Menu

Ünlü Ressamların Şişman Kadın Resimleri



Fernando Botero başta olmak üzere yabancı ressamların şişman kadınları resmettikleri tabloları derledik.

1. Beryl Cook (1926 – 2008)

Resim yapmaya 40 yaşında başlayan İngiliz sanatçı Beryl Cook, 14 yaşındayken okuldan ayrılır. Bundan sonra da çeşitli işlerde çalışır. Bir dönem The Gypsy Princess adlı gösteride görev alır. Bir dönem moda endüstrisinde de çalışır. 1960’ların ilk yarısında resim yapmaya başlayan Beryl Cook, ilk sergisini 1975 yılında Plymouth’ta açar. Bu ilk sergi ona bir anda büyük ün kazandırır. Aslında utangaç bir kişiliğe sahiptir, olmak istediği gösterişli ve dışa dönük karakterleri tasvir eder resimlerinde. Kadınları çoğunlukla esprili bir bakış açısıyla tasvir eder.

Berly Cook, Ladies Who Lunch

Berly Cook, Ladies Who Lunch

Berly Cook, Twins

Berly Cook, Twins

2. Margarita Sikorskaia (1968 – )

Margarita Sikorskaia, St. Petersburg’da doğar. Çocukluğunda özgür bir erkek çocuk gibi büyüdüğünü dile getirirken, bunun ona çok şey kazandırdığını söyler. Sanat ve grafikle ilgili üniversite eğitimi alır. 1990 yılından itibaren ABD’ye yerleşen sanatçı burada birçok sergi açar. Resimlerinin ilhamını oğlu Elijah’dan aldığını söyleyen Sikorskaia şöyle devam eder: “Bir bakıma çocukluğumu yeniden yaşıyorum, Elijah’a bakıp o yaşta kendimi hatırlıyorum. Resimlerimde ebeveyn sevgisinin sihrini yaşatıyorum.” Annelik, çocuk, aile ve aşkı anlattığı, detayları az, sevgi dolu hacimli figürleri, izleyene de aynı duyguları hissettirir.

Margarita Sikorskaia, Horses

Margarita Sikorskaia, Horses

Margarita Sikorskaia, Sleeping Couple

Margarita Sikorskaia, Sleeping Couple

3. Fernando Botero (1932 – )

Fernando Botero’nun Şişman Güzeldir Temalı 30 Resmi

Medellin, Kolombiya’da doğan Fernando Botero, 1944 yılından beri resim yapıyor. Yapıtlarında Latin Amerika köklerini ve Latin insanlarını tuvallerine aktarsa da, büyük ustalardan, yaşayışlarından ve yapıtlarından etkilense de kendi tarzını ortaya koyan bir sanatçı Botero, estetik ve güzelliğin hacimle de mümkün olabildiğini gösterir izleyenlere. Özellikle kadınların sadece incecik oldukları zaman seksi ya da güzel olmadıklarını, hacimli, tombul insanların da sınır tanımayacağını gözler önüne serer.

Tarzını şöyle açıklar: “14. yüzyılda İtalyan sanatçılar başlatmıştı hacim temasını ele almaya, ama 20. yüzyılda hep göz ardı edildi, yok oldu. Renkler, kompozisyon elbette ki önemli, bence hacim de bir o kadar gerekli. Abartılı olabilir yaptıklarım, ama canlılık unsurunu böyle veriyorum. Figür çizmek istemiyorum, sadece hacim vermek istiyorum.”

Botero, bu formu eserlerinde sadece insanlar için kullanmıyor, canlı cansız tüm figürlerinde kullanıyor.

Fernando Botero, Society Lady, 1997

Fernando Botero, Society Lady, 1997

Fernando Botero, Bather On The Beach, 2001

Fernando Botero, Bather On The Beach, 2001

4. Sandra Biermann (1938 – )

Sandra Biermann, yarı Cherokee büyükannesi tarafından büyütüldüğü için, eserlerinde ağırlıklı olarak Polinezya veya yerli Amerikalı kadınları resmeder. 16. yüzyıl İtalyan ressamlar, Meksikalı ressamlar, Çin ve Japon klasik sanatının ressamları onun etkilendiği sanatçılar arasında. Biermann, tüm resimlerinde aynı stil ve tarzda çalışmaz, değişiklere yer vardır onun sanatında. Ancak, çalışmalarında tasvir etmekten vazgeçemedikleri kadınlar ve kedilerdir. Biermann’ın kadınları yumuşak, anaç ve kadınsıdır. Çoğunlukla eserlerindeki hacimli kadınları, şefkatle çocuklarına ya da kedilerine sarılmış olarak tasvir eder.

