Türk Edebiyatı’nın önde gelen şairlerinden Behçet Necatigil (16 Nisan 1916 – 13 Aralık 1979), sürekli yeniyi arayan, sorgulayan kalemi, gerek içeriksel gerekse de biçimsel anlamda geleneksel şiirin yanı sıra Batı şiirinden beslenen yönelimi, dönem dönem değişen üslup denemeleri ile modern Türk şiirinde önemli bir yere sahiptir.
1. Gece ve Yas*
* Varlık, 54, 1 Ekim 1935, basılı ilk şiiri
Bir yağmur ince ince
Çarpıyor şimdi cama
Hasret kaldım sevince
Korku yüzümde yama.
Dalarken gözümde yaş
Ben böyle sonsuz gama
Artıyor yavaş yavaş
Damlardaki ağlama.
2. Nilüfer
Kışken ilkyaz, sularımda açardı;
Buzlu dağlar gerisine kaçıracak ne vardı?
Eski defterlerde sararırmış yaprak.
Beni bana gösterecek anlamdı, almışlar.
Bir ışıktı yanardı gecelerde;
Akşam, çiçekler uykuya yattı,
Sardı karşı kıyıları karanlık
Beni bana gösterecek lambamdı, almışlar.
3. Şayet Aşk
Düşmüşse gönlüne
Suyunu esirgeme,
Aşkın hakkını yeme
Pişman olursun ömrünce.
Sana gölge verecek dallar
Fışkırır ancak gençlikten,
Büyüt bu fidanı ey genç
Hazır yeşermişken!
Ne demek istediğimi
Ömrünün ortalarında
Ansızın anlarsın
Alkol kana yayılınca
4. Solgun Bir Gül Dokununca
Kimi de gün ortası yanıma sokuluyor
En çok güz ayları ve yağmur yağınca
Alçalır ya bir bulut, o hüzün bulutunda.
Uzanıp alıyorum kimse olmuyor
Solgun bir gül oluyor dokununca.
5. Dönmedolap
Bak dediler baktım pek bir şey göremedim
Hem her yer karanlıktı
Zaten ben geldiğimde.
Benim tek düşüncem büzüldüğüm köşede
Nasıl çekip gideceğim kalk git dediklerinde
Çünkü çıkmak sıkışık sıralardan mesele
Kalkacaklar yol vermeye bakacaklar ardımdan
Az mı söylendilerdi şuracığa ilişirken
Zaten ben geldiğimde.
Herhangi bir siyasi angajmana ve edebi akıma yönelmeden sanatçı duruşunu korumuş bir şair, bir fikir adamıdır. Sanat hayatı boyunca gösterdiği bu şahsi duruş, onu bireysel algılamaların merkezine hapsetmez, bilakis bu tür bireysel algılamaları insana özgü oluşlar ekseninde ele almaya, yorumlamaya ve dışa vurmaya iter. Şiirlerindeki arka planı oluşturan bu bireysel duyuş ve metaforik yönelimler ışığında psikolojik bir derinliğe erişmektedir. Bu noktada, düşten çok deneyimlerine ve çocukluk hatıralarına başvuran şair, gerek kullandığı dil gerekse sergilediği imajlarla insanın alelade yaşam içerisindeki duyuş ve duruşunu şiirin gündemine taşır. Necatigil’in belirgin özelliklerinden biri de şiirlerinde mutsuzluğun, hüznün egemen olmasıdır. Fakat ondaki mutsuzluk, bilinen anlamından farklıdır. Büyük bir mutsuzluk değil, ama ince ve derin bir duygudur.
6. Kirli Soru
İnce yüzünüzde üzgünce bir bakış
Birden sizi gördüm,
Açtı arı doruklarda bir safran
Durdum.
İlk sevgili güldü yitik anılardan
Mutsuz, yalnız
Sessiz kınamanızı, utançlarda küçülmüş
Aldım, geri döndüm.
Gelsem,
Siz yine orada mısınız?
