İkinci Yeni şiirinin önde gelen isimlerinden Turgut Uyar, diğer İkinci Yeni şairleri gibi kentli bireyin kişisel trajedisini anlatmaya odaklanmış, bu tema etrafında çok özgün şiirsel denemeler gerçekleştirmiştir.
Şiiri içerdiği zengin malzeme nedeniyle çok farklı unsurlara odaklanarak defalarca irdelenebilecek çok katmanlı bir yapıya sahiptir. Turgut Uyar’ın şiirlerinde en çok kullanılan tema mutsuzluk, yalnızlık ve aşktır. Gerek toplumsal şiirlerinde gerekse bireysel şiirlerinde mutsuzluğu ve umutsuzluğu okuyucuya hissettiren Turgut Uyar için aşk da mutsuzluk ve hüzünle anlam kazanır.
20. yüzyılın öncü sanatçılarından Marc Chagall’ın yapıtları arasında onunla bütünleşmiş Rus folkloru, Yahudi gelenekleri ve sevgili temaları dikkat çeker. 1931 yılında yazdığı Hayatım adlı özyaşam öyküsünde, resimlerinde her ne kadar hayal gücü olsa da onların gerçeklik ve ilk yıllarının anılarına dayandığını ifade eder.
Düşlerini ve özlemlerini betimlediği resimlerinde yer yer gerçeküstücü nitelikler sezilmesine karşın yarattığı gerçekdışı ama mutlu dünyasıyla ve bağımsız kişiliğiyle bu akımın dışında kalmıştır. Mutluluk ve aşıklar gibi konular, onun resimlerinde tekrar tekrar karşımıza çıkar. Chagall, pek çok resminde, özellikle Aşıklar serisinde birbirlerine sarılmış kadın ve erkeği betimlemiştir. Eserlerindeki mutlu çift betimlemelerinin kaynağı, ilk eşi Bella Rosenfeld’dir. Onu 1944’te kaybettikten sonra uzun bir süre çalışamamıştır.
Şiirleriyle İçimize İşleyen Şair Turgut Uyar
Turgut Uyar’ın 19 Unutulmaz Şiirinden Özel Alıntılar
1. Bir Gün Sabah Sabah
Marc Chagall, The Lovers, 1913-14
Bir gün sabah sabah kapıyı vursam,
-Kim o dersin uykulu sesinle içerden.
Saçların dağınıktır, mahmursundur.
Kimbilir ne güzel görünürsün sevgilim,
Bir sabah vakti kapıyı çalsam,
Uykudan uyandırsam seni,
Ki, daha sisler kalkmamıştır Haliç’ten.
Fabrika düdükleri ötmektedir.
2. Bitmemiş Şiirler I
Marc Chagall, Green Lovers, 1915
(Ne de olsa sevda başka şeydir.)
Olgun yaz başağı, güz ayvası…
Bir ölümsüz lezzet her ısırışta
Ömrün en güzel meyvası..
Bir destani türkü ki deyme gitsin,
Yaralısı sevdalılardan bahseder.
Bir gümüş kupada üç damla zehir,
Bakire belinde hançer..
Al kordelaya sarılmış bir demet çiçek,
İpek sutyende saklanan mektup.
Ah, damar damar alnımda elleri, kimbilir
Ne hafif bir yumuşaklıkla geçecek?
…İşte ellerim koynumda, yanımdayım.
Dışarıda kış rüzgârlarıdır esen.
Avuçlarıma versen ayaklarını,
Virginie’nin o hazin hikayesini ağzından
Başım dizlerinde dinlesem…
3. Bitmemiş Şiirler II
Marc Chagall, The Birthday, 1915
İşte elagözlüm, sırılsıklam
Boğazıma kadar aşka batmışım.
Ne kadar şarkı dinlemişsem ömrümce,
Hep senin niyetine tutmuşum.
. . . . . . . Yuvarlak bir çift bilek,
Bir sedef tarak, bir yelpaze.
İpek elbiseler altında tiril tiril
Yüzlerce yıl evvel bir esir pazarında,
Kılıç gölgeleri altında, bir civan taze.
-Güzeller güzeli Zehra, işte
Son ganimeti bir saltanatın,
Altmış bin altın…
Değer sultanım, elagözlüm değer,
Sevda, tatlı şimşeği beynimizin.
Başbaşa fotoğraflar, mendiller
Bir keman taksimi hazin hazin
Ağlamak saatlerce,
Yıllarca ağlamak.
Bir güzel yaz sonu Kandilli’de,
Bir ince yağmur, bir zarif şemsiye,
Zaman dursun, dursun da seyredeyim.
Ürkek bakışlarla postahanede,
Uzaklardakine bir kartpostal,
-12 Eylül……….. sevgilerimle.
…….
İşte elagözlüm sırılsıklam,
Tepeden tırnağa sevdalıyım.
Başıboş aşka bırakmışım kendimi,
Neyleyim.
4. Bitmemiş Şiirler III
Marc Chagall, Lovers In Pink, 1916
Sakin ovalar, durgun göller
Sevda içinde uyusun.
İşte, alnımda ter kalbimde ter
Paramparça yırtılmış bakışlarım.
nar çiçeği gölgeler altında gözlerin
Büyüsün büyüsün…
Bu yol Kaf dağına gider Sultanım
Demir asa, demir çarık, ince yürek…
-İnce küpelerin ne yaraşmış
Gözlerindeki kuzgun siyahı aşka.
Demir asa, demir çarık, sevda gerek.
Koçak atlılar doludizgin
Civan gibi güzeller terkilerde.
Kaf dağı…
İşte bütün sisleriyle Elâgözlüm,
İlerde ta ilerde…
Ben nasıl olsa sarhoş olurum
Başımda, gözlerimde, iliklerimde sevda.
Ne şarap, ne rakı bu başka
Hiçbir şey benzemiyor aşka,
Her ne zaman bir şarkı dinlesem, sevdalı
Bir hoş olurum…
Sevdalım, Elagözlüm, Sultanım.
(Sevda ne de olsa başka şeydir.)
Yenikapı’da, mehtaba karşı sandalda…
İşte katırtırnakları, gelincikler
Bir koku bir koku hanımelilerden,
Binlerce altın değer her ânım…
Bu sevda Sultanım, bu başka
-İnci küpelerin ne yaraşmış bu akşam,
Gözlerindeki kuzgun siyahı aşka.
5. Bitmemiş Şiirler IV
Marc Chagall, Les Amoureux Au Bouquet, Été, 1927 – 1930
Şöyle bir içten öpmeni senin,
Bin tane cennete değişmem..
Varsın yatağımız ipek olmasın,
Güzel vücudun danteller içinde değilmiş,
Ne çıkar..
O bütün tatlı saatlerinde gecenin
Güneş perdelere gelene kadar,
Kollarında bulutlarda gibiyim…
Mehtap, saçağımızdaki buzlarda
Odamıza bir soğuk aydınlık dolmuş.
Gözlerin gözlerimde,
Boynumda sımsıcak kolların,
Gündüzki yorgunluğum kaybolmuş.
Seni her an minnetle yâd ederim.
Sen şimdi şarkılarla evimdesin,
Sahibem, Efendim, Elâgözlüm
Gözlerinden öperim…
Boydan boya bekçi düdükleri sokaklarda
Gecemiz huzur içinde Elâgözlüm.
Öpüşlerin öpüşlerin ardarda..
Hem sevgi, hem şefkat dolu ellerin
Ne olur yine böyle yarın da
Binlerce şükrediyorum hayata geldiğime
Kollarında..
Bir başka lezzet var hayatta Elâgözlüm,
Öteki âlemleri bilmek istemem.
Şöyle bir içten öpmeni senin,
Binlerle cennete değişmem…
6. Bitmemiş Şiirler V
Marc Chagall, Equestrienne, 1931
Nereye gitsem, nereye baksam
Sevdalı sevdalıdır gözlerim.
Anlarlar diye herkeslerden,
Bakışlarımı gizlerim.
Ağaçlar, dağlar, çehreler
Yemyeşil gözlerimde yaz, kış.
Bir şarkı etrafta inceden ince
Yıldızlar pırıl pırıl donanmış.