“Her ne kadar yoksulluk ve aşırı mücadele ile büyüsem de tecrübelerden yana zenginim. Eserlerim manevi veya içsel bir kaliteye sahiptir. Güçlü şekilleri, sıvı çizgileri ve hayali ışık yaratmak hoşuma gider. Çalışmalarımı, iç algılarımı etkileyebilecek hiçbir model veya fotoğraf olmadan, sezgisel olarak boyarım.”

Sandra Biermann, Cat In Window

Sandra Biermann, Cat In Window

Sandra Biermann, Graces

Sandra Biermann, Graces: Faith

5. Liu Baojun (1963 – )

Liu Baojun, Liaoning, Çin doğumlu bir sanatçı. Onun eserlerinde her zaman tombul, feminen, kışkırtıcı ve geleneksel Çin giysileri ya da Batılı giysiler içinde, sigara içen, meydan okuyan Çinli kadınlar yer alır. 2003 yılında Liaoning Film Afişi Sergisi’nde kazandığı birincilik ödülü ile profesyonel sanat hayatına başlayan Çinli ressam Liu Baojun, sonraki yıllarda birçok solo ve karma sergiye katılır.

Liu Baojun, Joy

Liu Baojun, Joy

Liu Baojun, Leisure

Liu Baojun, Leisure

6. Niki de Saint Phalle (1930 – 2002)

Fransız ressam ve heykeltıraş Niki de Saint Phalle, sıkı bir Katolik eğitiminden sonra çok genç yaşta modellik yaparak Life, Vogue gibi dergilere kapak olur. 20’li yaşlarında geçirdiği ruhsal bunalım, onun bir dönemini hastanede geçirmesine, rehabilitasyon ve iletişim biçimi olarak sanatı tercih etmesine yol açar.

Eserlerinin her zaman kişisel tarihinin bir dökümü olduğunu ifade eden Niki, yıkıcı enerjisini açığa vurduğu shooting paintings döneminden sonra yakın arkadaşı Clarice’nin hamileliğinden etkilenerek kadının toplumsal hayattaki rollerini ifade etmeye girişir. Nana (Fransızca kadın) serisini tasarladığı bu dönemde Toprak Ana’ya ve Ana Tanrıça’ya gönderme yaparak kadının hayat veren enerjisini ortaya koyar. Kadın olmanın bütün hallerini, anne, fahişe, bakire, büyücü ve bütün niteliklerini Nana’da kucaklar.

“Erkekler yanlarında kendilerini küçücük hissetsinler diye nanalarımı bu kadar büyük tasarladım” der Niki. Bu hayatın müziğiyle dans eden iri kıyım, rengarenk kadınlar belki de Niki’nin yetiştiği tutucu ortamın yarattığı kadınların antitezi. Nana’nın dolgun kalçaları, yüklü göbeği kadının doğurganlığına gönderme yaparken, kullanılan fiberglas, polistiren ve papier-mache gibi hafiflik hissi uyandıran malzemeler de kadınların tarihsel özgürlüklerini müjdeler. “Fiziksel olarak her yere gidebilir ve her şeyi yapabilirler” der Niki, nanalar için. Bu akrobatik kadınlar, uçabilecek kadar hafif, bir o kadar da tarihsel ve toplumsal yükümlülüklerinden bağımsızlar. Belki de sırf bu yüzden bu kadar hafifler.

Nana serisinin belki de en bilineni 1966’da Jean Tinguely ve Per Olof Ultvedt ile birlikte oluşturduğu Hon-en-katedral heykelidir. Stockholm’de Moderna Museet’de sergilenen bu dev enstalasyonun içine Nana’nın vajinasından girilir.

