyar, Yaz Yadırgaması
James Peale, Still Life, 1824
sanıyorum bu gelen hüzünlü bir yaz olacak
öyle ki bütün akşamları hüzünlü
dutları ve karpuzları kavruk
sevgilim, dutları ve karpuzları kavruk
güneyden gelen adamların bile terlediği
ellerimin solgunluğundan anlıyorum bunu
ve zayıflığından bir bakıma
10. Gülten Akın, Seni Sevdim
Willie Betty Newman, Pewter Pitcher and Cherries, 1890
Seni sevdim, seni birdenbire değil usul usul sevdim
“Uyandım bir sabah” gibi değil, öyle değil
Nasıl yürür özsu dal uçlarına
Ve günışığı sislerden düşsel ovalara
Susuzdu, suya değdi dudaklarım seni sevdim
Mevsim kirazlardan eriklerden geçti yaza döndü
Yitik ceren arayı arayı anasını buldu
Adın ölmezlendi bir ağız da benden geçerek
Soludum, üfledim, yaprak pırpırlandı Ağustos dindi
Seni sevdim, sevgilerim senden geçerek bütünlendi
Seni sevdim, küçük yuvarlak adamlar
Ve onların yoğun boyunlu kadınları
Düz gitmeden önce ülkeyi bir baştan bir başa
Yalana yaslanmış bir çeşit erk kurulmadan önce
Köprüler ve yollar tahviller senetler hükmünde
Dışa açılmadan önce içe açılmadan önce kapanmadan önce
Nehirlerimiz ve dağlarımız ve başka başka nelerimiz
Senet senet satılmadan önce
Şirketler vakıflar ocaklar kutsal kılınıp
Tanrı parsellenip kapatılmadan önce
Seni sevdim. Artık tek mümkünüm sensin
11. Metin Altıok, Havı Dökülmüş Sevincin
Lilly Martin Spencer, Still Life With Watermelon, Pears, and Grapes, 1860
yeni çekilmiş bir dişin
yadırganan boşluğu
dilimin ucunda ismin.
somunu yitik bir vida
düştü düşecek yüreğim.
biran önce gel buraya
karpuz, kavun yiyelim.
bilmem ki ne diyeyim,
sana örselenmemiş,
dostluğun böğründe sancı,
sevgi toza belenmiş,
havı dökülmüş sevincin.
biran önce gel buraya
karpuz, kavun yiyelim
batıp çıkıyorum durmadan,
ben bilirsin iyi yüzemem.
çarşafım diş gösteriyor,
dalgalı bir deniz kaç gündür
sallanan bir döşeğim.
biran önce gel buraya
karpuz, kavun yiyelim.
12. Ahmet Erhan, İlk Vasiyet
Louise Moillon, Still Life With A Basket of Fruit, 1630
Uzun bir sözcükse ömrüm
Oğlum, son iki hecesin sen
Günüm geceye ilikli
Yanımda yok bir kimsem.
O küçücük odada soluğun
Mavi resimler çizer havaya
Avludaki kiraz içini çeker
Elma, armut, akasya.
Artık evin erkeğisin sen
Erkencisin bu konuda
Seninle büyüyecek bil ki
Uzaktaki şu baba.
13. Haydar Ergülen, Nişanlılar Müzesi
Jan Davidsz. de Heem, Still Life, Breakfast With Champaign Glass and Pipe, 1642
Biz seninle biraz evliyiz biraz nişanlı
Nar da evliliğimizin değil de sanki
nişanlılığımızın meyvesi gibi
iki nişanlının mahcubiyetinin kırmızılığı
Bu şiirde bütün sözcükler beyaz
evlilik, diyalektik, tez, antitez, sentez
Nar ve kırmızı sözcükleri bile,
nişanlılık beyaz sözcüklerden bir müze
Kaynak
Türk Şiirinde Folklora Dönüşte Meyve: Cahit Külebi ve Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun Şiirlerinde Meyve imgesinin Kullanılması, Türk Şiirinde Folklora Dönüşte Meyve