Dost yüzlü saat kulesi, meydan
Sisler içinde bir köprü uzanmış.
Mendilin düşmüş vermişim,
Eğilmişim, güzel dizlerinden
Bir parmak yukarısını görmüşüm.
Bencileyin dertlilere elagözlüm,
Lokman da deva bulamazmış.
Seni saçların, aziz vücudun
Hatıralarınla, berrak ve nemli
Taşıyamayacak dizlerim…
Titrek kollarımı beline
Bir hoyrat kemer gibi bağlamışım.
Yakanda bir çiçek terütaze
Bir küçük faytonda, göz göze, diz dize
O sevimli kır otelinde yaz günü,
Hancı, halden bilir, babacan hancılardan.
Basma perdeli bir oda vermişti bize.
Bir toz kalkmıştı yollardan, yoncalardan,
Göğsünden, saçlarından bir güzel kadın kokusu.
Bir şişe yıllanmış şarabın başında,
Bana ömrümce sürecek bir sevdayı
Mahmur bir gülüşünle vermiştin.
Bileklerinden, parmak uçlarından
İnceden terli avuçlarından,
Doya doya
Öpmüşüm,
Ağlamışım..
7. Bitmemiş Şiirler VI
Marc Chagall, Lovers In The Moonlight, 1938
İnsan bir kere sever severse,
İster yedisinde, ister yetmişinde olsun…
. . . . . . .
Benim ömrüm hep dumanlar içinde geçti
Bir rüzgâr bulup da serinleyemedim,
Oh diyemedim..
O küçük meyhanede sabah, akşam
-Manastır Meyhanesi’nde, bir şehirde
Üç masa, bir radyo, bir de ben
Meyhaneci tabak silerdi, köfte yapardı
Kırmızı turplar eski günlere karışır,
İçer içer ağlardım…
Küçük gözlerile bir kız bakardı takvimden
Kadehimi kaldırırdım gülüşüne.
Vefalıydı, iyi kalpliydi, güzeldi
Sarhoş olurduk beraberce…
Seni o kıza benzetirdim Elâgözlüm
O gülümseyen, içen kıza, takvimdeki…
Onun saçları yeşil, yanakları aldı.
Kızın hemen yanından, ağaçlı
Bir yol uzanırdı, bir patika
Sonra, sonra bir gök, mavi
Bir deniz yemyeşil
Bir dudak geçerdi içimden upuzun seslerle
Bir gül açardı bilirdim, uzaklarda…
Bunlar hep geçmiş Elâgözlüm, geçmiş.
Ağlaştıklarımız, kavgalarımız
Şimdi sarmaşıklar gibi kollarımız.
Sen kadınsın, en tatlı çağında,
Ben en sevdalı yaşında erkek.
Bırak bir kedi gibi yatayım kucağında
Dizlerini, göğüslerini seyrederek…
8. Bitmemiş Şiirler VII
Marc Chagall, Three Candles, 1938
Kapalıçarşıda, bir kuyumcu dükkanında
Sol eline bir yüzük takmıştım.
Senin entarin basmaydı,
Benim elbisem pamuklu
Yüzüklerimiz sekiz ayardı…
Çocuklar gibi gülmüştük, hatırlarsın
Kapalıçarşı, Mahmutpaşa, satıcılar
Bir hafiflik içinde elele, yaya.
Bir sabah vaktiydi, güzel ve taze
Mevsim bahardı..
Sonra saçların, omuzların Elâgözlüm
Sana elagözlüm diyeceğim ömrümce
Koyu da olsa rengi gözlerinin.
Bir kırmızı kordelâ, bir bulut, bir gül
Sen gittin hatıralar perişan etti beni,
Gel, eski günlerin içinden, rüzgârlarla,
Gel,
Kurumuş kirpiklerime bir yağmur gibi dökül…
9. Bitmemiş Şiirler VIII
Marc Chagall, Les Mariés de la Tour Eiffel, 1938-39
Vapur gürültüsüz ayrılır limandan
Cümle hatıralar beraberimdedir.
Feriköy’de bir tramvay durağı,
Bir kış günü pastacıda, unutulmaz
Bir sandal gezintisi ki; Sarıyer’de
Fotoğrafları hâlâ iç cebimdedir…
Ömrümüz böyle olmamalıydı, Elâgözlüm
Bir vakitsiz meyve dilemeliydik Tanrı’dan
Uzun hasretlerin arifesinde
Ellerim böğrümde kalmamalıydı.
Şimdi akşam olur, sular buruşur
Bir yastığa baş koyarım güvertede.
Hangi dilden olursa, bir şarkı isterim
İçimde kırık dökük besteler dolaşır.
Kalbim avucumdadır artık,
Bir sahilden sesler gelir, kaybolur
Uzun uzun nefes alır sular
Uzun uzun ağlamak isterim.
Gözlerimde bir yağmurla gün başlar;
Vakit ikindidir Eyüp sırtlarında
Bulutlar vardır, pembeden, beyazdan
Mevsim sonbahardır sessiz ve taze.
Nemli otlar, çekirgeler, solgun yüzün
Bir gülüş, bir mahzun bukle saçlarında
Bir eski çiçeği andırırsın yazdan.
Ve bir şarkı başlar kahvelerin birinde
Bizi ömrümüzden alır götürür,
Bir şarkı, faslı hicazdan.
Vapurlar gelir geçer Haliç’ten.
Sonra yağmur hafifler, Elâgözlüm
Sonra yağmur hafifler,
Sonra hisarlar, yollar, ikimiz
Sonra…
Hasret bir şey değil, Elâgözlüm
Ömrümüz böyle olmamalıydı
Hep aşkta durmalıydı çağımız.
Sevdayı mısra mısra değil
Ömrümle yaşamalıydım.
Sonra, sonra gene böyle olmalıydı
Tadına varmadan çiçeklerin
Şehirde bir sen, bir de ben, yalınız.
Yeşil yaprak, alaca gölge, düşen yıldız
Bir gün en büyüğü karşısında gerçeklerin
Maceramız yarıda kalmalıydı…
10. Şimdi Gelsem Ki
Marc Chagall, The Dream, 1939
şimdi gelsem ki sen, yıkanmışsın
saçlarını taramışsın.
alnında mini mini damlalar,
bir hafiflik, bir incelik yüzünde.
buğu ardından yıldızlar gibi
parmak uçların pembeleşmiş,
sere serpe yatağa uzanmışsın…
bunu sevda türküsü olsun diye yazdım, gelinim
şimdi yağmur yağıyor yollara, yapraklara.
gelsem ki sen evdesin,
cümle sıcaklıklarla berabersin.
göğsün kapalı,
dudakların aralık.
ellerimi hohlayıp hohlayıp ısıtsan.
…
halbuki şimdi sen nerelerdesin
11. İthaf 3
Marc Chagall, Ballet Russe Highlights, 1942-43
Zaman sevdikçe uzar, bilirsin
Hayal, taştan, topraktan geçer, yapraktan geçer.
Bir yeşil duman olur yaşadığımız
Yakından, ıraktan geçer.
Sevdiğim kadar bilmeliyim de
Ne olursun?..
Bir çeşmedir dökülen omuzlarımdan,
Avuçlarım pırıl pırıl dolar, boşalır.
Ömrümüz serapa sevda içredir.
Bir uzun yaz günü durur, zulmeder
Tanıdık, bildik günler sarkar takvimden
Hafızam zulmeder boşluğuma.
Birden bir arının kanatlarında terü taze
Sen gelirsin…
Aslan ağzındadır saadetimiz
Yağmurlar yağar, günler batar, geceler gelir
Bir bitmez türkü başlar dışımızdan.
Bir çınar altıdır oturduğun yer;
Dizlerin örtülmüş, bakışların uzak,
Al bir hırka örmektesin ağır ağır.
Bir ince bilezik, küpelerin, saçların
Otlar, kuşlar, beyaz bulutlar..
……
Dilerim haşre kadar hatırımda
Böyle kalırsın…
12. Sevda Üstüne
Marc Chagall, Between Darkness and Light, 1938-1943
Küçücük pencerem bahçeye bakar
Bademler, erikler geceye bakar
Bir ışık dökülür yapraklardan şıkır şıkır
Filizler susmuş, tohumlar uyumuş;
Bir an durmuş, genişlemiş büyümüş
Bir eski şarkı, bir eski bahar, bir bildik deniz
Vakit nisan ortasında bir akşam…
Bu şiirde sevda sevda üstüne
Senelerdir veda veda üstüne
Yareli yüreğimde dağ dağ üstüne
Vakit nisan ortasında bir akşam.
Mehtap ettiğinden bihaber
Kuşlarla, çiçeklerle, balıklarla beraber
İki tel kumral saç olsa avucumda şimdi
Ağlayıp ağlayıp avunsam…
13. Büyüyüp Giden Hüzne
Marc Chagall, Bouquet With Flying Lovers, 1947
bir güzel aşk yılının ortasında
bir kestane ekerim büyür gider
ortaçağdan bir deniz hartasında
bir iki harf bulurum büyür gider
biliyorum ikimiz arasında
bir deste gül mü ne var büyür gider
sen bir aklık gibisin sırasında
boynun ve dediklerin büyür gider
14. Göğe Bakma Durağı
Marc Chagall, Paysage Bleu (Blue Landscape), 1949
Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
Seni aldım bu sunturlu yere getirdim
Sayısız penceren vardı bir bir kapattım
Bana dönesin diye bir bir kapattım
Şimdi otobüs gelir biner gideriz
Dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
Bir ellerin bir ellerim yeter belleyelim yetsin
Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
Durma kendini hatırlat
Durma göğe bakalım
15. İlkin
Marc Chagall, Lovers With Bouquet, 1949
Bunu kimse söylemedi belki düşündü
çünkü vardır insanın yaşamasında
uyku ve öfke gibi vardır
kimse söylemedi
tuzunu çoğaltan bir denizde
nasıl batarsa güneş öyle
bende kaçırdım
ki gözüm bütün gün
günboyu lekelerde
kaçırdım ama şöyle de söylenebilir
şiirin bütün geçmişinin dışında
önceden açıklanan her şeyin dışında
örneğin en sıcak ülkelerin yazında
en soğukların kışında
yanarım üşürüm berbat olurum
hiç bir şeye yaramam
ama yinede seni severim
o zaman sende beni sev
evet
16. Sibernetik
Marc Chagall, Field of Mars, 1954-55
üç kere üç dokuz eder
bilirsin
birin karesi birdir
kare kökü de
bilirsin
“mutlu aşk yoktur”
bilirsin
ama baharda ya da dışarda
sonsuz göğün altında
aşkın aşkla çarpımı
nedendir bilinmez
garip bir biçimde
hep sonsuzdur
kare kökü de yoktur
17. Yaza Girmeden Yazda
Marc Chagall, Deux Tetes A La Fenetre, 1955
Yaza girmeden yazda ve ilkbaharda
Suyun yattığı yatakta
Kuşun çaldığı ıslıkta
Elin sevgilim
Elin
Caddede sokakta ve hatta sonbaharda
Mayısta ekimde hele ilkbaharda
Pazar günü salı günü ve cuma
Dağlarda kıyılarda
Nerde olursa orda sevgilim
Savaşta ve barışta
Savaşta ve barışta
Denizde va karada
Her zaman yazılır aşk şiiri
Çünkü aşk yazılgandır
Ve her zaman ortada
Pazar perşembe cuma
Ama elini tutunca
Neden korkarım
Bir su alır bedenimi götürür
Mayısta ekimde hele sonbaharda
Ey dünya kuşkusu gözleri maden sana
Görkemli bir kente bakar gibi bakarım
Bağışla
18. Gök, Su, Bulut
Marc Chagall, Newlyweds and Violinist, 1956
seni ilk haziranda görmüştüm
şapka giymemiştin çünkü yazdı
zaten hiç giymezdin belki de
kimin dünyayı görecek hali vardı oysa
sokaklar mavilik demetleri şunlar bunlar
