Ülkemize bugüne kadar gelmiş önemli resim sergilerini, bu resim dehalarının önemli tablolarını derledik.
1. Batı Resminin Büyük Ustaları
Nişantaşı’ndaki Portakal Sanat ve Kültür Evi Aralık 2004’te Batı Resminin Büyük Ustaları sergisinde dünyaca ünlü ressamların eserlerini Türkiye’ye getirerek bir ilki gerçekleştirdi. Rafi Portakal “Bu resimleri bana bir koleksiyoner güvendi, emanet etti. Sadece bana mı? Hayır. Türkiye’ye güvendi.” dedi. Sergide Auguste Rodin’in La Jeunesse Triomphante (Hey Gidi Gençlik) adlı heykeli de yer aldı.
Édouard Vuillard – Woman With Black Stockings (Siyah Çoraplı Kadın), 1900 – 1903
Pierre-Auguste Renoir – Jean Renoir in A Chair, Koltuktaki Bebek, 1895
Salvador Dali, Sorcery, 1944
Pablo Picasso – Buste d’Homme A La Pipe (Pipolu Adam), 1969
Paul Signac – Port en Bessin The Beach, 1883
2. Pablo Picasso
Sakıp Sabancı Müzesi 2005 Kasım’dan 2006 Mart ayına kadar Pablo Picasso’nun tüm dönemlerini kapsayan 135 eserini sergiledi. Türkiye’de Batılı bir sanatçıya ayrılan ilk büyük sergi olma özelliğini taşıyan Picasso İstanbul’da sergisinin eser seçimi, sanatçının torunu Bernard Ruiz-Picasso tarafından yapıldı. Sergide, Picasso’nun İspanya’daki ilk gençlik yıllarına ait çizimler, deneysel heykel, seramik ve baskı çalışmaları ile bir de halı sergilendi.
Jacqueline with Flower, 1954
Picasso’nun çok sayıda sevgililerinden Jacqueline Roque’nin resmi. Jacqueline’nin 400’ün üzerinde tablosunu yapmıştır. Picasso ölene dek yaklaşık 20 yıldır birlikteydiler. Jacqueline 1986’da silahla intihar etmiştir.
Pera Müzesi de 2010 yılında Türkiye’de ilk kez sergilenen Picasso-Suite Vollard gravürler serisinden sonra 2014 yılında bir kez daha Pablo Picasso’nun doğduğu evden, Malaga’daki Museo Casa Natal Koleksiyonu’ndan seçilen gravür, seramik ve kişisel eşyalarından oluşan Picasso: Doğduğu Evden Gravürler ve Seramikler başlıklı ikinci bir sergiyi sanatseverlerle buluşturdu. Sergide, 56 gravür, 8 seramik olmak üzere 66 eserle birlikte sanatçının bebeklik gömleği, patikleri ve kurşun askerleri gibi kişisel objeleri de yer aldı.
La Mere et les Enfants, 1953 (Çinko üzerine Lavi, sulandırılmış tek renkle veya mürekkeple yapılan çalışma)
Picasso’nun yaptığı Françoise tasvirlerinde yatay pozisyonda tasvir eden, bazı durumlarda da daha sonra okumaya geçmek üzere yazı yazan ya da birşey çiziyormuş gibi duran okuyan kadın imgesi, Picasso’nun annesi ve kızkardeşi Lola’nın portreleriyle başlar ve Olga, Marie-Thérèse Walter, Françoise ve Jacqueline’in okurkenki farklı imgeleriyle sürer. Françoise, Picasso’nun Claude ve Paloma adlı iki çocuğunun annesi olan sevgilisidir.
3. Salvador Dali
Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi, 2008 Eylül’den 2009 Şubat ayına kadar Gala-Salvador Dali Vakfı’nın işbirliğiyle, 20. yüzyılın en önemli sanatçılarından, sürrealizm akımının temsilcisi Salvador Dali’yi ağırladı. Salvador Dali’nin kapsamlı bir retrospektifi niteliğini taşıyan sergide, yağlıboya tablolar, çizimler ve grafiklerden oluşan 270 eserin yanı sıra, el yazmaları, fotoğraflar ve çeşitli dokümanlar da yer aldı.
Dali From The Back (Dali’nin Arkadan Görünüşü), 1972
Altı adet gerçek ayna aracılığıyla geçici olarak yansıtılmış altı sanal kornea ile sonsuzlaşan Gala’yı arkasından resmeden stereoskopik çalışma.
Salvador Dali ikinci kez, 23 Aralık 2011 – 26 Şubat 2012 tarihleri arasında Tophane-i Amire’de sergilendi. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ev sahipliğinde, René Magritte, Andy Warhol gibi dünyaca ünlü sanatçıları koleksiyonunda barındıran InArtis ile Kült işbirliğinde gerçekleştirilen sergide 121 eseri yer aldı.
Les Diners de Gala (Galayla Akşam Yemeği), 1971
1971 yılında resmedilen Gala ile Akşam Yemeği 12 adet renkli litografiden oluşur. Çocukluğundan beri aşçı olmayı hedefleyen Dali, bu hayalini 68 yaşında, efsane restoranların ve aşçılarının menü ve tariflerinden oluşturduğu, sürrealist gastro-estetik hikayelerini bir araya getirdiği bu seride gerçekleştirir. Renk ve ışık oyunlarıyla dolu bu çalışmalarda Dali, açlıktan ölmek üzere olan sanatçıya vurgu yapar ve sanatçı, yemek parası olmadığı için aç kalan birisi olarak değil, tutkularıyla yanıp tutuşan, sanatı, aynı yemek yer gibi hazla, abartıyla ve gösterişle sindiren bir kimse olarak betimlenir.
4. Rembrandt Harmensz van Rijn ve Çağdaşları
Hollanda ve Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin 400. yılı dolayısıyla hazırlanan Rembrandt ve Çağdaşları – Hollanda Sanatının Altın Çağı sergisi, Sakıp Sabancı Müzesi’nde 2012 Şubat ayında açıldı. Rembrandt’a ait 10 eserin bulunduğu sergide ayrıca dönemin en büyük isimleri arasında gösterilen Johannes Vermeer’in Aşk Mektubu adlı eseri de yer aldı. Frans Hals, Jan Steen ve Jacob van Ruisdael gibi pek çok ismin eserleri de sergilendi.
Rembrandt – Still Life With Peacocks, 1638 – 1640
Johannes Vermeer – La Lettre d’amour (Aşk Mektubu), 1667 – 1669
Resimde kadına biraz önce hizmetçisi tarafından gelen bir mektubun verildiği anı görmekteyiz. Hizmetçisine sorgular gözlerle bakan bu kadının aldığının bir aşk mektubu olduğu seyirciye gösterilmektedir. Aşk mektubu olduğuna işaret eden simgeler şunlardır: Kadının çalmayı yarım bıraktığı elindeki lavta o dönemde bedensel aşkın ve cinselliğin simgesi olarak kabul edilir. Ön planında görünen çıkarılmış terlikler de yine cinselliği çağrıştıran bir simgedir. Arkadaki duvarda görünen iki tablodan birinde açık denizlerde fırtınada kalmış bir gemi fırtınalı bir aşk ilişkisini, diğeri ise yollara düşmüş bir gezgin figürü ki o da mektubu yazan adamın kadından uzaklarda bulunmasına işaret eder. Süpürge ise ev ve aile hayatına yapılan bir göndermedir.
Gabriël Metsu – Yemek Yiyen Kadın (Kedinin Kahvaltısı olarak da bilinir), 1661 – 1664
Jan Steen – Baker Oostwaert and His Wife (Fırıncı Oostwaert ve eşi), 1658
Abraham van den Tempel – David Leeuw with His Family (David Leeuw Ailesiyle), 1671
Pera Müzesi de 2006 – 2007 sezonunda Rembrandt’ın 99 desen çalışmasından oluşan Rembrandt ve Çevresi – Desenler sergisiyle sanatseverleri buluşturdu.
Rembrandt – Beggars Receiving Alms At The Door Of A House
5. Frida Kahlo & Diego Rivera
Pera Müzesi 2010 – 2011 sezonunda 20. yüzyıl sanatının Meksika ve dünyadaki en çarpıcı figürlerinden ikisini, Frida Kahlo ve Diego Rivera’yı sanatseverlerle buluşturdu. Yapıtları kadar özgün karakterleri, yaşam öyküleri ve merak uyandıran birliktelikleriyle de ilgi uyandıran sanatçılar, 40 yapıttan oluşan bir sergiyle Türkiye’de ilk kez Pera Müzesi’ne konuk oldular.
Self Portrait With Braid (Saç Örgülü Otoportre), 1941
Frida Kahlo Diego Rivera ile ikinci kez evlendikten hemen sonra bu resmini yapar. Kendini son derece egzotik ve neredeyse sinir bozucu denecek kadar da dikbaşlı biri olarak resmettiğini görürüz. Frida resimde giysisiz ve korunmasızdır. Onu koruyan tek şey, yapraklarıyla çıplaklığını örten üzüm asmasıdır. Eski çağlardan beri ebedi hayatın simgesi olan ve incir yaprağının yanı sıra cennet giysisi sayılan asma yaprağı, Kahlo’nun sık sık başvurduğu amblemler arasında ölümsüz aşkı simgeler.
Diego Rivera – Calla Lily Vendor, 1943
Kala çiçeği satıcısı kadın, Diego Rivera’nın en sevdiği temalardan biri olur. Bu tema ilk kez 1923’te Chapingo Üniversitesi’nde yaptığı duvar resminde Yeryüzü Şarkısı adlı eserinde kullanmıştı. Çiçek taşıyan kadın, iyi yükü temsil ediyordu. Aynı motifi daha sonra kitap illüstrasyonu olarak bir daha kullanmış, daha sonraki eserlerinde sık sık ele almıştır.
6. Claude Monet
Sabancı Müzesi Fransız ressam Claude Monet’nin hayranlık yaratan tablolarını, Marmottan Monet Müzesi işbirliğiyle Ekim 2012’de sanatseverlerle buluşturdu. Çiçek ve doğa temalı tabloların yer aldığı sergi, “Belki de ressam olmayı çiçeklere borçluyum” sözlerinin sahibi Monet’in olgunluk dönemindeki sanatsal üretiminin ana temasını oluşturan Giverny Bahçesi’ne yoğunlaştı. Sergide, izlenimcilik akımına ismini veren Claude Monet’in Giverny Bahçesi’ndeki evi, geç dönem bahçe manzaraları, nilüferler ve ünlü Japon köprüsü tablolarının yanı sıra, yakın arkadaşı ressam Auguste Renoir imzalı Monet ve eşi Camille’in portreleri, kişisel eşyaları ve fotoğrafları da yer aldı.
The Promenade Near Argenteuil, 1875
7. Joan Miró
Sabancı Müzesi 2013-2014 sezonunda, Barcelona doğumlu Katalan ressam ve heykeltıraş Joan Miró’nun eserlerinden oluşan kapsamlı bir sergiye ev sahipliği yaptı. 20. yüzyılın çok yönlü, çığır açan sanatçısı Joan Miró’nun olgunluk dönemine odaklanan sergi, Joan Miró. Kadınlar, Kuşlar, Yıldızlar adıyla sanatseverlerle buluştu.
Woman And Birds, 1968
8. Alberto Giocometti
20. yüzyıl sanatında önemli bir yere sahip İsviçre asıllı heykeltıraş ve ressam Alberto Giacometti’nin Türkiye’deki ilk retrospektif sergisi 11 Şubat 2015’te Pera Müzesi’nde açıldı. Sergi, gençlik dönemi çalışmalarından son yapıtlarına, tamamlanmamış bir eserine dek büyük ölçüde, sanatçının yaşamı boyunca çalıştığı Montparnasse’deki atölyesinde geçen verimli sanat yaşamını gözler önüne serdi. Desenleri, yağlıboya resimleri, büstleri, heykelleri, mektuplar ve çeşitli yayınlar gibi arşiv belgeleri, atölyesinde çekilmiş fotoğrafları, gençlik yıllarından son yapıtlarına kadar bir seçki ile birlikte sunuluyor.
Self Portrait, 1917