Erdal Öz, Behçet Necatigil Sevgilerde Kendi Seçtiği Şiirleri kitabının sunu yazısında şöyle diyor: “Bayılırdık onun şiir okuyuşuna. Küçük, kısık, adamsendeci bir sesle, sözcükleri ağzının bir kıyısından atar gibi, başını sözcüklerin akışına bırakıp savurarak, dizelerinde yarattığı o bağırmayan, alçakgönüllü, güzel sesi bula bula okurdu şiirlerini. Onun şiirleri hep böyle okunmalı bence. Yazdığı şiirleri en güzel okuyan şairimiz belki de odur. Şiirine bu kadar yakışan bir okuyuşu bulan şairimiz azdır. Necatigil belleğimde, yüreğimde, hep sıkılan, çekinen, utanan bir ses olarak kalmıştır şiirleriyle.”
7. Aile
Sağ çıkıp günlük savaştan.
Evin yolunu tutmuşum .
Yemek yedik, çocuklarım uyudu.
İniyor üstüme yavaştan
Allahın beyaz bulutu,
Kederlerimi unutmuşum
Hayatta olduğuma
Seviniyorum şimdi:
Kavuştum çoluk çocuğuma.
Koltuğuma uzandım , rahatım .
Kahvem içime sindi,
Başladı gecelik saltanatım .
8. Gizli Sevda
Hani bir sevgilin vardı
Yedi sekiz sene önce,
Dün yolda rastladım
Sevindi beni görünce.
Sokakta ayaküstü
Konuştuk ordan burdan,
Evlenmiş, çocukları olmuş
Bir kız, bir oğlan.
Seni sordu
Hiç değişmedi, dedim
Bildiğin gibi…
Anlıyordu.
Mesutmuş, kocasını seviyormuş,
Kendilerininmiş evleri..
Bir suçlu gibi ezik,
Sana selam söyledi.
9. Sevgilerde
Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
Yılların telaşlarda bu kadar çabuk
Geçeceği aklınıza gelmezdi.
Gizli bahçenizde
Açan çiçekler vardı,
Gecelerde ve yalnız.
Vermeye az buldunuz
Yahut vaktiniz olmadı.
10. Saklı Su
Anla sıkıntımı geç git dost,
Nedendir sorma.
Gür bitkiler altında bir benim için akar
Alıngan, onurlu
İstemez görsünler saklı su.
11. Astar
Daha demin titrek dokuyordu aşkı
Konuşan bakışlar, ince gülüşler
Daha demin vardı.
Sustunuz ikiniz de, gözleriniz daldı:
Boğdu sevincinizi sularda kıskanç
Bir hava kabarcığı
12. Sevda Peşinde
Ben artık bulunduğun şehirden gittim,
İnsan kuş misali!
Sen hala
O kalabalık evde olmalısın,
Gelip gidenin çok mu bari?
Üzgünüm Leyla,
Dünya hali!
13. Şimdi Değil Sonra
Bakarsınız yaşamak bir gün bırakıverir
Sizi benim yollara.
Bir zamanlar kayıtsız önünden geçtiğiniz
Eski kapı
Çıkar sisler içinden karşınıza açık.
Sahi
İçerde
Sizin de
Hayatınız vardı.
Ve ancak o zaman anlarsınız
Yıllar önce gösterdiğimi kışı.
Yazdı
Şimdi değil sonra
14. Yay
Eser serin bir rüzgar
Sen çok sıcaksın
Koptu senden ellerim, köprü yıkıldı
Seni benim tarafa nasıl alabilirim
Uzaksın.
15. Gülüşleri
Çırpınan bir kelebek kanadı mıdır ?
Sevdiğinin elini tutan elinde
Duyar gibi o gizli seslenişi çağlardan
Örselenir, zedelenir ne kadar kollasan
Bu büyülü nakışlar bir tutam toz olacak
Severken bir genç kızı delikanlı
Dalgın titrek gülümser
Bilirim.
Emeginize saglık.