şunlar bunlar diyorsam unutulmaz şeylerdi ha
örneğin çiçekti her şeyin ilk yarısı
ellerim ceplerime gitti durup dururken
yani herkesin aşk aşk dediği buysa
şarkı bile söyleyebilirdim bir tavanarasında
çocuk gözlerindeki şaşkınlığı tadarak
yani ancak günlerce koşarsam duyabilirdim
aramızda ne varsa
kıyıya bile inerdim anlıyor musun bir cuma günü
kıyıya inmeden hiç alışkın olmadan
bütün kurda kuşa börtü böceğe bir bir bakarak
şimdi senin bardağına koyduğum su var ya
bu suyun rengi başkadır
19. Bir Çay Bahçesinde
Marc Chagall, Enchantment Vesperal, 1957
üstelik bir yaz günü
durup dururken sana seni sevdiğimi söyledim
sonradan uzun uzun düşüneceğim
bunun gülünçlüğünü
ama ayrıldıktan birkaç saat sonra unuttum yüzünü
“olağan” deme sakın ha
seni yeniden sevmeye hazırım demektir bu
bu dünyada
tek başıma
denizin eksik olduğu yerlerde
böyle oluyor işte
20. Galiba Ben De
Marc Chagall, Les Amoureux aux Marguerites, 1958
duygusal olmasından korkarak
– kırsal bir yerde sararmış
özellikle öğle yemeğinde –
“seni çok özleyeceğim” dedim
“ben de”
21. Size Olmayan
Marc Chagall, Artist At Easel, 1959
sana olmayan özlem bir şeye benzemiyor
-bilinir ben yoğun içki severim
ne kavurucu ne umursanmaz ne de bir şey
kuyruksuz uçurtma gibi
sokaktan biri geçiyormuş gibi
başka bir özlemin öznesi sanki
aşk bazan imkansız görünür kişiye
hepten biten birinden sonra
yeni bir duygu ilişkisi
ister inanın ister inanmayın
dayanılmaz bir hüzün verir insana
öyle bir hüzün
dağ başında bir otunki
-ömrümde rastladığımı varsaydığım
birtakım duyguları anlattımsa
bundan ne çıkar ki
bir de şu var elbet
jale’nin özlemi nereye bilemem
bir özlemin saçmalığını eleştirerek
yalnız bir baharda bahar akşamında
akşamın kendisinden başka nereye varabilirim ki
hangi erince hangi hangi
işte ne varsa bu
bütün elimdeki avucumdaki.
22. Baharda
Marc Chagall, Lovers In The Sky of Nice, 1964
evet önümüz bahardır biliyorum
leylâklar açacak biliyorum
kiraz çıkacak yakında
iyi şeyler de söylemek gerek biliyorum
sevgilim güzelim birtanem biliyorum da
şimdilik bağışla
23. Aramızdaki
Marc Chagall, Lovers Over Saint-Paul, 1970-71
hayatın kutlu olsun sevgilim
ki sana değişe değişe aktım
kimi zaman bir japon gibi uykusuz kaldım
-uykusuz kalır mı onlar bilmem aslında-
sevgilim sevgilim
bir orman gibi çoğal aramızda
şehirden bir çocuk olarak şurda burda
bir sabuntozu markasında köpürerek
çınarın tutsaklığını
ve menekşenin tutsaklığını
ve menekşenin sevincini yaşa
sevgilim sevgilim
hüzüne yer var hayatımızda
24. Aşk İçin
Marc Chagall, Song of Songs, 1974
aşk için söylediğim her şeyi bir daha söylerim
sakin mutsuz ya da yırtıcı
herkesin ağzındaki o sonsuz acı
belki de bundandır
nasıl ayrı yaşarım inandığım şeylerden
onları elbette bir daha bir daha söylerim
usul usul ve usla birlikte akıcı
kandır
aşk isterim, aşk olsun isterim
yaşamanın sonu, ölümün başlangıcı
kıyılarda yürürüm, sindiririm kıyıları
25. Delta’da
Marc Chagall, Newlyweds With Paris In The Background, 1980
seni sevdim çünkü saatin bir zamanı haber veriyor
saatin artık sol kolunda her şeyi bir bir veriyor
ne bakışlar ne uzaklar ne onun en güzel aksi
ne uzaklar ne akisler her şeyi hiçbir veriyor
.. ;