Niki de Saint Phalle, Black Standing Nana, 1995

Niki de Saint Phalle, Black Standing Nana, 1995

Niki de Saint Phalle, Nana Star, 2000

Niki de Saint Phalle, Nana Star, 2000

7. Jeanne Lorioz (1954 – )

Fransız sanatçı Jeanne Lorioz, Uygulamalı Sanatlar Yüksek Okulu’nda okuduktan sonra iç mimar olarak çalışır. Çalışmaları sırasında, modelleme ve anatomi gibi işine yansıyan iki eğilim üzerinde uzmanlaşır. Jeanne Lorioz’un tasvir ettiği kadınlar Niki de Saint Phalle’nin Nana’larının devamı gibidir. Lorioz, tombul, yuvarlak hatlı, eğlenceli, bazen kışkırtıcı, bazen komik kadınlardan oluşan bir evren yaratır resimlerinde. Kadınları genellikle izleyene arkası dönük resmetmiştir eserlerinde. Jeanne Lorioz şöyle der: “Resimlerimde, aynı anda kadın ve anne olunabileceğini göstermek istedim.”

Jeanne Lorioz, Enquete

Jeanne Lorioz, Enquete

Jeanne Lorioz, Femmes

Jeanne Lorioz, Femmes

8. Lowell Herrero (1921 – 2015)

Kaliforniya doğumlu olan Herrero, resim eğitimi sonrasında, reklam illüstrasyonu alanında çalışır. 1993’te San Francisco’da Napa Vadisi’nin tepesinde, Saint Helena Dağı’nda bir çiftlik evi inşa eder. Sanat yaşamının ilk yıllarında, Picasso, Matisse ve Van Gogh’dan etkilenmiş olsa da, daha sonra noktacılık (pointillism) ve farklı bir naiflik içeren özgün stilini geliştirir. Lowell’in yaşama sevinci, sadeliği, mizah duygusu ve nezaketi onun çalışmalarına da yansır. Resimleri çoğu kez yoğun geziler sırasında gözlemlediği ve canlı hayal gücüyle şekillendirildiği emekçiler, çiftçiler ve sıradan insanlardan oluşur. Herrero eserlerinde kadınsılıkları ya da cinsellikleri ön planda olmayan, denize giren, tarlada çalışan, lavanta toplayan çiftçi emekçi kadınları resmetmiştir.

Lowell Herrero, Judy and Marge

Lowell Herrero, Judy and Marge

Lowell Herrero, Pastoral Scene

Lowell Herrero, Pastoral Scene

9. Alberto Godoy (1960 – )

Kübalı sanatçı Alberto Godoy, 1980’deki Castro rejiminin baskısı nedeniyle ülkesini terk etse de, ülkesinin insanlarını, geleneklerini ve peyzajlarını eserlerine yansıtır. Godoy’un tabloları günlük Küba hayatını, kültürünü ritmini anlatır. Ayrıca, Latin Amerika’nın yerli ve kırsal hayatından çağdaş görüntülere kadar değişen temalarla Latin deneyiminin her alanını tasvir eder. Resimlerinde canlı, sıcak, egzotik görüntüler, postmodern primitivizm yorumlaması abartılı hacim, lirik tema dikkat çekicidir. Godoy, kocaman bacak, kocaman ayak, küçük göğüslerden oluşan orantısız bedenleriyle, bazen feminen, bazen anaç, bazen çalışırken tasvir eder kadınlarını.

Alberto Godoy, The Anniversary

Alberto Godoy, The Anniversary

Alberto Godoy, The Vacations

Alberto Godoy, The Vacations

10. Ada Breedveld (1943 – )

Ada Breedveld, Hollanda’da dünyaya gelir. Kendisini yetiştiren sanatçı, resim ya da sanatsal bir eğitim almaz. “Yaşamın kendisi benim üniversitem oldu” der. Art Naif tarzdaki resimlerinde heybetli, şişman kadınları, aşık, romantik, neşeli, yaşama sevinci içerisinde tasvir eder. Ada Breedveld şöyle der: “Resimlerimde, nesnelerin fiziksel olarak dış görünüşleri değil, içlerindeki derin fantezileri beni ilgilendirir.” Ada Breedveld, Marcel Duchamp, Paul Klee, Salvador Dali ve Félecien Robs gibi sanatçıların sanat yaşamını şekillendirdiğini söylüyor.

Ada Breedveld, Spring in Het Veld

Ada Breedveld, Spring In Het Veld

Ada Breedveld, Siesta

Ada Breedveld, Siesta

Kaynak
Estetiğe Hacim Katan Kolombiyalı, Radikal Kültür, Ceren Akardaş, Maviology Dergisi, Sayı: 34, Nihal Vural


Facebook Yorumları

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir