Ayfer Tunç’un Bir Maniniz Yoksa Annemler Size Gelecek kitabından nostaljik yılbaşı programları ile ilgili alıntıları derledik.
70’li yılların klişelerinden biri olan PTT esprisi yılbaşı gecesi öncesinde yaygın olarak yapılırdı. Çıktıktan kısa bir süre sonra tüketilmiş olmasına rağmen, dönemin espri anlayışını kavramakta geç kalmış olanlar buna bayılırlardı. “Yılbaşı gecesi ne yapacaksınız?”“Hiç, PTT’ye takılacağız.” Aslında tükenmiş bir espriydi ama sosyal içeriği hiç azalmadı. Enflasyonla tanışmış, bolluktan yokluğa doğru gitmekte olan orta sınıf, eşin dostun bir araya geldiği büyük yılbaşı yemeklerinden, pijama ve terliklerin giyilip televizyonun karşısına oturulduğu mütevazı yılbaşı gecelerine geçti.
70’lerin ikinci yarısında yılbaşı gecesini evde tombala oynayıp televizyon seyrederek geçirmek zorunda kalışın bir nedeni enflasyonsa, bir başka nedeni de terör yılları olmasıydı. Birçok şehirde sokağa çıkma yasağı uygulanıyor, gece on ikiden sonra sokaklarda kimseler kalmıyordu. Gece sokağa çıkmak korkulu bir macera haline geldiği için, yılbaşı geceleri sokağa çıkma yasağı ikide başlatılsa da, çoğu aile evinde kalmayı tercih ediyordu.
Tek kanal olan televizyonun o gece yapacağı programın hazırlıklarını gazeteler yakından takip ederlerdi. 31 Aralık günü çıkan gazetelerde yılbaşı programına büyük yer ayrılır, saat kaçta kimin çıkacağı dakika dakika yazılırdı. Saat tam on ikide kim çıkacak, kim hangi şarkıyı söyleyecek, hangi skeçlerde kimler rol alacak mutlaka belirtilirdi. Yılbaşı gecesi televizyon tümüyle eğlence programına ayrılır, haberler kısaca geçilir, programa katılacak sanatçıların ekrana çıkacakları saatler şöhret durumlarına göre belirlenirdi.
Akşam yedi civarında en az hayranı olan sanatçılarla program başlar, giderek sanatçıların şöhret seviyeleri yükselir, saat on ikiyi vurduğunda önce ekranda bir alkış kıyamet kopar, “Hoş Geldin Yeni Yıl” yazısı görünür ve gecenin assolistine gelirdi sıra. Assolisti izleyen ilk bir-iki sanatçı da şöhret bakımından assolistten aşağı kalmazdı. Saat birden sonra, orta sınıfın ortalama değerlerine göre fazla şöhretli olmasa da, kendine özgü seyircisi olan özellikli sanatçılarla program devam eder, televizyoncular Türk halkının büyük çoğunluğunun yattığına kanaat getirdikten sonra, dış kaynaklı müziğe geçilir ve sabaha karşı yılbaşı programı son bulurdu.
Fazla tanınmamış ses sanatçıları için yılbaşı gecesi televizyona çıkmak, şöhrete ulaşmanın en kestirme yollarından biri olarak algılanırdı. Tanınmış sanatçılar için tam on ikide ekranda olmak büyük prestijdi. Bunun kavgası günler önceden yapılırdı, programın perde arkasında olup bitenler anında gazete sayfalarına yansırdı. Falancanın ekrana çıkmak için kulis yaptığı, filancanın “O varsa ben yokum” dediği, bir assolistin on ikiyi beş geçe çıkması teklif edildiği için kıyameti kopardığı bütün ayrıntılarıyla yazılırdı, TRT’nin bu yıl seyirciye bir kıyak çekip Orhan Gencebay’ı çıkaracağı duyulurdu.
1980 yılına gelinceye kadar, birkaç yıl boyunca ekrana dansöz çıkarılması meselesi tartışılmış, dansöz de arabesk gibi zinhar yasak olduğundan yenilik bir türlü gerçekleşememişti. Bu büyük olay 1980 yılbaşı gecesine nasip oldu ve o yıl Türkiye televizyonlarında ilk kez bir dansöz Nesrin Topkapı, saat tam 12’de, elinde bir baston, üzerinde göğsünü ve kalçalarını kapatan şalvarımsı bir kostümle televizyona çıktı, böylece Türkiye’de televizyona çıkan ilk dansöz unvanını almış oldu.